GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: HDP GRUBUNUN, GÜNDEMİN "GENEL GÖRÜŞME VE MECLİS ARAŞTIRMASI YAPILMASINA DAİR ÖNGÖRÜŞMELER" KISMINDA YER ALAN, KAMUOYUNDA "KIZAMIK HASTALIĞI" OLARAK BİLİNEN SUBAKUT SKLEROZAN PANENSEFALİT (SSPE) HASTALIĞININ ARAŞTIRILMASI AMACIYLA MECLİS ARAŞTIRMASI AÇILMASINA İLİŞKİN ÖNERGESİNİN ÖN GÖRÜŞMELERİNİN, GENEL KURULUN 17 HAZİRAN 2014 SALI GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN
Yasama Yılı:4
Birleşim:104
Tarih:17.06.2014

İSMAİL TAMER (Kayseri) - Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; Halkların Demokratik Partisinin grup önerisi hakkında şahsım adına aleyhinde söz almış bulunuyorum. Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.

Her şeyden önce, subakut sklerozan panensefalitin kızamık hastalığının geç dönem komplikasyonlardan biri olduğunun da altını çizerek sözlerime başlamak istiyorum. Kızamık geçirmiş her hastada -değerli arkadaşlarım, doktor arkadaşlarım da benden önce ifade ettiler- beş, altı yıl veya yirmi dokuz, otuz yıla kadar bir dönem içerisinde subakut sklerozan panensefalit hastalığına rastlamak mümkündür. Ancak, bunun aşıyla ilgili bölümünde -Değerli Türkan Hocam da bahsetti- her virütük hastalığın arkasında ensefalit yapma riski de söz konusudur. Dolayısıyla, burada gözüken subakut sklerozan panensefalitin kızamık sonucunda ortaya çıktığını veya kızamıkla ilgili aşıların yapılmasıyla ilgili ortaya çıktığını ifade etmenin yanlış olabileceğini ifade etmek istiyorum.

Bakanlığımız aşı uygulamalarında ülkemizde de hastalıklara verilen değer değerlendirilerek bir Bağışıklama Danışma Kurulu kurmuştur. Bu kurul, Dünya Sağlık Teşkilatının da öngörüleri çerçevesinde yapılmıştır. 1998 yılında, özellikle Doğu Anadolu Bölgesi'nde ilköğretim döneminde 1'inci sınıflarda 2 doz aşı yapılmaktaydı, üçlü aşı. Şöyle düşündüğümüz zaman, 2002 yılı öncesinde yapılan aşıların 7 alerjiye karşı yapıldığını ama artık günümüzde, özellikle bizim Hükûmetimiz sonrasında, Sağlık Bakanlığımızın da önemli çalışmalar sonucunda yapmış olduğu, özellikle 13 tane antijene karşı aşının uygulandığını hepimiz biliyoruz, bir gerçek. Tabii, bunların arkasından, soğuk zincirin çok önemli olduğunu, aşıların hastalara ulaşmasındaki sıkıntıların 2002 yılı öncesinde çok daha fazla olduğunu yine hepimiz biliyoruz. Yıllar öncesinden hatırlıyorum, aşı kampanyaları ülkemizde otuz yıldır devam ediyor ama en etkili dönemin özellikle 2004 yılında başlayıp 2008 yılında ortaya konulan, Sağlık Bakanlığının önemli çalışmalarından biri olduğunu da ifade etmek istiyorum değerli arkadaşlar.

Tabii ki bu öneriyi biz kabul etmiyoruz. Şunun için kabul etmiyoruz: Sağlık Bakanlığının yapmış olduğu kızamık aşılaması ile subakut sklerozan panensefalit hastalığı arasındaki ilişki bazı bölgelerimizde daha sık görülüyor, bunu da arkadaşlarımız belirtti. 2005 yılında bilimsel bir komisyon da kurulmuş. Bu komisyona çocuk nörolojisi, çocuk enfeksiyon hastalıkları, çocuk sağlığı hastalıkları, erişkin enfeksiyon ve halk sağlığı uzmanları alınmış. Bunların yapmış olduğu çalışmalar sonucunda da bir rapor hazırlanmış.

Bu rapora göre -kısa kısa izah edeceğim, ifade edeceğim- birincisi: Subakut sklerozan panensefalitin erkeklerde kadınlara göre 2,7 kat daha fazla olduğu görülmüş. Sağlık Bakanlığı tarafından aşı programı kapsamında uygulanan tüm aşıların kalite kontrolleri yapılmış. Kullanıcıya soğuk zincirin uygun bir şekilde gitmesi sağlanmış. Ülkemizde geçmişte uygulanmış ve hâlen uygulanmakta olan kızamık aşı şemaları başta Dünya Sağlık Örgütü tarafından uygun görüldüğü şekilde yapılmaya çalışılmış.

Yine, hastalığın -kızamık aşısının değil- kızamık hastalığının bir komplikasyonu olduğu daha çok bilimsel olarak ortaya konulmuştur. Kızamık hastalığı virüsü bundan sorumlu tutulmuştur.

Yine, bu hastalığın görülme sıklığı, ülkemizde aşılanma oranları göz önüne alınarak, benzer ülkelerden çok farklıdır; 2005 yılından önce çok daha fazla görülmesine rağmen, 2005 yılından sonra daha düşük seviyede görülmüş. Özellikle Güneydoğu Anadolu, kuzey Anadolu ve orta Anadolu bölgelerinde sıklıkla rastlanmış. Tekrar altını çizerek söylüyorum: Bunun da en önemli nedenlerinden birisi aşılanma oranının düşüklüğüdür değerli arkadaşlar, yoksa aşıyla ilgili, aşının bozukluğuyla ilgili bir oran değildir, olay da değildir, bunu özellikle de belirtmek istiyorum.

Ülkemizde, yine, bu hastalığın vakalarının, aşılanma oranları ve aşıyla elde edilen toplumsal bağışıklığın düşük olduğu dönemlerde gözüken kızamık vakalarından sonra da ortaya çıkabileceğini tekrar ifade etmek istiyorum. Yine, hastalığın daha sık görüldüğü illerin geçmişte kızamık aşısı oranlarının düşük olduğu veyahut da göç aldığıyla ilgili önemli bir bulgu vardır, bunun Şanlıurfa örneğini vermiştik zaten. Ama bugünkü kızamık aşısı, şu ana kadar özellikle 2004 yılında başlayıp 2008 yılında elimine edilmiş, eradike etmek için de Sağlık Bakanlığı elinden geldiği kadar, çok başarılı bir şekilde kampanyalarını yürütmektedir, aşı kampanyaları yine devam etmektedir.

Ayrıca, 2010 yılından itibaren subakut sklerozan panensefalit vakalarında belirgin bir azalma görülmekte, bunun da 2005 yılından itibaren kızamık aşılama oranlarının yükselmesine bağlı olduğu yine bu Kurul tarafından tespit edilmiş. Bakanlığımız, başta Dünya Sağlık Örgütü nezdinde olmak üzere bu hastalığın yeni tedavi yaklaşımlarıyla ilgili bilimsel gelişmeler yapmıştır, örneğin Hacettepe Üniversitesiyle beraber eğitim araştırma hastanelerini devreye sokmuş ve bu bağlamda da çalışmalar yapmaya başlamıştır.

Yine, ayrıca Bakanlığımız, vakaların ihtiyaçlarının karşılanması hususunda ilgili derneklerin taleplerini önemli ölçüde dikkate almış ve bunlarla ilgili çalışmalar yürütmüştür. Ve Sosyal Güvenlik Kurumunda da sağlık uygulama tebliğine koyarak ücretsiz olarak ilaçları vermeye başlamıştık. Yine, önemli bir ilaç, bununla ilgili yapılan bir ilaç, etken maddesi inosin pranobex olan bu ilacı alıp ücretsiz olarak hastalara dağıtmaktadır.

Dolayısıyla, değerli arkadaşlarım, özellikle Halkların Demokratik Partisinin yapmış olduğu suçlama şeklini kabul etmemiz mümkün değil çünkü koruyucu hekimliğin Türkiye'de geldiği yeri -değerli doktor arkadaşlarım benden önce konuştular- hepimiz biliyoruz. Ben göreve başladığımda, Artvin'de Sağlık Müdürlüğü dönemimde, o zaman başlatmıştık aşı kampanyasını, o zaman kampanya oranlarını -tekrar hatırlıyorum- yüzde 50'lere ancak getirebilmiştik. Yer yer bazı illerde bu, yüzde 50'lere, 70'lere falan yükselmişti. Ama, şu bir gerçek ki bizden önceki sağlık bakanlarının da -yine onların emeğine de teşekkür etmemiz lazım- başlatmış olduğu bu bağışıklama oranının en etkili, bizim Hükûmetimiz zamanında olduğunun da burada altını çizerek ifade etmek istiyorum. Çünkü, zaten soğuk zincir dâhil yapmış olduğumuz çalışmalar ortadadır.

Kısaca şunu ifade edebilirim: Bu hastalıkta özellikle yanlış aşılarla, soğuk zincirdeki bozukluklarla veya bozuk aşıların doğuya gönderilmesiyle ilgili bir durumun olmadığını ifade ediyorum ve bu önergenin karşısında olduğumu ifade ediyorum.

Hepinize saygı ve selamlarımı sunuyorum.

Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)