GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CHP Grubunun, Konya Milletvekili Atilla Kart ve arkadaşları tarafından, Ermenek'teki kömür ocağı faciası esas alınarak artık "sistematik iş cinayetlerine" dönüşen bu ve benzeri olayların sebeplerinin, sorumlularının ve alınması gereken önlemlerin araştırılması amacıyla 4/11/2014 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 4 Kasım 2014 Salı günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin
Yasama Yılı:5
Birleşim:9
Tarih:04.11.2014

ALİ RIZA ALABOYUN (Aksaray) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi hakkında söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle, 13 Mayıs 2014 tarihinde Soma'da hayatını kaybeden 301 şehidimize tekrar Allah'tan rahmet diliyorum ve ağır bir travma yaşayan yaralılara ve ailelerine tekrar geçmiş olsun diyorum.

Ermenek'te geçen hafta yaşadığımız kazada çıkartmaya çalıştığımız, göçük altında kalan işçilerimizin de bir an evvel sağ salim evlerine dönmesi, çıkartılması konusunda dua ediyoruz, elimizden gelen desteği veriyoruz.

Değerli arkadaşlar, Soma'daki kazadan sonra, Türkiye Büyük Millet Meclisinde bütün partilerin el birliğiyle bir komisyon oluşturuldu; Soma Kazasını Araştırma Komisyonu ve beraberinde, bir daha benzer kazaların olmaması için neler yapılması gerektiği konusunda. Ben herkese teşekkür ediyorum, her partiye. Özellikle, Komisyon üyesi arkadaşlarımızın hepsinin arasında müthiş bir uyum var. Ben Komisyon Başkanıyım, mesleğim de maden mühendisliği olduğu için, grubum tarafından bu göreve getirildim ve bu uyum içerisinde de gerçekten çalışmalarımızı hem bilimsel temele hem de işçi ifadelerine dayandırarak olayın nasıl olduğunu çözmeye çalışıyoruz. Amacımız şu: Olayın nasıl olduğunu çözersek iyi öneriler öneririz, yoksa klasik önerilerin dışına çıkamayız diye düşündük. Sonuçta, geldiğimiz noktada, bu ayın sonunda Komisyonumuz çalışmalarını tamamlıyor, belli bir noktaya geldik. İnşallah, ay sonuna doğru da Komisyonumuz raporunu görüşüp bir karara bağlayacak.

Buradaki temel sıkıntı, maalesef ve maalesef, çok uzun süredir, madencilikteki -temeli olmayan- mevzuat eksikliğimizden kaynaklanıyor. Ben birkaç örnek vermek istiyorum. Bu bizim Maden Kanunu'muz, bu da geçen sene, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu'na bağlı olarak yer altı madenleriyle ilgili çıkartılmış olan yönetmelik, sadece 20 sayfa.

Benzer şekilde Avustralya'dan örnek vereyim: Avustralya'da maden kanunu değil, sadece kömürde iş sağlığı ve güvenliği kanunu var ve bu iş sağlığı ve güvenliği kanunu da 350 sayfa, 650 sayfa da yönetmeliği var.

Bizdeki temel sorun, maalesef, kömürü normal İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu kapsamına almamış olmamız. Bu bağlamda, 301 insanın ölmesinin ve Ermenek kazasının bizim için artık bir dönüm noktası olması gerekir diye düşünüyorum. Bu bağlamda, biz raporlarımızı bu çerçevede hazırlıyoruz. Mesela, niçin kömürde İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu gerekli? Çünkü, kömür ocakları diğer madenlerden çok farklı. Bugün, madenlerde meydana gelen kazaların yüzde 95'i kömür ocaklarında meydana geliyor. Soma kazasına kadar ölümlerin yüzde 98'i grizudandı, Soma'yla birlikte biz gaz zehirlenmesi ve en sonunda da su baskınıyla karşılaştık. Yani, kömür madenlerinde genelde 4 tane temel kaza riski var. Bunlardan birincisi grizu; ikincisi için için yanma, kızışma, gaz; üçüncüsü göçük; dördüncüsü de su baskını. Dolayısıyla, kömürdeki iş sağlığı, güvenliğini biz bu temel üzerine oturtursak, galeri açmadan havalandırmaya kadar her türlü şeyi sistematik olarak mevzuatımıza yazarsak işverenin yapması gereken her şeyi tanımlamamız lazım; bizde bu eksik. Bizdeki Maden Kanunu, maalesef, iş sağlığı ve güvenliğini, kömürdeki iş sağlığı ve güvenliğini kapsamıyor; bizdeki Maden Kanunu, genelde işveren ile ruhsat sahibi arasındaki hukuki işleri veya iki ruhsat sahibi arasındaki hukuki ihtilafları çözmek üzere yazılmış bir kanun. Bu bağlamda, bizim maden konusunda yeniden köklü bir kurumsal yapıya, köklü bir mevzuat değişikliğine ihtiyacımız var.

Madencilik diğer iş kollarından çok farklı dolayısıyla bunun 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu'nun dışında ele alınması, farklı bir kurum tarafından denetlenmesi gerekiyor.

Biraz önce de bahsedildiği üzere, denetimde hakikaten bazı boşluklar var. Çalışma Bakanlığımızın ilgi alanına giren yerler ayrı, Enerji Bakanlığımızın ilgi alanına giren yerler ayrı. Bu, iki ayrı kurum tarafından denetlenmesinden kaynaklanıyor. Aynı kuruma bir gün Çalışma Bakanlığının iş müfettişleri giderken on beş gün sonra, ondan habersiz, MİGEM yetkilileri gidiyorlar. MİGEM'de denetim için maalesef altyapı yok. Biraz önce söylediğim gibi, MİGEM her şeyi bu kanuna göre, bu hukuka göre, ruhsatlar bağlamında denetliyor. Dolayısıyla, MİGEM durumdan vazife çıkararak orayı denetleme görevini almış. MİGEM sadece projelere uzun ayak mı, oda-topuk mu diye bakıyor; projelere sadece açık işletme mi, kapalı işletme mi diye bakıyor. O yüzden, MİGEM'in elini güçlendirmemiz için köklü bir kanun çıkarmamız gerekiyor.

301 insanımızı kaybettik, 18 insanımız da göçük altında, bunun bizde artık yeniden bir değişim ve dönüşümü, hatta zihinsel dönüşümü meydana getirmesi lazım. Biz, bugün şu kanunların hepsini çıkarsak bile, bu bir kültür meselesi. Maalesef, işçilerimizin hiçbirisinin madencilik sertifikası yok. Bunların çok iyi ele alınıp incelenmesi lazım. Soma'da on sene önceki dayıbaşılık sisteminin kullanıldığı konusunda işçiler arasında yaygın bir görüş var. Eğer sertifikalı bir eğitim olursa dayıbaşılığı sistemi kendiliğinden çöker. Onun için de zaten üç gün veya beş günlük verilen madencilik eğitimleri yeterli değil, bunun geliştirilmesinde fayda var, bu konuda da elimizden gelen gayreti göstermemiz gerekiyor.

Biz, kazalarda sadece Soma'daki kazayı ele almadık, Ermenek bağlamında da kazayı ele alıyoruz. Çünkü, Soma'da şunu gördük: Soma'da meydana gelen kaza eski bir imalatın göçüğünden meydana geliyor. Eski bir imalatta biriken gaz galeriye girmişken Ermenek'te de eski bir imalatta biriken su yeni açılan bir galeriye giriyor. Demek ki eski imalatlar bizim madencilik sektörümüzde hep çok büyük bir risk oluşturuyor. Belki, burada, bizim Komisyonumuzda önereceğimiz bir madde olacak, bu çerçevede belki özel bir kanun çıkarmamızda fayda var, Soma bağlamında ve kömürlerin eski imalatlarının risk analizinin yapılması konusunda. Bunun dışında birçok önerimiz olacak, zamanımız yetmediği için burada girmek istemiyorum.

Mesela, 301 insanımızın öldüğü Soma kazasının mutlaka bir senaryosunun yapılıp film hâline getirilmesi ve 13 Mayısta sürekli bu bilincin diri tutulması lazım. Burada, hakikaten, işçi ifadelerini okuduğunuz zaman neler yaşandığını görüyorsunuz, yaşıyorsunuz, o gün uykunuz kaçıyor. O yüzden, Soma bize bir örnek, Ermenek bize bir örnek ama bedelini ağır ödediğimiz bir örnek. Buradan çıkarak inşallah madenciliğimizde köklü değişiklikler yapalım. Bu bir partinin sorunu değil. Yani, temeli çok çürük olduğu için biz üzerine ne kadar sağlam betonarme binalar yaparsak yapalım, bu temel çöker. Bunun temeli, bu mevzuatları değiştirmekten geçiyor. Bunun için de başta bizde zihniyet değişikliği olmak kaydıyla, bunun madenciye, işçiye ve bütün sektöre yayılması lazım.

Bu çerçevede, bütün Meclisi saygıyla selamlıyorum, hayırlı akşamlar diliyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)