| Konu: | BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ VE DEVLET MEMURLARI KANUNU İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 134 |
| Tarih: | 08.07.2013 |
MUSTAFA MOROĞLU (İzmir) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; birçoğumuz belki bu dönem seçilerek geldik Meclise; seçilmeden önce de siyasetle ilgili olduğumuz için Meclisi izliyorduk fakat izlemek başka, yaşamak başka. İlk geldiğimizden bu yana "Meclisin içerisinde yaptığımız çalışmalarla ilgili iktidar ve muhalefet milletvekilleri arasındaki ve gruplar arasındaki ilişkilerden memnum muyum?" diye bir değerlendirmeyle devam etmek istiyorum ve çok net bir biçimde memnun olmadığımı, bununla ilgili de döneme ilişkin önümüzdeki yaşayacağımız iki yıllın da milletvekili arkadaşlarımızın parti farkı gözetmeksizin tümünü, kendimizi bir kez daha gözden geçirmemiz gerektiğini de açık yüreklilikle söylemek istiyorum. Çünkü biraz önceki örnekte de gördüğümüz gibi, eğer burada konuşulanları dinlersek eleştirilerin haklı ya da haksız yönlerini görebilir, bazen de dil sürçmesi gibi anlaşılan ve ileride? Çünkü siyaset yapıyoruz hepimiz ve halkın adına yapıyoruz. Söylediğimiz her sözün bir anlamı olduğunu, kurduğumuz her cümlenin sonuçta halka yanlış yansıyabileceğini görmemiz gerekiyor. Bunun için, itirazlarımızı çağdaşça yapabilmenin yolları var. Biraz önce bir arkadaşımız Gezi Parkı olayıyla ilgili yaşanan hadise üzerine konuşurken eğer dinlememiş olsaydık, onun yaptığı yanlış bir cümleyi ona düzeltme olanağı verememiş olurduk. Bunu düzeltme olanağını verdiğimiz için de Meclis çalışmalarındaki çabamızın dinlemekten ve dinledikten sonra cevap vermekle yürümesinin daha doğru olduğunu düşünüyorum. Bunu hem AKP milletvekili arkadaşlarımızla hem diğer milletvekili arkadaşlarımızla konuştuğumuz zaman "Ya, Meclisin böyle bir kültürü var, böyle gelmiş böyle gider." Bu itirazı, bu doğruyu, bunu kabul etmiyorum değerli arkadaşlarım, aynı yoldan yürümeye devam edersek yavaş yavaş ölürüz. Eğer bu Meclisin çalışmalarını da? Özellikle iktidar milletvekili arkadaşlar bu çabaya destek vermezlerse ve önümüzdeki iki yıl içerisinde bunu düzeltmezsek çok doğru yolda olmadığımızı ve birçok şeyi başaramayacağımızı belirtmek isterim. Buradaki kavgayı hiçbir zaman onaylamadığımızı ve onaylayamayacağımızı defalarca belirttik. Bunlara bir daha müsaade etmemeliyiz.
Örneğin Gezi Parkı meselelerinden herkes bir ders çıkardı. Öyle gözüküyor ki AKP milletvekilleri ve iktidardaki bakanlarımız hiçbir ders çıkarmamış gibi. Çünkü oradaki her şeye katılamayabilirsiniz, oradaki birçok şeyi bizim gibi düşünmeyebilirsiniz ama Gezi Parkı direnişlerinin de ve ülkede yaşanan onca haklı-haksız kalkışmaların hepsinden sizin de çıkarmanız gereken bir ders olduğunu düşünüyorum, özellikle Meclis çalışmalarına örnek olsun diye söylüyorum. Ben Gezi Parkı forumlarına katılıyorum. Onlara destek vermek ve onların düşüncelerini anlamak, dinlemek için katılıyorum. İnanın, Gezi Parkı örneğinde de gördüğümü forumlarda da gördüm. Herkes gelip özgürce konuşuyor. Sayılarına bakmadan, "Siz azsınız, biz çoğuz." demeden herkesin o parklar içerisinde düşüncelerini söylemelerine ve özgürce yaşamalarına müsaade ediyorlar. Bari bu dersi çıkaralım ve birbirlerinin sözünü kesmemek için, alkışlarla da birbirlerini eksi ve artı yönde motive etmemelerini sağlamak için özellikle -Arkadaşlarımın izlemesini istiyorum- onayladıkları bir görüşü alkışlamadan, elleriyle böyle hareket yaparak sessizce destek veriyorlar. Onaylamadıklarına? İşte, bir milletvekilimiz "Böyle kafayı yemiş bunlar." derse olmaz. Yani böyle olmaz işte, böyle olmaz.
Bakın, ben geldiğimden beri hiçbir milletvekili arkadaşımın konuşmasını kesmeden, sonra da bana sıra gelince konuşmaya başlamayı bir düstur edindim. Bunun da daha doğru olduğunu düşünüyorum çünkü bu kurumun kutsallığına katkı yapmak hepimizin elinde. Bu da, birbirimizi anlamaktan geçiyor. Reddettikleri düşüncelere karşı da böyle işaret yapıyorlar yani "Katılmıyorum." diyorlar. Uzatıyorsa "Uzattın." diyorlar. Biz, bu kadar olmayalım ama ne olur, birbirimizle konuşurken, yüksek sesle bağırmalar? Özellikle bazı arkadaşlar sanki kadrolu gibi arkalara oturuyorlar, oradan hiç alakası olmayan, ne ben anlıyorum ne konuşulanı dinleyebiliyorum ne de doğru söyleyip söylemediğine?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MUSTAFA MOROĞLU (Devamla) - Umarım, hayal ettiğimiz Meclisi hep beraber kurarız. Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)