GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: YARGI HİZMETLERİ İLE İLGİLİ OLARAK BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI (S. SAYISI 475)
Yasama Yılı:3
Birleşim:126
Tarih:27.06.2013

BDP GRUBU ADINA EROL DORA (Mardin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 475 sıra sayılı Yargı Hizmetleriyle İlgili Olarak Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın görüşmelerinin ikinci bölümü üzerine Barış ve Demokrasi Partisi adına söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, ben de fırsat bulmuşken kendimce çok önemli bulduğum iki konu hakkında birtakım değerlendirmelerde bulunacağım; biri seçim barajı, diğeri de hazine yardımı. 

Seçim barajı, siyasi partilerin parlamentoda temsil hakkı elde etmesi için ulusal veya yerel düzeyde toplam geçerli oyların belirli bir yüzdesini almalarını zorunlu kılan düzenlemedir. Bu düzenleme küçük partilerin parlamentoya girmesini engellemekte, diğer bir deyişle belli bir sayının altında kalan toplumsal grupların ekonomik, siyasal, kültürel vesaire talep ve beklentilerinin Parlamentoda temsiline imkân vermemektedir. Böyle bir düzenlemenin gerekçesi, Parlamentoda yer alacak parti sayısını düşük tutarak hükûmetlerin kurulmasını kolaylaştırmak ve böylece siyasi istikrarı sağlamak olarak nitelendirilmiş olsa da demokrasinin önüne konulmuş bir engel olarak uygulamada yerini bulduğu gerçeği göz ardı edilemez.

Seçim sistemlerinden nispi temsil sistemini uygulayan demokratik ülkelerin bir kısmında seçim barajları uygulanmakta ise de bu barajlar yüzde 1 ile yüzde 5 arasında değişmektedir, en yüksek oran ise yüzde 10 ile Türkiye uygulamasıdır. Çoğulcu demokratik sistemlerin temeli olan seçimlerde farklı görüşte olan kesimlerin Parlamentoda temsiline olanak vermesi açısından nispi temsil esasına dayalı seçim sistemleri dünyanın birçok yerinde olduğu gibi Türkiye'de de 1961 yılı itibarıyla uygulanmaktadır. Fakat, bu çoğulcu sistemin bir bakıma sınırlandırılması için aynı anda baraj uygulanmış ve partilerin Mecliste temsili zorlaştırılmıştır.

Bugün uygulanmakta olan yalnızca ülke barajlı nispi temsil sistemidir. Ancak, ne var ki baraj oranının bu derece yüksek olmasının demokratik sistemin işlemesini zorlaştırdığı da kuşkusuzdur. Örneğin, bazı illerde yarıdan fazla oy almasına rağmen, birçok parti ülke barajını aşamaması sebebiyle Parlamentoda temsil edilmemektedir. Bu, hem birçok oyun boşuna gitmesine hem de oy verdiğini partinin Meclise girmediğini gören halkta güvensizliğe yol açmaktadır. Ayrıca, siyasi zeminde yeni ve farklı fikirleri savunan küçük partilerin yok olup gitmesi, iktidarın yıllarca aynı parti ya da partilerce sürdürülmesi de ülke barajının yüksek olmasının sebep olduğu önemli sorunlardır. Nitekim bu sorun özünde demokrasi sorunu olagelmiş ve halk nezdinde demokrasiye olan güven ve inancı da söndürmüştür. Seçmenin irade beyanı, ayniyetini koruyarak seçimin sonucu üzerinde serbestçe ağırlığını duyurmalıdır. Oysa engeli aşamayan doğrultudaki oy sahiplerinin irade beyanları tercihlerine aykırı olarak değerlendirildiğinden seçmenin serbestliği ihlal edilmektedir. Eşit oy demek, seçimin herkes için eşit şartlarda geçmesi ve seçim sonuçlarının alınmasında her oyun eşit değerde kabul edilmesi oylara eşit muamele yapılması demektir. Ne var ki engelli d'Hondt düzeninde oylar, engeli aşan ve aşamayan doğrultuda bulunmalarına göre değişik işleme bağlı tutulmaktadır. Engeli aşan doğrultudaki oylar geçerli sayılmakta, aşamayan doğrultudakiler ise hem geçerli sayılmamakta hem de nitelik değişikliğine uğratılmaktadır. Nitekim, bu durum, Anayasa'daki demokratik hukuk devletine aykırılık teşkil etmektedir. Çünkü, yurt çapında seçmen azınlığının oylarını toplayabilmiş bir siyasi parti, Meclisteki koltukların çoğunu elde edebileceğinden, böyle bir seçim düzeni demokratik sayılamayacak bir iradeyi iş başına getirebilecek niteliktedir.

Netice itibarıyla, barajın seçim sonuçlarında bazı değişiklikler yaptığı ve fazla oy alan partiler yararına sonuçlar meydana getirdiği görülmektedir. Seçim barajının yarattığı bu durum, halkta demokrasiye güveni azaltmakta ve seçmen üzerinde yaratılan psikolojik baraj oy kullanma oranına da sirayet etmekte, halk oy kullanma hakkını kullanmayı tercih etmemektedir.

Halk iradesinin birebir etkisini bulduğu milletvekili seçimlerinin demokratikleştirilmesi ve halk iradesinin Türkiye Büyük Millet Meclisine yansıması adına, seçim barajının düşürülmesi zaruret arz etmektedir. Partimizin verdiği kanun teklifinde seçim barajı yüzde 3'tür. Bu oranın gayet adil ve Avrupa ölçütlerine uygun olduğunu düşünmekteyiz. Demokratikleşme adımlarının olmazsa olmazlarından biri olan seçim barajının düşürülmesi için Meclisin harekete geçmesi gerektiğini düşünmekteyiz.

Değerli milletvekilleri, siyasi partilere sunulan hazine yardımlarının adil ve hakkaniyetli bir şekilde dağıtılmaması, demokrasimizin temel sıkıntılarından biridir. Siyasi partilerin finansmanı konusu, Türkiye siyasetinin uzun yıllar süren tartışma konularının başında yer almaktadır. Bu konu, siyasi partilerin devlet bütçesinden alacakları yardımlarla irtibatlanınca, birbiri ardına gelen kanun değişiklikleriyle Anayasa Mahkemesinin verdiği kararlar da ayrıca gündem oluşturmuştur. Belirtmek gerekir ki söz konusu tartışmalar hâlen de devam etmektedir. Mevcut Siyasi Partiler Kanunu'ndaki hazine yardımına ilişkin düzenleme, toplumsal adalet ve eşitlik ilkelerini zedeler niteliktedir. Gelişkin demokrasilerde siyasi partilerin bağımsızlıklarını teminat altına almak ve yaşayacakları muhtemel ekonomik sıkıntıların önüne geçmek amacıyla yapılan hazine yardımı, Türkiye'de belirli bazı partilerin seçim yarışına bir adım önde girmesini sağlayan başka bir amaca hizmet etmektedir.

İlk olarak 1965 yılında Siyasi Partiler Kanunu'na giren devlet yardımı, genel seçimlerde alınan yüzde 5'lik oy oranı ve belirli bir teşkilat sayısı şartına bağlanmıştır. Ancak, bu madde ve bundan sonra yapılan değişiklik de Anayasa Mahkemesi tarafından eşitliğe aykırı olduğu gerekçesiyle bozulmuş, akabinde yeni bir düzenlemeye gidilmiştir. Ancak, 1982 darbesinden sonra siyasi partilerin faaliyetlerini kısıtlayan cunta yönetimi yeni kanunda devlet yardımına yer vermemiştir.

1984 yılında getirilen bir düzenleme ile devlet yardımı getirilmiş, 1988 yılında ise bu yardıma, genel seçimlerde toplam geçerli oyların yüzde 7'sinden fazla oy alma şartı getirilmiştir. Anayasa Mahkemesine yüzde 7'lik sınırın çok yüksek bir sınır olduğu yönünde yapılan başvurular eşitliğe aykırı olmadığı gerekçesiyle reddedilmiştir.

Ancak, 1990 yılında, Türkiye Büyük Millet Meclisinde 10 milletvekili bulunan partilerin yüzde 7'den fazla oy almamış olsa bile devlet yardımı alabilecekleri hükmü getirilmiş, daha sonra da bu hükümdeki sayı en az 3 milletvekili olarak düzenlenmiştir.

1995 yılında ise hâlen Anayasa'da mevcut olan madde 68'de "Siyasi partilere, Devlet, yeterli düzeyde ve hakça malî yardım yapar." düzenlemesi getirilerek hazine yardımı anayasal güvenceye alınmıştır.

Ancak, her  ne kadar siyasi partilerin mali yardım almaları yönünde anayasal hüküm bulunmaktaysa da en az 3 milletvekili bulunan partilerin hazine yardımı alabileceği şeklindeki düzenleme 2005 yılında AK PARTİ Hükûmeti tarafından değiştirilerek Türkiye Büyük Millet Meclisinde milletvekili bulunan partilerin hazine yardımı almaları engellenmiş, aslında cunta döneminde yapılan düzenleme geri getirilmiştir. Türkiye gibi siyasi partilere yapılan yardım ve bağışların çok sıkı kurallara tabi tutulduğu ve partilere bağış yapma geleneğinin Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri'ndeki gibi gelişmediği bir yerde devletten yapılan kaynak aktarımı önem kazanmaktadır.

Bilhassa son yıllarda iletişim teknolojisinin gelişmesiyle birlikte, siyasi partilerin maliyetleri daha da artmış bulunmaktadır. Öte yandan, belirli bazı partilere hazineden yardım yapılırken diğerlerine yapılmaması da bazı partilerin seçim yarışına bir adım önde olarak devlet desteğiyle girmesine neden olmaktadır. Örneğin, 12 Haziran 2011 tarihinde yapılan genel seçimlerde hazineden partilere aktarılan yardım yaklaşık olarak 328 milyon Türk lirasıdır. Bu paranın partilere dağılımı ise şöyledir: AK PARTİ 187 milyon, CHP 84 milyon, MHP 57 milyon TL'dir.

Seçim barajı ve hazine yardımı konusu birlikte düşünüldüğünde, adil bir seçim yarışından söz etmek mümkün müdür? Aynı zamanda Meclisin meşruiyetine de gölge düşüren bu adaletsizliğin ortadan kaldırılmasının hepimizin görev ve sorumluğunda olduğunu hatırlatıyor, tekrar Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.