| Konu: | TÜRK CEZA KANUNU İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 102 |
| Tarih: | 12.06.2014 |
KEMAL AKTAŞ (Van) - Teşekkür ederim Başkanım.
Genel Kurulda 69'uncu madde üzerine şahsım adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Arkadaşlar, bugün, Türkiye'nin temel, esas sorunları olan, güncel, herkesi çok yakinen ilgilendiren sorunları ele alıp değerlendiriyoruz. Fakat bana göre çok temel olan sorunlardan bir tanesi de cezaevlerinde yaşanan sorunlar; bunları hepimiz unutmuş, bir tarafa terk etmiş durumdayız.
Sayın Bakan da buradayken, ben, dün bana ulaşan, Bandırma 2 No.lu T Tipi Kapalı Cezaevinde Serdar Batur isimli bir hükümlünün bana gönderdiği mektuptan size kısa bir paragraf okumak istiyorum. Zira, ben bunu sabahleyin İnsan Hakları Komisyonu toplantısında da dile getirmiştim. Buraya, Meclis gündemine de bunu taşımayı bir gereklilik olarak görüyorum. Küçük bir paragraf okumaya çalışacağım: "Yedi aydır burada tam bir tecrit durumu yaşamaktayız. Yasal haklarımız olan spor, atölye, kurs, sohbet ve benzeri hiçbir sosyal aktiviteden ve ortak çalışma alanlarından yararlandırılmıyoruz. 'Güvenlik ve prosedür' gerekçeli sudan bahanelerle tepki, dayatma ve uygulamalarla karşı karşıya kalıyoruz. 'Arama' adı altında ayakkabılara kadar arama, koridorda yürürken, 12 Eylül dönemi vahşetini hatırlatır türden, sağa sola bakmama, tek sıra ve hiza hâlinde yürüme, konuşmama vesaire, çirkin davranışlara, uygulamalara tabi tutulmaya çalışıyoruz. Bunları kabul etmeyip karşı çıktığımızda ve idari sistemin yönetimini duyarlı olmaya çağırdığımızda, bazı pasif demokratik tepkilerimizi gösterdiğimizde bize disiplin cezaları verilmektedir. Ailelerimiz uzaktan, taa 1.500-2.000 kilometre mesafe katederek ziyaretimize gelince sadece otuz dakika görüştürüyorlar. Buradaki arkadaşların çoğu birbiriyle akraba olmasına rağmen ne görüşe çıkarılıyorlar ne de bir araya gelmeleri sağlanabiliyor."
Kısaca, şu anda Bandırma Cezaevinde, T tipi cezaevlerinde bu uygulamalardan hareketle yani 12 Eylül koşullarını yaşamış biri olarak, geçmişte Mamak, Diyarbakır, farklı cezaevlerini yaşayanların bile tuhaf karşılayabileceği, insani hiçbir onurun ve insan haysiyetinin kabul edemeyeceği tarzda, insanlara şu anda uygulamalar yapılabilmekte. Buna tepki olarak 6/6/2014 tarihinden beri dönüşümlü bir açlık grevi devam etmekte ve insanlar şu anda o cezaevinde açlıkla pençeleşmektedir.
Yine, son olarak bir durumu daha belirterek, uzun yıllarını cezaevinde geçirmiş biri olarak dün çok dikkat çekici bir haber daha aldım. Afyon Cezaevinde görüşe çıkan, gerek kapalı gerek açık ziyarete çıkan, avukat görüşüne çıkıp geri gelen her tutuklu ve hükümlü fotoğraf alınmaya tabi tutulmakta ve fotoğrafları çekilmektedir. Bunları, sürekli, güncel olarak bir insanın karşı karşıya kaldığı uygulamalar olarak düşünürseniz, tahayyül ederseniz, psikolojik açıdan, ruhsal açıdan ek bir ceza olduğu açıktır. Ben sabahleyin bunları ifade ederken Komisyonda Sayın Müsteşar da oradaydı. Müsteşarın kendisi: "Bunlar cezaevlerinde genel uygulamalar değil, fevri ve bireysel yaklaşımlardır." diye ifade etti ama ben Sayın Müsteşara da şunu ifade ettim: Uzun yıllar cezaevlerinde kalan biri olarak -yani yineliyorum ve bunun altını biraz kalın harflerle çizmek istiyorum- gerçekten bireysel ve fevri hiçbir davranış yoktur. Kuşkusuz insanların belki farklı duyguları, farklı yaklaşımları olabilir ama bir ita amirinden bağımsız olarak, ben bu uygulamaların, bu yaklaşımların bağımsız geliştiğini düşünmüyorum ve bunu huzurlarınızda, Bakanın huzurunda da ifade ederek acilen herkesin ve özellikle Bakanın, Sayın Bakanın buraya eğilmesini istiyorum.
Saygılarımla. (HDP sıralarından alkışlar)