GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: GÜMRÜK KANUNU İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN (S.S.:437)
Yasama Yılı:3
Birleşim:84
Tarih:28.03.2013

MHP GRUBU ADINA EMİN HALUK AYHAN (Denizli) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan 437 sıra sayılı Tasarı'nın dördüncü bölümü üzerine Milliyetçi Hareket Partisinin görüşlerini arz etmek için söz aldım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Gümrük idareleri bir ülkenin en önemli kurumları arasındadır, bu sebeple de iyi yönetilmeleri gerekir, maalesef bu, on bir yıldır başarılamamıştır. Bu dönemde gümrük teşkilatı hiç yaşamadığı kadar fazla sorunla karşı karşıya kalmıştır. Vekâleten yönetim gümrüğün yönetim şekli hâline dönüşmüştür. On bir yılda kaç müsteşar değiştiği kamuoyunda tartışılır bir hâle gelmiştir.

2011 genel seçimleri öncesinde Gümrük Müsteşarlığı ile Sanayi ve Ticaret Bakanlığının ticaret kesimi birleştirilerek Gümrük ve Ticaret Bakanlığı kurulmuştur. Gümrük ve iç ticaret birleştirilerek tabiri caizse ucube bir bakanlık oluşturulmuştur. Bu iki teşkilatın hizmet alanları ne denli birbiriyle örtüşmektedir? Bu yapılanma son derece gayriciddi bir yapılanmadır.

Bu iktidar döneminde torba kanun anlayışından bir türlü vazgeçilememiştir ancak torba kanun kavramı da yetersiz kalmıştır. Başka isimler düşünmek gerekmektedir. Meclise bir yasa taslağı sunulmakta, sonra akla ne gelirse içine dâhil edilmektedir. Alelacele hazırlanan kanun tasarıları birçok hata ile Meclise sevk edilmektedir. Yasa taslakları hazırlanırken Anayasa'nın en temel kuralları dahi göz ardı edilmektedir. 640 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin belirli maddeleri Anayasa Mahkemesince iptal edilmiştir. Bu yasa ile iptal edilen maddelerin de yeniden düzenlenmesi öngörülmektedir. Anayasa Mahkemesi kanun hükmünde kararnamenin bazı maddelerini Anayasa'nın 91'inci maddesine aykırı buldu. Bu madde, "Kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verme" başlıklı maddedir.

Bakınız Sayın Bakan, artık gazetelerde Hükûmetle beraber hareket eden yazarlar, Maliye Bakanlığı memurlarının, diğer bakanlık memurlarının Anayasa Mahkemesi üyelerinin kapısının önünde gezmelerinden duydukları ızdırabı gerçekten anlatmaya başlamışlardır. Bu, Hükûmet açısından sevinilecek, övünülecek bir durum da değildir. Maalesef, Hükûmet, yetkisi olmadığı hâlde, kanun hükmünde kararnameyle düzenlenemeyecek konuları kanun hükmünde kararnameyle düzenlemiştir. Bu, Hükûmetin atlamaması gereken ciddi bir husustur. Maalesef, yetkilerinin farkında olmayan ve yetkilerinin sınırlarını bilmeyen, ülkeyi çıkmaza sokmaktadır.

Bakanlar Kurulu kararıyla teşvik veriliyor ama Bakan komisyonda birkaç gün önce "İllaki bunu kanuna dercetmek gerekir." diyor. Diyoruz ki: "Bunun gereği var mıdır? Bu yetki sizdedir. Bu kanuna dercetmediğimiz takdirde, getirdiğiniz husustan yararlanmayacak mıdır sektör?" "Yararlanacaktır" diyor. "O zaman bunu buraya niye dercediyorsunuz?" dediğimizde bize cevap yok. Akla iki şey geliyor: Ya yaptığınız işten korkuyorsunuz ya da korkulacak bir iş yapıyorsunuz. Sıkıntının özü orada.

Bu değişikliklere baktığımız zaman şu açıkça ortaya çıkmaktadır: Hakikaten ya yasa yapmayı bilmiyorsunuz ya da yaptığınız işi örtmeye çalışıyorsunuz. Esasen bu çok garip bir durumdur. Zira, siz ekonomiyi de bilmiyorsunuz, demokrasiyi de bilmiyorsunuz, ulaşım aracı sanıyorsunuz. Eğitimi, kamu yönetimini, hukuku da bilmediğiniz bu getirilen tasarılarla ortada.

Bu yasa ile daha yeni çıkarılan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu, 5957 sayılı Sebze ve Meyveler ile Yeterli Arz ve Talep Derinliği Bulunan Diğer Malların Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun, 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu, 6098 sayılı Borçlar Kanunu, 640 sayılı Gümrük ve Ticaret Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'de çok sayıda değişiklik yapılıyor. Tabii ki, yasalarda değişiklik yapılması doğaldır ve değiştirilebilir. Ancak bu değişikliklerin temel sebebi, maalesef, ülkenin değişen koşulları değildir; ne yazık ki, iktidarın bilgi eksikliği, cehaleti, "İlla benim dediğim olacak. Ben, istediğimi hukuka aykırı da olsa gerçekleştireceğim." arzusundan kaynaklanmaktadır.

Cumhuriyetin ilk yıllarında, 1932 yılında çıkarılan 1918 sayılı Kaçakçılığın Men ve Takibine Dair Kanun yetmiş bir yıl yürürlükte kalmış. Sizin döneminizde, 2003 yılında 4926 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu çıkarılmış, 2007 yılında bu kanunu yürürlükten kaldıran 5607 sayılı Kanun çıkarılmıştır. 2009 yılında 5911 sayılı Kanun'la, bu kanunda birtakım değişiklikler yapılmıştır.

5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu sizin döneminizde çıkarılmış bir özel ceza kanunudur. Daha önceki kanunlarda kaçakçılık suçu sayılan fiillerin önemli bir kısmı bu kanunla kabahat olarak düzenlenmiştir. Şimdi kabahat olarak düzenlenen fiillerin büyük bir kısmı, Gümrük Kanunu içerisinde idari para cezası gerektiren fiiller hâline getirilmektedir.

Akaryakıt ürünleri ve tütün mamulleri üzerindeki vergi yükü bu kadar fazla iken, yakın pazarlardaki fiyatlar ile iç piyasadaki fiyatlar arasında uçurum varken kaçakçılığı önleyemezsiniz. Nitekim, sizin yerinize PKK narh koyar olmuştur sınırda. Her yerde sigaralar satılmaktadır, tarifeler meydandadır, her yerde konuşulmaktadır. 10 numaralı yağın da, kaçak akaryakıtın da, kaçak sigaranın da müsebbibi sizin Hükûmetinizdir. Hâlen bu kadar beyanata, bu kadar Bakanın konuşmasına rağmen 10 numara yağı, gittiğiniz zaman yolların üzerinde, her yerde görmeniz mümkündür. Siz dünyanın en pahalı benzinini, gelir seviyesi gelişmiş ülkelerin çok altında olan bir ülkede satmaya kalkarsanız sonuç bu olur. Sizin Bakanlık yaptığınız dönemde kaçakçılığa konu mallarda PKK'nın gümrük vergilerini belirlediği artık her gün -biraz önce ifade ettiğim gibi- basında da yer alıyor.

Gümrük ve Ticaret Bakanlığında görünen odur ki çalışanların sorunları da görmezden geliniyor. Bakanın arzuları ve keyifleri, AKP'nin istekleri ön planda tutuluyor. Geçtiğimiz yasama döneminde teşkilat yasası ile ilgili çalışmalarda bu durum ortaya çıkmıştır. Sendikalar, dernekler, çalışanlar sorunları dile getirmiştir. O gün bu sorunlara kulak kapatmıştınız, şimdi görüyorum ki kulaklar hâlen kapalı.

Siz gümrükle ilgili mevzuatı getirdiniz. İki sene nerede kaldı? Komisyonda kaldı. Ben alt komisyon üyesiydim ama Devlet Personel size bağlı olmasına rağmen, siz kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi alacağınızı dahi sorumlu Bakan olarak bilmiyordunuz. Nitekim, sonradan, kanun tasarısı gelip Mecliste altına nasıl imza atıldığı bilinmeyen Komisyon toplantı talep yazısından sonra siz bunu -ne yaptınız- öğrendiniz çünkü bilmiyordunuz, Bakanlar Kurulundan geçmesine rağmen siz işin farkında değildiniz.

Bu yasa vesileyle Bakanlığın web sitesine tekrar bir baktım. Web sitesi, devletin kamu idaresinin web sitesi değil. Web sitesi, Sayın Bakanın bizim yaptıklarımıza, bize iftira atan -nelerin- beyanatların konulduğu web sitesi. Öyle değil mi Sayın Bakan? Hâlâ özür dilemediniz. Ben DPT raporlarını okumadım, okusam da gurur duyarım, şerefle okurum ama siz onları -geçenlerde de söyledim- idrak edecek durumda değilsiniz; gayet açık ve net söylüyorum.

Dolayısıyla, bu yaptığınız işler, "Kanun bir kere çıksın, sonra yeni değişiklikler yapıp düzeltiriz." yaklaşımı Türkiye'de kanun enflasyonu olgusunu ortaya çıkarmaktadır. İstatistiklere bakıldığında belli bir dönemde Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kabul edilen kanun sayısının örneklerine göre fazla olması bir performans göstergesi olamaz. Gerçekten AKP ne yapmak istemektedir habire kanun tasarı getirmekle?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

EMİN HALUK AYHAN (Devamla) - Ayıplarını örtmeye çalışmaktadır.

Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.

Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. (MHP sıralarından alkışlar)