GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İÇİŞLERİ ESKİ BAKANI MUAMMER GÜLER HAKKINDA BİR MECLİS SORUŞTURMASI AÇILMASINA İLİŞKİN ÖNERGENİN (9/6) ÖN GÖRÜŞMESİ
Yasama Yılı:4
Birleşim:84
Tarih:05.05.2014

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan (9/6) esas sayılı Meclis Soruşturması Önergesi'yle ilgili olarak İç Tüzük'ün 108'inci maddesi gereğince söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, bir önceki önergenin görüşülmesi sırasında bazı konuları arz etmiştim. Öncelikle Genel Kurula 453 üyeyle bizlerin soruşturma komisyonu kurulması konusundaki talebimizi yerine getirdikleri için ayrı ayrı hepinize şükranlarımızı sunuyorum, aklanmamıza fırsat verdiğiniz için de bunu özellikle belirtiyorum.

Ben bir önceki sunuşumda bu soruşturmanın hukuksal birçok eksiklikleri, yetkiyle ilgili eksiklikleri olduğunu ve bunların deliller incelendiğinde ortaya çıkacağını söylemiştim.

Burada söz alan değerli arkadaşlarım da müsterih olsunlar. Sayın Tezcan hukukçudur, delillerin nasıl değerlendirilmesi gerektiğini, hangi hâllerde delillerin hukuken geçerli sayılabileceğini, maddi gerçeğe nasıl ulaşılabileceğini iyi bilir. Sayın Uzunırmak'a da teşekkür ediyorum. Onun endişelerinin yerine gelmeyeceğini komisyon çalışmaları sırasında da göreceğini umuyorum. Sayın Tüzel biraz kesin bir yargıda bulundu ama inşallah o da komisyon çalışmalarında ortaya çıkar.

Şimdi, bu önergede bize yöneltilen suçlamalarla ilgili olarak vaktin el verdiği ölçüde çok kısa bilgi arz etmek istiyorum sizlere. Değerli arkadaşlarım, bu koruma kararı meselesi İstanbul Valiliği İl Koruma Komisyonunca 3713 sayılı Kanun'a ve buna bağlı yönetmeliğin ilgili maddelerine göre valilikçe yapılan bir tasarruftur. Bunda İçişleri Bakanlığı yetkisi olmaz. Evrakların olumlu olması hâlinde bu tasarruf uygulanır ve bu birçok kişiye de uygulanan bir tasarruftur.

Ayrıca, bu plaka tahsisi meselesi de hep yanlış ifade ediliyor. Koruma kararı olanlara 2918 sayılı Kanun'un 71/f ve buna bağlı çıkarılan yönetmeliğin de 58/1ğ maddesine göre talepleri hâlinde yine ilgili dairelerin incelemeleri üzerine verilen bir işlemdir. Bunda İçişleri Bakanlığının bir idaresi söz konusu değildir. Kaldı ki bu işlerde bir eksiklik var da ben "Buna rağmen bunu yanlış yapın, buna rağmen bunu verin." demişsem böyle bir şey de söz konusu değil.

Bir diğer konu, bir emniyet müdür yardımcısının tayiniyle ilgili. Değerli arkadaşlarım, şahısla ilgili olduğu için ayrıntısına girmiyorum, komisyonda inşallah bunu açıklama imkânım olur. Bu şahısla ilgili, 2013 yılının başlarında resmî evrakta sahtekârlık suçunu işlemekten dolayı emniyet genel müdürlüğü merkez disiplin kurulunca disiplin cezası tesis edilmiştir. Hakkında kovuşturma açılmıştır, bir başka suçlamadan dolayı yine soruşturma açılmıştır, hâlen devam eden suçlamaları vardır. Her ne kadar Reza Zarrab kendisinden şikâyetçi olmuşsa da yapılan tayinin doğrudan doğruya bu şikâyetle alakası yoktur ve bir başkasına uygulanan işlemlerden de farkı yoktur. Ayrıntıya girmiyorum.

Bir diğer konu, Çin'e yazılan referans mektubu. Değerli arkadaşlarım, bir resmî evrak niteliğinde, hukuki bir sonuç yaratabilecek nitelikte, bakanlıkça resmen yazılmış veya bakanlıkça gönderilmiş bir evrak niteliğinde değil -Çin'de kurulu- iş adamlarımıza ticari kurallar ve hukuk kuralları içerisinde yardımda bulunulmasını dileyen bir mektup niteliğindedir. Esasen böyle bir resmî görevimiz yoktur ama birçok milletvekili arkadaşımın iş adamlarımıza zaman zaman bu konuda yardımcı olmalarını amaçlayan bir evrak niteliğindedir.

Değerli arkadaşlarım, şimdi gelelim nüfusla ilgili... Değerli arkadaşlarım, benden önce yapılan bazı müracaatlar üzerine... 5901 sayılı Nüfus Kanunu, buna bağlı çıkarılan yönetmeliğe göre bununla ilgili gerekli araştırmalar yapılır, MİT'e sorulur, emniyete sorulur, ikamet ettiği il nüfus ve vatandaşlık işleri müdürlüğüne sorulur, teknik bilgiler araştırılır; bunların hepsi olumluysa İçişleri Bakanlığına düşen görev, bunu Bakanlar Kuruluna liste hâlinde göndermektir. Yapılan işlem de bundan ibarettir, farklı bir işlem de söz konusu değil. Kaldı ki, 2003 yılından beri bu surette yapılmış 37.367 evrak vardır. Başkalarına göre tanınmış bir imtiyaz da söz konusu değildir.

Şimdi, değerli arkadaşlarım, burada en önemli iddia, şu soruşturmanın gizliliğini ihlal meselesidir. İçinde oğlumun da bulunduğu, bakanların bulunduğu, bakan çocuklarının bulunduğu bir soruşturmadan haberim olduğu ifade ediliyor. Cumhuriyet Halk Partisi lideri Sayın Kemal Kılıçdaroğlu grup konuşmasında "17 Aralık günü, bir bakan, oğluyla ilgili soruşturmadan haberdar olmuştur." şeklinde bir ifadede bulundu. Hangisi doğrudur sizlerin ifadesine göre, onu bilmek istiyorum.

Ben, bu soruşturmanın gizliliğini ihlal anlamında hangi adli yetkiliyle görüşmüşüm, maiyetimdeki kime talimat vermişim, operasyon günü hangi işe mani olmuşum? Adli mercilerin verdiği emirler harfiyen yerine getirilmiş ve kesinlikle soruşturmanın gizliliğini ihlal söz konusu değil; tam tersi, asıl soruşturmanın gizliliğini ihlal edenler, hedef saptırmak için bu suçlamayı bize yöneltmektedirler. Asla böyle bir iddiayı kabul etmemiz mümkün değildir.

Şimdi, değerli arkadaşlarım, diğer iddialar açıkta kalmasın diye ifade etmek istiyorum. Şimdi, Reza Zarrab'la ilgili, bizim tanışmamız sırasında -ki makul şüphenin orada oluştuğu söyleniyor- ben maiyetime, bu konuda, kendisiyle ilgili herhangi bir takipte bulunulup bulunulmadığı konusunu sorduğumda, bana, bizzat maiyetim tarafından, kendisiyle ilgili hiçbir adli ve istihbari veya mali bir çalışmanın olmadığı ifade edildi. Bununla ilgili konu... Evet, maalesef, maalesef böyle bir bilgi verildi.

Değerli arkadaşlarım, kesinlikle size ifade ediyorum, bu ilişki bir haksız menfaat ilişkisi, bir rüşvet ilişkisi asla değildir. Yani, ortada bir rüşvet anlaşmasının, bir paranın, bir maddi menfaatin, bir haksız menfaatin söz konusu olmadığı bir yerde, maalesef, bir rüşvetten bahsediliyor. Ortada bir menfaat ve buna dayalı yapılmış bir rüşvet anlaşması olmadan rüşvet suçu nasıl oluşur? Haksız menfaate ve rüşvete ilişkin olarak şahsıma sağlanan bir menfaat var mıdır? Kim, hangi parayı kimden almıştır, kime nerede teslim edilmiştir? Bir fotoğrafla bunun ispatı mümkün değildir, esasen bunu yapmaya muktedir olan adli kolluk niçin suçüstü yapmamıştır, bunu yapmaktan âciz midir ve bu şahıslar herhangi bir dokunulmazlığa mı tabidir? Bunu, özellikle adli kolluğun ön yargılı ve kişisel yorum ve tahminlerinden öte elde maddi ve hukuki delillerin olmadığını ifade ederek belirtmek istiyorum.

Değerli arkadaşlarım, ben 17 Aralık operasyonu gününde Hükûmetimi ve partimi yıpratmamak adına görevimden ayrılma irademi Sayın Başbakana arz ettim ve Hükûmetin yeniden tanzim edildiği tarihte istifamı verdim. Ayrıca, 19 Mart 2014 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunduğum dilekçeyle hakkımdaki bu iddiaların soruşturulması için soruşturma komisyonu kurulmasını ve gerçeklerin ortaya çıkarılmasını talep ettim.

Tekrar ifade ediyorum, veremeyeceğim herhangi bir hesabım yoktur. Hiçbir suretle haksız yarar sağlamadım, hayatım boyunca da buna tevessül etmedim. Yapılan işlemlerin hiçbirinde -açık ifade ediyorum- hukuksuzluk ve usulsüzlük mevcut değildir, komisyonda bunların, ayrı ayrı her birinin belgeleri teker teker incelenecektir. Kamunun hiçbir kaynağı haksız menfaat olarak şahsıma geçmemiştir, asla kanunsuz veya imtiyaz sağlayıcı bir işleme imza atılmamıştır. Kamu görevlisi olarak görev yaptığım kırk iki yıldan bu yana verdiğim mal varlığıma ilişkin beyannameler ilgili merciler nezdindedir. Bakanlık görevim sırasında da rutin gelirlerin dışında mal varlığımda bir artış söz konusu olmamıştır. Bu husus, Bakanlık görevine başlarken ve ayrılırken verdiğim mal beyannameleriyle sabittir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu soruşturma vesilesiyle, öne sürülenlerin aksine, kamunun hangi kaynağına göz dikilmiştir? "Asrın yolsuzluğu" diye takdim edilmesine ve yetim hakkı yenmiş gibi yanlış bir algı oluşturulmak istenmesine rağmen hangi kamu kaynağı ve hangi yetimin hakkı tarafımdan mal edilmiştir? Bu sorunların akıl ve mantığa ve maddi gerçeklere ve yasal delillere dayalı cevapları yoktur. Ancak, ben hesabımı verirken belirttiğim hukuksuzlukları yapanlar, görevini kötüye kullanarak düzenlenen bu senaryoyu ve algı operasyonunu düzenleyenlerin de kanun önünde hesap vermelerini temenni ediyorum. Hâlen yürütülen soruşturmaların sonucunda gerçeklerin ortaya çıkacağına inanıyorum. Yüz altmış dokuz yılını geride bırakan güzide Emniyet teşkilatında görevlerini feragatle yapan değerli arkadaşlarımı tenzih ederek, amirlerine kasten ve yanlış bilgi veren, kumpas kuran, kanunsuz dinlemelerle ve Selam örgütü bahanesiyle binlerce kişiyi, bakanları, üst düzey yetkilileri ve onların en yakınlarındaki kişileri amirlerini dahi uyarma ihtiyacı duymadan dinleyenler hakkında da kanuni gereğinin yapılmasını bekliyorum.

Soruşturma önergesinde yer alan 10 milyon dolarlık haksız menfaate ilişkin iddiaların -ki, Sayın Tezcan bunu biraz daha eksilterek söyledi, hangisinin doğru olduğunu ben takdirlerinize bırakıyorum- hangi maddi ve hukuki delile dayandığını ve fezlekede bile yer almayan bu miktarın neye dayanılarak soruşturma önergesinin gerekçesinde belirtildiğini merak ediyorum. İnşallah, kurulacak komisyonda bütün bu iddialar tek tek değerlendirilecek ve gerçek yorum ortaya çıkarılacaktır. Ancak, yaralanan onurların ve oluşturulan yanlış ve yanlı algıların izleri maalesef bizler için hep üzüntü kaynağı olmaya devam edecektir.

Sayın milletvekilleri, benim meslekteki kariyerim herkes tarafından bilinmektedir. Memurluktan başlayarak tüm kademelerde çalıştım. On dokuz yıla yakın valilik yaptım. 48'inci Hükûmette genel müdürdüm, 49'uncu Hükûmetten 61'inci Hükûmete kadar kesintisiz olarak 4'ü büyükşehir olmak üzere 5 ilde valilik yaptım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MUAMMER GÜLER (Devamla) - Sayın Başkanım, bir dakika istirham ediyorum, hemen bitiriyorum.

BAŞKAN - Buyurun.

MUAMMER GÜLER (Devamla) - Hiçbir makam hırsım ve beklentim de yoktur. Allah'a şükürler olsun ki bir fâniye nasip olabilecek bütün mevkilerde bulundum. Devletin ve milletin hizmetinde fedakârca görev yaptım. Görev yaptığım yerlerdeki sevgili vatandaşlarımın her zaman itimatlarına mazhar oldum.

Bu vesileyle, vekilleri olmaktan gurur duyduğum kadirşinas Mardinli hemşehrilerim ve AK PARTİ teşkilatının beni sahiplenmesinden büyük bir onur duyduğumu da ifade etmek isterim. Kendilerine buradan şükranlarımı sunuyorum.

Sayın Başkan, son cümlemi ifade ediyorum. Değerli milletvekilleri, bu soruşturmanın hiç olmazsa bundan sonra siyasi çekişmelerin aracı hâline getirilmemesini...

OKTAY VURAL (İzmir) - Sayın Başkan, Sayın Bakanı dinlemek istiyoruz.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri...

MUAMMER GÜLER (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, istirham ediyorum.

BAŞKAN - Sayın Güler konuşuyor ve siz oradasınız.

ENGİN ALTAY (Sinop) - Ne ayıp şey ya! Herkes ayakta!

OKTAY VURAL (İzmir) - Böyle bir saygısızlık olur mu ya?

ENGİN ALTAY (Sinop) - Böyle bir şey olmaz ya!

MUAMMER GÜLER (Devamla) -...ve kurulacak soruşturma komisyonunun titizlikle bütün iddiaları değerlendirerek hakikatin ortaya çıkmasına vesile olmasını ve hepimizin de buna katkı sağlamasını diliyorum. Takdir yüce heyetinizdir.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)