| Konu: | İZMİR EXPO ALANI HAKKINDA KANUN TASARISI |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 115 |
| Tarih: | 05.06.2012 |
MHP GRUBU ADINA AHMET KENAN TANRIKULU (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 262 sıra sayılı Kanun Tasarısı hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Öncelikle Genel Kurulumuzu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, görüştüğümüz bu tasarı, ilgili Komisyonda kısa bir süre önce görüşülmüş, bazı değişikliklerle Genel Kurulumuza indirilmiştir.
Ben konuşmamın başında EXPO süreciyle ilgili sizlere çok kısa bir bilgi vermek istiyorum. Dünyanın belki de en eski ve uluslararası etkinliklerinden, en büyük etkinliklerinden biri olan EXPO, bir başka deyişle dünya sergisi, beş yılda bir düzenleniyor ve bu düzenlemeler altı ay kadar devam ediyor. Bunların katılımcıları arasında uluslararası kuruluşlar, devletler, sivil toplum örgütleri ve şirketler de yer alıyor. EXPO'larda, diğerlerinden farklı olarak, ürünler değil, fikirler ve düşünceler, kültürler ve dünyanın geleceği gibi projeler yer alıyor. En büyük farklılığı burada. EXPO'yu "Uluslararası Sergiler Bürosu" dediğimiz bir kuruluş düzenliyor. Bu kuruluşun kendi içerisinde organizasyonu var ve genellikle de her ülke büyükelçi düzeyinde orada temsil ediliyor ve 157 civarında bir ülke de şu anda BIE'ye, kısa adı "BIE" olan bu kuruluşa üye olmuş durumda.
EXPO'nun en önemli özelliği teması. Her EXPO'nun bir teması var ve bu tema üzerinden yürütülüyor. Kısa bir süre önce Antalya ilimiz de çiçekle ilgili olarak bir EXPO düzenlemesi hakkını kazandı ve şu anda onunla ilgili çalışmalar devam ediyor.
Geniş bir kapsama sahip olan bu temalar, bütün insanlığı ilgilendirmesi gereken konular ve aynı zamanda da evrensel bir nitelik taşımak zorunda. EXPO alanlarının büyüklüğü sınırsız, herhangi bir sınırlama getirilmiyor. Zaten bizim bahis konusu olan tasarımızda da bu alanların düzenlenmesine yönelik hükümleri göreceğiz biraz sonra ve katılımcılar kendi yerlerini inşa edebilme hakkına da sahipler.
Yüz altmış yıllık bir düzenleme, çok eskiden beri gelen bir düzenleme. Biraz önce de belirttiğim gibi, gerçekten geleneği çok eski olan bir kurum ama en önemli özelliklerinden biri, düzenleme yapılan kentleri kendisi marka hâline getiriyor ve bu kentler bir süre sonra dünya kenti olma ve daha da yaşanılır olma noktasında ön plana geçiyorlar.
1992 yılında, İzmir Fuarcılık Anonim Şirketi, 2000 yılı EXPO'su için o zaman Dışişleri Bakanlığına başvurmuş, fakat bir sonuç alınamamış. Çok eski bir ilk müracaatı sizlere hatırlatıyorum. Aradan bir süre sonra ülkemiz, 2004 yılında, İzmir kentinin bütün toplumsal unsurlarının da katılımı ve zorlaması sonucunda Uluslararası Sergiler Bürosuna üye olmuş.
Biz, geçtiğimiz dönemde, İzmir EXPO 2015 adaylık sürecini hep birlikte, İzmir'deki sivil toplum örgütleriyle, yerel ve merkezî yöneticilerle birlikte yaşadık ve o dönemde Milliyetçi Hareket Partisi, bütün unsurlarıyla, gerek yerel yöneticileri gerekse milletvekilleriyle beraber bu sürece katkı koyma noktasında oldu.
Yine o dönemde bir kanun teklifi verdik, EXPO 2015'in İzmir Yönlendirme Kurulunun tüzel kişilik kazanmasına yönelik kanun teklifimiz de -yine diğer milletvekilleriyle beraber- görüşüldü ve geçtiğimiz dönem içerisinde kabul edilmişti.
Öte yandan, Milliyetçi Hareket Partisinin bütün İzmir milletvekilleri, gene o dönemde ve bu dönemde Türkiye Büyük Millet Meclisinin Parlamento dostluk gruplarında bu BIE'ye üye olan ülkelere birer mektup yazarak konuyla ilgili olarak durum anlatıldı ve aynı zamanda kulis faaliyetleri yürütülme noktasında da yardımcı olmaları istendi.
Teması sağlık olan EXPO'yla ilgili olarak yine, Milliyetçi Hareket Partisi milletvekilleri olarak Türkiye Büyük Millet Meclisinde bir kanun teklifi hazırladık ve sağlık bilimleri üniversitesi kurulması noktasında o teklifimiz hem geçtiğimiz dönemde hem de bu dönemde maalesef Genel Kurula kadar gelmedi, komisyonlarda bekliyor. Bu teklifimizle sağlık bilimleri üniversitesi kurulacak, hemen bunun yanına medikal ürünlerin üretilmesinden tutun da ilaç sanayisi ve buna benzer konularda ülkemizde ilk kez sağlıkla ilgili bir ihtisas organize sanayi bölgesinin de kurulması ve İzmir'e kazandırılması söz konusu olacak değerli milletvekilleri.
Tabii, bu durumda, bu tekliflerin yasalaşması durumunda hem kazanan İzmir olacak, akabinde de Türkiye ekonomisi kazanmış olacak.
Partimizin yerel bazda teşkilatları -biraz önce de söyledim- İzmir'in EXPO sürecine katkı koymaya ve gönüllü olarak çalışmaya devam ediyorlar. O dönemde yaşamış olduğumuz İzmir'in EXPO adaylığıyla ilgili olarak süreci şimdi bir kez daha EXPO 2020 için yaşıyoruz değerli milletvekilleri. Ancak burada öne çıkan temel husus, İzmir'in bu noktada adaylığa hazır olup olmadığı meselesi. Burada kastettiğimiz tabii İzmir kentinin buna yakışıp yakışmadığı değil, onda bir şüphe yok ancak kurumsal itibarıyla ve iş birliği itibarıyla baktığımız zaman bu adaylık sürecine sadece EXPO'yla ilgili yasal düzenlemelere bakarak bunu sığdırmak bence doğru olmayacak. Zira, son zamanlarda görüyoruz ki EXPO'yla ilgili bir koordinasyon sorunu da var. EXPO yönetiminin birbirleri arasında bir koordinasyon sağlayamadığını, yeterli olarak sürece katkı yapamadığını da görüyoruz. Zaten o komitede görevli olan bazı yerel yöneticiler de geçtiğimiz zaman içerisinde buradan ayrıldılar.
EXPO yönetiminin daha paylaşımcı, şeffaf ve katkı koyucu olmasını da istiyoruz çünkü burada ne kararlar alınıyor, nasıl bir yönlendirme yapılıyor, doğrusu, biz çok da bilgilenmiş değiliz. Bunlar eğer gerçekleşirse başarı hepimizin başarısı olacak ve bir katkı sağlanmış olacak çünkü İzmir tarımdan turizme, sanayiden ulaştırma ve enerji sektörüne kadar birçok gerekli desteği gördüğü takdirde en iyi sonuçlar alınabilecek bir şehir olarak düşünmemiz lazım. İzmir'i marka şehir olarak perçinleyecek olan bu projede yani EXPO 2020 sürecinde bütün mercilerin hem yerel yönetimde hem de merkezî yönetimde gerekli desteği tüm gücüyle vermesi gerekiyor değerli milletvekilleri.
Biz, yine, biraz önce de söylediğim gibi, bu konuda çok ciddi adımlar atarak İzmir şehrini, bir önceki adaylık sürecinde olduğumuz gibi, bütün gücümüzle Milliyetçi Hareket Partisi olarak desteklemeye devam edeceğiz.
İzmir kentinin bazı özellikleri de var, pek çok uygarlığa beşiklik yapmış, tarihî, kültürel birikimleri var ama bir noktada ekonomik, sosyal olarak da, kültürel hayatta da öncü rol oynadığını da görüyoruz Türkiye coğrafyası içerisinde. Bugün İzmir'e ekonomik olarak baktığımız zaman, toplam katma değer içerisinde yüzde 15,5'luk bir değer ifade ettiğini, istihdamın yüzde 9,7'sini sağladığını ve 6 milyar doları aşan bir ihracatla ciddi bir ekonomik güç olduğunu da görüyoruz. Yüzde 95'lik bir vergi tahsilat oranı var. Bu oran birçok kentimizde maalesef yanına bile yaklaşılamayacak kadar yüksek bir oran.
Öbür tarafta, 1.500 civarında yabancı sermayeli şirket ve yatırımcıyı çekmiş ve bu anlamda da ciddi bir kapasite göstererek kendini ispatlamış bir şehir İzmir. 2000 yılında 3,3 milyon nüfusu var, bugünlere geldiğimiz zaman 4 milyonluk bir nüfusa yaklaşmış ve ciddi bir nüfus potansiyeli olmuş ama öbür tarafta da Türkiye ortalamasının üstünde bir nüfus artış hızına sahip. Yüzde 14,5'luk bir farklı nüfus ortalaması Türkiye genelinde sürerken İzmir ilimizde 18,8'lik bir oranla karşı karşıyayız. Bu da şehrin aynı zamanda göç aldığını, hızlı bir nüfus artışına sebep olduğunu ve iş hayatında, ekonomi hayatında da bazı sıkıntıların yaşandığını gösteriyor.
Şimdi, İzmir'le ilgili bu rakamlara baktığımız zaman, İzmir'in merkezî idareden yani Hükûmetten beklenen ilgiyi de göremediğini görüyoruz. Böyle baktığımız zaman, toplanan vergiye kıyasla yapılan yatırımlara da bakmamız lazım yani İzmir ili on yıldır yaklaşık dört vermiş bir almış. Bu ciddi bir fark. Şöyle baktığımız zaman, İzmir'in kamu yatırımlarından devletten daha fazla pay alması da gerekirdi diye düşünüyoruz. Bugün 3'üncü büyük kent olarak gözüküyor İzmir ama Bursa'nın toplam ihracat payı İzmir'in toplam ihracat içindeki payından yüksek. Kocaeli ilinin sanayi ihracat içindeki payı gene İzmir ilinin ihracat payından daha yüksek. Böyle baktığımız zaman, gerçekten, bazı noktalarda İzmir'in atak yapmasını önleyen hem mevzuat yönünden hem de Hükûmet icraatı yönünden bazı uygulamalarla da karşı karşıyayız. 2003 yılından önce devamlı dış ticaret fazlası veren bir il ama son beş yılda, baktığımız zaman, İzmir'de bir dış ticaret açığı da var, tıpkı Türkiye'de olduğu gibi.
Şimdi, zengin doğal, tarihî, kültürel varlıklardan bahsediyoruz ve bunlar önemli özellikler bir yönüyle de incelediğimiz zaman. Türkiye'nin en gelişmiş ili olma noktasında İzmir için herhangi bir engel yok, bu biraz önce saydığım potansiyel noktasında. Demek ki yapılması gereken, kamunun da öncü olması, kamunun lokomotif görev görmesi ve İzmir'in önündeki engelleri kaldırması gerekiyor. Bugün baktığımızda merkezî hükûmetin payı 2002 yılında yüzde 2,8; bugün 1,4 değerli arkadaşlar. Yani bu nedir? Yüzde 55 oranında bir farkla karşı karşıya kalmışız, 100 liralık yatırım 55 liraya düşmüş. Önemli bir kayıp. Zaten dile getirmek istediğimiz husus da bu. Siz EXPO'yu bir yandan alma gayreti içerisindesiniz ama öbür taraftan, kamu olarak, İzmir kentinin yeteri kadar arkasında durmuyorsunuz demektir.
Bu durumu, bu yıl içerisinde Türkiye Büyük Millet Meclisinde on iki icracı bakanlığa verdiğim soru önergeleriyle de sorgulamak istedim ancak çok ilginç, hemen hemen hiçbir bakanlıktan bugüne kadar bu yazılı soru önergelerimizi de cevap alamadık değerli milletvekilleri. Bu, Türkiye Büyük Millet Meclisinin hem geçtiğimiz dönemde hem de bu yasama döneminde, maalesef, bütün milletvekillerinin belki de en önemli kanayan yaralarından bir tanesi. Hükûmetin icraatı noktasında, milletvekillerinin yazılı veya sözlü soru önergelerinin ciddiye alınıp bir an evvel cevaplandırılması da gerekiyor.
Bir başka çalışmayı huzurunuza getirip sizleri bilgilendirme arzusundayım değerli milletvekilleri. İzmir'in de içinde bulunduğu 200 metropol kentini, ocak ayı içerisinde, bir yabancı kurum, "Brooking Institution" bir araştırma yapmış ve mukayese yapmış ve bunu kamuoyuyla da paylaşmış. İzmir kişi başına gelir açısından bu 200 metropol şehir arasında 181'inci sırada. En yüksek kategoriye sahip olan şehirle, kendi içerisinde kıyaslanabilecek şehirle neredeyse arasında 10 kat fark var. Böyle bir kent, örneğin, Amerika Birleşik Devletleri'nde Hartford şehri, yıllık 76 bin dolarlık bir geliri var, İzmir'in yıllık 8.600 dolar. 10 kata kadar yaklaşan bir farkla da karşı karşıya kalınmış.
İstihdamdaki artış hızımız İzmir olarak, 2009-2010 yılı döneminde yüzde 9,3 iken, 2010-2011 döneminde 3,6 puan gerilemiş ve 5,6'ya düşmüş yani istihdam kapasitesi de giderek gerilemiş kentimizin ve bu rakamla da gene bu 200 şehir arasında 196'ncı sırada.
Şimdi bunları söyleme niyetimiz şu değerli milletvekilleri: İzmir'le ilgili alınan kararlar İzmir'in daha ileriye atılım yapmasını engellemiş gözüküyor. Örneğin vadeli opsiyon piyasasıyla ilgili olarak son zamanlarda alınan kararlar, örneğin son hazırlanan teşvik paketinde İzmir ve benzer illerin maalesef komşu illerle rekabet edemez hâle getirilmesi, ciddi bir problem. Buna yakından baktığımız zaman, bu komşu iller haksız rekabetini çok yakından görürsünüz. Bu sadece İzmir'in sorunu da değil, bu Genel Kurulda bulunan birçok milletvekilimizin temsil ettiği illerin maalesef karşı karşıya kaldığı sorunların bir tanesi.
Organize sanayi bölgelerine bir alt bölge teşviki verilmesi doğru ama yetersiz bir teşviktir değerli milletvekilleri. Organize sanayi bölgelerini kuruş niyetimiz sanayinin düzenli ve yeterli bir şekilde teşvik edilmesi ise -ki böyle, yasası çıktı- o zaman OSB'lerdeki bütün yatırımların en alt düzeyden teşvik edilmesi gerekir. Cari açığın yüzde 70'ini enerji ithalatının meydana getirdiğini tespit ediyoruz ama öte yandan baktığımız zaman, bu teşvik paketinde enerjiyle ilgili yeterli ve gerekli desteği göremiyoruz.
Stratejik yatırım başlıklarının eklenmesi büyük ölçekli yatırımların miktarını düşürse de KOBİ'lere ait teşviklerde maalesef kısıtlı kalıyor. Yine, EXPO 2020 sürecinde önem taşıyan sağlık turizminin stratejik yatırım içerisinde sayılmaması da ciddi bir eksiklik değerli milletvekilleri çünkü biz -biraz önce de söyledim- bu EXPO'nun temasını sağlık olarak belirlemiştik.
Yüzde 10 bandında giden bir işsizlik oranına baktığımız zaman, özel teşviklerin 6'ncı bölgeyle sınırlı kalması da maalesef büyük bir eksiklik. Bir örnek vereyim: Ege Bölgesi Sanayi Odasına kayıtlı ve 1.200 kişi istihdam eden 12 kadar üye kendi odalarından ayrılarak bugün Manisa'ya gitmişler ve Manisa'da yatırım yapıyorlar. Yine, dört firma, bu hazırlıklarını tamamlayarak, önümüzdeki dönem içerisinde, Manisa Organize Sanayi Bölgesi'nden arsa satın alarak, orada yatırımlarını yapacaklar. Bu, biraz önce söyledim, yani şehirler arasındaki haksız rekabeti eğer düzenleyemezseniz, gerekli tedbirleri alamazsanız diğer şehirlerimizin de başına gelecek olan en önemli unsurlardan bir tanesi. Kamu kaynaklarıyla yürütülen ARGE, inovasyon problemlerinin ve projelerinin İzmir'de de asgari yatırım tutarı içerisinde bölge farkı olmadan desteklenmesi önem kazanıyor ve İzmirli girişimcilerimizin rekabet gücünü arttıracak, teknoloji ve ARGE açığını kapatacak yüksek yatırımları ve bunların ARGE'lerini teşvik edecek olan KOBİ'lerin azami şekilde bu teşvik sisteminden faydalandırılması gerekiyor.
Değerli milletvekilleri, sanayiyle ilgili olan bu kısım tarımsal konularda da önemli veya tarım ve kırsal kesimi ilgilendiren bölgelerde de önemli. Bakın, 2/B Yasası diye bir yasa çıkarttık çok kısa bir süre önce ve burada muhalefet milletvekilleri olarak bu yasanın daha eksiksiz ve daha doğru çıkması noktasında âdeta çırpındık; bir sürü önerge verdik, eleştiride bulunduk ancak maalesef bunlar dikkate alınmadığı için, İzmir'de de 2/B Yasası'yla ilgili ciddi sorunlar bulunuyor. Geçtiğimiz dönem içerisinde gidip konuştuğumuz, 2/B söz konusu olan bütün köylerde ve köylülerde bununla ilgili problemler var. Bunun dikkate alınarak köylünün haksız durumunun bir an önce düzeltilmesi gerekiyor.
Değerli milletvekilleri, büyük projeleri büyük ekipler hazırlar, bunda bir şüphe yok. Tabii ki bu tespite herkesin inandığını biliyorum ancak bu ekibin içerisinde görev dağılımı da önem kazanmaktadır. Biraz önce de söyledim, şu anki EXPO yönetimindeki anlaşmazlıklar bu tespiti maalesef doğrular nitelikte değildir; görev bilinci olmak zorundadır, sorumluluğunu herkes yerine getirmek zorundadır. İzmir'e bugüne kadar birçok kişi, birçok kurum bir vizyon belirlemiştir; İzmir'in fuarlar, sergiler kenti olmasından tutun, sanayi, turizm, hatta tarım kenti olmasına kadar bir vizyonu vardır ama İzmir'in kendisi bir marka ve vizyondur. Bu niteliği maalesef ön plana çıkartılmamıştır, gün yüzüne konmamıştır. Tarihî, kültürel zenginlikleri veyahut bir dünya kenti olabilme noktasındaki potansiyeli, İzmir'in hep birlikte, buradaki iktidarıyla muhalefetiyle birlikte ortak çalışması sonucunda oluşacak bir durumdur ve bu vizyon ancak böyle kazandırılır ve arkası getirilir.
Değerli milletvekilleri, bu noktada, ben bu tasarının hayırlı olmasını diliyorum. İnşallah, eksikliklerin de verilecek önergelerle giderilmesi gerektiği kanaatindeyim.
Hepinize saygılar sunuyorum.
Teşekkür ederim. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Tanrıkulu.