| Konu: | CHP GRUBUNUN, GRUP BAŞKAN VEKİLİ İSTANBUL MİLLETVEKİLİ MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ VE ARKADAŞLARI TARAFINDAN 2/B TAŞINMAZLARI İÇİN BELİRLENEN SATIŞ BEDELLERİ İLE İLGİLİ SORUNLARIN ARAŞTIRILARAK ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLERİN BELİRLENMESİ AMACIYLA 22/5/2013 TARİHİNDE TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA VERİLMİŞ OLAN MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN, GENEL KURULUN 11 TEMMUZ 2013 PERŞEMBE GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE OKUNMASINA VE GÖRÜŞMELERİNİN AYNI TARİHLİ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 137 |
| Tarih: | 11.07.2013 |
YUNUS KILIÇ (Kars) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; öncelikle on sekizinci yılında Bosna şehitlerini saygıyla anıyor, bu olaya sebep olanları, destek olanları ve görmezlikten gelenleri de lanetliyorum ve hepinize saygılar sunuyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri, tabii 2/B son zamanlarda, dikkat ediyorsanız, Meclisin sürekli gündemini meşgul etmekte ve bununla alakalı araştırma önergeleri, Meclis araştırması açılması yönünde talepler olmakta. Şimdi, tabii ki bu sürece nasıl gelindiğini tekrar tekrar anlatmak durumunda kalıyoruz ama öncelikle saygıdeğer milletvekillerimizin bunu anlaması, aslında öncelikli olarak bilmeleri gereken onlar olduğunu düşünüyorum. Çünkü Sayın Hamzaçebi, zaten Meclis araştırma önergesi teklifinin sahibi grubuyla beraber, otuz bir yıllık bir sorun, Sayın Hamzaçebi, otuz bir yıllık değil aslında 1961'den öncesi bile var. 1961'deki bu sıkıntıya girmiş, orman vasfını kaybetmiş arazilerin 1970'te Anayasa'daki bir değişiklikle hükûmetlere görev veriyor?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - 71'de yapıldı o değişiklik, 70 değil.
YUNUS KILIÇ (Devamla) - Evet, 71.
?diyor ki: "Bu sorunu çözün." ama ne zamandan itibaren? 1961'den itibaren diyor. Çözmüyorlar, o zaman sizin de içerisinde bulunduğunuz hükûmetler bunu yapmıyor, hiç elini soğuktan sıcağa vurmuyor, bu riski almıyor. Daha sonra 1982 Anayasası'nda da bu tarih ileriye çekiliyor, 81'e kadar getiriliyor ve diyor ki yine ondan sonraki hükûmetlere: "Bunu çözün." Kimse yine, elini soğuktan sıcağa vurmuyor, hiçbir risk almıyor. Niye almıyor, onu da söyleyeyim: Arkadaşlar, yaklaşık 800 bin aileyi ilgilendiriyor bu mesele. Aile fertlerini ve bununla direkt alakalı insan sayımızı hesapladığınız zaman en az 5 milyon insanı ilgilendiriyor. Yani aslında çok büyük bir mesele, bir o kadar da ekonomik boyutu, sosyal boyutları var. Bunun içerisine girmek bütün hükûmetler için bir risk. Bu riski kim alıyor? AK PARTİ geliyor ve "Devletle millet arasında problem olmaz, barış olur, kardeşlik olur ve devlet veren olur." diyor ve bunu çözmeye karar veriyor ve -bütün safahatıyla ben işin içerisinde olanlardan birisiyim- ve bu kanun düzenlenirken şu duyguyla düzenleniyor -bakın, bunu, toplumumuzun bilmesini istediğim için söylüyorum- şu duyguyla hazırlanıyor: Devlet buradan bir gelir elde etmek gayesiyle hazırlamıyor bu yasayı "Vatandaş, hakkını, hukukunu bilsin, arazisini bilsin, evinin yerini bilsin, sahiplensin, imar etsin, iskân etsin, inkişaf ettirsin burayı." diyor. Yani, "Arsanın, tarlanın sahibi olsun, vatandaş da çocuklarına bir miras olarak bunu bırakabileceğini bilsin ve buna sahiplensin." diyor ve "Orada yaşayanlar, devletten yıllardır alamadıkları, zar zor çeşitli usulsüzlüklerle aldıkları hizmetleri artık bundan sonra isteyerek, hakları olarak talep etsinler ve alsınlar." diyor. Yani "Vatandaş hizmet alsın." diyor.
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) - Yeri alamıyorlar Yunus Hocam, yeri, yeri.
YUNUS KILIÇ (Devamla) - Dolayısıyla, kanunun çıkış gayesi bu. Hani, çok iddia ediliyor ya "Büyük paralar bekliyordunuz, efendim, büyük paralar gelsin diye yaptınız." Aslında hiç öyle bir şey yok arkadaşlar. Bakın, altı üstü 400 bin hektarlık bir alandan bahsediyoruz. Bunun yanı sıra, daha sonra çıkarmış olduğumuz bir yasayla da, efendim, tarıma açılacak olan hazine arazilerinin satışıyla alakalı bir madde daha getirmiştik, bu da 800 bin hektar ile 1 milyon hektar arasında bir şey. Bunun değerleri zaten çok küçük. Bu 2/B'ye konu olan taşınmazlardaki ortalama rayiç bedelini ben size söyleyeyim 8 lira arkadaşlar, ortalama değer 8 lira.
Bir de, hani, Sayın Hamzaçebi dedi ki: "Vatandaşın da bunun üzerinde emeği var." Eyvallah, vatandaşın da emeği var da, arkadaş, bunun, bir kere başına bakın ya, bu devletin yeri, bu 76 milyon insanın toprağı. Tamam, buna, insanlar, elbette bir emek verdiler ama biz de diyoruz ki? Bu emeklerinin karşılığı olarak rayiç komisyonlarını kurarken şu duyguyla hareket etmelerini istediğimizi dün de ifade ettim, dedik ki: "Arkadaşlar, bu rayiç komisyonlarında maliyeden, belediyelerden, STK'lardan, muhtarlıklardan, oradaki ziraat odalarından, her taraftan insanlar olsun; vatandaş gözüyle baksın, merhametli olsun, en düşük belirleyebileceği fiyatları belirlesin." Bunu yaptırdık, bunda ısrar ettik, her komisyon toplantısında bunda ısrar ettik ve sonradan ilave bir şey daha yaptık?
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) - Yok, yok, Hocam, öyle yapılmadı. Rayiç bedeli Millî Emlak belirliyor.
YUNUS KILIÇ (Devamla) - ?dedik ki: Bu da yetmez. Vatandaşın gelir seviyesi düşük olan bölgeler var; özellikle Beykoz gibi, Samandıra gibi, Sancaktepe gibi, Ümraniye gibi üzerine konut yapılmış araziler var, küçük araziler bunlar, çok büyük de değil. Buralara da dedik daha düşürelim, efendim yüzde 50'ye düşürdük bakın. Peki, peşin ödeyenlere yüzde 10 daha düşürdük, toplam yüzde 40'a düşürdük arkadaşlar. Evet, bir emeği var ama biz de diyoruz ki "Yüzde 60'ını yine verme, emeğinin karşılığı olsun." ama bu toplumun da orada bir karşılığı var, bunu nasıl alacağız?
Arkadaşlar, sosyal söylemler güzel, insanın hoşuna gidiyor, böyle kulakta hoş bir seda bırakıyor ama söylem sosyal, icraat öyle olmadığı takdirde topluma hiçbir yararı olmuyor. Zaten bu toplumun en büyük sıkıntısı da buradan; söylemler sosyalist ama uygulamalar despotik. Vatandaş, yıllardır bu sıkıntı içerisinde ezilmiş kalmış, altmış yıldır hiç kimse bunların problemlerini çözmeye yanaşmamış. Birileri geliyor, fedakârca bu konuda yola çıkıyor, alabileceğinin en azını almaya razı oluyor, bu toplumun büyük problemini çözmeye kalkıyor.
Sonuçlarını söyleyeyim size, dün de anlattım, bir kere daha söyleyeyim. 800 bin hak sahipliğinden 650 bin tanesi müracaat etmiş almak için. Bunların tebligatları yapılmaya başlamış, yavaş yavaş da satışlar gerçekleşmeye başlamış. Oran yüzde 81 arkadaşlar yani ülkedeki 800 bin hak sahibinden 650 bin tanesinin şu anda problemini çözmüş durumdayız. Bu, çevreleriyle topladığınız zaman yaklaşık 5 milyonluk insan demek. Peki, bir de geriye kalan 150 bini var, bunlardan da bir kısmının hâlâ kadastro güncellenmeleri tamamlanmadığı için daha müracaat edilememiş. Bunların süresi var. Bunları da kattığınız takdirde aşağı yukarı 2/B'ye konu olan taşınmazlardaki çözüm yüzde 90'lar üzerinde. Efendim, topluma çıkarmış olduğumuz sıkıntı bu mudur? Bu sıkıntıyı çıkardıysak bundan dolayı özür diliyoruz.
Toplumun sorunlarını biz çözüyoruz. Arkadaşlar, en büyük sıkıntılardan bir tanesi rayiç bedeldi. Rayiç bedeli belirleme noktasında emin olun Hükûmet üyeleri? Hani, bu parayı alacaksınız, oraya buraya? Bu parayı da alırken bunun şartları da belli. Dedik ki: Rayiç bedel düşük olsun, vatandaş alabilsin ama gelirleri de başka kaynaklarda değil, yine orman vasfını düzeltmek için, yeni orman alanları açabilmek için, afet riski altında -ki yine birçoğu bu 2/B arazilerinin, 2/B'lerdeki binaların bulunduğu yerler buralar, afet riski altında- deprem riski altında, bunların yarın ne olacağı belli değil, yine "Buraların dönüşümünde kullanalım." dedik. Zaten bu, öyle bahsettiğiniz gibi 20 milyar, 30 milyarlık, falan filan bir rakam değil arkadaşlar. Bunun toplamı, rayiç bedel ortalamasını söylemiştim, 8 lira bunun toplamı arkadaşlar, 3-4 milyar liradan fazla bir para da değil.
Arkadaşlar, Türkiye, artık sizin bıraktığınız günlerdeki bir devlet değil, 3-4 milyar lira için vatandaşına zulmetmez. Türkiye, dünyadaki mazlumlar için, fakirler için, açlar için, garibanlar için, soydaşlar için zaten bu kadar parayı her yıl yardım ediyor. Türkiye, dışarıdaki insanlarına bu yardımları yaparken, dışarıdaki soydaşlarına, ezilenlere, mazlumlara, fakirlere bunları yaparken kendi ülkesinde bu para için vatandaşını asla üzmez çünkü sosyal devlet olmayı kendi hükûmet programına koymuş bir Hükûmetle karşı karşıyasınız.
Dolayısıyla bu konuda, 2/B noktasında sıkıntı nedir? Sosyolojik, psikolojik bir analiz yapmak gerekirse nedir sıkıntı arkadaşlar? Arkadaşlar, bu, tabii ki insanların cebinden para çıkarken bazı sıkıntılar olacaktır ama toplum nezdinde büyük beğeniyle izlenen bir kanundur, faaliyettir, icraattır; bunun dönüşü olmaya başlamıştır. Tabii ki tek tük dramatik, sıkıntılı dönüşleri olacaktır Sayın Hamzaçebi'nin anlattığı gibi ama 800 bin insanına, hak sahibinden bahsediyoruz arkadaşlar, bunun içerisinde bu küçük sıkıntılar olacaktır ama büyük fotoğrafa baktığımız zaman ülkede elli iki yıllık -sadece kanunlara girmiş şekliyle söylüyorum- bunun bir o kadar da evveliyatı var, yüz yıllık bir olayı çözmüş, toplumla, vatandaşla devleti barıştırmış, bu 2/B'den kaynaklanan taşınmazla alakalı sorunları çözmüş ve vatandaşın yüzüne devleti bakacak bir hâle getirmiş olmanın huzuruyla hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)