| Konu: | TÜRK CEZA KANUNU İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 98 |
| Tarih: | 05.06.2014 |
ABDULLAH LEVENT TÜZEL (İstanbul) - Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu yargı paketiyle ilgili önce sizlere şu soruya sormak istiyorum: Hırsızlığı cezasını artırarak önleyebilir misiniz? Önlenemeyeceği yıllardır görülmekte. Yani, toplumda eşitsizlik, yoksulluk, işsizlik, adaletsizlik olduğu sürece insanlar hayatlarını sürdürmek için ne yazık ki bu türden yollara başvurmaya devam edecek. Bu yasanın, bu yargı paketinin mantığında dezavantajlı çocukların, kadınların ve gençlerin korunmasının gözetildiği söyleniyor çocukları, kadınları, gençleri, şiddetten, cinsel istismardan, uyuşturucudan korumaya dönük. Ancak, toplumu yöneten zihniyet ha bire cinsel ayrımcılıktan, bilim dışı söylemden, nefret söyleminden, erkek egemen dilden, transfobik yaklaşımlardan ve bütün bunları eğitim kurumlarında bilim dışı bir şekilde kışlalarda, kültürün üretildiği alanlarda sürdürdüğünüz sürece elbette ne çocuklara karşı ne kadınlara karşı taciz, şiddet, cinsel suçlar önlenebilir ne de çocukları ve gençleri kuşatmış olan uyuşturucu belasından kurtarmak mümkün olabilir. Önce bunları hatırlatmak istedim.
Bir diğer şey, bu yargı paketinde önemli düzenleme idari yargıdaki düzenlemeler ama hep örneklerini konuşuyoruz, bugün de konuştuk, idare mahkemelerinin, Danıştayın verdikleri kararlar, ne yazık ki iktidar anlayışı çerçevesinde uygulanmıyor. İşte Atatürk Orman Çiftliği'nde yapılan "Aksaray"ın durdurulmasına dönük kararların uygulanmaması dahi önümüzde gözüküyor.
Bu yasa mantığı diğer öncekilerde olduğu gibi hep düzenin, sermaye sisteminin ihtiyaçları doğrultusunda yapılıyor. İşte, ivedi yargılama usulü hangi işlerde getirilmiş? İhalelerde, acele kamulaştırma, özelleştirme uygulamaları, turizm teşvik, ÇED'ler, afet riski. Baktığınızda hep aslında siyasi istismar, nüfuz, kayırma, gözetmenin ve hep arkasında yanlışlıkların, hukuksuzlukların olduğu işlemler. Ama toplumun bütününe bakıldığında, halkın ihtiyaçlarına bakıldığında, "Bir an önce çözülsün." dendiğinde işte toplantı, gösteri yürüyüşlerine dair yasaklar, işte sınav usulsüzlükleri, işte atama, sürgün, benzeri türdeki talepler, neden bunlarla ilgili ivedi yargılamayı düşünmezsiniz de "İhaleler, ÇED'ler, özelleştirmeler, benzeri şeylerde hemen onu derdest edelim ve bir an önce yol yürümeye bakalım." diye düşünürsünüz? Bu soru topluma, düzene ve sorunlara hangi cepheden baktığınızla ilgilidir diye düşünüyorum.
Yine yargı, adalet, suç ve ceza meselelerinde en yüreğimizi yakan sorun hasta tutuklular, hasta mahkûmlar. Ve bunların yüzlercesi hâlâ bekliyor, bu konuda ciddi bir adım atılmış durumda değil. Ama 12 Eylül düzeninin devamı, terörle mücadele anlayışının devamı, düşünce özgürlüğünü suç sayan anlayışın devamı. birçok siyasi mahkûm var. Onlardan bir tanesinden söz etmek istiyorum size bu vesileyle. Kocaeli Kandıra Cezaevi'nde yatan müebbet mahpus Tonguç Ok. Sosyalist bir kişiliği var, çevirmen. İngilizce, İspanyolca, İtalyanca, Kürtçe çeviri yapmış, sayısız kitaplar kazandırmış ve bu yıl Türkiye Yazarlar Birliğinin Düşünce ve İfade Özgürlüğü Ödülü'nü kazanmış. On yedi yıldır cezaevinde olan Tonguç Ok'u özgürlüğüne kavuşturmak için yazar arkadaşları, yazar örgütleri harekete geçirdi, Cumhurbaşkanlığına çağrı yapıyorlar, Bakanlığa çağrı yapıyorlar, Meclise çağrı yapıyorlar. Biz de bu özgürlük kampanyasına buradan yüreğimizi, gönlümüzü veriyoruz.
Teşekkür ediyorum sayın milletvekilleri.