| Konu: | YARGI HİZMETLERİ İLE İLGİLİ OLARAK BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI (S. SAYISI 475) |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 126 |
| Tarih: | 27.06.2013 |
GÜRKUT ACAR (Antalya) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, yargı hizmetleriyle ilgili bir tasarıyı konuşuyoruz. Ne var bunun içinde? Kanun hükmünde kararnameyle yapılanmaya çalışılan bir hukuk var. Anayasa Mahkemesi bunu yetki kanunu kapsamında olmadığı için iptal etti. "Gerekçede iptal edildi ama Anayasa'ya aykırılık yok." deniyor ama bu da gerçeği yansıtmamaktadır, bu düzenlemelerin içerisinde Anayasa'ya aykırı hükümler vardır. Anayasa Mahkemesi içeriğe geçmeden yetki kanunu dolayısıyla iptal kararı vermiştir. Muhalefet gerekçelerine baktığınızda, kanun hükmünde kararnamenin içinde Anayasa'ya aykırı birçok hüküm vardır. Bir yetki alıp içine her şeyi doldurarak hukuk yapılamaz.
Bakın, bugün Türkiye'nin en önemli sorunlarının başında yargı sistemi, adalet sistemi gelmektedir. Bu tasarıda buna bir çözüm var mı? Yok. İnsanlar beş yıldır, altı yıldır tutuklu, milletvekillerimiz Mustafa Balbay, Mehmet Haberal'la beraber 8 tane milletvekili tutuklu. Buna bir çözüm var mı? Yok. İnsanlar hapishanelerde hastalıklarla boğuşuyor, hastaneye gidemiyor, bu tasarıda buna çözüm var mı? Yok. Hâkimlik teminatı altüst edilmiş durumda, soruşturma yapan savcılar sanıklardan önce yargılanıyor. Bu ne demektir? Artık, Türkiye'de gerçekten adalet aramak, gerçekten hâkimlik ve savcılık yapmak kahraman hâkimlere, kahraman savcılara, sürgünleri, soruşturmaları göze alanlara kalmıştır. Burada adalet olur mu?
Kadrolaşma anlayışıyla hukuk, adalet olmaz değerli arkadaşlarım. Bugün bakıyorsunuz, Danıştay Başkanlığı seçimi yapılamıyor. Neden? Çünkü "Orada cemaat-Hükûmet çatışması var." deniyor. Eğer bir ülkenin en üst idari yargı organının başkanının seçiminde cemaat tartışmaları yaşanıyorsa yazıktır o ülkeye, yazıktır o ülkenin yargısına.
Değerli arkadaşlar, bakınız, Silivri'de süren ve daha önce sonuçlanan yargılamalarda en fazla gündeme gelen konu sahte dijital veriler, sahte bilgisayar dokümanlarıdır. Birçok belgenin yalan olduğu ortaya çıkmasına rağmen, o belgelere dayanarak yargılama sürüyor. Bu tasarıda buna ilişkin bir çözüm var mı? O da yok, maalesef yok.
Bakın, Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündeminde bir uluslararası anlaşma var. Türkiye bunu imzalamış yani iradesini ortaya koymuş. Bu tasarı, sahte dijitallerin önüne geçecek bir anlaşma: Sanal Ortamda İşlenen Suçlar Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı. Bu tasarı iki yıldır Türkiye Büyük Millet Meclisinde bekliyor. Önemli bulunmuş, değerli bulunmuş, imzalanmış ama bu tasarı bir türlü gündeme gelmiyor. Neden? Bakın, şimdi, Silivri'de insanlar sahte dijital delillere dayalı olarak mahkûmiyet kararlarıyla karşılaşacaklar ama bunu önleyebilecek olan bir düzenleme Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminde bekletiliyor, komisyondan da geçtiği hâlde bekletiliyor. Bunun nedeni nedir? Silivri yargılamasının bitmesi mi bekleniyor? Böyle bir adalet olabilir mi? Böyle bir vicdansızlık nasıl olabilir? Bunun adı adaleti engellemektir, bunun adı adaleti yanıltmaktır. İktidar bu suçları sürekli işlemektedir. Bu tasarı bir an önce gündeme alınıp görüşülmelidir. Unutmayın, adaletin olmadığı yerde hiçbir şey ayakta kalmaz, kalamaz, kalmayacaktır.
Değerli arkadaşlarım, biraz önceki konuşmama da AKP'den sayın konuşmacı arkadaşlarım çok sert tepki verdiler. Şunu söylemek istiyorum: Bakınız, orada söylediklerimizin hepsi gerçeklerdir ama o eleştirilerin aynısını söylediğimiz zaman büyük tepki veriyorsunuz. Bu, doğru değildir. Biz burada muhalefet olarak doğruları dile getirmek, eleştirilerimizi söylemek zorundayız. Biz burada gerçeklere bir ışık tutuyoruz?
HARUN KARACA (İstanbul) - Eleştirilerinizi söyleyin, hakaret etmeyin.
GÜRKUT ACAR (Devamla) - ?ama görüyorum ki gerçekleri bile artık reddetmek, görmezden gelmek, konuşmaları sürekli laf atmalarla engellemek bir alışkanlık hâline geldi.
Değerli arkadaşlar, bu kürsünün masuniyeti vardır, bu kürsüde söylenen sözlerden dolayı kimse suçlanamaz. Biz burada, bu ülkenin, bu ulusun bize vermiş olduğu görevi yerine getiriyoruz, o nedenle arkadaşlarımı daha saygılı olmaya çağırıyorum. Eleştirilere lütfen tahammül edin ve lütfen şöyle düşünün: "Biz nerede hata yapıyoruz?" diye düşünün.