| Konu: | SOSYAL SİGORTALAR VE GENEL SAĞLIK SİGORTASI KANUNU İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFİ |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 107 |
| Tarih: | 21.05.2013 |
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 460 sıra sayılı Tasarı'nın ikinci bölümü üzerine şahsım adına söz aldım. Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
Bu tasarının etki değerlendirme analizi yok. Ne getiriyor ne götürüyor Bakanlık da bilmiyor, Sayın Bakan da bilmiyor, Hükûmet de bilmiyor. Hiçbir rakam yok burada.
OKTAY VURAL (İzmir) - Saldım çayıra Mevla'm kayıra!
EMİN HALUK AYHAN (Devamla) - Bu klasik bir AKP tasarı getiriş şekli, hiçbir anlamı, manası yok. Ne bulursanız içine koyuyorsunuz, ne bir uzmanlık gerektiriyor ne bir şey gerektiriyor. "Zaten çoğunluğa dayalı bir oylamayla işin bir tarafından çıkar, gideriz." diyorsunuz. Hâlbuki gerçekten muhalefetin de katkısı olabilir. Varlık barışında biz niye "Hayır." diyelim Türkiye'ye gelecek paraya? 2008'de siz zaten yaptınız, 2008'de para geldi, demek ki bu, 2008'den sonraki para.
Sayın Başbakan Yardımcısı açıklıyor, diyor ki: "150 milyar dolar civarında bir para. 30'la 50 milyar dolar Amerikan tahvillerinde var." Diğerinin nerede olduğunu kuruşu kuruşuna bildiğine göre çıkarken de biliyor demek ki. O zaman, buna göz yumuyorsunuz anlamına gelir. Yani bir şeyi söylerken hesabını kitabını ortaya koymak lazım. Siz, bu tasarı buraya gelirken Bakanlar Kurulunda görüşmüş olmanız lazım. Bunu dışarı söyledi Sayın Babacan, benim söylediklerimi ben uzaydan bulup gelmiyorum ki açık net söylüyorum. Yoksa, ülkeye kaynak girişine kimsenin bir şeyi yok ki.
Siz bu varlık barışını yapacağınızı daha önce bilmiyordunuz, olsanız bütçenizde olur, gelirinizde, giderinizde olur. Var mı sizin bütçenizde böyle bir rakam? "Varlık barışını yapacağız." demiş miydiniz, düşünüyor muydunuz böyle bir şey? Hak getire yani Allah ne verdiyse, yolda ne denk gelirse, aklınıza ne gelirse, zamanı olsun olmasın, bir şeyi yapmaya çalışıyorsunuz. İyi, yapın, tamam da doğruyu da söyleyin yani. Bu memlekete para gelmesinden kim rahatsız olur, cari işlemler dengesinin azalmasından kim rahatsız olur? Bundan mutluluk duyarız.
Siz, bu kadar milletvekiliyle, 325'le, 550 milyar dolar dış ticaret açığı verdiniz. Ülke ütüldü, her geldiğimde burada söylüyorum.
Bir de bir şeyi doğru söylemek lazım: Bakın, tasarı geldi, işsizlik açıklandı; işsizliğin iyi gitmediğini siz gayet açık ve net bir şekilde biliyorsunuz. Bunlar, işsizliğin böyle gidişi hayra alamet değil. Genç işsizler giderek artıyor, sıkıntı büyük.
2011 yılında sosyal güvenlik gelir-gider dengesi arasındaki fark -2013 yılı programına bakın- 16 milyar dolar; 2012 için de 25 milyar dolara çıkıyor. Bütçe transferi, de aynı dönemde, 2011 için 52,8 milyar dolar, 2012 için de 72,9 milyar. 2011 yılında toplam 69 milyar TL'den 98 milyar TL'ye çıkıyor.
Yani siz diyebilirsiniz ki: "İşte, farklı ödemeler var buda sosyal güvenliğin açığı değil de... Neticede, kamu finansmanında gözüken açık. Buraya koyduğunuz hesapla kitapla bu birbirini tutmuyor, bunu net bir şekilde koymak lazım. Geçen senelerde de ben aynı şeyi ifade ettim. Şimdi, orayı bir şekilde sıfırlıyorsunuz da hesabı kitabı bilen, onun doğru dürüst bir sıfırlama olmadığını programda bilir. Yıllarca biz de bu hesapları kitapları yaptık, görüyoruz, ne olduğunu da biliyoruz.
Şimdi, kamu finansmanı dengesinin ne olduğu hakikaten sıkıntılı. Bir kere, istikrarlı bir gidiş falan yok; her yıl bir şey getiriyorsunuz programda olmayan, planda olmayan vesaire. Getirin, tamam da "Ya, biz burada hata yaptık da bunu böyle düzeltiyoruz. Şu kadar, milletin üstünden şunu alıyoruz, ötekini bu kadar bastırıyoruz..." bunları açıklamak lazım.
Sayın Bakan, geçen konuşmamda, PKK'lıların dağda geçen sürelerinin emekliye sayılıp sayılmayacağını, Oslo'da böyle bir şeye söz verilip verilmediğini sordum, "Türkiye Cumhuriyeti'nin bir bakanı olarak bu kürsüye gelip anlatmalısınız." da dedim. Gerçi, oturduğunuz yerden siz de -yanlış anlamadıysam- "Böyle bir uygulamayı, hiçbir Türkiye Cumhuriyeti hükûmetinin, hiçbir bakanının hiçbir uygulamasıyla bağdaşmayacak bir alçaklık olarak değerlendiriyorum." dediniz yani "Böyle bir şey yok." dediniz. Bundan memnuniyet duyduk, bundan AKP Grubu da memnuniyet duydu. Öyle bir alkış çıktı ki onlar da bilgi sahibi değil.
Siz, bana, piyasada konuşulan Oslo'yla ilgili o bantların, kayıtların bir tutanağını verip de üstüne mühür basıp "Aynısıdır, biz bunları Bakanlar Kurulunda da görüştük." diyebiliyor musunuz bir Bakanlar Kurulu mensubu olarak? Şimdi, bir şeyi hem ifade etmiyorsunuz hem açıkça söylemiyorsunuz, "Böyle bir şey yok." diyorsunuz. Olmaması bizi mutlu eder, biz böyle bir şeyden zevk alacak insan değiliz ama "Oslo'daki görüşmeler doğru değildir." deyin, "Daha sonra konuşulan İmralı'daki hususlar, Başbakanla ilgili söylenilenler doğru değildir." deyin Türk milleti rahatlasın, Türkiye Cumhuriyeti rahatlasın. Siz "Bunlar niye yayınlandı, kimden kaçtı, arıza nerede?" diye konuşuyorsunuz. Arızanın nerede olduğu önemli değil, arıza var mı yok mu...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
EMİN HALUK AYHAN (Devamla) - ...oradaki muhtevayı Hükûmet kabulleniyor mu kabullenmiyor mu, önemli olan bu. "Yalan." deyin, "Konuşulmadı." deyin, "Tutanaklarda yok." deyin Türk milleti rahatlasın; benim söylemek istediğim bu.
Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ederim Sayın Başkanım. (MHP sıralarından alkışlar)