GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: SÖZLEŞMELİ ERBAŞ VE ER KANUNU İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI VE CUMHURİYET HALK PARTİSİ GRUP BAŞKANVEKİLİ YALOVA MİLLETVEKİLİ MUHARREM İNCE'NİN; TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ İÇ HİZMET KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA İLİŞKİN KANUN TEKLİFİ
Yasama Yılı:3
Birleşim:138
Tarih:12.07.2013

EROL DORA (Mardin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 479 sıra sayılı Sözleşmeli Erbaş ve Er Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 18'inci maddesi üzerine söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Görüşmekte olduğumuz kanun tasarısı içerisinde yer alan en önemli maddelerden biri de "Silahlı Kuvvetlerin Vazifesi" başlıklı 35'inci maddesidir. Şu anki hâliyle Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanunu, madde 35, Türkiye'de 1965 yılından beri yapılan darbelerin yasal zemini olarak kullanılmıştır.

Değerli milletvekilleri, Türkiye'nin siyasi tarihine baktığımızda, askerî darbelerle iç içe geçmiş bir yapının her daim var olduğunu görmekteyiz. Ordunun hemen her on yılda bir gerçekleştirdiği darbeler Türkiye siyasal sistemindeki temel belirleyiciler arasında yerini almıştır. Yapılan askerî darbeler, yaşatılmaya çalışılan demokrasi anlayışını, özgürlükleri ve insan haklarını yok saymış, seçilmiş siyasilerin toplumdan aldığı temsil yetkilerini sekteye uğratmıştır. Böylece, aynı zamanda, halk iradesine de müdahalede bulunularak egemenliğin halka ait olduğu teziyle tamamen ters düşen bir pratik ortaya koymuştur. Ordu kurumunun siyasi hayata yön verme isteği doğrultusunda gerçekleştirilen müdahaleler toplumda büyük yıkımlara neden olmuştur. Türkiye'de 1960, 71, 80 ve 97 yıllarında yapılan askerî darbeler sonucunda yüzlerce insan yaşamını yitirmiş, yaralanmış, tutuklanmış, ruh ve beden sağlıklarında ciddi sorunlar yaşamış, kamu memuru iken görevinden edilmiş ve daha farklı şekillerde mağdur edilmiştir. Askerî vesayet, gerçekleştirilen darbeler ile zaman içerisinde aşamalı olarak daha etkin bir şekilde kurumsallaşmış, dolayısıyla askerlerin siviller üzerindeki denetimi güçlenerek devam etmiştir.

Darbelerden sonra, sürekli olarak, yeni anayasa yapma yoluna gidilmiştir. Askerî darbeler sonucu yapılan anayasalar, söz konusu müdahaleci anlayışın siyaset kurumu üzerinde görünmez bir güç olmasına neden olmaktadır. Bu yönlü bir müdahale anlayışıyla, kendi kurumlarıyla varlığını devam ettirdikçe diğer yandan darbelerle yüzleşme ve mağduriyetlerin giderilmesi gerçekleşmedikçe askerî darbelerin de süreğen hâle geleceği bilinmelidir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; askerî darbeler olağanüstü hâl olarak tanımlanırken, darbe zihniyetiyle düzenlenen ve içerisinde darbe zihniyetinin sorunlu bakış açısını taşıyan kurumsal veya sosyal gerçeklikler bu olağanüstü hâlin olağan hâle gelmesine neden olmaktadır. Dolayısıyla askerî darbeler, katı müdahalelerden sonra da varlığını topluma, devlete, kişiye ve zihniyete işleyerek sürdürmektedir.

Askerî darbelerin Türkiye'de bu yönlü hareketlenmesi, 1982 darbe Anayasası'yla hâlâ varlığını korumaktadır. Fakat devam etmekte olan yeni sivil anayasa çalışmaları ile darbenin içselleşmiş varlığı yok edilmeye çalışılmaktadır. Bu çalışmalar ne kadar önemliyse, darbelere zemin hazırlayan her türlü uygulamanın değiştirilmesi de bizim için o kadar önemlidir. Bildiğiniz gibi 12 Eylül darbesi yapılırken darbe sorumluları "TSK'nın İç Hizmet Kanunu'nun 35'inci maddesi bize yetki veriyordu." demişlerdir. Bu, sadece 12 Eylül darbesi için değil, geride bıraktığımız tüm darbeler için de bir kaynak teşkil eden maddedir. Bu nedenle "Silahlı kuvvetlerinin vazifesi, Türk yurdunu ve Anayasa'yla tayin edilmiş olan Türkiye Cumhuriyeti'ni kollamak ve korumaktır." açıklamasına sahip olan ve darbe girişimlerinin meşrulaşmasına neden olan 35'inci maddenin değişmesi yönündeki düzenlemeler oldukça önemlidir.

Diğer yandan belirtmek isterim ki, demokrasiyi, anayasal düzeni, Hükûmetin görevini yapmasına engel teşkil eden darbe girişimlerini yok etmek istiyorsak, bu, 35'inci maddeyi revize etmekle olacak bir durum değildir. Demokratik, halkın iradesine herhangi bir müdahalenin gerçekleştirilmeyeceği  bir siyasi hayat isteniyorsa bunun için aynı zamanda darbe kültürünün ve yönetim anlayışının halkın üzerinde baskı kurma  yönlü algısının da değiştirilmesi gerektiğine inanıyoruz.

Düşüncelerimizi bu şekilde belirttikten sonra, tekrar Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. Bu 35'inci maddenin değiştirilmesinin, bütün ülkemize, demokrasimize hayırlı olmasını temenni ediyorum.

Tekrar Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (BDP  sıralarından alkışlar)