GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: YARGILAMA SÜRELERİNİN UZUNLUĞU İLE MAHKEME KARARLARININ GEÇ VEYA KISMEN İCRA EDİLMESİ YA DA İCRA EDİLMEMESİ NEDENİYLE TAZMİNAT ÖDENMESİNE DAİR KANUN TASARISI
Yasama Yılı:3
Birleşim:31
Tarih:29.11.2012

CHP GRUBU ADINI GÜRKUT ACAR (Antalya) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 342 sıra sayılı Kanun Tasarısı ile ilgili görüşlerimizi paylaşmak üzere söz aldım. Sizleri saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, Sayın Başbakanın Kanunî Sultan Süleyman'la ilgili hassasiyeti nedeniyle ben de burada bir padişahla başlamak istiyorum sözlerime. Osmanlı devletinin 32'nci Padişahı Abdülaziz 1868'de Şûrayı Devlet -Danıştay- açılış konuşmasında bazı şeylere açıklık getirerek şunları söylemiş: "Yeni örgütlenme biçimi, yürütme gücünün adliye, diniye ve yasama güçlerinden ayrıldığı temeline dayanır."

Değerli arkadaşlarım, gerek bu tasarıyla gerekse bugünkü uygulamalarla Türkiye Cumhuriyeti'nin 1868'in öncesine götürdük diye düşünüyorum.

Bakınız, Türkiye'de hukuk adına inanılmaz insan hakları ihlalleri uygulanıyor. Özel yetkili mahkemeler tarafından verilen tutuklama kararlarıyla iktidar karşıtı olan televizyon kanallarının, gazetelerin yönetici ve sahipleri zindana atıldı, tek kişilik odalarda tecrit edildiler. Yüksek Seçim Kurulunca adaylıkları onaylanmış ve seçilerek milletvekili olmuş 8 kişi, 8 milletvekili hâlen tutukludur. İktidara muhalif Cumhuriyet gazetesinden -hatırlarsınız belki, biraz uzakta kaldı bunlar- İlhan Selçuk darbeci olduğu savıyla gözaltına alındı. 82 yaşında olup ömrü demokrasi mücadelesiyle geçmiş böyle bir aydına getirilen bu saçma suçlama nedeniyle, halk gösterilerle ayağa kalkınca salıverildi, yerine aynı gazeteden Mustafa Balbay tutuklandı ve hâlen tutuklu.

Kanal B? Mehmet Haberal'ın kurduğu Başkent TV'nin iktidar karşıtı yayını nedeniyle, Türkiye'de ilk organ nakil merkezini kuran, bir üniversiteyi büyük çabalarla Türkiye'nin en önemli eğitim kurumlarından biri hâline getiren profesör doktor unvanlı bu büyük bilim adamı, sağlık durumu bozuk olduğu hâlde, yıllardır hapiste tutulmaya devam ediliyor. Kendisini tutuklayan yargıçlar hakkında en yüksek mahkeme olan Yargıtay Hukuk Genel Kurulunda ilk derece mahkemesi sıfatıyla açmış olduğu davada, haksız olarak tutukluğunu devam ettiren yargıçlar tazminat ödemeye mahkûm edildiler. Ancak, buna rağmen aynı yargıçlar aynı davaya bakmaya devam ediyorlar.

Değerli arkadaşlarım, dünyada hiç böyle bir hukuk garabeti olmamıştır, böyle bir şey dünyada hiçbir yerde yaşanmamıştır, Hitler Almanyası'nda bile yaşanmamıştır.

HAMZA DAĞ (İzmir) - Nereden biliyorsun olmadığını?

GÜRKUT ACAR (Devamla) - Evet. Bakınız, bir kin ve intikam hâline dönüştürülmüş olan davada sağlık durumu bozulduğu hâlde tutukluluk durumu sürdürülüyor. Kaldırılmasına karar verilmiş mahkemeler de kaldırılan hükümlere dayanarak yargılamaya devam ediyorlar.

Bugün, Türkiye'de 500'den fazla öğrenci normal demokratik bir talep olan parasız eğitim talebinde bulunduğu için,  iktidar partisinin bakanlarına yumurta atmaya teşebbüs ettiği için terör örgütü üyesi sayıldılar, suçlandılar, tutuklandılar, bazıları 8 yıla mahkûm edildiler. İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek yaptığı savunmadan dolayı toplam 22 yıl hapse mahkûm edildi. Daha yargılandığı ana dava sonuçlanmadan böyle bir karar verilmesi hangi hukuksal temele dayanıyor? Savunma yaptığı davadan beraat ederse verilen ceza nasıl geri alınacaktır?

Değerli arkadaşlarım, bakınız, vicdanınıza bakın, bana bakmayın. Türkiye'de uzun yıllar kasten adam öldürme suçunun cezası 24 yıl ağır hapis cezasıydı, şimdi sadece "Niye böyle savunma yaptın?" diye 22 yıl ceza veriyoruz. Balyoz davasındaki hak ihlalleri, hukuk ihlalleri ve cezalar kamu vicdanını sızlatıyor, bunu dikkatinize sunuyorum yüce Meclis.

Türkiye'de "Ergenekon terör örgütü" diye bir suç örgütü icat edildi; bu, AKP iktidar olduktan sonra icat edildi.

BÜLENT TURAN (İstanbul) - El insaf! Dünya duydu, dünya!

GÜRKUT ACAR (Devamla) - 1980 öncesinde Türkiye'yi Amerikan yanlısı bir askerî darbeye sürüklemek için kurulmuş, büyük terör olayları yaratmış Gladio örgütünün işlemiş olduğu cinayetleri ve terör olaylarını gerekçe göstererek "Ergenekon terör örgütü" adı altında AKP iktidarına karşı olan tüm aydın, demokrat, gazeteci, bilim adamı, bilim kadını, öğrenci, iş adamı, askerler tutuklanmıştır. İşin gerçeği, Ergenekon terör örgütü Reichstag yangınından bu yana tarihteki en büyük ikinci yalandır.

Değerli arkadaşlarım, bakınız, bu çerçevede baktığımızda Türkiye'de hukuk işlemiyor, Türkiye'de yargı işlemiyor, Türkiye'de adalet yok; bu tasarı da bunun özetidir aslında. Vatandaşlarımız kendi ülkelerinde hak aramak için, adalet aramak için mahkemelere gitmişler ama adalet bulamayınca bir umut Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine gitmişler ama adaleti orada da bulamamışlar çünkü adaletsizlik öyle bir boyuttaki orası da tıkanmış. Şimdi, adaleti bulamadıkları için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvuranlara "Gidin, adaleti kaybettiğiniz yerde arayın." deniyor. Bunun mümkün olmadığı ortadadır.

Değerli arkadaşlar, önce Türkiye bir hukuk devleti midir, değil midir; ona bakmak lazım. Hukuk devleti tüm işlem ve eylemleri hukuka uygun olan, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdürmeyi amaçlayan, hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan, Anayasa'ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, insan haklarına saygı duyarak bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, yargı denetimine açık, yasaların üstünde, anayasa ve yasa koyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkeleri bulunduğu bilincinde olan devlettir. Türkiye bu tanıma uyuyor mu? Kesinlikle uymuyor. Anayasa 138 "İdare, mahkeme kararlarına uymak zorunda." diyor. Türkiye'de Başbakan "Özelleştirmeyle ilgili yargı kararları uygulanamaz." diye kararlar çıkartıyor. Yani Başbakanın kararı, mahkeme kararını eziyor, yok ediyor.

Değerli arkadaşlarım, bakın, siz yaptınız, 2/B arazilerinin satışıyla ilgili kanun. Ne deniyor? "İdarenin takdirini kabul etmeyenler hak talep edemez, dava açamaz." diyor. Hangi idarenin? Her türlü işlem ve eylemi yargı denetimine açık idarenin. Hani idarenin her türlü işlem ve eylemi yargı denetimine açık olacaktı? Anayasa'nın maddesi bu. Açıkça çiğnediniz.

Değerli arkadaşlarım, alınmayın, dinleyin. Yalnızca bu iki örnek bile Türkiye'nin hukuk devleti olmadığının kanıtıdır. AKP, Türkiye'de Anayasa'yı, hukuk devleti ilkesini, kuvvetler ayrılığı ilkesini rafa kaldırmıştır. Maalesef Türkiye'de hukuk AKP'nin oyuncağı hâline getirilmiştir ama unutulmamalıdır ki hukukun, adaletin olmadığı bir ortamda hiçbir şey ayakta kalamaz, kalmamıştır değerli arkadaşlarım.

Değerli arkadaşlarım, bakınız, bu düzenleme gündeme geldiği dönemde, 28 Mart 2012'de, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Başkanına bir mektup yazdım, gönderdim. Henüz bir yanıt da alabilmiş değilim. Ama o zaman yazdığım itirazlar bu tasarıyla doğrulanmış durumdadır. Türkiye'de yargı bağımsız değil, hukuk devleti işlemiyor, baskıcı iktidarın gölgesinde adil kararlar beklemek boşa vakit kaybetmek olacaktır dedim. Bakınız, bu tasarı bu savımı doğrulamıştır. Türkiye'de insanlar bir suç iddiasıyla yargılanıyor, bu yargılama sırasındaki savunması nedeniyle ayrıca hapis cezasına çarptırılıyor ama asıl davalar hâlâ sürüyor.

Değerli arkadaşlarım, bakınız, Türkiye'nin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine en fazla şikâyet edildiği konular, uzun tutukluluk ve mülkiyet haklarının ihlali. Arkadaşlarım söyledi. Bununla ilgili bir önleyici çözüm anlayışı var mı, bir çözüm getiriyor musunuz? Hayır. Sonuçta bu tür haksız tutuklananlara tazminat verelim, paralarını verelim gitsinler. Sonra ne olacak? Yenileri gelecek, yeni ihlaller olacak.

Değerli arkadaşlarım, bakın, bir elinizi vicdanınıza koyun. Sadece Ergenekon davaları nedeniyle, gazetecilerin yargılandığı davalardaki  işlemler nedeniyle savcılar hakkında, hâkimler hakkında 372 şikâyet dilekçesi verilmiş. Adalet Bakanı nisanda yanıt verdi, tek bir soruşturma açılmamış; bir tane şikâyet haklı değil, 372 şikâyet var ama hiçbir soruşturma açılmıyor.

Değerli arkadaşlarım, insaf edin, insaf edin bu insanların hepsi içerideki insanlar, tek şeyleri adalet. Gazetecilerin özel konuşmaları, suçlamayla ilgili olmayan konuşmaları ortalığa, yandaş basına servis ediliyor ama soruşturma yok. Allah aşkına, bu kadar şey ortaya döküldü, gazeteler bangır bangır yazdı. Bazı sanıklar kamuoyunda daha mahkeme önüne çıkmadan mahkûm edildi, yargısız infaz edildi. Ama onlar hakkında hiçbir soruşturma yok. Sehven işlemler yapılıyor ama soruşturma yok, gazetecilerin bilgisayarları, dijital verilerinin kopyası Ceza Muhakemesi Kanun'undaki açık hükme rağmen, sanıklara, milletvekilimiz gazeteci Balbay'a verilmiyor, yine soruşturma yok.

Değerli arkadaşlarım, tam bir koruma kalkanı oluşturulmuş, tam bir keyfîyet içinde hareket ediliyor, böyle bir sisteme nasıl güveneceksiniz?

Tasarının 6'ncı maddesine gelelim. Bu da, tasarının 6'ncı maddesi de adil ve doğru değil.

Değerli arkadaşlar, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvuran insanlar için bu yasayı getiriyoruz. Ne diyoruz? Oraya başvurdun. Ee, o yetmedi, bir de gel bizim Türkiye'de bize başvur. Kimse başvurmazsa ne olacak bu kanun? Sayın Bakan, kimsenin başvurmadığını kabul edin, ne olacak? Ya da oradaki 4 bin dosyadan 300 tanesi başvurdu, 2.700 tanesi başvurmadı. Bunu öngören herhangi bir şey bu tasarıda yok.

Değerli arkadaşlarım, süremiz bitti. Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Acar.