GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: BURSA MİLLETVEKİLİ AYKAN ERDEMİR'İN 2014 YILI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE KANUNU TASARISI'NIN 15'İNCİ MADDESİ ÜZERİNDE CHP GRUBU ADINA YAPTIĞI KONUŞMASI SIRASINDA ADALET VE KALKINMA PARTİSİNE SATAŞMASI NEDENİYLE
Yasama Yılı:4
Birleşim:35
Tarih:18.12.2013

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bildiğim kadarıyla, Aykan Bey iyi bir akademisyen ve burada, kürsüde bir keresinde "Ben derslerime başlarken edeple başlarım, erdemle başlarım." demişti. Bu da ilkeli bir insan olduğu duygusunu, izlenimini oluşturuyor.

Şimdi, isterseniz, bakın, az önce ahlaktan bahsettim, ahlak ilkeli olmaktır, erdemli olmaktır. O hâlde hatırlayalım: Şimdi, siz burada masumiyet karinesini yok ettiniz, yargısız infaz yaptınız. Henüz, daha gözaltı aşamasında olan ve suçu sübut bulmamış insanların haysiyetlerine ve onurlarına dönük öyle bir suikast yaptınız ki, öyle bir haysiyet cellatlığı yaptınız ki...

RECEP GÜRKAN (Edirne) - Siz, on yıldır yapıyorsunuz, on yıldır!

MAHİR ÜNAL (Devamla) - Bakın, kimden gelirse gelsin, geçmişte bunu... Bakın, arkadaşlar, iki yanlış bir doğru etmez. (CHP sıralarından gürültüler)

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Doğru, iki yanlış bir doğru etmez, doğru.

MAHİR ÜNAL (Devamla) - Şimdi, şunu konuşamayız...

Bakın, ahlaklı olmak şu demek değildir: "Siz bize şunu yaptınız, biz size şunu yapıyoruz." demek değildir.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Ali Tatar ne diyordu, Ali Tatar?

KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) - Ali Tatar'dan nasıl özür dileyeceksiniz?

MAHİR ÜNAL (Devamla) - Bu Meclis bir karar verecek, buradaki milletvekilleri...

VELİ AĞBABA (Malatya) - Sayın Ünal, Ali Tatar intihar etti, kendini vurdu, yarın ölüm yıl dönümü.

BAŞKAN - Sayın Ağbaba, ben Sayın Ünal'ı duyamıyorum ya!

MAHİR ÜNAL (Devamla) - Sayın Ağbaba, müsaade et!

VELİ AĞBABA (Malatya) - Yarın ölüm yıl dönümü Ali Tatar'ın.

MAHİR ÜNAL (Devamla) - Bakın, hepimiz yetişkin insanlarız ve buraya çıkıp konuşabilecek erişkinlikte insanlarız.

KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) - O onurluydu, intihar etti.

MAHİR ÜNAL (Devamla) - Dolayısıyla, sözünüz varsa gelin buradan konuşun da konuşabilelim ama şunu yapmayalım: Haysiyet cellatlığı yapmayalım, itibar suikastları yapmayalım, suçu kesinleşmemiş insanların haysiyetlerine ve onurlarına dönük buradan pervasız ifadeler kullanmayalım. "Geçmişte şu olmuştu, bu olmuştu." demek, bunu devam ettirmek demektir. Dolayısıyla, burada, bu Meclis, tarihî bir Meclistir; bu Meclis, bunu başarabilecek bir Meclistir.

KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) - Onlarca kişi öldü Mahir Bey, onlarca kişi!

MAHİR ÜNAL (Devamla) - Ben, burada, birilerine sataşmak adına da bunları söylemiyorum, sadece ahlaki bir ilkeyi hatırlatmak için bunları söylüyorum. Bir akademisyenin, erdemi kendisine değer edinmiş akademisyenin böyle bir konuşma yapmasını da bir milletvekili olarak açıkçası kabul edemiyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

MUHARREM İNCE (Yalova) - Sayın Başkan, biz kimseyi peşinen suçlu kabul etmiyoruz, böyle bir düşüncemiz yok.

MAHİR ÜNAL (Devamla) - Ama bütün konuşma bunun üzerine.

MUHARREM İNCE (Yalova) - Ama söylemek istediğimiz şu: Bir soruşturma yürürken polis müdürlerini görevden alıyorlarsa, savcıları görevden alıyorlarsa birilerini korumak, önlem almak çabası demektir bu; birincisi bu.

MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) - Milleti kandırmayın! Hiçbir savcı görevden alınmadı.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) - İktidarın savcıyı görevden alma yetkisi var mı?

MUHARREM İNCE (Yalova) - İkincisi, iki yanlış bir doğru tabii ki yapmaz. Ama, insanların onuruyla oynadıkları için intihar eden insanlar vardı. Genelkurmay Başkanını terörist ilan ettiler. "Ergenekon'un kasası" dedikleri insanın cenazesini belediye kaldırdı, belediye. Cebinde beş kuruş para çıkmadı. Neredeydi o vicdanlılar o zaman? (CHP sıralarından alkışlar) Bunları görmediler mi? Bunların hesabını verecek, herkes verecek! Bu dünyada da verecek, öbür dünyada da verecek! (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Biz bu dünyanın peşindeyiz, gerisi bizi ilgilendirmez.

BAŞKAN - Tamamdır.

MUHARREM İNCE (Yalova) - Bu dünyada bu hesap verilecek, herkes verecek bu hesabı!

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) - Sayın Başkan, burası mahkeme değil. Öncelikle Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunu birileri mahkemeye dönüştürmesin.

"İki yanlıştan bir doğru çıkmaz." ifadesini şunun için kullandım: "Tencere dibin kara, seninki benden kara." diyerek bir üslup atışması veya tartışması için buraya gelmedik biz. Dolayısıyla, burada, öncelikle her birimiz kendi ilkelerimiz doğrultusunda konuşmak durumundayız ve ebeveyn-çocuk ilişkisi ya da çocuk-çocuk ilişkisiyle burada siyaset yapamayız. Biz buraya yetişkin insanlar olarak geldik. "Sen şunu yaptın, ben bunu yaptım." siyasetini yapmayalım anlamında bunu ifade ettim. Dolayısıyla, geçmişteki yargılamaların da soruşturulacağı yer burası değildir ama Meclis karar alırsa başka bir sonuç çıkar.

MUHARREM İNCE (Yalova) - Sayın Başkanım, ebeveyn-çocuk ilişkisi... Duyan da kreşteki çocukları zanneder.

RECEP ÖZEL (Isparta) - Öyle bir şey var mı ya!

MUHARREM İNCE (Yalova) - Biz kreşteki çocuklardan söz etmiyoruz.

BAŞKAN - Hayır, öyle değil.

MUHARREM İNCE (Yalova) - Yatak odasından para sayma makinesi çıkan çocuklardan söz ediyoruz...

BAŞKAN - Hayır, o başka. Sayın İnce, bir saniye...

MUHARREM İNCE (Yalova) - ... 4,5 milyon dolar paradan söz ediyoruz.

BAŞKAN - Şimdi, bakın, bu 50 kere söylendi de bahsettiği...

MUHARREM İNCE (Yalova) - Kreşten söz etmiyoruz biz.

BAŞKAN - Bir şey demiyorum.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) - Buna yargı karar verir Sayın Başkan. Meclis de bunun arkasında dursun, yargı da buna karar versin.