GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İSTANBUL'UN FETHİNİN 559'UNCU YIL DÖNÜMÜNE İLİŞKİN
Yasama Yılı:2
Birleşim:112
Tarih:29.05.2012

MUSTAFA ÖZTÜRK (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün, dünya tarih sayfasında derin izler bırakan, tarihimizin müstesna olaylarından birisi olan İstanbul'un fethinin 559'uncu yıl dönümü münasebetiyle söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bir çağı kapatıp yeni bir çağ açan 29 Mayıs 1453 İstanbul'un fethinin yıl dönümüdür. Fethin 559'uncu yıl dönümünü kutluyorum. Bu vesileyle, sözlerime başlarken, başta Fatih Sultan Mehmet ile Akşemseddin olmak üzere, tüm kahramanlarımızı ve gönül mimarlarımızı rahmet ve minnetle anıyorum. Mekânları cennet olsun, Allah onlardan razı olsun.

İstanbul'un fethi, yirmi bir yaşındaki genç bir padişahın azmi, cesareti, kararlılığı ve dehasıyla yaşlılığın tecrübesi ve duasının birleşmesidir. Unutmayalım ki bugün birçok gencimiz Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştadır. Bu genç padişah, İstanbul'un karşısına geçip "Ya Bizans'ı alırım ya Bizans beni alır." kararlılığı ve cesareti içinde İstanbul'a girdi. İşte, bizim devraldığımız miras budur. Onun bakiyesi üzerindeyiz. İçimizde taşıyacağımız ruh, o fetih ruhudur.

Arif Nihat Asya, Fetih Marşı'nda ne güzel söylüyor:

"Yelkenler biçilecek, yelkenler dikilecek;

Dağlardan çektirilen, kalyonlar çekilecek;

Kerpetenlerle sûrun dişleri sökülecek,

Yürü; hâlâ ne diye oyunda oynaştasın?

Fâtih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın.

Delikanlım! İşaret aldığın gün atandan,

Yürüyeceksin! Millet yürüyecek arkandan.

Sana selâm getirdim Ulubatlı Hasan'dan."

Fetih, ilim ile irfanın buluşmasıdır. Fetih, akıl ile gönlün bütünleşmesidir. Fetih, aynı zamanda, farklı din, dil ve ırktan insanların bir arada yaşamasına, huzur ve adaletin sağlanması ve uygulanmasına örnektir. Fetih, İstanbul'un bir medeniyet ve kültür merkezine dönüşmesidir. Fetih, bu kültür ve medeniyet ikliminde insanların can, mal, ırz ve namus güvenliğinin teminat altına alınması ile günümüze örnek olacak şekilde saygı ve hoşgörüye dayanan gerçek inanç ve ibadet hürriyetinin tescilidir.

Hak ve adaletin tesisiyle gönüller fethedilerek İstanbul'un fethi ebedileştirilmiştir. Nitekim İstanbul'u geri almak için yapılan yardım tekliflerine başta kilise önderleri ve yerli halkın karşı koymuş olması, bu fethin insanlık tarihi açısından ne kadar önemli olduğunun göstergesidir. Bu felsefe tarih sayfalarında karşılığını şu anlatımda buluyor: "Fatih şehre giriyor ve Ayasofya'ya gidiyor, patrik ve halk yerlere atılıyor ve ağlaşıyorlar. Fatih Sultan Mehmet patriğe şöyle diyor: `Ayağa kalk. Ben Sultan Mehmet. Sana ve arkadaşlarına ve bütün halka söylüyorum ki bugünden artık ne hayatınız ne de hürriyetiniz hususunda benim gazabımdan korkmayınız.' Kumandanına dönüyor ve halka fenalık yapılmamasını bildiriyor." İşte, bu Sultan böyle bir hoşgörü sultanıdır, bu şehir böyle bir hoşgörünün şehridir, yaratılanı Yaradan'dan dolayı sevmenin felsefesidir.

Dini, dili, rengi, etnik kökeni, mezhebi, dünya görüşü ne olursa olsun bu fetihle birlikte Orta Çağ kapanmış, Yeni Çağ başlamış, tarihteki en önemli devletlerden olan Doğu Roma İmparatorluğu böylelikle sona ermiş, Osmanlı Devleti imparatorluk hâline gelmiş, henüz yirmi bir yaşında olan Sultan II. Mehmet "Fatih" unvanını da alarak "Fatih Sultan Mehmet" olarak anılmaya başlanmıştır.

Sayın Genel Başkanımız ve Başbakanımızın da belirttiği gibi, liderlik güce değil, gönüllere hitap etme sanatıdır. "Biz kırmak, dökmek, üzmek için değil; yapmak, düzeltmek, birlik ve beraberliği sağlamak için varız. Gönüller yapmaya geldik yani biz gönülleri fethetme mücadelesi içindeyiz." diyor. Peygamberimizin (SAV) "İstanbul mutlaka fethedilecektir. Onu fetheden komutan ne güzel komutan, onu fetheden asker ne güzel askerdir." müjdesi bu fethe ayrı anlam ve önem kazandırmıştır.

Sizlere biraz da fethin sembolü olan Ayasofya'dan bahsetmek isterim. Ayasofya, Fatih'in fetih sembolü olarak, vakfiyesi olarak dört yüz seksen bir sene cami olarak hizmet etmiştir. İkinci Dünya Savaşı öncesi, zor yıllarda alınmış bir kararla müzeye dönüştürülmüştür. Ayasofya'nın vakfiyesinde belirtildiği şekilde kullanılarak fethin ruhunun yeni nesillere aktarılmasının uygun olacağı kanaatindeyim.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MUSTAFA ÖZTÜRK (Devamla) - Sözlerimin sonunda, selam olsun bu yüce erenlere, selam olsun fetih ruhunu göğsünde taşıyanlara diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Öztürk.