GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2014 YILI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE KANUNU TASARISI İLE 2012 YILI MERKEZİ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI NEDENİYLE
Yasama Yılı:4
Birleşim:29
Tarih:12.12.2013

ABDULLAH LEVENT TÜZEL (İstanbul) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi Halkların Demokratik Partisi adına saygıyla selamlıyorum. Hızlı bir şekilde değerlendirmelerimi paylaşacağım.

Öncelikle, halklarının özgürlüğü için bedel ödeyenleri selamlamak istiyorum yakında kaybettiğimiz Mandela'dan 13 Aralık 1980'de darbecilerin astığı 17 yaşındaki Erdal Eren'e. (CHP sıralarından alkışlar) Erdal Eren halkların gönlünde hep 17 yaşında olarak kalacak. Biraz önce her iki bakan da Malatya'daki kazadan dolayı başsağlığı dilediler ama Malatya'nın bir beldesinden kent merkezine giderken ölen öğretmenler ve yaralanan sağlıkçılar, onlar servis aracındaydılar ve olan biten aslında bir iş cinayetiydi. Dolayısıyla, bu iş cinayetinden hem Çalışma Bakanı hem Ulaştırma Bakanı -o kara yolundan sorumlu Bakan- her ikisinin de sorumluluk duyması gerekir ve bunu açıklamaları gerekir. Bir yıl boyunca iş cinayetlerinin sayısı 1.075'i bulmuştur, her gün artmaktadır ve "Bu iş cinayetleriyle ilgili oranlar düşüyor." diyerek Hükûmet bu sorumluluktan kurtulamayacaktır.

Değerli milletvekilleri, İnsan Hakları Haftası'ndayız. Yaşam hakkı ihlalleri devam ediyor, toplantı ve gösteri hakları ihlal ediliyor, örgütlenme hakkı ihlal ediliyor. Gever'de 3 yurttaşımız katledildiler ve bunların açığa çıkartılmasını istiyoruz, talep ediyoruz.

Özgürlük ve demokrasiden başka şansımız yok ama bütçe görüşülürken dahi, bütçeye şerh koyan Barış ve Demokrasi Partisinin buradaki demokratik hakkına müdahale ediliyor. Ve bu şekilde bu bütçe meşruiyetini zaten kaybediyor, özürlü bir bütçe olarak karşımıza çıkıyor. Barış ve Demokrasi Partisi bu bütçeye dair görüşlerini, "Kürdistan" ifadesi kullandı diye, topyekûn bu bütçeden silip atabiliyorsunuz. Böyle bir şey Parlamentonun tarihinde görülmüş değildir ve kabul edilemez. Onları seçmiş, bu Meclise göndermiş 3 milyonu aşkın halkın iradesine siz ipotek koyuyorsunuz. Ve bu rejimi bir demokrasi olarak ilan edemezsiniz.

Değerli milletvekilleri, yani Sayın Başbakan konuşmasında millî iradeden söz edip duruyor. "Millî irade" dediğiniz şey sadece Adalet ve Kalkınma Partisine oy veren vatandaşların temsil ettiği irade midir? Böyle bir yaklaşım olamaz.

Değerli milletvekilleri, Hükûmetin hep sarıldığı, ta iktidara geldiğinden beri bu metafora dönüştürdüğü "3Y" ile bütçeyi ele almak istiyorum: Yolsuzluk... Evet, Sayıştay raporları hep konuşuldu ve Çalışma Bakanlığının da aslında denetlenemediği ortaya çıktı. İŞKUR'un incelenen belgeleri kabul edilemez olarak gösterildi. Sayıştay raporları basına geçtiği gibi, 15 milyarlık açıklanamayan ve fazla harcanan, ancak savaş ve seferberlik hâlinde kullanılabilecek bir harcamadan söz ediliyor. Ve bu raporlar buraya gelmedi, aydınlatılmadı. O nedenle yolsuzluklarla mücadeleyi AKP Hükûmeti ağzına alamaz.

Aynı şekilde, yoksulluk... Biraz önce Sayın Bakan da burada ifade etti ve Başbakan konuşmasında yine çay simit hesabı yaptı. Yani 804 lira asgari ücret alan işçi, emekçi ailesine, 5 çocuklu aileye her gün çay simit tüketirse 450 lira harcayacağını... Peki, geri kalanı ne? Yani, kira, ulaşım ve giderleriyle siz "804 lirayla yaşayın." diyorsunuz ve 40 milyon icra dosyasıyla borçlu yurttaşlar, "Kredi kartı kullanmayın." diye onların taleplerine yanıt veriyorsunuz.

Yasakları zirve yaptınız. Muğla'da, Başbakan gidecek diye dört gün olağanüstü hâl ilan edildi. Keşan'da gençler gözaltına alınıyor ve Milli Güvenlik Kurulu tutanakları ifşa edildiğinde vatana ihanet suçlaması yapılıyor. Halk, vergileriyle bu bütçeyi çekip çeviriyor ama bu vergiler güvenliğe, örtülü ödeneğe, Diyanetin bütçesine ayrılıyor. "Özelleştirmeyle 100 milyar kazandık." diyen Başbakan; işte, Yatağan'da, işçiler özelleştirmeyle ekmeklerinin elinden alınacağını bildiği için açlık grevine yatıyor. 4/C'lilerin durumu, taşeron işçilerinin durumu, ev işçilerinin durumu, bunlar ha bire yakınıp duruyorlar, eşitlik, kadro, güvence istiyorlar ve bunun karşısında KESK'li işçiler, emekçiler 19 Aralıkta satış sözleşmesine "hayır" diyor ve bütçeden pay istiyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ABDULLAH LEVENT TÜZEL (Devamla) - Halkın ne istediği ortada. Bu bütçe...

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Tüzel.

ABDULLAH LEVENT TÜZEL (Devamla) - Sayın Başkan, bir dakika, sözlerimi tamamlıyorum.

BAŞKAN - Veremeyeceğim, hiçbir arkadaşınıza vermedim, size veremem, eşitsizlik yapamam, kusura bakmayın.

ABDULLAH LEVENT TÜZEL (Devamla) - Bu bütçe alın teri hırsızlığıdır; bu bütçe yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklar bütçesidir.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Tüzel.

ABDULLAH LEVENT TÜZEL (Devamla) - Bu bütçenin altında imzası olanlar alın teri hırsızlığı yapmaktadır ve biz de bu bütçeyi kabul etmiyoruz.

BAŞKAN - Sayın Tüzel, süreniz bitti. Hiçbir arkadaşa artı süre vermedim, size de veremeyeceğim.

ABDULLAH LEVENT TÜZEL (Devamla) - Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)