| Konu: | MİLLİ EĞİTİM TEMEL KANUNU İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 70 |
| Tarih: | 28.02.2014 |
GÜRKUT ACAR (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 562 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 16'ncı maddesinin 15/A maddesiyle ilgili önergemiz üzerinde söz aldım. Sizleri selamlıyorum.
AKP iktidarı, Türkiye'nin çivisini çıkarmıştır; bu çivisi çıkmışlıkla da her şey altüst ediliyor, bütün kurumlar altüst ediliyor. Eğitim yapboz tahtası hâline getirilmiştir. Bakana göre eğitim mevzuatı, Bakana göre Bakanlık teşkilatı yaratılıyor. Buradan Türkiye'nin yararına, çocuklarımızın yararına bir şey çıkması mümkün değil. Bu kanundan da çıkmayacaktır çünkü altyapısı hazırlanmış bir kanun değildir.
Başbakanın canı sıkıldı, "Gökten ne yağarda yer kabul etmez." diyerek yere göğe sığdıramadığı hocasıyla arası açıldı ve hocasıyla çatışmaya başladı. Şimdi bu çatışmanın ortaya çıkardığı yolsuzlukları, hırsızlıkları örtebilmek, daha kolay ve daha hızlı tasfiyeler yapabilmek için kanun üstüne kanun çıkarılıyor. Türkiye Büyük Millet Meclisi kanun fabrikasına döndü. Sürekli olarak torba torba kanun yapılıyor. Yolsuzluğu, hırsızlığı örtebilmek için hâkimler ve savcılar doğrudan Adalet Bakanına bağlanıyor. Suçun ve suçu ortaya çıkaracak yöntemlerin, aramanın, el koymanın tanımı değiştirilerek yolsuzluklar örtbas edilmeye çalışılıyor.
Türkiye'nin çivisi çıktığı için Cumhurbaşkanı da önüne ne gelirse onaylıyor. Anayasa'ya aykırı kanunları geri göndermek yerine, kendince açıklamalar yaparak onaylıyor. Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Kanunu bunun bir örneğidir. Cumhurbaşkanı "Geri göndersem aynı şekilde gönderirler." diyor. Bu, hukuksuzluğun itirafıdır. Cumhurbaşkanı "Bunlar hukuksuz ama, Anayasa'ya aykırı ama onaylamasam da Hükûmet bildiğini okuyor, aynı şekilde geri gönderiyor." demeye getiriyor. Bunu kabul etmek mümkün değil. Bir kanun hukuksuzsa, Anayasa'ya aykırıysa bunun gereğini yapacaksın. Bir anlamı olmayan, yaptırımı olmayan açıklamalar yaparak hukuksuzluğu onaylamak Cumhurbaşkanının görevi değildir; daha doğrusu görevin kötüye kullanılmasıdır. Bu tablo Türkiye'de hukuksuzluğun hangi boyuta ulaştığının açık kanıtıdır.
Geçen bu kürsüden "Başbakanın yolsuzluk tanımı yaptığı yerden, 'Devletin kasasından çıkan bir şey yok.' diyerek hâkimlere savcılara yol gösterdiği yerden adalet çıkmaz. Yolsuzluğun, hukuksuzluğun hukuku yapılıyor. Kanunlarla yolsuzluğun, hırsızlığın, suçun tanımı değiştiriliyor ve bu düzenlemelerden sonra Sarraf da bakan çocukları da tahliye edilecek, cezaevindekiler sıfırlanacak. Bunun için kâhin olmaya gerek yok." demiştim. Ne oldu? Mesaj yargıya ulaştı ve 17 Aralıkta yakalanan kim varsa tahliye edildi. İşte, cezaevindekiler sıfırlandı, tam anlamıyla sıfırlamak buna denir. Artık Türkiye'de AKP'nin hukuku, AKP'nin yargısı, AKP'nin adaleti vardır. Türkiye'de hukuk, adalet, yargı; AKP'ye, Başbakana, bakanlara dokunmadığı sürece vardır. "Kumpas" dediğiniz Balyoz'da, Ergenekon'da insanların hayatlarını sıfırladınız. Yolsuzlukta tutukluları sıfırladınız. Böyle hukuk, böyle adalet, böyle ahlak olur mu? Değerli arkadaşlar, artık Türkiye, sadece garibanlar ve Başbakana muhalefet edenlerin yargılanabildiği bir ülke hâline gelmiştir. Artık Türkiye, kimsenin hukuk güvenliği olmadığı bir ülkedir.
"Olağanüstü koşullar var." denilerek, "paralel yapı" denilerek, "kumpas" denilerek olağanüstü düzenlemeler yapılıyor ve Türkiye bir uçuruma doğru sürükleniyor. Eğer çerçeveniz hukuk, eğer çerçeveniz akıl ve bilim, eğer çerçeveniz demokrasi ve özgürlük olmazsa ortaya bir yıkım çıkacağı kuşkusuzdur.
Ben, buradan, her kanuna koşulsuz şekilde oy veren sizlere sormak istiyorum: Ne zaman duracaksınız? Ne zaman hukuksuzluklara "hayır" diyebileceksiniz? Ne zaman bir yanlışa "yanlış" diyebileceksiniz? Her duruma, her gelişen olaya göre kanun, yolsuzluğa hukuk yapmaya çalışırsanız hiçbir yerde duramazsınız. Hâkimi değiştir, savcıyı değiştir, yetmedi HSYK Kanunu'nu değiştir, yetmedi suçun tamamını değiştir; yetmedi soruşturma yöntemini, aramayı, el koymayı değiştir, yetmedi torba torba kanunlarla yolsuzluğun hukukunu oluştur.
Şimdilik bunlar yetti, cezaevleri 17 Aralık için sıfırlandı. Peki, bunların yetmediği yerde ne olacak? Nerede duracaksınız değerli arkadaşlarım? Bütün bunlar yetmezse, Başbakanı, bakanları, çocuklarını ve iktidarınızı kurtarmak için "Başbakan ne derse o olur kanunu" çıkartmayacağınızın garantisi var mıdır? Bence yoktur. Dünya çapındaki yolsuzluğu, hırsızlığı örtmek için Türkiye'yi bir uçuruma sürüklüyorsunuz. Artık durun, artık yeter diyor, sizleri saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)