GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: SOSYAL SİGORTALAR VE GENEL SAĞLIK SİGORTASI KANUNU İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFİ
Yasama Yılı:3
Birleşim:107
Tarih:21.05.2013

AHMET KENAN TANRIKULU (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Görüşülmekte olan tasarının 12'nci maddesi üzerinde verdiğimiz önergeyle ilgili olarak söz almış bulunuyorum. Genel Kurulumuzu saygıyla selamlıyorum.

Geniş bir torba yasa şeklinde olan bu tasarının 12'nci maddesinde Çevre Kanunu'na bir geçici madde eklenerek yatırım programındaki bazı projelerin çevresel etki değerlendirmesi yani ÇED kapsamı dışında kullanılması ve tutulması için bir düzenleme getirilmektedir.

Değerli milletvekilleri, Çevre Komisyonunda bu tasarının ilgili maddesi geldiği zaman Milliyetçi Hareket Partisi milletvekilleri olarak detaylı ve kapsamlı bir şekilde bir muhalefet şerhi de yazmıştık. Ancak bu muhalefet şerhimiz, esas komisyon olan Plan ve Bütçe Komisyonunda da maalesef dikkate alınmamış gözüküyor. Bu değişiklikle bütün alt ve üstyapı tesisleri bir muafiyet kapsamına getiriliyor ve neticede çevre mevzuatı âdeta ilga ediliyor. Böylelikle ÇED Yönetmeliği öncesi yatırım programına alınan ve İstanbul Boğazı geçişi gibi, nükleer santral projeleri gibi veya büyük baraj inşaatları gibi rantı geniş olan, büyük olan ve çevre tahribatı yaratabilecek olan projeler de ÇED süreci kapsamının dışında tutulmuş oluyor.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, yüksek mahkemelerin kararlarının arkasından dolanarak bir hukuksuzluk anlayışı çerçevesinde, daha yasal düzenlemeler yapılmadan ÇED Yönetmeliği'nde yeni bir değişikliğe gidiyor ve bu değişiklik de 5 Nisan 2013 tarihli Resmî Gazete'de yayınlanıyor. Şimdi, Bakanlığın mevcut bir hukuk kararına rağmen göstermiş olduğu bu sözde uyanık davranışa, biz burada Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu olarak da maalesef dâhil edilerek bu düzenin içerisinde gözüküyoruz değerli milletvekilleri. ÇED sürecinin ortadan kaldırılmasıyla bu düzenlemeden muaf olan rant projelerinin çevreye verebileceği zararlar, bölge halkının yaşayacağı ciddi boyuta varabilecek olan çevresel ve aynı zamanda sağlık sorunları da hem göz ardı edilmiş olacak hem de hak aramak isteyenlerin yolu tıkanmış olacaktır.

Bu projelerin birçoğu yap-işlet-devret projesi. Bir bakımdan ekonomik olarak bakıldığında, bu projeler eğer ülke menfaatine kullanılırsa amacına ulaşmış ve faydalı olabilir ancak on yıldır, iktidar, ekonomik açıdan ülkemizi kayıplara uğrattığı bu tür projelerle artık ÇED sürecini de kaldırarak hukuk kararlarının da üstünde olduğunu milletimize göstermektedir. Bu bağlamda, yapılacak olan İstanbul üçüncü köprüsü ve geçtiğimiz hafta içerisinde nihayetlenmiş olan İstanbul üçüncü havalimanı ihalesini yere göğe sığdıramayanlarını ihaleyi alan bu firmalara on iki yıllığına 6 milyar 300 milyon euroluk yolcu garantisi vermelerini de gelip buradan izah etmeleri gerekir. Daha önce -biliyorsunuz- üçüncü boğaz köprüsü geçişinde de aynı yöntemle bir özelleştirme yapılmıştı ve ülkemizin zarar gördüğü yönündeki uyarılarımız sonrasında bu adımdan vazgeçtiler ancak hâlen millî servet tahribatına da devam etmektedirler.

Değerli milletvekilleri, bugün için şöyle bir uygulamayla karşı karşıya kaldığımız da ortada: 1969 yılında Amerika Birleşik Devletleri'nde başlayan ve bugün hem ABD'de hem Avrupa Birliği ülkelerinde devam eden ÇED süreci dünyanın bütün gelişmiş ülkelerinde uygulanmaktadır ve giderek de yerini sağlam bir şekilde almıştır. Bizim de -bugün için- ülkemizdeki bütün bu altyapı projelerinde bu ÇED sürecine harfiyen uymamız gerekmektedir. Ayrıca, yüce mahkemelerin ÇED konusunda verdiği kararların da dikkate alınması gerekmektedir.

Sivil toplum kuruluşlarının, vatandaşlarımızın itirazlarını, görev tanımı çevreyi korumak ve kollamak olan bir bakanlığın göz ardı etmesini de burada yadırgadığımızı belirtiyor, hepinize tekrar saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)