GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: DÜNYA YOKSULLUKLA MÜCADELE GÜNÜ?NE İLİŞKİN
Yasama Yılı:3
Birleşim:10
Tarih:17.10.2012

ABDULLAH LEVENT TÜZEL (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Dünya Yoksullukla Mücadele Günü nedeniyle söz almış bulunuyorum.

Sözlerime, Karacaoğlan'ın dizeleriyle başlamak istiyorum:

"Vara vara vardım ol kara taşa,

Hasret ettin beni kavim kardaşa,

Sebep ne, gözden akan kanlı yaşa,

Bir ayrılık, bir yoksulluk, bir ölüm."

Bu dizeleri çığıran, yakın zamanda kaybettiğimiz, yoksulların ozanı Neşet Ertaş'ı da saygıyla anıyorum. "Bir ayrılık, bir yoksulluk, bir ölüm." Milyonlarcamıza reva görülen, işte bu Karacaoğlan dizelerindeki insanlık hâlidir. Şüphesiz, bunun sorumlusu dünyadaki kapitalist sistem ve ülkemizdeki iktidarı AKP Hükûmetidir. Yoksulluğu yaratan bu güçler, yoksullar üzerinde konuşmayı en çok kendilerinde hak görürler. Tedbirlerden, sosyal devletten, yardımlardan, sürdürülebilirlikten söz eder, rakamlar verirler. Oysaki rakamlar yalan söyler, aldatıcıdır. Davos gibi yerlerde zirveler yaparlar, Keynesyen tedbirleri konuşurlar ama nafiledir. Kapitalizm, bünyesel hastalıklarıyla öldürmeyi, yoksullaşmayı sürdürür.

Dünyanın yarısı yoksuldur, 2 milyar çocuğun yarısı yoksuldur, hayata borçla başlayan insanların ülkesi bizde de aslında durum farksızdır. OECD birinciliklerimizi hatırlayalım: En çok yoksul, en çok bebek ölümü bizim ülkemizdedir. "Yoksullukla mücadele" derler,  Dünya Bankası uzmanı Kemal Derviş gibi birisi gelir, 15 günde 15 yasa çıkartır, kemer sıktırır, fabrika kapattırır, ürünleri yasaklar, piyasayı el üstünde tutar, milyonları aç bırakır. Sonra gelir Fatma Şahin gibi yeni yüzler, "2023'te günde 4 doların altında geliri olmayan kimse kalmayacak." diye müjde verir, günde 4 dolar matah bir gelirmiş gibi. İşte vizyonları ve vaatleri bu kadardır.

Başbakan halktan oy isterken, "Yolsuzluk, yoksulluk, yasaklarla mücadele" dememiş miydi? İşte, ne yaptıkları ortada; yolsuzluk, yasaklar ayyuka çıktığı gibi, üç çocuğu her aileye şart koşup, genç, dinamik ve de ucuz, yoksul bir nüfus yaratılıyor.

Bugün görüşülecek olan sendikalar yasası dâhil çıkartılan her yasa halkı ve emekçileri daha da yoksullaştırıyor. Yoksulluk insanların temel ihtiyaçlarını karşılayamama durumudur; açlık, eğitimsizlik, evsizlik, işsizlik, tedavi olamamak, eşitsizlik, güvencesizlik, özgür olamamak, gelecekten endişe duymak demektir; güç ve servet dağılımındaki eşitsizlik, adaletsizliktir; yoksulluk şiddettir, reklamları izleyen çocuğuna dilediğini alamayan, kirasını, faturasını ödeyemeyen, yakacağını nasıl alacağını düşünen emekçinin travmasıdır; sürekli işsizlik tehdidi altında yaşayan, geleceğini planlayamayan emekçi için bir zulümdür. Bu zulmün yürütücüleri yoksulluğu fırsata dönüştüren, halkı siyaseten kendine bağlamanın mekanizması Sosyal Yardımlaşma Dayanışma Teşvik Fonu gibi kurumlarla yürüten, hayırseverlik ve ianecilikle sosyal devlet yükümlülüklerini sırtından atan günümüz siyasetçileridir. Onlardan bir bakan, atanmayan öğretmenleri yeni cami önünde yem atılmasını bekleyen güvercinlere benzeterek kendi izansızlıklarını emekçilere yükleme fütursuzluğunu gösterebilmektedir.

Değerli milletvekilleri, laf cambazlığına, laf dolandırmaya gerek yok. Yoksulluğun resmi ücretlerde, vergilerde, bordrolarda ortadadır. Bu bordrolar bunlardır. Ücretlerin 1/3'ü kesintilere gitmektedir. Toplanan vergilerin yüzde 70'i halkın yediği içtiğinden alınan vergilerdir.

Kârından fedakârlık yapmadan halkı borçlandıran rantçı kapitalistlere katkı ve teşviklere son verin. Servetlerini rantla, sömürüyle büyütenlere servet vergisi getirin. Tüm işsizlere, tüm yoksullara uygulanacak şekilde vergileri kaldırın, destek ve sosyal güvence sağlayın. İşsizlik Fonu'nu yağmalayacağınıza, gerçekten işsiz ve yoksul tüm yurttaşlara kayıtsız verilmesini sağlayın.

Başta kadınlar, çocuklar, engelliler, emekliler, işsizler ve elbette emekçiler ve işçiler, sözüm sizlere: Yoksulluğu da, yoksulluğu büyüten savaşları da sizin birleşen elleriniz yok edecektir ve emekçilerin birliği bu sermaye düzenini yenecektir.

Teşekkür ediyorum. (BDP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Tüzel.