GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: AK PARTİ GRUBUNUN, GENEL KURULUN ÇALIŞMA SAATLERİ İLE GÜNDEMDEKİ SIRALAMANIN YENİDEN DÜZENLENMESİNE; TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİNİN, TBMM İÇTÜZÜĞÜ'NÜN 5'İNCİ MADDESİNE GÖRE 1 TEMMUZ 2014 TARİHİNDE TATİLE GİRMEYEREK ÇALIŞMALARINA DEVAM ETMESİNE; GENEL KURULUN 1, 8, 15 VE 22 TEMMUZ 2014 SALI GÜNKÜ BİRLEŞİMLERİNDE SÖZLÜ SORULAR İLE DİĞER DENETİM KONULARININ GÖRÜŞÜLMEYEREK GÜNDEMİN "KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER" KISMINDA YER ALAN İŞLERİN GÖRÜŞÜLMESİNE; 2, 9, 16 VE 23 TEMMUZ 2014 ÇARŞAMBA GÜNKÜ BİRLEŞİMLERİNDE SÖZLÜ SORULARIN GÖRÜŞÜLMEMESİNE; 593 SIRA SAYILI KANUN TASARISI'NIN İÇ TÜZÜK'ÜN 91'İNCİ MADDESİNE GÖRE TEMEL KANUN OLARAK BÖLÜMLER HÂLİNDE GÖRÜŞÜLMESİNE İLİŞKİN
Yasama Yılı:4
Birleşim:108
Tarih:25.06.2014

ABDULLAH LEVENT TÜZEL (İstanbul) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun Meclisi temmuz ayı boyunca çalıştırmak istediğine dair grup önerisi üzerine aleyhinde söz aldım.

Tabii, bizim karşı çıkma nedenimiz Mecliste halkın beklediği, işçilerin, emekçilerin, ezilenlerin beklediği yasaların görüşülmesi değil. Biliyorsunuz, kamuoyunun tartıştığı, şu anda da Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülen bir torba yasa var ve bu torba yasa, İş Kanunu'ndaki değişikliklerle başlayan, daha sonra idare hukukuna müdahale eden, vergi affı getiren, 30 küsur yasaya değinen, tam anlamıyla bir torba yasa ama bakıyoruz, bu yasanın içeriğinde de gerçekten işçilerin, iş cinayetine kurban giden madencilerin talebine uygun bir düzenleme yok. Hem diğer muhalefet milletvekilleri hem bizler söyledik: Yani eğer Hükûmet iyi bir şey yapmak istiyorsa, Soma'nın acısını dindirmek istiyorsa, iş cinayetlerini önlemek istiyorsa, bir tazminat ödemek istiyorsa bu maddeleri ayırsın, bir an önce görüşsün, Meclis Genel Kurulu bu yasayı, bu düzenlemeleri bir an önce çıkartsın ama şimdi, bu çıkartılmadığı gibi, aynı mantıkla Komisyonda -ve Komisyon kendi iç hukukuna, Tüzük'e uygun bir şekilde çalıştırılmayarak- bilgi verilmeyerek de bu düzenlemede ısrar ediliyor. Şimdi, sürenin uzatılmasındaki bir gerekçe bu.

Bir diğer gerekçe, önemli bir gerekçe -Başbakan Yardımcısı Sayın Beşir Atalay'ın kamuoyuna verdiği demeçlerle bağlantılı- çözüm sürecinde beklenen bir yasal düzenleme yani Kürt sorununda demokratik, eşitlikçi, barışı kazanmaya dönük, iki yıldır süren, gençlerimizin ölmesini önlemeye dönük bir sürecin Meclis eliyle yasal güvenceye kavuşturulması ve bu süreç içerisinde yapılması gerekenlerin mevzuata kavuşturulması. Bu, epey bir zamandır bekleniyordu; bunun için de çok uzun süre beklemeye gerek yok; zaten Türkiye halkları, ezilen Kürt'ü, Alevileri, işçileri, emekçileri, böyle bir barışın bir an önce tesis edilmesi için her yerde bir çalışma ve etkinlik içerisinde. Dolayısıyla, bunları gerekçe göstererek, bunları bahane ederek bir süre uzatılmasını doğru bulmuyoruz.

Biraz önce sayın milletvekillerinin CHP grup önerisinde de görüştüğü mesele yani Irak topraklarında, Irak'ın parçalanmasını beraberinde getiren emperyalist planların işlemesinde bir rol oynayan terör örgütü IŞİD'in buradaki Musul'dan başlayan işgaline seyirci kalınması, Konsolosluk işgali, rehine sayılarının günbegün artması, bunun karşısında Mecliste ve kamuoyunda bu konuların konuşulmak istenmemesi... Şimdi görüyoruz ki muhalefet milletvekilleri bir Türkmen ve milliyetçi söylemle, bu olan bitene müdahale edilsin isteği içerisinde ama görüyoruz ki dış politikada yapılan yanlışlıklar günbegün, her geçen gün artan bir boyutta bizi vuruyor.

IŞİD'in bir terör örgütü ilan edilmesi mesele değil çünkü aslında bakıyoruz, AKP iktidarının Osmanlıcı ve Türk-İslam sentezi hayalleri bugün Irak topraklarında gerçekleşiyor ve dolayısıyla, bugün bunun karşısında ağlamak, yakarmak ne yazık ki nafile bir yakarış hâlinde karşımıza çıkıyor. Dolayısıyla, bunları görerek hareket etmek gerekiyor. Yani bu mesele, geçen haftalar içerisinde Mecliste görüşülseydi, yani "Bu bizim bir millî meselemizdir." Deyip, Başbakanlığa dönüp bu konularda üzerine giden, Meclis araştırması isteyen, gensoru isteyen tutumda ısrar edilseydi, o zaman bu dış politikanın ne menem bir dış politika, ne kadar sonuçsuz ve bizi dönüp vuran bir politika olduğu çok daha iyi anlaşılacaktı. Evet, bu konular görüşülmeli, yanlış dış politika görüşülmeli, işçilere, emekçilere dönük çıkartılan yanlış torba yasalar, taşeron düzenlemeleri görüşülmeli.

Değerli milletvekilleri, bakın, şimdi temmuz ayına gelirken asgari ücretin ikinci bölümü konuşulacak. Şimdiden, çoktan bu 45 liralık artış yalan olmuştur, eriyip gitmiştir. Gelin, asgari ücretin insanca yaşanabilir, açlık, yoksulluk sınırının çok ötesinde bir ücret hâline getirilmesi konularını görüşelim; işçilerin, emekçilerin ha bire can vermesini önleyecek yasal düzenlemeleri görüşelim; ha bire ayrımcılık karşısında kaygı duyan, tedirgin olan Alevi yurttaşlarımızın taleplerini görüşelim; özellikle son dönemlerde âdeta üzerlerinde bir sürgün avı izlendiği hissiyatını taşıyan Çerkez yurttaşlarımızın kaygılarını görüşelim. Bütün bunlar bu ülkenin, bu memleketin, bu halkların sorunlarıdır ama bunları görüşmeyip işverenlerin istekleri doğrultusunda, sermaye sınıfının istekleri doğrultusunda yeni saldırı yasalarını görüşmek, Plan ve Bütçedeki bu gidişatı sürdürmek olacak iş değildir.

Değerli milletvekilleri, bakın, geçen hafta içerisinde ve bu hafta, mücadele eden işçileri ziyaret ettim, bugün öğlen saatlerinde de basın toplantısıyla kamuoyunu bilgilendirdim. Bu konuyu sizlerle de paylaşmak istiyorum çünkü Cumhurbaşkanlığı seçimi, kim aday olacak, Başbakan mı aday olacak, ana muhalefetin çatı adayı, HDP kimi gösterecek işte Musul'daki işgal gelişmeleri, ramazan ayına giriyoruz gıdadaki patlayan enflasyon, bunlar konuşuluyor ama bunların acısını çalışma hayatında da, aile yaşamında da ta yürekten yaşayan işçilerin, emekçilerin hak gaspları ve bunun karşısındaki mücadelesi görünmez kılınıyor.

Değerli milletvekilleri, 7 bini aşan depremzede taşeron işçisi Van'da oturma eyleminde, açlık grevinde. 2011 Eylülünde, Van depremi sonrası bu insanlara açıkta kalmasınlar diye geçici işçilik veriliyor ama 13 Haziranda iş akitleri feshediliyor. Ne yapacak bu 7 bin insan? Hükûmet o zaman kamuoyu baskıları karşısında böyle bir düzenleme yaptı ama şimdi Van Valisi "Bir şey yapamam, ne hâliniz varsa görün." diyor. Bunların yakarışları ortada; mektuplar gönderiyorlar, seslerinin duyulması isteniyor.

HALİDE İNCEKARA (İstanbul) - Hemen bir fabrika kuralım!

ABDULLAH LEVENT TÜZEL (Devamla) - Şırnak'ta ilkel koşullarda çalışan madenciler kuyuya iple sarkıtılan el feneriyle, başında kasketle -baret değil kasketle- çalışmak zorunda kalan, açlıkla terbiye edilen Şırnaklı yurttaşlarımız, şimdi bu koşullar kaldırılsın diye... Ocaklar kapatıldı, peki o insanların açlığına, işsizliğine son verildi mi? O insanlar "Termik santral orayı kirletecek." diye karşı çıkıyor, Şırnak halkı. İşte, cezalandırma ve onları boyun eğdirme adına şimdi de ocaklar kapatılarak terbiye edilmek isteniyor. Bu tutum doğru bir tutum değildir.

Somalılara verilen söz yerine getirilmiyor. Özelleştirmenin ne kadar kötü bir şey olduğunu yaşayan Kütahya Seyitömer Termik Santrali işletmesindeki madenciler, 700 işçi kapıya kondu. Neden? Hak aradıkları için, "İşçi atılmasın." dedikleri için, çay, yemek, su istedikleri için -termik santral işçileriyle eşit ücrete tabi olalım- özelleştirme sonucu orayı satın alan Çelikler Anonim Şirketinin keyfî, kötü muamelesine, küfrüne, kaba muamelesine itiraz ettikleri için, sendikalı olmak istedikleri için.

"Özelleştirme kötüdür, özelleştirme talandır, vurgundur." dedik, şimdi aynı muamele Yatağan, Yeniköy, Kemerköy'deki işçilere yapılıyor. Soma'da olan, Şırnak'ta olan, Kütahya Seyitömer'de olan yarın öbür gün Yatağan'da olacak, onun için işçiler direniyor.

Bakın, değerli milletvekilleri, yukarıda taşeron görüşülüyor, Meclis taşeron çalıştırmaya devam ediyor. Meclis kapısında, DEV SAĞLIK-İŞ üyesi, sağlık emekçisi taşeron işçileri buradaki seslerini duyurmak istediklerinde polis copu, suyu, gözaltısı... Bugün oldu, öğlen saatlerinde, DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu'yla birlikte işçiler gözaltına alındı. Aralarında Kocaeli Üniversitesinden atılan 5 tane taşeron işçisi de vardı. Bu kötü muamele sonucu fenalaştılar, Meclis ambulans göndermedi, Numune Hastanesinden ambulans geldi.

Türkiye'nin manzaraları bu değerli milletvekilleri. Konuşacaksak, yasa çıkartacaksak, düzenleme yapılacaksa, komisyon oluşturulacaksa, gelin bunları konuşalım ama, işçiyi daha çok köleliğe, açlığa terk edecek, Alevi yurttaşımıza, Çerkez'ine, diğerine, halklar arası birbirine kışkırtacak düzenlemelere bir son verelim.

Orta Doğu kaynayan kazan, Orta Doğu'da mezhepçilik kışkırtılıyor, Orta Doğu'da din siyasete alet edilmek isteniyor; bunların arkasında emperyalist planlar var. Halkların boğazlaşmasına karşı önce kendi ülkemizde halklarımızı bir arada tutmak, sonra da bölünmek, parçalanmak isteyen Orta Doğu coğrafyasında barışı savunmak zorundayız. Bu kimle olur? AKP'yle olmayacağı görülmüştür. O nedenle, Meclis bu işe el koymalı, bu konular burada bütün açıklığıyla görüşülmelidir.

Hepinize saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)