| Konu: | CHP GRUBUNUN, GRUP BAŞKAN VEKİLİ M. AKİF HAMZAÇEBİ, İSTANBUL MİLLETVEKİLİ AYDIN AYAYDIN VE ARKADAŞLARI TARAFINDAN, 1 TEMMUZ 2014'TE YÜRÜRLÜĞE GİREN SERMAYE PİYASASI KURULU TEBLİĞİ'NDE YER ALAN VE KÜÇÜK YATIRIMCIYI MAĞDUR EDEN HUSUSLARIN ELE ALINMASI, GEREK KÜÇÜK YATIRIMCIYI KORUMAK GEREKSE DE BORSA İSTANBUL'UN PRESTİJİNİ ZEDELEYEN UNSURLARIN TESPİTİ AMACIYLA 18/07/2014 TARİHİNDE TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA VERİLMİŞ OLAN MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN, GENEL KURULUN 24 TEMMUZ 2014 PERŞEMBE GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE SUNUŞLARDA OKUNMASINA VE GÖRÜŞMELERİNİN AYNI TARİHLİ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 125 |
| Tarih: | 24.07.2014 |
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun küçük yatırımcıyı mağdur eden hususların ele alınması, gerek küçük yatırımcıyı korumak gerekse de Borsa İstanbul'un prestijini zedeleyen unsurların ortadan kaldırılmasına yönelik olarak atılması gereken adımların tespiti amacıyla verilen önergenin lehinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun görüşlerini arz etmek üzere söz aldım. Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
Önerge, küçük yatırımcıyı mağdur eden hususların ele alınmasıyla ilgili, tabii ki borsayla ilgili. Gerçekten, burada ifade edilen hususlara, gerek önergenin lehinde gerekse aleyhinde söz alan parti grup sözcüsü arkadaşların ifadelerine baktığınız zaman teknik olarak detaylı açıklamaların olduğunu gördük. Ancak, ifade etmek istediğim bir husus şu: Böyle bir hususun gündeme gelmesi bile ülkede istikrarlı bir ekonomik yapının oluşmadığı, sıkıntıların baş gösterdiği, tereddütlerin hasıl olduğu bir durumu ortaya koymaktadır. Her ne kadar bunun lehinde de konuşsak, aleyhinde de konuşsak diğer konuşmacıların da ifadelerinde makroekonomiye ait birtakım göstergelerin, değerlendirmelerin yapıldığını da müşahede ettik. Tabii ki makroekonomik konulardaki değerlendirmeleri yapmadan, doğrudan bu konulara inhisar edilebilir, bu konularda detaylı olarak inceleme yapılabilir ama ben doğru olacağı kanaatinde değilim.
Şimdi, bir kere şunu söyleyelim: Daha önceki ifadelerimizde de bu dönemde, özellikle AKP döneminde, insanların Deniz Feneri ve benzeri konularda yani borsa dışında da nasıl mağdur edildikleri, bu mağduriyete iktidar tarafından da destek verildiğini müşahede ettik. Şimdi, işin bu tarafının tamamlandığını görürsek... Hatta sayın bakanların bazılarının, bu işin içinde olanların istifa etmeleri gerektiği kanaatini taşıdıklarını çok nazik ifadelerle söylemelerine rağmen uzun süre onun gerçekleşmediğini de ne yaptık? Gözlerimizle gördük. Şimdi, durumu bu veçheden aldığımız zaman, demek ki işin sermaye piyasası dışındaki kesimi, borsa dışındaki kesimi fiilen tamamlanmak üzere veya tamamlanmış. Borsaya inhisar eden, oradaki işlemlere, borsadaki şirketlere inhisar eden, orada küçük yatırımcıyla ilişkili kısımda birtakım sıkıntıların ortaya çıkmaya başlamasının da bu olayın gündeme gelmesine sebep olduğunu görüyoruz. Ama burada bir makroekonomik çerçevede, bir de işletmeler bazında olaya bakmak lazım geldiği kanaatindeyim.
Şimdi, torba yasayı değerlendiriyoruz. Torba yasanın çok önemli bir kısmı -bu geleneklere aykırı da olsa- neyle ilgili değerli arkadaşlar? Ekonomik hükümleri ihtiva ediyor. Ekonomik hükümleri ihtiva etmesi, borçların ertelenmesi, vergilerin ertelenmesi, ertelemeye çeşitli zamanlar konulması, bu zamanlamalarda farklı faizlerin uygulanması neyi gösteriyor? Vatandaşın durumunun -her sene bu ertelemelerin olmasına rağmen- iyi olmadığını, ödemeleri gerçekleştiremediğini net bir şekilde gösteriyor. Son zamanlarda, son günlerde özellikle ekonomi gazetelerinde, ekonomi basınında ortaya çıkan bir husus var: İlk 500'e giren şirketlerin, ilk 1.000'e giren şirketlerin durumları ne yapılıyor, tahlil ediliyor. Bakın, bugün, 7-8 ticaret odası, sanayi odası başkanının beyanatlarına baktım, yapılandırmada taksit sayısının 36'dan 60 aya çıkarılmasını istiyorlar. Bu, neyi gösteriyor? Ekonominin yeterince çalışmadığını, burada torba yasalarla onlara yeni imkânlar sağlanmasına rağmen işlerini götüremeyeceklerini ne yapıyorlar, ifade ediyorlar. 2008 krizinden etkilenenlere sicil affı istiyorlar. Demek ki bunlar problemlerini çözemediler, borçlanamıyorlar. "Eximbank, Kalkınma Bankası, Kredi Garanti Fonu etkin olsun." diyorlar. Bunlardan da yeterince istifade edemedikleri, finansman problemlerini çözemedikleri ortada. "Reel sektör için yeni sermaye piyasaları geliştirilsin. Merkez Bankası reeskont kredileri uygulamaları geri gelsin." diyorlar. İhracatta belirli limitleri aşıp başarılı olan firmalara biraz daha destek istiyorlar.
Şimdi, bu böyle olmakla beraber, Sayın Babacan, daha önce de Sayın Kurtulmuş'un makroekonomiyle ilgili ifade ettiği bir şeyler var. Bakın, daha yeni, dün "Ne yapmak lazım? Bunun için istikrarlı bir ekonomik ortam gerekli." diyor Sayın Babacan. Sanayi üretiminin millî gelirdeki payının düştüğünden bahsediyor, bunun çok tehlikeli sonuçlar doğuracağını açık seçik beyan ediyor -herhâlde 3'üncü dönemi dolduğu için yapmıyor- ekonominin en zor döneme girdiğini, 2009 krizinin sonuçlarının daha da kötüye doğru toplumu ittiğini, onların bertaraf edilemediğini söylüyor. Üretmeden, dışarıdan sağlanan krediyle lüks alışveriş merkezleri ve lüks konutların Türkiye'yi çıkmaza sokacağını söylüyor. Sayın Kurtulmuş da bir anlamıyla daha önce ifade etti, neyi ifade etti? Türkiye'de son on yılda kaynakların rasyonel kullanılmadığını, inşaat ve belli alanlara gittiğini söyledi. Şimdi, bunu gördüğümüz zaman, 2015'ten önce icraat yapamayacaklarını da Sayın Babacan televizyonlarda söylüyor, gayet açık ve net. Şimdi, vaziyete baktığınız zaman, o zaman ülkenin iyiye gitmediğini görüyorsunuz. "Katma değerli ürün üretilemediğinde millî gelir düşük, cari açık yüksek olur." diyor. Doğru, özel sektör sabit sermaye yatırımlarının iyi gitmediğini söylüyor, bunun gelecek açısından tehlikeli olduğunu söylüyor.
Biraz önce buradan iktidara mensup arkadaşın söylediği bir ifade vardı büyümeyle ilgili. 2008'den beri Türkiye'de kişi başına gelir sizin "3 kere arttı." dediğiniz millî gelir, maalesef bu yılın ilk çeyreğinde dolar bazında yüzde 7 düştü. Bu gerçekleri halktan niye saklıyorsunuz, niye söylemek istemiyorsunuz? Ben bunu sayın bakanlara da söyledim. Şimdi, bunu söylediğiniz zaman lüks konutta oturmak ve AVM'de alışveriş yapmak için çalışıp kazanmak gerektiğini Sayın Babacan biliyor, AKP Grubu biliyor mu, bilmiyorum. Parayı kolay kazananlar, bunların artmasını ne yapıyorlar, biliyorlar. "Üretmeden, hak etmeden, hele dışarıdan krediyle lüks alışveriş, lüks konut olmaz." diyor. Zaten AKP geldiğinde gelirinin 100 lirasının 5 lirası borca giden vatandaşın, şu anda gelirinin 100 lirasının 50 lirasının hemen borca gittiğini çok net bir şekilde söylüyoruz.
Şimdi, taksitlendirmeyi ödeyemeyen 3 büyük ilde 130 bin mükellef var. İstikrar desen yok. SPK Başkanı, kanunu değişiyor, yeniden düzenleniyor; burada, bir önergeyle, burada düzenlediği kanunda kendisinin olmayacağını öğreniyor. Sırf onun gitmesini mümkün kılacak bir önerge geliyor, başka şekilde de değiştirilmesi mümkündü. Şimdi, "Yeni SPK Yasası'nda küçük yatırımcılar korunacak, Avrupa mevzuatına uyum sağlanacak, SPK günlük ihtiyaçlara göre yeniden Türk Ticaret Kanunu'na göre bu işleri düzenleyecek." diyorsunuz. Peki, bunlar oldu mu? Neden küçük yatırımcıyı konuşuyoruz o zaman? Ziraat Bankasından bahsediyoruz, 57'nci Hükûmetin uyguladığı politikaları sürdürdüğü için Ziraat Bankası ayakta. O hükûmetin hazırladığı yasal altyapıyı kullandınız, IMF'le anlaşmaları uzattınız. Şimdi AB'de bankaların kara para peşinde olduğu yazılmaya, çizilmeye başlandı, belli mutabakatlarla anlaşmaya çalışıyorlar.
AKP döneminde 1,2 trilyon dolar ihracat, 1,9 trilyon dolar ithalat, 700 milyar doları aşmış dış ticaret açığı var. 700 milyar doları aşan dış ticaret açığında 355 milyar dolar civarında da cari fiyatlarla cari işlemler açığı var. Peki, bu cari işlemler açığı kadar da ne oldu? Ülkenin dış borçları arttı.
Ülke, tasarruf liginde tarihinde en rezil dönemini yaşıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
EMİN HALUK AYHAN (Devamla) - Kimsenin tasarruf edecek mecali kalmamış, hele küçük tasarrufların, mümkün değil.
Dolayısıyla, önergenin lehinde söz aldığımızı ifade ediyorum, hepinize saygılar sunuyorum.
Teşekkür ederim Sayın Başkan. (MHP sıralarından alkışlar)