GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARI TEŞKİLATI KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI
Yasama Yılı:3
Birleşim:113
Tarih:30.05.2013

İSMET UÇMA (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 453 sıra sayılı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'yla ilgili şahsım adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle hepinizi saygı, sevgi ve muhabbetle selamlıyorum.

Bu tasarıyla, Altın Koza Üniversitesinin adının "İpek Üniversitesi" olarak değiştirilmesi öngörülmektedir. Bununla da kalmıyor, bunun dışında yine bu tasarıyla Ankara, İstanbul, Adana, Konya ve Gaziantep'te toplam 5 tane vakıf üniversitesi kurulmaktadır.

Değerli arkadaşlar, üniversiteler baştan sona özerk kurum hâline getirilmelidir. Takdir edersiniz ki bütün siyasi partilerin programlarında YÖK'ün kaldırılacağına dair taahhütler vardır. AK PARTİ verdiği sözlerin arkasında duran parti olarak maruftur. Bunu hem milletimiz hem diğer siyasi partilerdeki arkadaşlarımız ve hem de dünya böyle bilmektedir. İnşallah giderek YÖK'ün bu yapısını tamamen ortadan kaldırmak ve çağdaş dünyada ve ileri demokrasilerdeki düzenlemelerle yeniden Türkiye'deki yüksek-öğretimi tezyin etmek hepimizin boynunun borcudur. Bu yolu yürürken birlikte, bize destek vereceğinizden de eminim.

Sevgili Nur Hocam, Zuhal Hocam 2001 öncesi dönemleri gayet güzel anlattı. 2001 sonrası için biraz haksızlık gördüm. Nur Hocam, mesela vakıf üniversitelerinden bir tanesinde böyle olağanüstü bir durum olabilir. Bu bizim görevimizdir. Gerçekten bu aksaklıklar varsa -mutlaka olur- ama sevgili arkadaşlar, hiç söylemek istemezdim, 28 Şubat süreci ve darbeler dönemi, ülkemizde Hülagû'nun ve Cengiz Han'ın Bağdat'ı tahribatından daha büyük ağır tahribatlar meydana getirmiştir; burada bütün siyasiler zaten ittifak hâlindedirler.

Sevgili Hocam, bir iki öğrencimizin mağduriyeti bile çok önemlidir. Canın ve öğrenciliğin yedeği asla yoktur ama zatıaliniz döneminde -takdir edersiniz ki- binlerce öğrencimiz, Sevgili Hocam, bu haklarından mahrum bırakılmışlardır, gelecek hayatları çalınmıştır ve gerçekten de umutları kırılmıştır.

Sevgili arkadaşlar, bu itibarla, biraz önceki konuşmalardan doğrusu çok mutlu olduğumu ifade etmek mümkün değil. Arkadaşlar, herkes ötekinin segmentine saygılı olacak, hepsi bu yani kendin için istemediğini öteki için istemeyeceksin, tamamı bu.

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Alkolde olduğu gibi mi?

İSMET UÇMA (Devamla) - Eksene aldığımızda merkeze alacağımız şey baştan sona budur.

Sevgili arkadaşlar, şimdi artık yurt dışına çıkarken bundan böyle gümrükte sizin çantalarınıza falan bakmayacaklar ya da "Tırınızda ne var, şunların gümrüklerini alalım." demeyecekler. Lütfen, bunu bir kehanet         -kehanete de inanmayan birisiyimdir- kabul etmeyin. Yakın bir gelecekte      -akademisyenlerimiz ve bilim adamlarımız da bunu çok iyi biliyorlar- sevgili arkadaşlar, zihninizdeki bilgiyi test edecekler ve şöyle diyecekler: "Bu bilgi bizim ülkemizde çok iş yapar, önce şu bilginin gümrük vergisini öde, sonra ülkemize dâhil ol."

Sevgili arkadaşlar, fethin 560'ıncı yıl dönümünde Fatih Sultan Mehmet'i birçok yönüyle anmak mümkün ama -bugün bu konuyla alakalı olduğu için dikkat ederseniz- ilk iş olarak Fatih, medreselerini oluşturmuştur. Eğitim-öğretim gerçekten de bu kadar önemlidir.

Vakıf üniversitelerini destekliyorum, üniversitelerin çoğalmasını destekliyorum, sebep şu sevgili arkadaşlar: Bunların bir kere yaygınlaşması lazım. Başkasından rahmet kıskanan olgulardan sakınmamız gerekiyor ve şimdi, bakınız, niçin vakıf üniversiteleri bizim dönemimizde, aşağı yukarı 46'ya falan çıktı, devlet üniversiteleri çoğaldı? Tek nedeni şu arkadaşlar: Sermaye ürkek bir şeydir. Dolayısıyla, ne yapamadı? Güven duyup, güven ve istikrar ortamı olmadığı için ülkemizde bu tür yatırımlardan sürekli korkuldu. Demokrasiyi hep birlikte geliştirdikçe, bilimi ve özgürlükleri geliştirdikçe, öyle zannediyorum medeniyet muhassalamızı geliştirdikçe, hoşgörümüzü artırdıkça, potansiyel suçlu oluşturmadıkça, devri sabık yaratmadıkça birbirimizi çok daha iyi anlayacağımızı düşünüyorum.

Şöyle yönetiyoruz arkadaşlar ülkemizi, dünyayı: Bir senfoni olsun istiyoruz. Bu senfonide her tür enstrüman olsun ama öyle enstrümanlar olsun ki gerçekten de bu enstrümanları dinlediğinde sazı olsun, kemençesi olsun, zurnası olsun, bütün enstrümanları olsun ve şef bunu büyük bir ustalıkla yönetsin?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

İSMET UÇMA (Devamla) - ?ve "Arkadaşlar, gelin böyle yönetelim." dediğimizde?

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Uçma.

İSMET UÇMA (Devamla) - Affedersiniz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sağ olasınız.

İSMET UÇMA (Devamla) - İlave etmem gereken husus şudur, şöyle diyorum: Gelin hep birlikte yönetelim ama yani kalkıp birileri "Hayır?" Tamam, biz de senfoniyle yönetelim?

BAŞKAN - Teşekkür ederim. Sayın Uçma, duyulmuyor zaten.

İSMET UÇMA (Devamla) - ?ama "Senfonideki bütün enstrümanlar zurna olsun, herkes de zurna çalsın." demek bu ülkeye yakışmaz.

Hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)