| Konu: | CHP GRUBUNUN, BOLU MİLLETVEKİLİ TANJU ÖZCAN VE ARKADAŞLARI TARAFINDAN SOSYAL YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA VAKIFLARINDAN YAPILAN YARDIMLARDAKİ KEYFÎ UYGULAMALARIN ARAŞTIRILMASI VE ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLERİN BELİRLENMESİ AMACIYLA 27/11/2013 TARİHİNDE TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA VERİLMİŞ OLAN MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN, GENEL KURULUN 11 ŞUBAT 2014 SALI GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE SUNUŞLARDA OKUNMASINA VE GÖRÜŞMELERİNİN AYNI TARİHLİ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 59 |
| Tarih: | 11.02.2014 |
METİN KÜLÜNK (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla, muhabbetle selamlıyorum. Cumhuriyet Halk Partisinin grup önerisinin aleyhinde söz almış bulunuyorum.
Tabii ki, biraz evvel kürsüye gelen milletvekili arkadaşımız, özellikle yoksulluk üzerinden, hepimizi irite edecek, rencide edecek iki hususu ifade etti. Kendisini şuna davet ediyorum: Bahsettiği anlamda, kadim kitabımız Kur'an'ın üzerine insanlara el bastırıp oy avcılığı yapan birileri varsa ya da garibin gurebanın yoksulluğu üzerinden, oturduğu mülki idare makamını kullanarak siyaset aracına dönüştüren mülki amir varsa hiç grup önerisinin üzerinde pazarlık yapmaya gerek yok, hodri meydan! Getirin, istediğinizi getirin, üzerinde duracak mıyız durmayacak mıyızı birlikte göreceğiz. (AK PARTİ sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)
Türkiye, tarihinin en önemli zorluklarından olan bir dönemi daha, çok şükür aştı. Bu ülke, demokrasi ve istikrarın üstüne karabasan gibi çöken darbeler geleneğinin farklı, yeşile bulandırılmış portakal rengi boyutunu da 17 Aralıkta savuşturdu çok şükür. Türkiye 2023'e emin ve istikrarlı adımlarla yürüyor, siyaset ve ekonomide istikrar devam ediyor çok şükür.
Biraz hafızalarımızı tazeleyelim diyorum. Parlamentonun tüm üyelerinin her birinin birbirimize son derece yüksek saygısı var, birbirimize saygı duyuyoruz. 17 Aralıktan bu yana, bu kürsüden, grubumuzun milletvekillerine ve partimize yönelik işittiğimiz hakaretler karşısında tek cümleyle şunu söylüyoruz: Es-selâm, es-selâm, es-selâm... Bunun manası şudur: Siz de emin ellerdesiniz, siz de bizim dünyamızda güvendesiniz. Bize hakaret etseniz de bizim yüreğimiz o kadar geniş ki sizin hakaretlerinize de selam deyip emindesiniz diyecek kadar.
Saygıdeğer milletvekilleri, bir zihniyet sorgulaması yapmak istiyorum. Bu zihniyet, kimi zaman bu ülkenin son seksen yıllık tarihinde askerî darbeler üzerinden kendini gösterdi, kimi zaman İstanbul dükalığı üzerinden gösterdi, kimi zaman sağda ve solda tek parti şeflik anlayışı üzerinden gösterdi, kimi zaman da 17 Aralıkta olduğu gibi yeşile bulandırılmış turuncu darbe girişimiyle kendini tazeledi. Türkiye bu anlayışı çok şükür iyi tanıdığı için, sokakta milletin feraseti, Parlamentonun gücü ve bu ülkenin liderinin dirayetli duruşuyla bu ülkenin demokrasi ve istikrarı üzerindeki vesayeti çok şükür ortadan kaldırdı.
Bakın saygıdeğer milletvekilleri, Türkiye'nin büyüyüp yeniden büyük Türkiye rüyasını dillendiren tarihteki bütün liderleri ne yaşamış, bir kez daha sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu, Abdülaziz. Düşüşteki Osmanlıyı yeniden ayağa kaldırıp bir küresel güç yapma noktasında siyaseten ve iktisadi anlamda ve askerî anlamda Osmanlıyı yenilediği için başına gelen akıbet Abdülaziz'in boğdurulmasıdır.
Bu ise cennetmekân Abdülhamid Han. Otuz üç yıl boyunca emperyalizme meydan okuyan, devletin birliğini ve bekasını koruyan, modern bir devlet olma yolunda ülkede akıl değişiminin mimarı olan cennetmekân Abdülhamid Han da Abdülaziz Han'ın akıbetinin bir benzerine uğratıldı.
Bu fotoğrafa dikkatle bakınız. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün özel sektöre binbir emekle kurdurduğu uçak fabrikası tek parti şeflik döneminde tencere üreten imalathaneye çevrildi. AK PARTİ iktidarında ise, bakınız, bu milletin rüyaları gerçek oldu, millî tank üretimi başladı, geçmişten gelen o akıl üretimi eyleme dönüştü, havuzlu çıkarma gemimizi yapıyoruz.
TUFAN KÖSE (Çorum) - Millî tankçılar cezaevinde, haberin var mı? Tankçılar cezaevinde, gemiciler cezaevinde!
METİN KÜLÜNK (Devamla) - Saygıdeğer milletvekilleri, ama hamdolsun ki bugün geldiğimiz noktada artık, bu ülke, kendi millî savunma sanayisinde yerli üretimi yüzde 50 noktasına çıkarmış bulunmaktadır.
Saygıdeğer milletvekilleri, 17 Aralıkta turuncu darbe girişimi olarak, portakal rengi darbe girişimi olarak tezahür eden darbeci zihniyet... Ülkeyi CHP ve tek parti cenderesinden kurtaran, ekonomik bir sıçramayı gerçekleştiren, yaşatan Adnan Menderes de idam sehpasına yollandırılmıştır. Menderes'in suçu neydi? Menderes'in suçu, bu milleti tarihiyle barıştırmak, Anadolu'yla barıştırmak, bu ülkeyi yeniden coğrafyayla barışık bir ülke noktasına getirmek noktasında attığı adımlardı ama Menderes'in akıbeti de idam sehpası olarak tecelli etti ne acı ki. Keşke bugün, bu milletin siyasetin ve Parlamento iradesinin arkasındaki güçlü duruşunu Menderes de görebilseydi, merhum Özal da görebilseydi.
Saygıdeğer milletvekilleri, Türkiye karşıtı bu darbeci zihniyet, ülkenin içine düştüğü krizden kurtaran Refahyol Hükûmetini de bu manşetlerle alaşağı etmişti. Hafızalarımız çok uzakta değil, on sekiz yıl öncesinde. Yine bu ülkenin kalkınması için çabalayan Sultan Abdülhamid'den Turgut Özal'a, Adnan Menderes'ten Recep Tayyip Erdoğan'a her bir lider, aynı cümlelerle, bugünkü gibi itham edildi, iftira atıldı, "diktatör" denildi ama onlar diktatör değildi, bu toprakların yetiştirdiği millî liderlerdi. Millî lider olmanın bedeli, ecnebi akıl tarafından "diktatör" olarak itham edilerek gölgelenmek istendi ama çok şükür, Özal milletin bağrında yaşıyor, Menderes milletin bağrında yaşıyor, Abdülhamid milletin bağrında yaşıyor, Abdülaziz milletin bağrında yaşıyor. Menderes'in idamına imza atanlar, tarihin çöplüğünde...
MUHARREM İNCE (Yalova) - Atatürk nerede yaşıyor? Atatürk nerede?
METİN KÜLÜNK (Devamla) - Mustafa Kemal de yaşıyor, elbette yaşıyor. Mustafa Kemal'in de yaşadıkları, bir gün, tarih üzerinde daha açık olarak ortaya çıkacaktır. Mustafa Kemal'i cezalandırmak isteyen akılla, 17 Aralıktaki yeşile bulandırılmış portakal rengi darbe girişimi arasında, 28 Şubatın aklı arasında hiçbir fark yoktur. O da "millî devlet" dediği için -Mustafa Kemal- cezalandırılmak istenmiştir ve Millî Şef üzerinden.
Saygıdeğer milletvekilleri, bugün geldiğimiz nokta itibarıyla, bakın, sizin tarif ettiğiniz Türkiye'yi size gösteriyorum: Bu, sizin Türkiye'niz. 1989-1994 arası İstanbul. Bu da AK PARTİ belediyesinin İstanbul'u. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Birisinde kuyruk var, su bidonları var; diğerinde barajlar ve akan sular var.
Sayın Bakanım, siz de görüyorsunuz değil mi?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) - Görüyorum, sağ olun.
METİN KÜLÜNK (Devamla) - Bakın, Özal'a da "sivil diktatör" demiştiniz, Özal'a da. "Erdoğan'ın da akıbeti Menderes gibi olacak." diye birileri rakı masalarında konuşuyor. Avcunu yalayacaklar. Bu millet liderini yedirtmedi, yedirtmeyecek. Kimsenin endişesi olmasın.
TUFAN KÖSE (Çorum) - İdam cezası kalktı, senin haberin yok herhâlde!
METİN KÜLÜNK (Devamla) - Bakın sizin İstanbul'unuza, bakın: Ha İstanbul, ha Ruanda. Bak bizim İstanbul'umuza: Lale bahçesi, bütün renklerin dans ettiği, raks ettiği İstanbul. Aradaki fark: Bu sizin, bu da AK PARTİ iktidarının İstanbulu.
Bakın, bu sizin 17 Aralıkta arkasında durarak "Bir iktidar devşirebilir miyiz?" diye heyecan duyduğunuz anlayışın adresini gösteriyorum size. 28 Şubat sürecinde "Hükûmeti devirmemiz sizin de çıkarınıza olur." diyen akıl, 17 Aralıkta da sizi böyle kandırıyor. Size de diyor ki: "Bu Hükûmeti devirirsek bu sizin de çıkarınıza olur." Oysa, duracağımız yer sandıktır.
Ve şunu söylüyoruz size: Bakın, sizin Türkiye'nizde ikna odaları vardı, şimdi başörtüsü özgürlüğü var. Sizin Türkiye'nizde 28 Şubatta içi boşaltılan bankalar... IMF'e borcu sıfırlanmış Türkiye var.
TANJU ÖZCAN (Bolu) - Ya, yoksullarla bunun ne alakası var?
METİN KÜLÜNK (Devamla) - Ve son söz olarak söylüyorum ki, size son söz olarak söylüyorum ki bu millet liderini yedirttirmedi, yedirttirmeyecek.
Hepinizi saygılarımla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)