GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: DENİZLİ VE ÇEVRESİNDE YAŞANAN DON AFETİ NEDENİYLE TARIM ÜRETİCİLERİNİN YAŞADIĞI SORUNLARA İLİŞKİN
Yasama Yılı:4
Birleşim:81
Tarih:24.04.2014

MEHMET YÜKSEL (Denizli) - Teşekkür ederim.

Çok değerli Başkanım, çok değerli milletvekili arkadaşlarım; gündem dışı söz almış bulunmaktayım.

Sadece Denizli değil, 60 ilimizde de yaşanan bu don afetiyle ilgili beş dakika içerisinde konuşabildiğim kadar meseleleri aktarmaya çalışacağım. Hepinizi bu vesileyle saygıyla selamlıyorum.

Evet, Denizli'mizde 11 ilçemizde, 105 köyümüzde, 1.941 çiftçimizin 46 bin dekar alanda ürünü, meyve ve bağ ürünleri don olayından zarar gördü. Bununla ilgili tutanaklar tutuldu, çalışmalar yapılıyor ama ülke genelinde 60 ilimizde aynı afete maruz kalan illerimiz var. Bunlardan Malatya'da bilhassa kayısı; Ordu, Giresun, Samsun gibi Karadeniz illerimizde de fındık üreticilerimiz don afetinden zarar görmüşlerdir. Ege Bölgemize geldiğimiz zaman da Manisa, Afyon, Burdur, Isparta gibi illerimizde de yine, meyve ağaçlarında, meyvelerimizde dondan dolayı zararlar vardır.

Onun dışında, yine, bahara girerken kıştan itibaren fazla yağış almamasından dolayı beklenen bir kuraklık ihtimali karşısında da çalışmalar yapılmakta olup ürünün desenine göre, ürününe göre ve bölgesine göre mayıs ayı ortalarına doğru bu konudaki net bilgiler, tarım il ve ilçe müdürlüklerimiz tarafından hazırlanacak tutanaklar sayesinde sonuca ulaşacaktır. Bilhassa rakımın düşük olduğu ve kıraç olan, sulanamayan arazilerde yazlık ürünlerde, nohut, anason, kimyon gibi ürünlerde verim kaybı beklenmektedir.

Hububat, haşhaş, kekik gibi kışlık ve çok yıllık bitkilerde de, tarla bitkilerinde de önümüzdeki günlerdeki yağış durumuna göre verim ve kalite kaybı da beklenmektedir.

Tabii afetler üreticilerimiz için vazgeçilmez bir risktir, bu risk her zaman vardır. Bu risklerin karşılanabilmesi için de 1977 yılında çıkarılan 2090 sayılı Yasa henüz şu andaki uygulamasıyla yeterli değildir çünkü bu yasanın uygulamada bazı sıkıntıları vardır. Mutlaka bu yasamızın revize edilmesi gerekir ama AK PARTİ hükûmetleri döneminde 2005 yılında ilk defa Tarım Sigortası Kanunu çıkarılmış, 2006 yılından itibaren de bu kanun uygulamaya konulmuş ve bugüne kadar da çiftçimize, üreticimize tarım sigortasının önemi izah edilmiş, anlatılmaya çalışılmıştır ama hâlihazırda yeterli değildir. Şu ana kadar 14 milyon dekar alan sigortalanmış ve 1 milyona yakın hayvanımız sigorta kapsamına alınmıştır.

Bunun yanında tarım sigortasında çok dikkat edilecek konulardan bir tanesi, üreticilerimiz için önemli kolaylıkların olmasıdır. Bunların en başında da yüzde 50'ye yakın primin, hatta meyvelerde, bazı ürünlerde yüzde 70'e yakın olan primin devlet tarafından karşılanmış olması ve sigorta yapıldığı zaman paranın peşin alınmamış olması, ürün kaldırıldığı zaman alınıyor olması. Bunlar önemli gelişmelerdir.

Ama yine baktığımızda, sahada yaşanan sıkıntılarda ziraat odalarımızla, tarım ilçe müdürlüklerimizle, tarım il müdürlüklerimizle yapılacak görüşmelerde, uygulamaya dair, sigortaya dair sıkıntılar varsa bunlar birer birer gündemden düşürülebiliyor ve yeni ürün desenleri de sigorta kapsamına alınmaya başlıyor. 2014 yılında dolu arı kovanları da sigorta kapsamına alınmıştır. Bunlardan, yeni yapılan yeniliklerden bir tanesi de budur.

Bunun yanında, yine, borçların ertelenmesi konusunda önemli talepler vardır. Geçen günkü görüşmede Sayın Bakanımızın da burada dile getirdiği gibi, Sayın Başbakanımız bu konuda bir talimat vermiş, bir çalışma yapılmaktadır. Tarım Krediye olan ve Ziraat Bankasına olan borçların ertelenmesi konusunda, bilhassa bu 60 ilde ertelenmesi konusunda bir çalışma vardır. Ama vatandaşlarımızın diğer bankalardan alınan tarım kredilerinin de ertelemeye dâhil edilmesi, borç senetlerine dâhil edilmesi talepleri vardır; bunun da mutlaka dikkate alınacağını düşünmekteyiz.

Bunun yanında ben yine "tarım" dendiği zaman toprağa ve tabiata açık olan ve her an her riske açık olan bu sektörün, üreticilerimizin mutlaka sigorta kapsamından yararlanması gerektiğini söylüyorum. Çünkü, gün geçmesin ki, tabii afet her an gelebilir, dolu olur, don olur, sel afetleri olabilir ve diğer afetler olabilir. Bunların önüne geçmeye fiziki olarak imkânımız yok ancak akli olarak imkânımız var. O da tarım sigortasını kullanmaktır, tarım sigortasını değerlendirmektir.

Bu anlamda, Tarım Bakanlığımıza, bütün il ve ilçe tarım teşkilatlarımıza ve ziraat odalarımıza ben buradan şükranlarımı sunuyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)