GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İNSAN HAKLARI VE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ BAĞLAMINDA BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI
Yasama Yılı:3
Birleşim:91
Tarih:11.04.2013

EROL DORA (Mardin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 445 sıra sayılı İnsan Hakları ve İfade Özgürlüğü Bağlamında Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 17'nci maddesi üzerine söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, uzunca bir süredir kamuoyunun merakla beklediği, gündeminden düşürmediği ve dördüncü yargı paketi olarak anılan kanun tasarısının, özellikle insan hakları ve uzun tutukluluk gibi temel toplumsal sorunlara nihai çözüm getirmesi bekleniyordu. Ancak, önümüzde duran yasa tasarısı tüm beklentileri karşılamaktan oldukça uzaktır. Terörle Mücadele Kanunu'nun 10'uncu maddesiyle yetkili ağır ceza mahkemelerinin yetki alanına giren suçlardan yargılanan binlerce tutuklu ve hükümlü ile onların yakınları büyük beklentiler içine girdikleri hâlde, tasarı büyük bir hayal kırıklığına neden olmuştur. Tasarı ifade özgürlüğünü güçlendirmeyi amaçladığı hâlde, sadece propaganda suçuna ilişkin kısmi bir iyileştirme dışında ifade özgürlüğünün ihlaline yol açan diğer yasal düzenlemelerde bir değişiklik öngörmemekte, bu nedenle tasarı ifade özgürlüğü hakkını da yeterli düzeyde garanti altına almamaktadır.

Düşünce ve ifade özgürlüğü başta olmak üzere, özellikle siyasal hakların kullanımı önündeki engellerin kaldırılmasına, uluslararası ve ulusal insan hakları örgütlerinin de ısrarla dile getirdiği gibi, bütünlüklü bir yaklaşımla insan haklarının korunmasına ve ihlallerinin sona erdirilmesine yönelik kapsayıcı bir düzenleme olacağına dair beklentiler "insan hakları ve düşünce özgürlüğü bağlamında değişiklik" başlığını taşımasına rağmen bu tasarıyla karşılanabilir olmaktan uzaktır.

Tasarının "Genel gerekçe" kısmından da anlaşılacağı üzere, bu düzenleme, sadece Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin tazminata ilişkin kararlarını azaltmayı ve görünümü kurtarmayı amaçlamaktadır. Son dönemde yasama faaliyetine hâkim olan kaygı verici zihniyet, bu tasarıda da kendini göstermektedir. İnfaz Yasası'ndaki değişiklikle "toplum güvenliğini, tehlikeye sokmak", Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Yasası'yla "makul sebepler", "terörist" gibi hukuk uygulamasına soyut ve keyfî davranmaya açık kavramlar getiren bu yaklaşım, yeni tasarıda da yine "açık veya yakın tehlike", "meşru göstermek", "övmek", "teşvik" ve telkin edici olmak" gibi hukuken ve siyaseten üzerinde oydaşma sağlanmamış muğlak ve esnek kavramları kullanarak kendini göstermektedir. Birbiriyle ilişki içinde olan bu düzenlemeler, insan hak ve özgürlüklerinin önemli güvencelerinden birini oluşturan hukuk güvenliği ilkesinden yani temel anlamıyla kanunilikten, yargı ve yürütmenin yasa ile bağlılığından uzaklaşma pahasına yapılan bir tercihi yansıtmaktadır.

Tasarının 17'nci maddesinde yapılan düzenleme ile, yakalama ve tutuklama kararlarına karşın kanunlarda öngörülen olanaklardan yararlandırılmayanlara tazminat isteme hakkı getirilmektedir. Kişi yakalandığında veya tutuklandığında bu kararlara karşı itiraz hakkı olduğu hâlde gerekli yerlere itiraz edip değerlendirmeye alınmazsa yani etkili başvuru yollarından yararlandırılmazsa bu düzenlemeden dolayı tazminat isteyebilecektir ancak kişinin başvuru yollarıyla ilgili bilgi sahibi olmaması, tazminat isteme hakkından muaf olmasına neden olmamalıdır. Her vatandaşın etkili başvuru yollarını bilemeyeceğini dikkate almak zorundayız.

Bu nedenle, yapılmış olan bu düzenlemeler kısmi iyileştirmeler getirmiş olmasına karşın, Türkiye'de gerçek anlamda bir ifade özgürlüğünün ve gerçek anlamda bir kanunilik ilkesinin getirilememiş olmasından dolayı muğlak ifadeler de taşımaktadır. İnanıyoruz ki bu barış sürecine uygun olarak, bundan sonra, demokratik bir hukuk devletine yaraşır yeni düzenlemelerin olabileceğini ve olması gerektiğini beklemek durumunda olduğumuzu ifade ediyorum.

Tekrar Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.