GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Terörle Mücadele Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:65
Tarih:20.02.2014

GÜRKUT ACAR (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 560 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 9'uncu maddesiyle ilgili önergemiz üzerine söz aldım. Sizleri saygıyla selamlıyorum.

Türkiye, garip bir dönemden geçiyor. Türkiye'ye bugün hiç kimse "hukuk devleti" diyemez. Hiç kimse "Türkiye'de kanunlar vardır ve bu kanunlar herkes için geçerlidir." diyemez. Artık Türkiye'de hukuksuzluklar, kanunsuzluklar, yolsuzluklar kendi hukukunu, kendi kanunlarını yaratıyor, bu duygu hâkimdir. Torba torba kanunlarla yolsuzluklara, vurgunlara, hukuksuzluklara kılıf hazırlayacak düzenlemeler yapılıyor. Sözde hukuksuzlukların önüne geçileceği söylemiyle yargının elinden adam kaçırmanın, yargının elinden bakan çocuklarını almanın, yargının elinden yandaş iş adamlarını almanın mevzuatı yapılıyor. Bu madde o maddelerden biridir. "Yasa dışı dinlemelerin önüne geçilecek." söylemiyle düne kadar yasa dışı dinlemeleri seçim meydanlarında kullanarak bu işi yapanları yüreklendiren, cesaretlendiren Başbakanın "Alo Fatih" tapeleri, villa tapeleri, yargının elinden alınacak, tablo budur.

Değerli arkadaşlar, 9'uncu maddeyle ne öngörülüyor? Şüphelilerle ilgili arama kararları için makul şüphe gerekiyordu, artık somut delillere dayalı kuvvetli şüphe gerekecek, değişiklik budur. Düne kadar makul şüpheyle insanların evleri basılırken, evleri alt üst edilirken hiçbir sıkıntı duymayan, hiçbir rahatsızlık duymayan Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı, bugün "somut delil" diyor "kuvvetli şüphe" diyor. Ne değişti de diyor? Ne değişti ben söyleyeyim: Değişen, düne kadar AKP'li bakan ve bakan çocuklarının büyük bir yolsuzluk, gırtlağına kadar daldığı bir yolsuzluk operasyonunun hedefi olmamışlardı, o değişti. Yandaş iş adamlarının milyonlarca dolarlık rüşvet ve rant iddialarının gündeme gelmesi yoktu, şimdi var, o değişti.

Geçen gün burada söylemiştim değerli arkadaşlar, "Başbakanın yolsuzluk tanımı yaptığı yerde hukuk, adalet olmaz." demiştim. "Başbakan hâkimlere, savcılara akıl veriyor, yol gösteriyor." demiştim. Başbakan ne diyordu? "Devletin kasasından çalınan bir şey yok. Devletin kasası soyuluyor mu, soyulmuyor mu, buna bakın." dedi. Yani Başbakan, yolsuzlukların buna göre değerlendirilmesini istedi. Bunun ilk icraatı da tahliyeler oldu. Şimdi, diğer yandaş tahliyeleri için mevzuat yazılıyor, kanun yapılıyor. Bu kanundan sonra diğerleri de tahliye olacak. Bunu görmek için kâhin olmaya gerek yok. Bakın, önce polisleri, savcıları bakan sürdü, yetmediği yerde Başbakan devreye girdi, ağır ithamlarla yargıyı baskı altına aldı; yetmedi, yolsuzluk ve suç tanımı yaptı. Şimdi, kanunlardaki suçun tanımı, kanunlardaki anlamı değiştirilerek içerideki herkesin tahliyesi sağlanacak, amaç budur. Hukuku eğip bükerek varılacak her yer yıkımdır. Başbakana göre hukuk, Başbakana göre yargı, Başbakana göre suç oluşturuyorsunuz. Artık Türkiye'de kimsenin hukuk güvenliği yoktur. Anayasa'yı çiğneyerek, hukuku ayaklar altına alarak Türkiye'yi bir yıkıma sürüklüyorsunuz değerli arkadaşlarım, Türkiye'de hiçbir kuruma güven kalmamıştır. Başbakanın güvenmediği bir polise yurttaşlar nasıl güvenecek, neden inanacak? Başbakanın güvenmediği bir yargıya, kararlarını uygulamadığı mahkemeye, hâkime yurttaşlar neden inanacaklar, neden güvenecekler?

Değerli arkadaşlarım, Türkiye'de yargı kararları sadece garibanlar ve muhalifler için geçerlidir, mahkeme kararları AKP için geçerli değildir. İstanbul'da mahkeme üçüncü havaalanıyla ilgili bir durdurma kararı veriyor, bakanlar, kurumlar. "Karar, süreci etkilemez, inşaatı etkilemez." diye açıklama yapıyorlar ve inşaat devam ediyor. Oymapınar'da mahkeme kararı uygulanmıyor yani mahkeme kararı Oymapınar'da işlemez, bakanlarda işlemez, yolsuzlukta işlemez, havaalanında işlemez. Peki, nerede işleyecek bu mahkeme kararları değerli arkadaşlarım? Böyle hukuk olur mu, böyle adalet olur mu?

Bakınız, adaletin olmadığı yerde hiçbir şey ayakta kalmaz. AKP iktidarı da kalmayacaktır, kalamayacaktır. Yolsuzluğu, hukuksuzluğu örtmek için her yolu mübah gören bir anlayışla mevzuat yapıyorsunuz, yalanlarla yargıya, hukuka müdahale ediyorsunuz ama bunların bir cezası mutlaka olacaktır, Türk halkı bunların hepsinin hesabını soracaktır. Başbakan: "Keser döner, sap döner, gün gelir hesap döner." demişti, size de öyle olacak, gün gelecek AKP mutlaka halka hesap verecektir.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)