GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: AMME ALACAKLARININ TAHSİL USULÜ HAKKINDA KANUN İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI VE TEKLİFLERİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:114
Tarih:31.05.2012

AK PARTİ GRUBU ADINA RECAİ BERBER (Manisa) - Hangisine?

ENGİN ALTAY (Sinop) - KDV var mı konutlara?

RECAİ BERBER (Devamla) - Merak etmeyin değerli arkadaşlar.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 258 sıra sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı hakkında AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Ekonomik büyüme, üretim ve istihdamın en önemli kaynağını yatırımlar oluşturmaktadır. AK PARTİ hükûmetleri döneminde yatırımlara yönelik önemli teşvikler getirilmiş olup, yeni teşvik sistemi Hükûmetin uygulamaya koyacağı 4'üncü teşvik sistemidir. 2003, 2006 ve 2009 yıllarında da dönemin ihtiyaçlarını gözeterek teşvik sistemleri hükûmetlerimiz tarafından yenilenmiş, ayrıca belli dönemlerde kısmi teşvikler uygulamaya konulmuştur.

İstikrarlı büyüme sürecinin devam ettirilmesi, ekonomik kalkınmanın hızlandırılması ile rekabet gücünün, yatırımların, üretimin ve istihdamın artırılması için, ulusal sanayinin yapısal dönüşümünü hızlandırarak cari açığın azaltılmasına katkı sağlayacak, katma değeri, teknolojisi ve ARGE içeriği yüksek stratejik yatırımların özendirilmesi, bölgesel gelişmişlik farklarının giderilmesi ve kümelenme faaliyetlerinin desteklenmesine yönelik olmak üzere yatırım teşviklerinin geliştirilmesi ve yenilenmesi büyük önem taşımaktadır. Geçtiğimiz yılların göstergeleri bu önemi göz önüne sermektedir.

2002 yılında toplam yatırımlar 59 milyar lira iken 2011 yılında yaklaşık 5 kat artarak 283 milyar liraya ulaşmıştır. Özel sektörün yatırımlar içindeki payı 2002 yılında 43 milyar lirayken bugün, 2011 yılında 235 milyar liraya ulaşmıştır. 2009 yılının Temmuz ayından bu yana mevcut teşvik uygulaması kapsamında 11.382 adet teşvik belgesi düzenlenmiş ve bu belgeler kapsamında 157 milyar lira tutarında yatırım ve 375.609 kişiye de istihdam öngörülmüştür.

2009 yılında uygulamaya konulan teşvik sisteminin bir önceki, 2006 yılındaki sisteme göre belge sayısı itibarıyla yüzde 17, sabit yatırım tutarı itibarıyla yüzde 73 oranında artış sağladığı görülmektedir. 2009 yılında teşvik sistemiyle büyük ölçekli yatırımların, özellikle de uluslararası doğrudan yatırımların ülkemize çekilmesi hedeflenmiş ve başarılmıştır. Bunu nereden biliyoruz? Gerçekten, yatırım ölçeğine göre, birim teşvik belgesine göre sağlanan yatırım miktarları bu dönemde son derece artmıştır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; geçtiğimiz günlerde Sayın Başbakanımız tarafından ana hatlarıyla açıklanan yeni teşvik sistemi, daha önce Bakanlar Kuruluna verilmiş olan yetkiler çerçevesinde yapılabilecek düzenlemelerin yanı sıra yeni birtakım uygulamaları da getirmektedir. Bu nedenle, gerekli yeni yasal düzenlemelere bu kanunun muhtelif maddelerinde yer verilmiştir. Bu kanunla getirilen hususlar yatırım teşviklerinin kapsam ve etkinliğini artırmaya yönelik çok önemli düzenlemelerdir.

Yeni teşvik sisteminin hedefleri şu şekilde belirlenmiştir: Cari açığın azaltılması amacıyla ithalat bağımlılığı yüksek olan ara malı ve üretim ürünlerinin artırılması, en az gelişmiş bölgelere sağlanan yatırım desteklerinin artırılması, bölgesel gelişmişlik farklarının azaltılması, giderilmesi, destek unsurlarının etkinliğinin artırılması, kümelenme faaliyetlerinin desteklenmesi ve en önemlisi teknolojik dönüşümü sağlayacak yüksek ve orta yüksek teknoloji içeren yatırımların lokasyonuna bakılmaksızın desteklenmesi.

Yeni teşvik sistemi bu hedeflere yönelik olarak dört ana bileşenden oluşmaktadır; genel teşvik uygulamaları, bölgesel teşvik uygulamaları, büyük ölçekli yatırımların teşviki ve stratejik yatırımların teşviki şeklinde.

Bu kapsamda bu kanunla sağlanacak imkânlar: KDV istisnası, kurumlar vergisi istisnası, vergi indirimi, sigorta primi işveren hissesi desteği, asgari ücret üzerinden alınan vergilerin sıfırlanması, kaldırılması belli bölgelerde, faiz desteği, yatırım yeri tahsisi, gelir vergisi stopajı desteği, KDV iadesi desteği sağlanmaktadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu hususla ilgili, kanunda yer alan maddelerden kısaca bahsetmek istiyorum: Tasarının 12'nci maddesinde, yatırımların ekonomik ve sosyal açıdan göreceli olarak daha az gelişmiş bölgelerimize yönlendirilmesini sağlayarak bu bölgelerde istihdamın artırılması ve bölgesel gelişmişlik farklarının azaltılması temel ekonomik hedeflerden birini oluşturmaktadır. İstihdamdan kaynaklanan mali yüklerin hafifletilmesi ise bu hedefin gerçekleştirilmesi açısından çok önemli bir role sahiptir. Bakanlar Kurulu tarafından belirlenen illerde -ki bu altıncı bölge- teşvik belgeli yatırımlarda -maddenin yürürlük tarihinden 31/12/2023 tarihine kadar gerçekleşen yatırımlarda- teşvik belgesinde öngörülen ve fiilen istihdam edilen işçilerin asgari ücret üzerinden hesaplanan gelir vergisi tutarları yatırımın kısmen veya tamamen işletmeye alınmasından itibaren on yıl süreyle muhtasar beyanname üzerinden hesaplanacak, ancak alınmayacak ve terkin edilecek.

Tabii, ben burada, notlarımda belirtmedim ama Sayın Ayaydın "Böyle bir istisnanın çok anlamı olmayacak, zaten asgari ücret Türkiye'de neredeyse vergi dışı bırakıldı." gibi bir açıklama yaptı. Yani bundan önceki bütçe görüşmelerinde, daha önceki bütün çalışmalarda "Türkiye'de asgari ücret üzerinden hâlâ vergi alınıyor, vergi alınıyor." diye bu kürsülerde dile getirildi. Şimdi deniliyor ki: "Zaten asgari ücret üzerinden çok cüzi, yani hayat standardı indirimi vesaire, asgari geçim indirimi nedeniyle indirimler var, geri kalan kısmını sadece almıyorsunuz. Dolayısıyla, bunun da çok fazla önemi yok." gibi bir açıklama geldi. Doğrusu hayretle izledim. Türkiye'nin her yerinde bugün gerçekten evli ve 3 çocuk babası, çalışan veya aile indiriminden dolayı, ortalama yüzde 5 civarında, gerçekten asgari ücretten vergi alınıyor ancak biz, bu şekilde yapmakla sadece vergi desteği değil, aynı zamanda, bu bölgelerde daha önceki teşvik sistemimizde sadece işveren sigorta primi desteği sağlanırken şimdi, işçiden kesilmesi gereken, çalışana ait sigorta primi de Ekonomi Bakanlığı tarafından üstlenilmek suretiyle, hem vergi hem SSK primi olarak sıfır bir vergi yüküne geliyoruz. Yani bundan önceki yıllarda hep, şu söylenirdi: "Yatırımcılarımızın çoğu, işte, Türkiye'de istihdam üzerindeki yüklerden dolayı, komşu ülkelere, Mısır'a vesaireye gidiyor, dolayısıyla bizim, belli bölgelerimizde istihdam üzerindeki vergi yükünü kaldırmamız lazım." Sadece vergiyi değil, sigorta primini dahi sıfırlıyor bu teşvikle. Dolayısıyla, tabii, burada yine, aynı şekilde, bu bölgeler Çin'le mukayese edildi Sayın Kaplan tarafından. Böyle bir şey yok. Burası, mukayese edilse edilse, büyüme yönünden, yatırımların cazibesi yönünden, bu bölgede yapılacak yatırımlar yönünden benzeyebilir yoksa Türkiye'nin her yerinde asgari ücret net olarak aynı, bu bölgede de aynı yani biz Türkiye'nin belli bir bölgesinde asgari ücrette bir farklılaştırma yapmıyoruz?

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Öyle bir anlamda söylemedim.

RECAİ BERBER (Devamla) - Evet, oraların fakirleşeceğinden, Çin gibi olacağından şey yaptınız. Tam tersine, Çin'deki büyümenin belki daha üstünde bir büyümeyi bölgesel olarak buralara sağlamış olacağız ve daha büyük bir destek sağlamış olacağız.

Ayrıca, bu maddeyle, yatırımların devlet yardımları hakkındaki kararla belirlenecek illerde, yatırıma başlama tarihinden itibaren, maddeye göre hesaplanacak yatırıma katkı tutarları toplam yatırıma katkı tutarının yüzde 50'sini ve gerçekleşen yatırım harcamasını aşmamak kaydıyla, cari dönemde de yatırım teşvikinden yararlanmış olacak.

Değerli arkadaşlar, 2009 yılındaki teşvikte, hem komisyonlarımızda hem de çalışmalarda, piyasada, herkesin, iş âleminin itiraz ettiği husus, hem başka faaliyetlerinden elde ettiği gelirlerden bunları mahsup edemiyor olmasıydı -vergi desteğini- hem de o faaliyetle ilgili yatırımın tamamlanmasından sonra kazanç elde edeceği için ondan yararlanamıyordu. Şimdi, bütün Türkiye'de yapılacak olan yatırımların daha yatırım aşamasındayken, başka faaliyetleri varsa o faaliyetlerden elde ettiği gelirden düşmek suretiyle, vergiden indirmek suretiyle doğrudan doğruya devletin vergi katkısı yatırım aşamasında gerçekleşmiş oluyor. Tabii, Bakanlar Kuruluna yetki veriyoruz ve burada Bakanlar Kurulu ile hem bölgeler itibarıyla hem de yatırım türleri itibarıyla burada sağlanacak olan indirimler belirlenmiş olacak.

Ayrıca, Türkiye genelindeki bölgesel teşviklerin dışında yatırımcıları sektörel bazda iş birliğine ve kümelenmeye teşvik etmek açısından organize sanayi bölgeleri, yine kanunda Gökçeada ve Bozcaada gibi yerler, Bakanlar Kurulunca belirtilen kültür ve turizm koruma gelişim bölgelerinde yapılacak turizm yatırımları, Türkiye'nin neresinde olursa olsun, yatırım desteklerinden daha avantajlı koşullarda sağlanmış oluyor.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz bu tasarının önemli bir bölümü teşvikle ilgili düzenlemeler, ancak bir torba kanun niteliğindeki bu tasarıda başka düzenlemeler de var. Ben şimdi kısaca onlara da değineceğim.

Bir kere, burada, gayrimenkul sermaye iradı istisnası eleştirildi. Ekonomik anlamda bir haksızlığın, bir adaletsizliğin giderilmesi söz konusu. Bu meslekte bulunan arkadaşlar da bilir ki serbest meslek erbabı, ticari ve zirai kazancı olanlar, buna basit usulde en küçük esnaf da dâhil, 3 bin liralık istisnadan yararlanamıyor çünkü gelir grubu itibarıyla sayılmış, gelirin düzeyi itibarıyla değil.

ERKAN AKÇAY (Manisa) - Onları da yararlandıralım canım.

RECAİ BERBER (Devamla) - Şimdi, burada şöyle bir düzenleme yapılıyor, deniliyor ki: "Başka gelirler de elde ediyor olsa bile, eğer geliri yıllık 88 bin lirayı aşıyorsa bu istisnadan yararlanmasın. Yani bunu aşıyorsa 3 bin liralık istisnadan da yararlanmasın, bir eşitlik sağlayalım. "

Ayrıca, ben, yeri gelmişken Maliye Bakanlığımızın, Gelir İdaremizin bu dönemde 2011 yılı kira gelirleriyle ilgili başlattığı seferberliği ve aldığı sonucu burada alkışlıyorum, tebrik ediyorum. Çünkü daha beyanname vermeden mükelleflere nasıl beyanname vereceğini aldığı başka bilgilerle, donelerle toplayıp örnek beyannamesini -tabiri caizse- ona danışmanlık, rehberlik yapmak suretiyle kendilerine gönderdi süresinden önce, herkes de şaşırdı. Dedi ki: "Ya, benim böyle bir gelirim vardı da Maliye nasıl bunu tespit etti?" Şimdiye kadar beyan etmemiş, binlerce, on binlerce mükellef "Nasıl olsa kira geliri, kimse bilmez." filan diye beyan etmemiş ve bu dönemde hem mükellefiyet tesisi açısından hem de kira gelirlerinden elde edilen kazançların vergi dışı kalmasını önleme yönünden çok büyük bir başarı sağlandı. Bence bu, bu gelir grubunda bir pilot uygulama, belki önümüzdeki dönemde diğer beyana dayanan vergilerde de başka mekanizmaları kullanmak suretiyle mükelleflere önümüzdeki yıl verecekleri beyannameyi en azından "Şöyle doldur, böyle gönder." şeklinde bir örnek beyanname göndermek herhâlde çok etkileyici oluyor, çok faydalı oluyor. Onun için bunun eleştirilecek bir yanını ben şahsen ekonomik anlamda da hukuk anlamında da adalet anlamında da göremedim.

Değerli milletvekilleri, tasarının 6'ncı ve 37'nci maddelerinde yabancı kaynağın öz kaynağı aşan kısmına ilişkin faiz, komisyon, vade farkı gibi finansman giderlerine kısıtlama geliyor. Bu tasarıda kısıtlama Bakanlar Kuruluna yetki veriyor yani Bakanlar Kurulu şu hâliyle otomatik olarak girmiyor devreye ve yüzde 10'uyla kısıtlı. Komisyonda yapılan bir değişiklikle de öz kaynakları aşan kısmı sadece bununla, ona münhasır olmak üzere. Dolayısıyla, eğer bir işletme daha az yabancı kaynak kullanıyorsa, yani öz kaynaklarını aşan bir yabancı kaynak kullanmıyorsa o zaman böyle bir gider kısıtlamasıyla da zaten muhatap olmayacak. Böylece bizim şirketlere öz sermaye koymak yerine kredi kullanmanın, hatta kendi parasını şirketine kredi  olarak vermenin de önünü kesmiş oluyoruz. Hep söylenirdi: "Yabancı kaynaklar kurumlar vergisinden düşüyor, onun üzerinden vergi almıyorsunuz..." Ancak öz sermaye üzerinden Türkiye'de yıllarca, hem de enflasyonun yüzde 70-80 olduğu dönemlerde enflasyon muhasebesine geçinceye kadar, maalesef öz sermayeden, öz kaynaklardan vergi alındı. Şimdi biz bu şekilde ciddi anlamda bir iyileştirme ve adalet getirmiş oluyoruz.

Tabii, burada yeri gelmişken belirtelim, bankalar, finans kuruluşları bu uygulamadan istisna çünkü zaten faaliyeti ve işi bu olan bir kuruma "Yabancı kaynak kullandın." diye  gider kısıtlaması olması çok doğal değildi, bu istisna getirilmiş oldu.

Değerli arkadaşlar, Türkiye'de -biliyorsunuz, özellikle geçen yıllarda, bu yıl biraz daha kısmi olarak- özellikle nisan ayı rakamları açıklanınca sevinerek gördük ki ithalatta bir daralma, ihracatta da artış devam ediyor. Böylece cari açıkta da ciddi anlamda iyileşme söz konusu.

EMİN HALUK AYHAN (Denizli) - Büyüme de düşüyor.

RECAİ BERBER (Devamla) - Tabii ki Türkiye'de biliyorsunuz, o büyümeyi istikrarlı hâle getirmek için de bu kanun çıkarılıyor ve bununla beraber de inşallah büyüme tekrar toparlanacak.

Özellikle yurt dışından ithal edilen cep telefonları ve bu tip cihazların, mobil telefon cihazlarının ithalatında 100 lira ÖTV var ancak yolcu beraberi o kadar fazla geldi ki son yıllarda, burada bir haksızlık, eşitsizlik söz konusu oldu. Sadece açılırken cüzi bir miktar para alınıyordu, şimdi ise 100 TL olarak eşitlendi, ÖTV'yle harç olarak cep telefonunu açtırmaya gittiğinde ödeyeceği rakam aynı olacak.

Değerli arkadaşlar, belki arkadaşlar değinmedi ama aynı zamanda Gelir Vergisi Kanunu'nda şimdiye kadar ihmal edilmiş bir düzenleme de geliyor burada, o da şudur: Özellikle "gider" yazma noktasında şehirlerimizde kentsel alanlarla ilgili olarak ciddi altyapı, sosyal donatı alanları yapılıyor. Okul, hastane vesaire yaptığı zaman bir vatandaş onu gelir ve kurumlar vergisinden düşebiliyordu ama ibadethane yaptığı zaman bunu "gider" yazamıyordu, düşemiyordu vergi matrahından. Burada şimdi tabii mülki idare amirlerinin izin ve denetimine tabi olarak yapılacak ibadethaneler bu kapsama alınmış oldu. Aynı zamanda Türkiye Kızılay Derneği bu kapsamdaydı ama Yeşilay Derneği bu kapsamda değildi. Bunu da Türkiye Yeşilay Cemiyetini de bu kapsama almış olduk.

Değerli arkadaşlar, kanunun yine 36'ncı maddesinde çok önemli bir adım daha atılıyor. Türkiye artık bölgesiyle entegre olmuş, yurt dışına çok ciddi anlamda hizmet veren bir ülke. Pek çok firma, mimarlık, mühendislik, tasarım gibi, çağrı merkezi gibi hizmetleri dışarıya veriyor ve buradan elde ettikleri kazançlar ile son dönemde özellikle sağlık merkezleri ve eğitim kurumları, bakanlıkların denetimindeki bu kurumlar da yurt dışına ciddi anlamda hizmet veriyor fakat bir müteahhitlik hizmeti veren firmada istisna vardı, bunlarda yoktu. Şimdi Bakanlığımızın da bu şekilde düzenlemesiyle buralardan elde edilen kazançlarını ayrıca muhasebeleştirmek ve tespit etmek şartıyla gelirlerinin yüzde 50'si vergiden muaf tutuluyor. Bu, gerçekten, bu sektörlerimizin Türkiye dışındaki çevre ülkelere de ve bölgeye de hizmet vermesi açısından önemli bir imkân. İnşallah bunun arkası da gelir, başka destekler de gelir çünkü bu hizmet ihracı bizim için, bölge ülkelerini dikkate aldığımızda, çok önemli bir kaynak ve bunu ciddi şekilde destekleyip geliştirmemiz gerektiğine ben de inanıyorum.

Yine aynı şekilde, Kamu Finansmanı 4749 sayılı Kanun'da yapılan bir değişiklikle kira sertifikası sistemi ilk defa bu düzenlemeyle getiriliyor ve hukukta "kira sertifikası" diye bilinen sertifikalar sayesinde bir nevi faizsiz tahvil ihraç edilmiş olacak ve bu şekilde de hem kamu hem de özel sektörün bu sermaye aracıyla da Türkiye'ye ciddi anlamda kaynak getirilmesi söz konusu olacak.

Değerli arkadaşlar, Maliye Bakanlığı pek çok şeyi ilk olarak yapıyor, tarihe geçiyor. Maliye Bakanlığı, biliyorsunuz hep şöyle bilinir: Alır vermez. Değerli arkadaşlar, artık Maliye eski Maliye değil. Hem geri veriyor hem de faiziyle beraber geri veriyor. Şimdiye kadar hep mükelleften yana olduğu zaman gecikme faizleri, gecikme cezaları ama haksız yere herhangi bir şekilde Maliye tarafından, kendi beyanıyla dahi olsa, beyan etmiş, yanlışlıkla fazla ödemiş onu geri istediği tarihten itibaren faiz tahakkuk ettirilecek, faiziyle beraber kendisine geri verilecek. Bunu da devrim niteliğinde, zihniyet olarak vatandaşla devleti aynı kefeye, aynı platforma getirme anlamında devrim niteliğinde bir değişiklik olarak görüyorum.

Değerli arkadaşlar, daha önce Komisyonumuzda görüşülüp ertelenen bir konu vardı biliyorsunuz, sağlık ve özellikle ulaştırmadaki büyük yatırımlarda katma değer vergisinin istisnası söz konusuydu. Bakın, biz, burada, teşvikte özel sektöre bile bu imkânı getiriyoruz. Özel sektörün inşaat yatırımları KDV'den istisna değildir ama 500 milyon liranın üzerindeki yatırımlarda o yük kendi üzerinde kalmasın diye ona da bu teşviki getiriyorduk, şimdi, aynı şekilde, Millî Eğitim Bakanlığının projelerinde de KDV istisnasını getiriyoruz.

Değerli arkadaşlar, tabii, kanunda çok daha farklı düzenlemeler de var, özellikle küçük esnafımızı ilgilendiren esnaf muaflığıyla ilgili limitler vesaire. Bunlarla ilgili çok önemli düzenlemeler var ve kapsamı çok geniş, çok geniş kesimleri ilgilendiriyor.

Biraz önce yine söylendi, 6111 sayılı Kanun, Türkiye'nin sadece gelir elde etmek için değil, o amaçla değil, sosyal barış amacıyla yapılmış bir yapılandırmaydı. Bundan bazı kişileri, maalesef zamanında ödeyememe nedeniyle, zor durum nedeniyle zaten muaf tutmuştuk, tekrar imkân vermiştik. Şimdi, dört ay içinde yükümlülüklerini yerine getirmeleri şartıyla   -yeni bir imkân sağlanmıyor- onlara tekrar bu haktan yararlanma imkânı sağlanıyor. Bu da çok önemli bir adım, ilgili vatandaşlarımıza hayırlı olsun diyorum.

Değerli arkadaşlar, süremi tamamlarken şunu da belirtmeden geçemeyeceğim: Komisyonumuzda, iktidarıyla muhalefetiyle, bu kanun gerçekten?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

RECAİ BERBER (Devamla) - ?konsensüs denilebilecek bir şekilde geçti ve büyük katkılar sağladı arkadaşlar. O katkılar çerçevesinde de önemli değişikler oldu.

Ben, katkı sağlayan herkese teşekkür ediyorum.

Saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Berber, teşekkür ederim.