| Konu: | AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANLIĞININ TEŞKİLAT VE GÖREVLERİ HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 54 |
| Tarih: | 29.01.2014 |
ABDULLAH LEVENT TÜZEL (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, hepinizi selamlıyorum.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı kapsamında bir torba yasayla karşı karşıyayız ama özellikle bu 9'uncu maddenin, ne aile kavramıyla ne de sosyal politikalarla bağdaşır bir yanı yok. Özellikle emekçi ailelerinin sefaletini ve yoksulluğunu büyüten, zenginlerin isteklerine göre düzenlenmiş bir yasa maddesi ve tabii ki yani genel gerekçede belirtilen toplumun tamamını gözeten, eşitlikçi ve adaletli bir yaklaşımdan çok çok uzak, sosyal yönü bulunmayan, yine zenginlere çalışan bir yasa maddesi. Kuruluşunda, gerekçesinde "İstanbul Uluslararası Finans Merkezi Strateji ve Eylem Planı kapsamında tahkim yargılamalarındaki harç bedelleri yüzde 50 oranında alınır." tarzında bir düzenleme. Yani nedir bu? Yine zengin sınıfına, sermaye kesimine getirilen bir imtiyaz.
İstanbul'u çoktandır emekçilerden uzaklaştırmak, emekçileri sürgün etmek ve uluslararası kapitalist sermayenin ihtiyaçları doğrultusunda banka, finans ve onların görüntüsüne denk düşen bir şehir yapılanması hâline getirmek için uzun zamandır uğraşılıyor. Galataportlar, Haliçportlar, çeşitli alışveriş merkezleri, kültür merkezleri adı altında bu rant ve yolsuzluk ekonomisini bir kez daha sermayeye böyle bir pasta hâlinde sunan düzenleme burada da karşımıza çıkıyor.
"Kimin ihtiyacı?" derseniz, bu ihtiyaç yıllardır bu sermaye kesimlerine hizmet eden, bir kez daha Hükûmetin saptadığı, İstanbul halkını zerrece dikkate almadığı, sormadığı bir düzenleme. Özellikle bu 17 Aralık yolsuzluk tartışmalarından, soruşturmalarından sonra böyle bir düzenlemenin gelmesi gerçekten düşündürücü. Özellikle Başbakan, son günlerde, TÜSİAD Başkanının yaptığı açıklamadan sonra bu sermaye örgütüyle girdiği polemikte "Bu ülkede zenginleştiyseniz bizim sayemizde zenginleştiniz, biz ama size rağmen bu ülkede iktidar olduk." deyip ha bire bununla bir atışma içerisinde.
Yine, en son, "Türkiye'de artık kazanan, elitler, belli sermaye çevreleri değil, 76 milyon olacak." diyor. Yani bu yasayı hazırlarken... Elit bir kesimin, sermaye çevrelerinin, TÜSİAD'ın, MÜSİAD'ın, onların kurdukları, yönettikleri vakıfların, bu Hükûmet çevrelerinin eliyle zengin olmuşların yine isteği doğrultusunda hazırlanmış bir yasa teklifi ortada ama Başbakan dönüp halka karşı yine "Biz 76 milyonun refahını düşüneceğiz." diyor.
Üstüne üstlük ne diyor? "Bu ülkede refah öyle bir seviyeye geldi ki artık kapıcılar bile araba sahibi oldu." diyor. Şimdi, Evrensel gazetesinde bugün bir haber var ve orada kapıcılardan bir tanesi, Recep diyor ki: "Ne araba sahibi olması canım, biz araba gibi evlerde yaşıyoruz." Evet, aynen bu kelimeyi kullanıyor, "Araba kadar evde yaşıyoruz." diyor. Tek göz odada, 4 kişilik ailesiyle birlikte o apartmanda yaşayanlara hizmet ederken kendisi bütün hayatını o tek göz odada sürdürmek zorunda. "Ben böyle bir yerde yaşayacak olsam araba çoktan alırdım." diyor. Yani ülkenin gerçekliği böyleyken Başbakan hâlâ "tüyü bitmemiş yetim hesabı" o çok sevilen kavrama sığınıyor.
En çok kullanılan kavramlardan bir tanesi de ne? "Hepimiz aynı gemideyiz, bu gemi batarsa hepimiz birden gideriz." Ama milyon dolarlarını dövize yatırıp döviz üzerinden para kazananlar, bu 17 Aralık, yolsuzluk sonrası bu fahiş artışlar üzerinden hesap kitap yaparken bunun ceremesini, faturasını ödeyecek olan yine kapıcı Recepler oluyor.
İşte bu adaletsizliğe karşı, bu kent soygununa, kent suçuna karşı İstanbul'da namuslu bir aday, Sırrı Süreyya Önder de diyor ki halka: "Artık şehir senin. Bu hırsızların, bu soyguncuların, bu rantçıların ülkeyi, İstanbul'u işgaline izin vermeyelim. Şehre, kent yaşamına sahip çık." Gezi'de bu oldu, halk ayağa kalktı ama hazirandaki Gezi'den öğrenmeyen Başbakan ve AKP Hükûmeti, yine bu yasaları getirip, öbür taraftan da halkı manipüle edip bu ülkeyi yönetmeye devam ediyor. Başbakan şunu açıklasın: "Ananas, ananas." denip duruyor ya, o Uganda'daki rafineri ihalelerini alan hangi büyük servet sahipleri, hangi zengin firmalar, hangi kapitalist şirketler, hangi uluslararası bağlantılar, bunu açıklasınlar.
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Tüzel.
ABDULLAH LEVENT TÜZEL (Devamla) - Ben de teşekkür ediyorum. (BDP sıralarından alkışlar)