| Konu: | BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ VE DEVLET MEMURLARI KANUNU İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 133 |
| Tarih: | 07.07.2013 |
MHP GRUBU ADINA EMİN HALUK AYHAN (Denizli) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan 478 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin dördüncü bölümü üzerine Milliyetçi Hareket Partisinin görüşlerini arz etmek üzere söz aldım. Bu vesileyle yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
Bu kanun yapım yöntemi hususu AKP'nin bir klasiği hâline geldi. Böyle bir yöntemin doğru olmadığını bile bile, son derece sığ bir hukuk anlayışı ile işleri yürütmeye çalışıyor AKP Grubu.
Şeffaf ve hesap verilebilir bir yöntem izleyerek, bu hususu da kanuna dercederek olayı hukuken iyi bir boyuta götürmenin gerekliliğine kesinlikle inanıyoruz.
Sayıştay Yasası'nda benzeri olduğu gibi, şeffaf olmaktan, denetlenmekten korkan bir iktidarla karşı karşıyayız. Bu hususta da benzer şeyler var; komisyonlarda yapım sürecinde eleman yetersiz, bir kişinin üzerine bütün işi yüklemeye çalışıyoruz. Tasarı, teklif düzgün kanunlaşırsa kaliteli bir devlet hizmeti almak mümkün olur. Sıkça değişim bunu engelliyor. Sınırlı bir Türkçeyle teklif ve tasarıları AKP maalesef getiriyor. Nitelikli bir yasama faaliyeti yapabilmek için öncelikle kanun yapım sürecinde yer alan kişi ve kurumlar arasında sağlıklı bir diyaloğun olması gerekir ve iş birliğinin de aynı zamanda kurulması gerekir. Fakat, AKP iktidarının böyle bir problemi yok, böyle bir isteği, arzusu da yok. Bu tasarıda ikincil bir düzenleme gibi -diğer tasarılarda olduğu gibi- bazı kanunlara TUSKON'u dercediyorsunuz, MÜSİAD'ı koymuyorsunuz. MÜSİAD üyesi kendi milletvekili arkadaşlarınız biz buna karşı çıksak diye bekliyorlar ve bizden medet umar hâle gelmişler. Başka kurumları, başkalarını saymıyorum.
Önergelerin gerekçelerinin uzunluğundan iktidar tarafından şikâyet ediliyor, ama sadece kanunun ismi sekiz dakika sürdüğünde -test ettik, iktidar partisine mensup milletvekili arkadaşların elemanlarına okutturarak- hiçbir şikâyetin olmadığını, iktidar partisinden böyle bir şikâyet gelmediğini görüyoruz.
Değerli milletvekilleri, Tüketiciyi Koruma Yasası'yla ilgili, tasarıyla ilgili yukarıda iki gün önce görüşürken orada AKP'lilerin getirdiği tasarıda kâr payının faize bağlandığını gördük, kâr payının faizle eşitlendiğini gördük. Bu hususta, vicdanen rahatsız olan AKP'li milletvekili arkadaşların itirazlarının kabulü neticesinde biraz bir anlam değiştirilmeye çalışıldı. Yani, getirdiğiniz olaylarda, tekliflerde anlamsız, son derece kendi düşüncelerinize de aykırı bir sistemle ne yapıyorsunuz? Çalışmaya gayret ediyorsunuz. Burada bu işin içinde olan arkadaşlar da var. Rahatsızlık duyan Komisyon üyeleri var iktidara mensup. Ama siz bunu ne kadar değiştirmeye çalışırsanız çalışın bunu çözemiyorsunuz.
Bunun dışında, Meclis kanun değil, yönetmeliği kanun hâline getiriyor. Birkaç maddeyle yapılacak düzenleme çok sayıda maddeyle yapılıyor. Bazen onlarca madde olacak husus bir maddeye indiriliyor. Hükûmet zayıf olunca, bürokrasi, ileride meydana gelebilecek olaylara karşı kendini korumak için her şeyi kanun metnine dercetmeye çalışıyor. Sonuçta, kanunların ömrü kısa olduğu gibi, gereğinden fazla maddeden oluşan bir mevzuat ve bir kanun oluyor. Gerekçeye bakıyorsunuz, maddeyi karşılamıyor, gerekçe bir satır, madde üç sayfa.
Koordinasyon eksikliği cabası: Suriye sınırında mayınların temizlenmesine ilişkin altı maddelik tasarı, sekiz birleşimde, 12 Mayısla 3 Haziran arasında devam etti. Muhalefetin o konuda bugün ne kadar haklı olduğunu meydana gelen olaylar çok açık ve seçik dünya önünde ne yaptı? Bizi haklı kıldı. İç Tüzük'ün istismar edilmesi değildi olay. Neydi? Son derece yararlı, o günlerden bugünleri gören bir hadiseydi.
Sayın Bozdağ önergelerin çokluğundan bahsediyor ama iktidar 49 maddelik tasarı getiriyor, 16'sı geçici, 2 tane yürütme, yürürlük, 31 madde, 54 tane önerge veriyor iktidar kendisi. Bunun neresi düzgün bir şey? Şimdi bunun düzgün bir tasarı olduğunu, bunun da anlattıklarımdan farklı olduğunu söylemek mümkün değil.
Bu tasarıya baktığımızda, yanlış bir düzeltme var, eksik tamamlama var, hiç olmadık mevzunun literatüre sokulması var, istismar var. Defalarca ikaz edildiğiniz hâlde, hukuka aykırı çıkardığınız hususların yeniden düzenlenmesi var. Değişik bakanlıkları ilgilendiren kariyer meslek düzenlemeleri var. Rezil ettiğiniz personel mevzuatında sayamayacağınızdan fazlası var. İzmir'de EXPO hadisesinin olayı var, ne hâle geldiği belli. Sağlık Bakanlığının kişisel bilgileri toplaması depolaması, paylaşılması var, 2022 sayılı Yasa'ya ilişkin hususlar var. Bu kadar iktidarsınız, açıp Kanun Yapım Süreci Sempozyumu notlarına baksanız, bu işte samimiyseniz kısmen toparlarsınız. Burada iyi niyet ve istismar edilme olayı önemli.
Şimdi, bütün bunları niye söylüyorum? Her getirdiğiniz mevzuatta, kanun hükmünde kararnameyle değiştirme yetkisi aldığınız personel rejimi, Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanının başını yedi. Getirdiniz, bununla ilgili düzenleme yaptınız, "Bu düzenlemelerde arıza var, hukuka aykırılık var." dedik, hâlâ aynı şeyi devam ettiriyorsunuz. Ama AKP Hükûmeti bu düzenlemelerde neyi önemsiyor? Şunu önemsiyor: Vücut dilinden anlayan bürokratı iş başına getirmeye yönelik çabası var.
Şimdi, bunları söylüyoruz ama personel rejiminde, AKP iktidara geldiğinden bu yana, bir yandan kamu yönetim ve personel rejimindeki dengesizlikten, verimsizlikten, kalitesizlikten, bürokratik oligarşiden şikâyet ederken, diğer yandan, bu düzensizliklerden yararlanarak eş dost kayrılmış, sorunları giderme çabasında olunmamıştır. Bürokratik oligarşi söylemleri ile kamu yönetimi ve bürokrasi AKP tarafından altüst edilmiştir. Liyakat yerine, biraz önce ifade ettiğim gibi, vücut dilinden anlayan bürokrat tercih edilmiş, birçok kurumun teşkilat kanunları değiştirilmiş, yasalarla, çalışanlar görevinden alınmış ve yerleri değiştirilmiştir. Çalışanlar, hakikaten, yasalarla görevinden alınmıştır.
Şimdi, Sayın Bakan burada. Bakanlığında çok sayıda ne var? Müşavir var ama Sayın Bakan ne yapsın, Hükûmetin genel kanaati bu. Oradaki insanlar çalışmak istedikleri hâlde yerli yerine koyamıyorsunuz. Başka bakanlıklarda da aynı şekilde, illaki sayın bakanlar istediklerini koyacaklar. Devletin yetişmiş, fevkalade, emeğini yıllarca orada harcamış? Devlete tam katkı vereceği anda çekip alıyorsunuz. Şimdi, durumu böyle değerlendirdiğiniz takdirde, bu yapılanların, bu gelen tasarının doğru olduğunu söylemek mümkün mü?
Şuna eminim, milletvekillerinin -iktidar partisi de dâhil- yüzde 90'ına "Bu tasarıda ne var?" deseniz, yüzde 50'sini sayacak durumda değiller. Bunun iyi bir kanun olduğunu söylemek mümkün mü?
İleriki konuşmalarda devam edeceğim. Yüce heyete saygılar sunuyorum.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım. (MHP sıralarından alkışlar)