GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: ONUNCU KALKINMA PLANININ (2014-2018) TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA SUNULDUĞUNA DAİR BAŞBAKANLIK TEZKERESİ (S. SAYISI: 476)
Yasama Yılı:3
Birleşim:127
Tarih:01.07.2013

AK PARTİ GRUBU ADINA RECAİ BERBER (Manisa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Onuncu Kalkınma Planı'nın ikinci bölümü üzerinde AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Ülkemizin 2023 hedeflerini yakalama doğrultusunda 2014 ve 2018 dönemini kapsayan Onuncu Kalkınma Planı ile insanımızın refahının artırılması, hayat standardının yükseltilmesi, temel hak ve özgürlükleri güçlendirerek adil, güvenli ve huzurlu bir yaşam ortamı tesis edilerek bunların kalıcı kılınması amaçlanmaktadır.

Dokuzuncu Kalkınma Planı döneminde ekonomik gelişmelerin yanında, sosyal kalkınma yönünde ilerlemeler sağlanmış, başta eğitim ve sağlık olmak üzere temel kamu hizmetlerinde daha nitelikli, daha yaygın ve kolay ulaşılabilir olması konusunda önemli gelişmeler kaydedilmiştir.

Plan döneminde tüm vatandaşlara daha etkin hizmet sunulması amacıyla emeklilik ve sağlık sisteminde kapsamlı değişiklikler içeren düzenlemeler yapılmıştır. Onuncu Kalkınma Planı döneminde de son yıllarda elde edilen kazanımların artarak sürdürülmesi, sahip olduğumuz ekonomik potansiyelin en üst seviyede değerlendirilerek toplumsal faydaya dönüştürülmesi için yapısal reform sürecinin devam ettirilmesi gerekmektedir.

Onuncu Kalkınma Planı, konu başlıkları olarak çok detaylı hazırlanmış, belki de ilk defa konu başlıkları olarak hedefler konmuş bir plandır. Bu planın bütün başlıklarıyla ilgili konulara değinmek pek mümkün olmayacak ancak özellikle planda "Nitelikli İnsan, Güçlü Toplum" başlığı altında, insan için ve insanla beraber kalkınma yaklaşımının hayata geçirilmesi ve gelişmişliğin toplumun farklı kesimlerine yaygınlaştırılması amacıyla uygulanacak politikalara yer verilmiştir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; eğitim başta olmak üzere sağlık, adalet, güvenlik, adaletin içine sosyal adaleti, güvenliğin içine sosyal güvenliği de dâhil ettiğimiz zaman gerçekten bu 4 temel kamu hizmetinde hem Dokuzuncu Plan döneminde hem de Onuncu Plan'da ayrılan kaynaklara ve hedeflere baktığımız zaman, bunların hepsinde de ciddi artışlar olduğunu görüyoruz. Burada, eğitim alanında geçtiğimiz plan döneminde ortalama yüzde 12 gayrisafi millî hasıladan kaynak ayrılmıştı, yılda 47 milyar ayrılmıştı. Yeni, Onuncu Plan'da bu rakam yüzde 16'lara, ortalama 66 milyar liraya çıkarılıyor.

Değerli arkadaşlar, biraz önce sayın konuşmacı gerçekten son derece teknik, teknokrat bir insan olmasına rağmen, Türkiye ekonomisiyle ilgili olarak çok eleştirebileceği?

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) - Sen kendi bildiklerini oku, sen de teknokratsın. 

RECAİ BERBER (Devamla) - ? çok önerileri olacak konular olmasına rağmen, ekonominin en büyük kırılganlığını bizzat Başbakanımıza atfetmesini hayretle izledim.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) -Sen de teknokratsın, başka konuya girme.

RECAİ BERBER (Devamla) - Çünkü, hakikaten kendisi teknokrat olarak da tanıdığımız, değer verdiğimiz bir milletvekili arkadaşımız. Eğer Türkiye hem FED'in, Bernanke'nin açıklamalarına hem de dünyadaki dalgalanmalara rağmen, böyle bir ortamda yaşanan bu huzursuzluklara, bu kapsamlı provokasyonlara rağmen; ekonomisini böyle bir ortamda bile dalgalanma sürecinde çok kısa sürede toparlayabilmesi; yine, tam tersine, bütün olaylara hâkim olabilen bir liderinin, bir Başbakanın, Hükûmet Başkanının olması sayesinde gerçekleştirmiştir. Tabii, kendisi bizim, özellikle parti teşkilatımızda ve gruplarımızda yapılan toplantıları bilmediği için bu istişarelerin, bu çalışmaların ürünü olarak nihai kararı Başbakanımızın verdiği? Her konuda sanki tek karar verici gibi burada lanse ediyor, gerçekten hayret verici bir durum. Partimizin bütün kademeleri, bütün kurumları, kurumsal olarak en çok istişareye, en çok danışmaya, en çok uzmanlığa, ihtisasa ehemmiyet veren, önem veren ve bunu ön plana çıkaran partidir. Bunu bütün dünya kamuoyu biliyor ve esasen on yıllık başarının altında yatan en önemli faktör de budur.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) - Biraz daha sataş.

RECAİ BERBER (Devamla) - Ama eğer liderliği, eğer hükûmet başkanlığını her kafadan bir ses çıkan, hükûmetin ne yapacağının belli olmadığı, yarının belli olmadığı bir ortam olarak düşünüyorlarsa kusura bakmasınlar, Türkiye'nin istikrarlı büyümesi ve geleceğe emin adımlarla yürümesi böyle bir ortamda sağlanamaz. Onun için, değerli arkadaşlar, özellikle onuncu? Tabii, ben konuşmamda çok daha teknik konulara yer vermek istiyordum ama şunu söylemek istiyorum?

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) - Siz tekniksiniz zaten Sayın Berber.

RECAİ BERBER (Devamla) - Evet, şunu söylemek istiyorum: Burada Türkiye'nin borçlarından bahsettiler, yani Avrupa Birliğinin?

İZZET ÇETİN (Ankara) - Sen bakanlık yapmaya çıktın oraya, ben anladım.

RECAİ BERBER (Devamla) - Avrupa Birliği tanımlı borçları artık söyleye söyleye herhâlde ortaokul öğrencileri bile ezberledi. Türkiye'nin borçlarının gayrisafi millî hasıla içindeki payının ne kadar düştüğünü, hatta Türkiye'nin şu anda kamu borcu olarak döviz riskinin sıfırlandığını -elindeki rezervlerle, net rezervleriyle sıfırlandığını- bunları herhâlde kendileri biliyorlar ama herhâlde burada çok farklı şeyleri söylemeye çalıştılar. Değerli arkadaşlar, Türkiye bu kadar ucuz ve uygun şartlarla, özellikle 2013 yılının başından itibaren geldiğimiz noktada nominal faizlerdeki düşüşle beraber sıfır noktasında reel faize gelmiştir. Yüzde 26 reel faizlerden buraya gelmiştir. Türkiye bütçesinin vergi gelirlerinin tamamının sadece cari dönem faizlerini karşılamadığı yıllardan buraya gelmiştir.

Onun için, değerli arkadaşlar, Türkiye ekonomisindeki, evet, kırılganlıklar bellidir; bunlar, zaten özellikle 2010 ve 2011 yıllarındaki yüksek büyümeden sonra, böyle bir ihtimale karşı Hükûmetin almış olduğu kapsamlı önlemler sayesinde cari açığın yüzde 9,7'lerden yüzde 6'lara düşürülmesi sağlanmıştır.

Evet, önümüzdeki dönemde de kalkınma planının en önemli hedeflerinden biri burada yine eleştiri konusu yapıldı bir muhalefet milletvekilimiz tarafından, yine hayretle karşılıyorum. Geçmişte Türkiye çok hızlı büyümeler yaşadı, ama üç yıl büyüdü, bir yıl küçüldü. Ta, 90 yılından bu yana bakın, beş yıl üst üste büyüdüğü hiçbir dönem yoktur. Mutlaka yapısal sorunlar nedeniyle, dünyada hiçbir sorun olmadığı dönemlerde bile, 94 krizini, 98 krizini, 2001 krizini tamamen kendi yapısal sorunları nedeniyle yaşamıştır; büyümenin arkasından mutlaka çok ciddi yüzde 8'lere varan yüzde 7'lere varan düşüşler yaşamıştır ama ilk defa AK PARTİ hükûmetleri döneminde istikrarlı bir büyüme sağlamıştır. Önümüzdeki dönemde yüzde 5,5'luk büyümeyi arkadaşlar gerçekten önemsiz görüyorlar.

Değerli arkadaşlar, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin büyüme ortalaması 2002 yılına kadar yüzde 4 civarında, yüzde 4,1'dir, bizim dönemimizde de 5,1'dir. Şimdi, 5,5'luk ortalama büyümeyi küçük görmek, hem de dünyanın yaşamakta olduğu ve ne zaman çıkacağı belli olmayan bir global krizin ortamında 5,5'luk bir ortalama büyümeyi, hem de istikrarlı büyümeyi hedefleyen programı küçümsemek gerçekten yadırganacak bir durum.

Değerli arkadaşlar, kalkınma planının özellikle 2018'e kadar olan hedefleri, biliyorsunuz şu anda Başbakanımız tarafından ilan edilmiş olan 2023 hedeflerinin ara hedefleri niteliğindedir. İnşallah, bu 2018 hedeflerinden sonra da On Birinci Beş Yıllık Plan'da -ki inşallah, onu da Hükûmetimiz ve bu Parlamento yapacak- o zaman da 2023 hedeflerinin ne kadar gerçekçi bir şekilde oluşturulduğunu ve bu hedeflere yönelik amaç ve politikaların nasıl oluşturulduğunu hep birlikte göreceğiz.

Bizim bu planda, Onuncu Plan'da sanayiye önem verdiğimiz, yeni fark ettiğimiz söyleniyor. Değerli arkadaşlar, iki yıldan bu yana, 2012 ve 2013 yılında, daha önce yapmış olduğumuz teşviklerin yanında ayrıca en son Türkiye iller bazında altı bölgeye ayrıldı ve özellikle sanayi yatırımlarına yönelik, başta vergi teşvikleri olmak üzere çok kapsamlı teşvikler devreye sokuldu ve herkes de bunu görüyor ki -özellikle 2013 yılının başından itibaren- dünyada yatırımlar azalırken, dünyada pek çok ülke özel sektörünün değil, kamunun dahi yatırım yapamadığı bir ortamda Türkiye hem kamu sektörü eliyle altyapı yatırımları olarak hem de özel sektör eliyle ciddi yatırım potansiyeline kavuşmuştur. Değerli arkadaşlar, 2014-2018 Kalkınma Planı'mızda da sanayileşmedeki hedeflerimiz büyüme rakamlarının 1 puan üzerinde. 5,5 ortalamaya karşı 6,4 sanayi büyümesi öngörülüyor.

Değerli arkadaşlar, bu hedefleri biz koyduk ama bütün Türkiye, şu anda görüyorum ki muhalefet partisi milletvekili arkadaşlar da dâhil olmak üzere, bütün sivil toplum örgütleri bunu benimsemiş, özümsemiş ve bu hedeflere yönelik olarak da her sektörün temsilcileri kendi hedeflerini koymuştur. Türkiye'de ilk defa 2023 hedefleri Türkiye'ye mal olmuş ve herkesin sahiplendiği hedefler hâline gelmiştir. Tabii, bu hedefleri gerçekleştirebilmek açısından da, plan hedeflerine ulaşabilmek açısından da özellikle belli konulara dikkati çekmek ve mutlaka yapılması gerektiğine inandığım zorunlu hususların da altını çizmek istiyorum değerli arkadaşlar. Bunlardan bir tanesi Kamu Mali Reformu.

Değerli arkadaşlar, iktidara geldiğimizden bu yana, istikrarlı, en sağlam kaynak olan vergi gelirlerinde ciddi oranda artışlar sağlandı; 2001 yılında gayrisafi yurt içi hasılanın yüzde 16,5'u iken 2012 yılında yüzde 19,7'ye yükseldi. Bu, katma değer vergisinde, başta tekstil olmak üzere, eğitim, sağlık olmak üzere, turizm olmak üzere belli sektörlerde indirimlere rağmen, kurumlar vergisi oranında, gelir vergisi oranlarında indirimlere rağmen sağlanmış bir vergi artışıdır, bunu özellikle dikkatinize sunmak istiyorum. Ancak, yine de hâlâ, tabii, Türkiye'de özellikle kayıt dışıyla mücadelede, aynı 2023 hedefleri gibi, toplumun her kesimi tarafından benimsenmesi ve uygulanması gereken bir kamu mali reformuna ihtiyaç olduğu da bir gerçek, bunu yadsıyamayız. Bu konuda da Hükûmetimizin çok ciddi çalışmaları var ve önümüzdeki günlerde de Parlamentoya bunların geleceğini, Plan ve Bütçe Komisyonunda da çalışmalarına başlandığını belirtmek istiyorum.

Değerli arkadaşlar, aynı şekilde, Merkez Bankasının bir numaralı hedefi, biliyorsunuz fiyat istikrarıydı. Sadece fiyat istikrarını değil                -Türkiye'nin bulunduğu, dünyanın bulunduğu konjonktüre ve şartlara göre- bir de bunun yanında mali istikrarı da gündemine aldı ve finansal istikrar da bugün için Merkez Bankasının en önemli hedefleri arasında. Bu açıdan da hem para politikaları itibarıyla hem mali politikalar itibarıyla Türkiye'nin 2023 hedeflerini, ilk etapta 2018 plan hedeflerini gerçekleştirecek altyapı çalışmaları devam ediyor.

Değerli arkadaşlar, süremiz azalıyor ama ben diğer hususları da başlıklar itibarıyla belirtmek istiyorum. Bunlardan bir tanesi AR-GE. Değerli arkadaşlar, Dokuzuncu Plan'da başarılı olduk diyemeyiz çünkü öngördüğümüz hedeflerin altında kaldık, yaklaşık yüzde 0,9 seviyesinde. Ama, 2014-2018 hedefi olarak ortalama yüzde 1,8 hedef koyduk. Gayrisafi yurt içi hasıladaki büyümeyi de hesaba kattığımızda, bu AR-GE harcamalarına bugün ayırdığımız kaynağın en az 3 kat artması anlamına geliyor. Esasen, AR-GE teşvikinde firmalara sağladığımız destekte en az 50 olan çalışan sayısının belki daha aşağı çalışana indirilmesinin, AR-GE desteklerinin artırılmasında, özel sektör AR-GE çalışmalarına destek verilmesinde bir zorunluluk, bir ihtiyaç olduğunu belirtmek istiyorum.

Değerli arkadaşlar, diğer bir açmazımız, hem cari açık açısından hem de yüzde 50'ye yakın enerji üretimimizin, elektrik üretimimizin ithal doğal gaza ve petrole bağlı olması ve önümüzdeki dönemde petrol ve doğal gazdaki arz ve fiyat dalgalanmalarına bağlı olması da bizi bağlayan en önemli handikaplardan bir tanesi ve bununla ilgili olarak da hem son teşviklerle ilgili hem de planda öngörülen, özellikle yerli linyit kaynaklarımıza yönelik teşvikler, yenilenebilir enerji kaynaklarına verdiğimiz teşvikler sayesinde, bu enerji alanındaki eksiğimizin önümüzdeki dönemde gerçekleşeceğini ve önemli ölçüde azaltılabileceğini düşünüyorum. Özellikle hidroelektrik santrallerinin, rüzgâr santrallerinin önünün açılması, desteklenmesi sayesinde Onuncu Plan'ın, beş yıllık planın sonunda önemli ölçüde, bu konuda da belli bir mesafe alacağımıza inanıyorum.

Diğer bir konu da belki pek çok konuşmacımızın dikkati çektiği konu. Gerçekten, eğer biz 2018 hedeflerimizde 277 milyarlık ihracatı, 2023 hedeflerinde 500 milyarlık ihracatı gerçekleştireceksek lojistik alanında da çok ciddi adımlar atmamız gerekiyor. Yine, planda bunlar öngörüldü. Ege'de dünyanın ilk 10 limanı içinde yer alacak Kuzey Ege Çandarlı Limanı hızlı bir şekilde devam ediyor. Yine, Mersin Limanı Akdeniz'de dünyanın ilk 10 büyük limanı içinde yer alacak. Yine, Karadeniz'de Filyos Limanı'yla ve bunlara bağlanacak olan demir yolu ve kara yolları bağlantılarıyla lojistik alanında da Türkiye'nin 2023 hedeflerini yakalamasının ciddi anlamda altyapısı hazırlanmış olacak. Geçtiğimiz günlerde gerçekleştirdiğimiz demir yolu işletmeciliğinde özel sektöre de yer açılması sayesinde de bunun daha hızlı bir şekilde gerçekleşeceğine inanıyorum.

Değerli arkadaşlar, tekrar, bu planın, beş yıllık planın hem yüksek büyümeyi hem de istikrarlı büyümeyi sağlayacak bir plan olduğunu, son derece gerçekçi bir plan olduğunu?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

RECAİ BERBER (Devamla) - ?hatta ihtiyatlı bir plan olduğunu belirtmek istiyorum. Türkiye'nin konjonktürü, şartları iyileştiği takdirde ortalama 5,5'un üzerindeki bir büyümeyi de gerçekleştireceğine yürekten inanıyorum ve emeği geçen bütün arkadaşlara, çalışanlara çok teşekkür ediyorum ve hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)