GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İŞ KANUNU İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASI İLE BAZI ALACAKLARIN YENİDEN YAPILANDIRILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
Yasama Yılı:4
Birleşim:137
Tarih:08.09.2014

MHP GRUBU ADINA EMİN HALUK AYHAN (Denizli) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan tasarının son bölümü üzerine Milliyetçi Hareket Partisinin görüşlerini arz etmek üzere söz aldım. Yüce heyeti isaygıyla selamlıyorum.

Kanun yapım süreci dikkate alındığında, çalıştığımız şekilde bir tasarının görüşmesinin kanun yapmanın hukuki durumuna hiç uygun bir yöntem olmadığını ifade etmek istiyorum. Türkiye Büyük Millet Meclisi Kanun Yapım Süreci Sempozyumu yapıldı. Burada bütün siyasi partilere mensup milletvekilleri ve ilgili taraflar görüşlerini beyan ettiler. Ayrıca, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı da milletvekilleri için Yasama El Kitabı'nı yayımladı. Bunlara baktığımız zaman, yaptığımız işin, yaptığımız çalışmanın hukuki sürece, İç Tüzük'e hiç uygun olmadığını görüyoruz.

Şimdi, kanun yapım sürecinde tasarıların hazırlanma süreci, tasarı ve tekliflerin görüşülmesi süreci, siyasi partilerin bu sürece bakışları önemli. Çalıştığımız yöntem ise diğer siyasi partilerin bu çalışma yöntemine bakışı değil, bu çalıştığımız yöntem AKP'nin çalışma yöntemine bakış açısını göstermesi açısından önemli. Şu kullandığımız yöntem sadece AKP'nin değil, Türkiye Büyük Millet Meclisinin, milletvekillerinin saygınlığına gerçekten gölge düşürüyor. Ne öncelik, öncelik ne zamanlama, zamanlama ne muhteva, muhteva ne anlam bütünlüğü ne istisnai bir durum; bırakınız teklifleri artık tasarılar bile usulüne uygun gelmiyor, görüşülmüyor. Komisyonlarda, gelen tasarıları bakanların yerine kamu görevlileri savunurken, iktidara mensup milletvekilleri bile Hükûmet yerine nereye doğru yönleniyor, saldırıyor? Bürokratlara. Hâlbuki o bürokratların, milletvekillerinin Hükûmeti temsil ettiğini bilmekten uzak olduklarını açık bir şekilde gösteriyor.

Kanun enflasyon olgusu var, ülkemizde devam ediyor. Şu tasarının başlığı bile, muhtevası hepimizin utanacağı, sıkılacağı bir olay. 40 madde gelen bir husus 150 madde olur mu?

Yasama süreci ve kalitesi, ne süreç ve ne kalite? Türkiye'yi uzlaşma zemininden uzaklaştırıyorsunuz. Yukarıdaki söylediklerimizi dikkate aldığınızda, Türkiye'yi uzlaşma zemininden uzaklaştırdığınız çok açık ve net bir şekilde ortaya çıkıyor.

Ayrıca, bunun da ötesinde torba olarak geleneksel bir ritim tutturulmaya başlaması hususu var. AKP bunu her yıl yapıyor. AKP Grubu, işin şeklini iyice değiştiriyor. AKP'nin yürüyüş düzenine göre bu kanun yapım sürecine şekil verilmeye çalışılıyor. AKP Grubu öneriyi getiriyor, tatile giriliyor, imzalar atılıyor, sözler veriliyor; Türkiye Büyük Millet Meclisinin, milletvekillerinin millete taahhüdü ve onuru ne yapılıyor? Birden yok ediliyor. Sanki hiç gereksiz o sözler verilmiş, hiç gereksiz terk edilmiş bir hava var.

Şimdi, acil olan, beklememesi gereken hususların olduğu söylenebilir. O zaman "Önceden bunu niye yapmadınız?" diye sorarlar. Yasa tasarısında acil olan önceden yapılabilir. Bu kötü olay, 62'nci Hükûmete de maalesef sirayet etmiş vaziyettedir. Böyle bir olay, Hükûmet üzerindeki vesayetin nasıl devam edeceğinin ve nasıl oluşturulduğunun çok açık bir göstergesidir. Arada gensoru görüşmesi veya bir başka husustan veya AKP'nin yeni dediği bir kurgulamanın sekteye uğramasından dolayı sıkıntıya girileceği hususundan bu tasarıdan vazgeçilip ne yapılabilir? Görüşmeye ara verilebilir, taahhüt de edilebilir iktidar partisi tarafından ama verdiğiniz sözün arkasında durulması gerekir. Dikkat ederseniz, AKP tarafından, iktidar partisi tarafından dedim, Hükûmet tarafından demedim çünkü vesayet burada kurulmaya, devam etmeye başlamıştır.

Buradan devam edersek, olayı aynı zamanda taktiksel bir olay olmasından öte, tek adam rejimine sorunsuz geçişin sağlanması için yeni bir vesayet sistemine, sözde yeni döneme problemsiz başlamanın bir aracı olarak, çabası olarak görüyoruz. Tabii ki AKP'nin, yeni dönem için biraz da olsa hazırlık süreci ihtiyacı vardı. Hükûmet neyi koydu? "Çözüm süreci." dedi. Bu ihanet sürecine tüm devlet aygıtı resmen mevcut Hükûmetin programıyla ne oldu? Ortak edilmeye çalışıldı. Hem de işin taraflarından Genelkurmay Başkanının açıklamaları var, onların bu işten haberi yok işin tarafı olarak. Hükûmette "tıs" yok. Kim cevap veriyor? Cumhurbaşkanı. Hani vesayet yoktu? İcraat Hükûmetin ama vesayet daha başka bir yerden. "Onlar ve biz" söylemleri devam ediyor, ayrılıkçılık devam ediyor.

Diğer taraftan, paralel devlet hikâyeleriyle ortaklarınızla düşman olduğunuz, sizin güvenilir bir ortak olmadığınız ortaya çıkmış vaziyette. Bunlara devam ediyoruz ama bakın, öğretmenleri suistimal ettiniz, beklediniz, atamalarını yapmadınız. 300 bin ihtiyaç varsa hiç alan belirlemeden vekiller dâhil hepsini atayın çıksın.

Şimdi, bakın, su ürünleri fakültelerini tercih eden bir kişi yok, fakülteler boş. Böyle rezil bir eğitim sistemi olmaz.

Tarım stratejik diyoruz, maazallah durum meydanda.

İş güvenliği konusu: Hepimiz günlerdir konuşuyoruz, hepimiz aynı şeyleri, benzer şeyleri söylüyoruz ama ortaya çıkan manzara, ortaya çıkan gelişmeler ve İstanbul'da meydana gelen olay, 10 işçimizin hayatını kaybetmesi neyi çözüyor Allah aşkına? Ne önemliydi, insan hayatı önemli değil miydi? Baktığınız zaman, bu problemlerin çözümü için tedbir alınmıyor. Tedbir alınsa bu hâle gelmez. Aynı şeyleri değişik ortamlarda, sanayide, gemi inşaatında, inşaat sektöründe ne yapıyoruz? Devamlı olarak görüyoruz. Türkiye bu konuda, iş kazaları konusunda ne oldu? Resmen sıkıntıya girdi.

Söyleyecek bir şeyim daha var. İcra taahhüdünden hapis cezası alanlar elli gün her taahhüt ihlali için ceza alıyorlar, cezaevinde yatıyorlar ama yasal düzenlemeye baktığınız zaman, bir yıldan aşağı düşen cezaları alanlar denetimli serbestlikten hapisten çıkıyorlar. Bu elli gün yatacaklara da "ekonomik suçtan ekonomik ceza" dense olmaz mı? Bu insanlara günah değil mi? Yüz binleri aşmış insanlar gerçekten sıkıntıdalar.

Kamu alacakları konusunda, her yıl torba yasayla, kamu alacaklarını gerçekleştiremeyenlere ne yapıyorsunuz? Rahatlatacak çözüm diye dönem sonunda geliyorsunuz. Peki ne oluyor? Hep iki üç taksitten sonra ödeyemeyenler aynı oluyor ve onlara yine bir imkân tanımak için geliyorsunuz. Problemin temelini çözmüyorsunuz. Borçlu olan borcunu ödeyemiyor, harcı olan harcını göremiyor. O zaman, bu yaptığınız işin, ciddiyetten uzak, vatandaşları kandırmaya yönelik ama yeni dönemde de vesayeti baştan kabul edip pes eden bir hükûmetin meydana çıktığını gösteren bir davranış biçimi olduğunu net ve açık bir şekilde belirtmek istiyorum.

Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)