GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: BİRLEŞMİŞ MİLLETLER 26 HAZİRAN İŞKENCEYE KARŞI MÜCADELE VE İŞKENCE GÖRENLERLE ULUSLARARASI DAYANIŞMA GÜNÜ'NE İLİŞKİN
Yasama Yılı:3
Birleşim:126
Tarih:27.06.2013

ABDULLAH LEVENT TÜZEL (İstanbul) - Teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

İşkence Görenlerle Uluslararası Dayanışma Günü'nü en çok konuşacağımız günlerden geçiyoruz. Bildiğiniz gibi, haziran ayını daha da sıcak yapan Gezi Parkı direnişini canlı olarak yaşayan, bu gösterileri baskıyla, şiddetle bastıran polis yöneticileriyle zaman zaman görüşen, işte, Valiye, İçişleri Bakanına ulaşan, görüşen bir milletvekili olarak ve bütün bu olaylar üzerine çokça yanlış, kara propagandanın doğrusunu anlatmak üzere karşınızdayım, bir de benim ağzımdan duymanızı tercih ederim.

Özellikle 31 Mayısı 1 Hazirana bağlayan sabah, o yoğun saldırıda, yine, park içerisinde son derece demokratik, barışçıl bir protesto hakkını kullananların gazla boğulması; 11'inde aynı şekilde, Başbakanın "Emri ben verdim." diyerek parkın temizlenmesine dönük ayın 15'indeki bütün bu süreçlerde Vali ile İçişleri Bakanıyla görüşmeye çalıştık. Tabii, sözümüzü dinletemedik, anlatamadık, bu şekilde müdahalelerin son derece zararlı sonuçlarına dair? Sayın Başbakana ulaşamadık, gerçi, kendisiyle görüşebilmiş olsaydık herhâlde bizi de "aşırı milletvekili" olarak kamuoyuna tanıtabilirdi ama aslında, "Bütün yaşananların adı nedir?" diyecek olursanız: Genç, kadın, sanatçı, değişik inançlardan, görüşlerden insanlarımızın demokratik, barışçıl eylemelerinin şiddetle bastırılması, bütün bu şiddete, polis şiddetine inatla direnilmesidir.

En son, cumartesi günü, bu ölenlerin anmasında, karanfille anma eylemine dahi bu şekilde bir müdahalenin, aslında demokratik haklara hiçbir şekilde tahammül gösterilmediğini, bu içinde bulunduğumuz son bir ay göstermiştir.

Geçen gün gazetelere düşen, Sarıgazi'deki şoför Hakan Yaman'a, insanlıktan çıkartan, yüzü gözü tanınmaz hâle getiren vahşi saldırıyı yapanlar, aslında ortadadır. Yani, Başbakanın "Evet, yaparlar, yetkileri dâhilindedir." dediği yetki eğer buysa, eğer bu türden kamu görevini kullananlara Vali, İçişleri Bakanı, Başbakan sahip çıkacaksa, bunun gibi yüzlercesini bizlere yaşatan böylesi bir güvenlik anlayışı gerçekten bu ülkede ciddi bir şekilde sorgulanmalıdır. O zaman bu yetkileri kullananlara "Siz halka eziyet etmek için mi seçildiniz?" diye sorarlar.

Ethem Sarısülük'ün bizzat polis kurşunuyla öldürülmesinin hesabı verilememiştir ve üzeri örtülmeye çalışılmaktadır bütün devlet suçlarında olduğu gibi. Artık, yalan bir kenara bırakılmalıdır. Dolmabahçe Camisi'nin müezzini emniyete verdiği ifadede "Camide alkol kullananı görmedim." diye ayan beyan konuşmuştur. Artık, Başbakan dönüp dönüp mitinglerde buna sarılmaktan vazgeçmelidir.

Bir de "Bu, büyük bir oyundur, büyük bir komplodur, tezgâhtır, darbedir." söylemi de boşunadır. Darbe yok, özgürlük ve demokrasi hareketi var. Kapitalizmin neoliberal saldırılarına karşı ve baskıcı yöntemlerine isyan eden halk? Yunanistan'da da böyledir, Brezilya'da da böyledir. Ulaşım giderlerine, tekellerin yağmasına, çevre talanına karşı, emekçinin ümüğünü sıkmaya karşı insanların isyanıdır. Her yerdeki ortak karakter budur, yoksa ne lobi ne başkaca uluslararası güçler meselesi.

Değerli milletvekilleri, sorun "Kim için demokrasi?" sorusuna verilen yanıtta aranmalıdır. Başbakan, kendisiyle görüşmeye gelen Dayanışma Platformuna "Ayak takımı." diyor, "Siz değil, ben belirlerim." diyor. Mesele, sadece sandıkta oy kullanmak değil, demokrasi alanlarda gösterilecektir. İşte, parklarda yapılan forumlar; ülkenin, demokrasinin, kent yönetiminin geleceği oradadır.

Dün Akil İnsanlar toplantısı yapıldı, bu mekanizma dahi demokratik işletilmedi. Çözüm sürecindeki talepler de meydanlardaki taleplerle ortaktır. Herkes için eşitlik, demokrasi ve kardeşlik, yoksa "Ana dili kabul etmeyeceğim; karakol, baraj yapmaya devam edeceğim; seçim barajını kaldırmayacağım." derseniz bu meydandaki kitleleri anlamayacaksınız demektir. Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası demokratik bir şekilde yenilenmelidir; halk sizden bunu istiyor. Eğer "millî irade" diyorsanız, millî irade baskısız, yasaksız, barajsız bir demokratik ortamdan çıkacaktır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ABDULLAH LEVENT TÜZEL (Devamla) - Artık, insan avına son verin, işkence uygulamalarına son verin diyorum, teşekkür ediyorum. (BDP sıralarından alkışlar)