| Konu: | TÜRK PETROL KANUNU TASARISI |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 111 |
| Tarih: | 28.05.2013 |
BDP GRUBU ADINA EROL DORA (Mardin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 450 sıra sayılı Türk Petrol Kanunu Tasarısı'nın birinci bölümü üzerine Barış ve Demokrasi Partisi adına söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Türkiye'de petrol sektöründeki arama, üretim, taşıma, rafinaj, dağıtım ve pazarlama faaliyetlerinin tamamı, 1954 tarihli 6326 sayılı Petrol Kanunu'yla düzenlenmiştir. Bu kanun, zaman içerisinde, sektördeki gelişmelere paralel olarak çeşitli değişikliklere uğramıştır. Özellikle, 2001 krizinin ardından hız verilen ve enerji sektörünün serbestleştirilmesine yönelik olarak yapılan bir dizi düzenlemeden petrol sektörü de payını almıştır. 2/5/2001 tarihinde 4646 sayılı Doğal Gaz Piyasası ve 20/12/2003 tarihinde 5015 sayılı Petrol Piyasası Yasaları düzenlenerek sektörün söz konusu faaliyetleri 6326 sayılı Kanun kapsamından çıkarılmıştır.
6326 sayılı Petrol Kanunu'nun kapsamında kalan ve petrol sektörünün ilk halkası olan arama üretim faaliyetleri de uluslararası petrol tekellerinin talepleri çerçevesinde hazırlanan kanun tasarısında düzenlenerek 17 Ocak 2007 tarihinde 5574 sayılı Türk Petrol Kanunu adıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulundan hiç tartışılmadan, sessizce geçirilmiştir. Hükûmetin, adına "Türk Petrol Kanunu." dediği düzenlemenin, aralarında üretilen petrolden alınacak devlet hissesinin kademeli olarak yüzde 2 düzeyine kadar düşürülmesini öngören maddenin de olduğu dört maddesi, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından ulusal çıkarlara aykırı bulunarak veto edilmişti.
Değerli milletvekilleri, bugün, Hükûmet, beş yıl aradan sonra daha öncekine benzer bir yasal düzenlemeyi tekrar gündeme getirmiştir. Adına, yine, Türk Petrol Kanunu denilen yeni bir düzenlemeyle petrol sektöründe devlet adına faaliyet gösteren kamu kuruluşu Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı zayıflatılmak istenmekte, yabancı petrol tekelleriyle yerli ve yabancı sermayeye yeni çıkarlar sağlanması öngörülmektedir. Petrol sektöründe sermayeye yeni teşvik ve kolaylıklar sağlanması adına, kamu kuruluşu olan Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığından âdeta vazgeçilmektedir. 6326 sayılı Kanun'un 6'ncı maddesindeki "Petrol ile ilgili müsaade, arama, işletme ruhsatnamesi alma hakkı devlet adına Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığına aittir." hükmü iptal edilerek tasarıda yer almamıştır. Böylece, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığının işlevi ortadan kaldırılmakta ve özelleştirilmesi sürecinin önü açılmaktadır. Bu düzenlemeyle ülkemiz, ulusal enerji politikalarının oluşturulmasını ve uygulanmasını sağlayacak önemli bir kurumundan mahrum kalacaktır.
6326 sayılı Kanun'un 13'üncü maddesinin birinci fıkrasındaki "Petrol hakkı sahipleri 1/1/1980 tarihinden sonra keşfettikleri petrol sahalarında ürettikleri ham petrol ve doğal gazın tamamı üzerinden kara sahalarında yüzde 35'ini ve deniz sahalarında yüzde 45'ini ham ve/veya mahsul olarak ihraç etmek hakkına sahiptirler. Geri kalan kısım ile 1/1/1980 tarihinden önce bulunmuş sahalardan üretilen ham petrol ve doğal gazın tamamı ve bunlardan elde edilen petrol ürünleri memleket ihtiyacına ayrılır." hükmü iptal edilmiş olup tasarıda yer almamaktadır. Dolayısıyla, yeni kanunla memleket ihtiyacına yönelik miktarın ayrılması zorunluluğunun kaldırılması, petrol şirketlerine ülkemizde ürettikleri ham petrol ve doğal gazın tamamını yurt dışına ihraç etme olanağı sağlanacaktır. Bu durumda, olağanüstü durumlarda dahi ülkemizin ham petrol ihtiyacının karşılanması, piyasanın ve petrol tekellerinin insafına terk edilmektedir.
Buna karşılık, tasarının 22'nci maddesinin on ikinci fıkrasında yer verilen "Arz güvenliği açısından ihtiyaç duyulan hâllerde yurt içinde üretilen petrolün tamamının ya da bir kısmının satın alınabilmesine ilişkin Bakanlar Kurulunun yetkili kılınması" şeklindeki düzenleme ise son derece muğlaktır ve uygulamada boşluklar yaratması muhtemeldir.
Tasarının 14'üncü maddesinin üçüncü fıkrasıyla yapılan düzenlemede "Petrol hakkı sahibi ihraç ettiği petrolden sağladığı dövizi yurt dışında muhafaza edebilir. Bu döviz tutarı, Türkiye'ye ithal edilmiş sermayeyle bunu aşan net kıymetlerin transferinden mahsup edilir." denilmektedir. Sadece bu fıkrayla değil, tasarının 14'üncü maddesinde yer alan diğer düzenlemelerle de yabancı şirketlerin ithal etmiş oldukları sermayelerini devlet hissesi hariç, kurumlar ve gelir vergisinden muaf tutularak, getirdikleri döviz cinsinden ve transfer tarihindeki kur üzerinden yurt dışına transfer etmelerine olanak sağlanmıştır. Bu düzenlemeyle yabancı yatırımlar için sermaye ve kâr transferlerine önemli kolaylıklar getirilmiştir.
6326 sayılı Kanun'un 12'nci maddesinde yer alan yabancı devletlerin doğrudan doğruya veya dolaylı olarak idaresinde etkili olabilecekleri şirketler ile yabancı bir devlet için veya yabancı bir devlet adına hareket eden şahısların petrol faaliyetlerinde bulunmaları, mülk edinmeleri, tesis kurmalarının Bakanlar Kurulu iznine bağlanması yönündeki hükme Türk Petrol Kanunu Tasarısı'nda yer verilmemiştir. Böylece son derece stratejik bir alan olan petrol sektöründe yabancı devlet ve şirketlerin egemenliğine getirilen sınırlamalar kaldırılmak istenmektedir. Bu düzenlemeyle uluslararası petrol tekellerine önemli bir avantaj sağlanmaktadır.
Değerli milletvekilleri, Türk Petrol Kanunu'nun özel sermayeye çeşitli teşvikler, yatırım indirimleri ve vergi istisnaları sağlayarak sektörde yerli ve yabancı sermayenin önünü açmak gibi bir amacı olduğu, hazırlanan tasarının gerekçesinde açıkça şu şekilde ifade edilmektedir: "6326 Sayılı Petrol Kanunu kapsamında edinilen sonuçlar ve tecrübeler dünyadaki benzerlerine uygun olacak şekilde, yerli ve yabancı sermayenin petrol arama ve üretim faaliyetlerine daha fazla katılımını sağlamak için; işlemlerin sadeleşmesi, maliyetinin azalması, yatırım indirimi ve vergi istisnası, yabancı yatırımcılar için sermaye ve kâr transferi kolaylıkları gibi teşvik unsurlarını içeren, ruhsat başvuru aşamasını ve değerlendirme sürecini hak sahiplerinin hak ve yükümlülüklerini günün koşullarına ve objektif kriterlere göre düzenleyen yeni bir yasa yapılması gereği ortaya çıkmıştır. Ancak Türk Petrol Kanunu Tasarısı'nın yasalaşması hâlinde, yerli ve yabancı sermayenin sektörde önü açılmakla kalmayacak, tasarı ile ayrıcalıkları ve devlet adına faaliyet gösterme konumu ortadan kaldırılacak olan kamu kuruluşumuz TPAO'nun sektördeki öncü konumu zayıflayacaktır. Tasarı TPAO'yu kolsuz ve kanatsız bırakacak, dikey entegre yapıya sahip dev petrol tekelleri ile denk olmayan koşullarda rekabet etmeye zorlayacaktır."
Değerli milletvekilleri, Hükûmetin yıllardır sürdürdüğü özelleştirme politikalarının devamı olarak gündeme getirilen ve petrol sektörünü düzenleyen Petrol Kanunu'nun yerini alacak olan Petrol Kanunu Tasarısı'yla petrol arama ve işletme ruhsatlarının verilmesinde yeni bir sistem öngörülmekte, petrol sektöründe yerli ve yabancı sermayenin önünün açılması ve yatırımların artmasının hedeflendiği iddia edilmektedir.
Hükûmetin hazırladığı yeni tasarının kamu ve ülke yararı açısından bazı sakıncalı düzenlemeleri içerdiği görülmektedir. Petrol kaynaklarımızın aranması, geliştirilmesi ve üretilmesiyle ilgili tüm faaliyet ve işlemlerde kamu ve ülke yararına uygunluk temel ölçüt olmalıdır. Ülkemizde üretilen ham petrolün ülke güvenliği ve yurt içi tüketim için gerekli bölümünün ayrılması koşulu kaldırılmamalı. Arz güvenliğine ilişkin düzenlemeler muğlak bırakılmamalıdır. Sektörde yabancı devlet ve şirketlerin etkisini artıracak düzenlemelerden kaçınılmalıdır.
Bu duygu ve düşüncelerle tekrar Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (BDP sıralarından alkışlar)