GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: KÂZIM KARABEKİR PAŞA'NIN 66'NCI ÖLÜM YIL DÖNÜMÜNE İLİŞKİN
Yasama Yılı:4
Birleşim:55
Tarih:30.01.2014

YUNUS KILIÇ (Kars) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; 26 Ocak 1948, büyük komutan, kahraman, şair, yazar, devlet adamı, siyasetçi Musa Kâzım Karabekir'in ölüm günü. Dolayısıyla, 66'ncı ölüm yıl dönümü sebebiyle söz aldım. Yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.

Tabii, saygıdeğer milletvekilleri, her ülkenin, bölgenin, hatta şehrin geçmişte yaptıklarıyla hatırasında kalan, oranın geleceği üzerinde çok önemli etkileri olan şahsiyetler vardır. Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu'nun doğusu, hatta Doğu Karadeniz bölgelerinin Kâzım Karabekir'le birlikte oluşmuş bir kaderleri var. Bugün biraz bundan bahsetmek istiyorum.

Aslında, Kâzım Karabekir ömrünü savaş meydanlarında ülkesi, milleti, devleti için vakfetmiş, büyük kahramanlıklar göstermiş; Edirne'den tutun Diyarbakır'da, Irak'ta, Çanakkale'de büyük meydan muharebelerine katılmış, büyük kahramanlıklar göstermiş bir şahsiyet. Ancak, bir de Kars, Batum, Ardahan, Doğu Anadolu üzerinde ve onların geleceğini belirleme noktasında büyük kahramanlıkları olmuş. Biraz bunlardan kısaca, bu kısa vakitte bahsetmek istiyorum.

Bilinmekte olduğu gibi, 1877-1878 Rus-Osmanlı Savaşı'nda Kars, Batum ve Ardahan, bu 3 sancak "elviye-i selâse" dediğimiz bu 3 sancak Ruslara bırakılıyor. Bu bölge için aslında "kara günler" dediğimiz, o bölgede "kara günler" dediğimiz kırk yıllık esaret ve zulüm yılları başlıyor. 1800'lü yılların başında Rusların da Gürcistan'ı ilhak etmesiyle sınır komşumuz olmaya başlamalarından sonra bu bölgelerde hemen hemen her üç beş yıl aralıklarla Rus saldırıları, dolayısıyla kaçkınlar, dolasıyla mezalimler ve zalimlikler yaşanıyor.

Kırk yıl yaşanan bu sefalet, bu açlık yıllarından sonra Bolşevik İhtilali'nin de olmasıyla beraber Ruslar burayı kendileri boşaltıyorlar ve ulusların kendi kaderlerini belirleme hakkına da riayet ederek, biraz da iç karışıklıkları sebebiyle bu bölgeden çekiliyorlar. Daha sonra, bu bölgeyi, fırsat bilen "Büyük Ermenistan" hayalleri olanlar doldurmaya başlıyorlar. Hatta, daha da ilerletiyorlar, bu sınırları Erzurum'a kadar, Erzincan'a kadar, Muş'a, Bitlis'e, Trabzon'a kadar genişletiyorlar ve bu bölgede o dönemde, kendilerinin doldurmuş olmasına rağmen, yüzde 70'lere varan Türk ve İslam toplumu olmasına rağmen saygıdeğer milletvekilleri, hemen hemen toprakların sadece yüzde 15'ini ve genellikle verimsiz, kıraç yerlerde olan toprakların yüzde 15'ini sadece Türk toplumlarının kullanmasına müsaade ediyorlar. Dolayısıyla, büyük açlıklar ve sefaletler çekiliyor. Hatta, o bölgede yaşayan büyüklerimizin anlattıklarından biliyorum, "Öyle açlık çekerdik ki Rus atlarının dışkılarındaki arpaları seçip bunlardan beslendiğimiz yıllar oldu." dediklerini biliyorum.

Tabii, bu süreç böyle devam ederken, saygıdeğer milletvekilleri, aslında, Kurtuluş Savaşı'nı başlatmak üzere Atatürk'le İstanbul'da yapmış olduğu görüşmelerden sonra kendisine Genelkurmay Başkanlığı teklif edilmesine rağmen ısrarla Anadolu'ya geçmek isteyen bir kahraman var; bu, Kâzım Karabekir, Karslının dediği şekliyle Kara Kâzım Paşa. Evet, önce Edirne'ye, Trakya'ya, daha sonra Kars'a gidiyor, Erzurum'daki 15. Kolordu'nun başına geçiyor ve büyük mücadeleyi başlatıyor ve bu kahramanlığı sonunda, Kâzım Karabekir'in bu kahramanlığı sonunda, Erzurum, Kars, Erzincan, Trabzon, Bitlis, Muş, Elaziz -o zamanki adıyla- Batum, hatta Gümrü'yü bile ele geçiriyor ve Ermenilerle bir anlaşma yapmak durumuna getiriyor, Gümrü Anlaşması'nı yapıyor ve o zaman, kırk yıldır Rus esareti altında ezilmekte olan topraklarımızın, Kars'ın, Ardahan'ın, Batum'un tekrar Osmanlı topraklarına dâhil edilmesini sağlıyor. Sonra, Batum'u tekrar geride bırakmak üzere Kars ve Moskova anlaşmalarıyla bugünkü sınırlarımızı çizmiş oluyor.

Bu asker kişiliğinin yanında bir de Kâzım Karabekir'in kendi ağzından söylediği ve çok önem verdiği, şefkatini ve merhametini gösteren bir özelliği daha vardı, "çocuk davamız" adıyla isimlendirdiği bir davası vardı. O bölgede savaşlarda yetim kalmış, öksüz kalmış, kimsesiz kalmış binlerce çocuğa okullar açarak hem bunları ıslah etmiş; memleket, millet için saygıdeğer insanlar olmalarına yardımcı olmuş, kimlik kazandırmış, meslek edindirmiş ve onlara sahip çıkmış.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

YUNUS KILIÇ (Devamla) - Ruhu şad olsun diyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)