| Konu: | SAĞLIK BAKANLIĞI VE BAĞLI KURULUŞLARININ TEŞKİLAT VE GÖREVLERİ HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 25 |
| Tarih: | 04.12.2013 |
ABDULLAH LEVENT TÜZEL (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, size de teşekkür ederim Değerli Milletvekilim.
Şimdi, sağlıkta "Tam Gün Yasası" diye konuşulan bir yasayı görüşüyoruz ama gerçekte, yurttaşlara sağlık hizmeti sunacak ve hekimlerin ettikleri yemine bağlı kalacak onurlu bir yaşam ve onurlu bir sağlık hizmeti sunmaları açısından bir düzenleme olmadığını söylüyoruz çünkü öncelikle, bu düzenlemeyi meslek örgütü olarak Türk Tabipleri Birliği eleştiriyor, doğru bulmadığı bir düzenleme. Niye Sağlık Bakanlığı böyle bir düzenleme hazırlar? Geçmişte olduğu gibi "İdeolojik davranıyorlar." denebilir ama ben eminim ki Türk Tabipleri Birliği hekimlerin hakkını, sağlık hizmeti bekleyen yurttaşların hakkını koruyarak, bunun için bu yasa düzenlemesine karşı çıkıyorlar, hekimin de hastanın da sağlık hakkını savunuyorlar.
Aslında, bu düzenleme Sağlıkta Dönüşüm Projesi'nin, programının yarattığı sorunları yeniden büyütmekte, kesinlikle çözmemekte; bu yönüyle de hekime de zarar, hastaya da zarar. Her zaman olduğu gibi, özelleştirmeci, özelci, piyasacı mantık bu alanda karşımıza çıkıyor; sağlık hizmetini parayla satmak ve açıkçası, herkesi bu hizmeti parayla satın almaya zorluyor. Türk Tabipleri Birliği diyor ki: "Bu, aslında hekimi, bilgisini, emeğini özele pazarlamaktır." Duyuyoruz, İstanbul üniversiteleri hastanelerinde profesörler, doçentler özel hastanelerle anlaşma yapıyorlar. 35 bin liralık rayiç yeterince karşılık bulmadığı için, 15 bin lira kazandırma güvencesiyle bu hocalarımız özele emeğini satıyorlar. Zararı kim görüyor? Bu değerli hocalardan hizmet almak isteyen ve sağlığını bu hocalara emanet eden, onlara güvenen hastalar. Hani ne oldu, bıçak parasına, muayene hizmetlerine karşı çıkılıyordu? Ama, bu düzenlemeyle bunlar kural hâline getiriliyor ve sorunlar büyütülüyor. Tabii, üniversite memnun olabilir, bu olanağa kavuşmuş olan hocalar memnun olabilir ama acısı hastadan çıkıyor, bir bütün olarak yurttaşlardan çıkıyor. Sadece bu da değil, büyük gürültülerle getirilen aile hekimlerine yeni yükümlülükler getiriliyor bu tasarının düzenlemesine, bütününe bakıldığında. Zaten yeterince hoşnutsuz olan aile hekimlerine ayda 2 kez acilde zorunlu nöbet düzenlemesi, yine, çok önemli olan iş yeri hekimliğini yani uzman hekimliğini alelade bir hizmete dönüştürüp bütün hekimlere ayda otuz saat bu şekilde, iş yerinde çalışma düzenlemesi getirilmesi yani bu alandaki açıkları, ihtiyaçları bu şekilde kapatmak tam anlamıyla piyasacı mantığın getirdiği bir şey.
Şunları paylaşmak istiyorum değerli milletvekilleri: Bugün gazetelerde bir haber vardı, bir fotoğraf, Sakarya Eğitim ve Araştırma Hastanesinden bir fotoğraf. Ameliyata girmeye hazırlanan, tekerlekli sandalyede peş peşe dizilmiş, tren vagonu gibi dizilmiş hastalar, birbirlerini itekliyorlar, başlarında da bir tane hasta bakıcı. Tabii "Bu ne rezillik!" diye herkesin aklına geliyor. Evet, bu rezilliğin sorumlusu, ameliyata gidecek o 3 hastayı, hasta yurttaşı peş peşe götüren, onları kontrol eden hasta bakıcı değil tabii ki ama görüyoruz ki bu sorumsuzluğun bedeli o personele, o yetersiz hizmetle emeği sömürülen, tıpkı özeldeki emeği sömürülecek hekimler gibi, o hasta bakıcıya sorulmak isteniyor.
Bakanlığa sormak gerekiyor: Bağımsız, hiçbir dayatmaya, baskıya tabi kalmaksızın, onuruyla bu mesleğini, sanatını icra etmek isteyen, bağımsız çalışmak isteyen hekimlere niye ruhsat verilmiyor; niye, hukuksuz bir şekilde, ruhsat verilmiyor? Bunun karşısında, liyakate, akademik hizmete, öğrenciye eğitim hakkını sunmayan birtakım yandaş hocalara, CEO'lara profesörlük unvanı vermek isteyen bu düzenlemeyi niye hazırlıyorsunuz?
Sağlık politikaları, yurttaşlara sağlık hizmeti sunmuyor âdeta sağlık hırsızlığı yaparak yurttaşın sağlığından alıp götürüyor. Biz, hekime de, yurttaşa da onurlu, sağlıklı bir yaşam ve sağlıklı, kaliteli bir gelecek istiyoruz. Böyle bir yaklaşımı savunuyoruz, o nedenle bu düzenlemelere, bu tasarıya karşı çıkıyoruz.
Teşekkür ederim. (BDP sıralarından alkışlar)