GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: ARDAHAN MİLLETVEKİLİ ENSAR ÖĞÜT VE 28 MİLLETVEKİLİNİN, UYGULANAN GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK POLİTİKALARI İLE ÇİFTÇİ VE ÜRETİCİLERİ SIKINTIYA SOKARAK GÖREVİNİN GEREKLERİNİ YERİNE GETİRMEDİĞİ İDDİASIYLA GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER HAKKINDA GENSORU AÇILMASINA İLİŞKİN ÖNERGENİN ÖN GÖRÜŞMELERİ
Yasama Yılı:3
Birleşim:9
Tarih:16.10.2012

AK PARTİ GRUBU ADINA YUNUS KILIÇ (Kars) - Teşekkürler.

Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Saygıdeğer milletvekilleri, bütün dünyada tarım politikalarının esası insanına yetecek kadar gıdayı sürdürülebilir bir şekilde, hijyenik ortamlarda ve kaliteli olarak insanına sunmak. Temel hedef bu.

Peki, bu politikayı belirleyecek ve sürdürecek olan kim? Hükûmetler adına -feodal toplumların dışında, biz medeni bir dünyadan bahsedeceksek- tarım bakanı, gıda tarım hayvancılık bakanı -ülkelere göre isimleri değişik olabilir ama genel çerçeve bu- ve şu anda Sayın Mehmet Mehdi Eker Bey ve Tarım Bakanlığı bürokratları. Şimdi, buraya kadar olan kısımda hiçbir yanlış yok, her şey yerli yerinde.

Bir de, sayın Meclis açısından baktığınız zaman, 20 milletvekilini bulan her grup, bu faaliyeti yürüten, bu politikaları belirleyen Sayın Bakanı ve Bakanlığı yeri geldiği zaman hesaba çekme, hatta gerektiği zaman alaşağı edebilme gibi bir demokratik hakka da sahip. Bu da çok normal. Şimdi diyelim ki Sayın Ensar Öğüt ve arkadaşları bu haklarını kullanmak istiyorlar. Fakat şöyle bakmak lazım: Bu haklarını haklı bir şekilde mi kullanmak istiyorlar, yoksa haksız bir şekilde mi kullanmak istiyorlar?

Verdikleri gerekçeye baktığımız zaman saygıdeğer milletvekilleri, gerekçeyi ciddi bir şekilde okuduğunuz zaman -bir defa, fazlaya gerek yok; belli ki verenler bir defa bile okumamışlar- gerekçede zaten işin ciddiyetsizliği ortaya çıkıyor. Şöyle ki: Türkiye'deki tarım politikalarına talip olan ana muhalefet partisinin bir milletvekili ve yanındaki 29 arkadaşı, Türkiye'deki yıllık et tüketiminin 6 bin ton olduğunu iddia ediyorlar. Sayın milletvekilleri, bu, Türkiye'nin iki günlük et tüketimine eşit bir miktardır. Bakın, bu ana muhalefet partimizin, müzmin ana muhalefet partimizin, aşağı yukarı elli yıl ülkeyi yönetmiş olan ana muhalefet partimizin daha bunlardan haberi yok.

GÖKHAN GÜNAYDIN (Ankara) - Gel de ben sana anlatayım onların neler olduğunu. Düzgün konuş!

YUNUS KILIÇ (Devamla) - Ve ne yazık ki ana muhalefet partisi Türkiye'de tüketilen etin yüzde 50'sinin domuz etinden kaynaklandığını iddia edebilecek kadar ülkedeki tarım ve hayvancılıktan uzak ve haberi yok.

GÖKHAN GÜNAYDIN (Ankara) - Bir yılda kaç kilo et yiyor bir Türk insanı, bir yılda kaç kilo et yiyor? Önce bunun hesabını ver de ondan sonra konuş.

YUNUS KILIÇ (Devamla) - Şimdi, sayın milletvekilleri, mazot fiyatlarına göre buğday fiyatlarını karşılaştırmışlar. Yahu, bu kadar küçük bir hesabı yaparken bile? Yani Sayın Hamzaçebi -burada yok- defterdar. Yahu, Sayın Ensar Bey ve arkadaşları, Hamzaçebi'ye bir götürseydiniz ya şu bölme işlemini size yapar verirdi elinize. Bu, bu kadar zor değil ya. Bazı şeyleri verirken, bir kere öncelikle kendiniz onun ciddiyetine inanmalısınız.

Şimdi, bu gensorunun altında 30 tane milletvekilinin imzası var fakat şu anda o milletvekillerinin bile yarısı burada yok. Yani kendilerinin bile niye verdiklerinden ve ne sonuç beklediklerinden bir haberleri yok veyahut da bir beklenti içerisinde de değiller.

GÖKHAN GÜNAYDIN (Ankara) - Saydın mı? Saydın mı? Gel de bak, burada var mı, yok mu!

YUNUS KILIÇ (Devamla) - Şimdi, saygıdeğer milletvekilleri, mavi dille alakalı bir başlık var orada bakın. Mavi dil hastalığı, doğru, sineklerle bulaşır, koyunlara özgü bir hastalıktır, kuzularda ciddi bir şekilde ölüme sebep olur, hayatta da insanlara bulaşmaz. Şimdi, bazı şeyleri? Grubunuzda da veteriner hekimler var, bilim insanları var. Bunları bir akıl süzgecinden geçirdikten sonra getirsenize. Bu Meclis ciddi bir kurum yani bunlar kayıtlara geçiyor, bunları elli yıl sonra insanlarımız okuyacak. Bu, bu kadar zor bir şey değil. Yahu, Allah aşkına bir daha hazırladığınız zaman ben size bu konuda yardımcı olayım, getirin bir ben okuyayım, siz verin, bizi sorgulayın. Bu, bu kadar zor değil. Yani bunu yaparken belli şeylere dikkat etmekte fayda var.

Mavi dil hastalığı, bizim Avusturya'dan getirilen hayvanlarımızda çıkmamıştır. Bakın, net olarak söylüyorum. Bu hayvanların birkaç tanesi ölünce tetkikler yapılmış, Pendik Veteriner Araştırma Enstitüsü bu hastalıktan şüphe etmiştir. Pozitif dememiştir bakın, şüphe etmiştir, farklıdır, sağlıkla alakalı olanlar bunu bilirler. Daha sonra, Etlik Veteriner Araştırma Enstitüsüne bir üst kurum olarak getirilmiştir. Burada negatif olarak değerlendirilmiştir, hastalık açısından. Yetinmemiştir Tarım Bakanlığı, akredite olmuş dünyada İngiltere'deki Pirbright Laboratuvarına göndermiştir ve orası da negatif olarak teyit etmiştir.

Arkadaşlar, el insaf! Bütün bu kadar veri eldeyken siz nasıl çıkar dersiniz ki: "Avusturya'dan gelen hayvanlarla mavi dil ülkemize geldi." Peki, sizin tarihten de mi haberiniz yok? Mavi dil bu ülkede zaten yaygın olan, 1944'ten beri bilinen, hayvanlarımızda -koyunlarımızda özellikle- yer yer zoonotik hastalıklar oluşmasına sebep olan, toplu ölümlere sebep olan bir hastalık ve bunun inkübasyon süresi yani hastalığın bulaştıktan sonra hayvanlarda hastalığın görülmesi ve ölümlerin başlaması için yedi günlük bir süre yeterli. Yani siz hayvanları sapasağlam bile getirseniz yurt dışından, içeriye girdikten sonra enfeksiyon bulaştığı zaman yedi gün içerisinde ölebilirler. Bu, tamamen viral bir hastalık. Şimdi, bunu bilmeden çıkıp "Ülkemize hastalıkları ithalatla birlikte getirdiniz." demenin ne mantığı var.

Şimdi, tabii bunları söylerken sayın milletvekilleri, ben aslında tarım ve hayvancılık yapan bir aileden yetişme birisi olarak, üstüne üstlük bir de mesleğimiz bu, veteriner hekimim; üstüne bir de akademisyenim, Tarım Komisyonundayım derken tamamen hayatımız bunun içerisinde. Ailemizin hâlâ büyük bir bölümü tarım ve hayvancılığın içerisinde yani hakikaten bu gensorunun gerekçesinde anlatılanlar doğru olsa burada Tarım Bakanımıza belki ilk önce benim bağırmam lazım çünkü en fazla etkilenen grup içerisindeyim.

OKTAY VURAL (İzmir) - Nerede! Nerede!

YUNUS KILIÇ (Devamla) - Peki, böyle midir? Evet, Tarım Bakanı ve ekibi tarım politikalarıyla alakalı neler yapmışlardır arkadaşlar? Bir kere, geldikleri zamanki durumu bir tespit etmemiz lazım. Bakın, onu tespit etmezsek üzerine ne koyduğunu ifade etmemiz de zor olur.

Bu ülkede tarımın yapısal problemleri yıllardır vardı, azalarak devam ediyor. Neydi bunlar? İşletme büyüklüklerimiz çok küçük arkadaşlar. Almanya ve Amerika'da bir işletmede ortalama hayvan sayısı 44 civarlarındayken Türkiye'de bu sayı 5-6 civarlarında.

Arazilerimiz çok küçük, bir işletmeye düşen arazi büyüklüğü 5-6 hektar, oysa Avrupa'da bu ortalama 17-18 hektar yani 160-170 dönüm civarında. Ve çok parçalı, bir işletmenin arazisi 7-10 parçalı yani 2 dönüm bir yerde, 3 dönüm bir yerde.

Arkadaşlar, bunun sebebi, müsebbibi şu andaki Tarım Bakanı veyahut da AK PARTİ hükûmetleri değil, bu ülkenin bir gerçeğiydi, yüzyıllar içerisinde, hele ki son yetmiş yılında sizin içerisinde bulunduğunuz yönetimlerle bu hâle gelmiş bir süreç içerisindeydi.

Sulanabilir arazilerimizin -8,5 milyon hektardır sulanabilir arazilerimiz ekonomik olarak- bunun sadece, Türkiye, AK PARTİ Hükûmet oluncaya kadar 3 milyon hektarını sulayabilir durumdaydı. Bakın, şu anda ciddi bir yem ham maddesi eksiğimiz olmasına rağmen, tarımdaki en önemli girdi yem olmasına rağmen, bunu yeterince üretemezken, ülkemizde bulunan sulanabilir arazilerimizin bile bu ülke AK PARTİ Hükûmet oluncaya kadar sadece üçte 1'ini, arkadaşlar, sulayabilir durumdaydı. Dolayısıyla girdi maliyetlerinin çok yüksek olduğu bir ortamda AK PARTİ Hükûmet oldu ve müdahale kurumlarını -saygıdeğer milletvekilleri, hepiniz biliyorsunuz- bir bir satarak elimizden çıkarmıştınız. Yani üreticinin fiyatının belirlenmesinde müdahale şansı -hükûmetlerin- artık kalmamıştı. Şükür, bunları bizimle beraber, tekrar, yavaş yavaş geriye almaya başladık.

GÖKHAN GÜNAYDIN (Ankara) - Hangisini, hangisini? Bir tane örnek versene.

YUNUS KILIÇ (Devamla) - Şimdi, tabii, bu sıkıntıları gidermek üzere oluşturulan tarım politikalarımızda öncelikli olarak neler yapılmış, bir bunlara bakalım, eğer sonunda siz de benimle aynı kanaatte olursanız hep beraber takdir edelim, taltif edelim ve alkışlayalım ama değilseniz, ben de sizinle beraber oy kullanayım. Kabul mü? Evet?

Şimdi, dedik ki sayın milletvekilleri, tarımın en önemli sıkıntısı yem bitkisi üretimidir. Bakın, bir hocamızın sözünü burada daha önce de ifade etmiştim. Der ki hocamız: "Tarımda ot meselesi halledilmeden et meselesi halledilmez." Çok doğrudur, kitap gibi bir sözdür.

Şimdi, Türkiye'nin bunu yapabilecek  potansiyeli var mıdır? Evet, vardır. Bunu fark eden, bunu bilen Tarım Bakanı ve ekibi, Türkiye'de en öncelikli olarak arazi toplulaştırması işini ele almıştır. Bu, en önemli dönüşüm noktasıdır çünkü bir köyde 2 dönüm bir yerde, 3 dönüm bir yerde, 5 dönüm bir yerde bir arazi olduğu zaman?

İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) - Köy Hizmetlerini kapatarak nasıl yapmışlar Yunus Bey toplulaştırmayı?

YUNUS KILIÇ (Devamla) - ?hem bunun sürdürülebilir bir tarımsal üretime dönüşmesi çok zor hem de maliyet oldukça yüksek noktalara ulaşıyor. Dolayısıyla, vatandaş bundan vazgeçiyor, bu tarım uğraşını terk ediyor. Eğer araziyi toplu bir şekilde, 50 dönüm, 100 dönüm, her neyse, bir araya getirebilirsek hem maliyetler azalacak hem üretimdeki kayıplar azalacak hem de vatandaş tarıma dönecek, arazisini ekecek, biçecek.

Bu, 1961 yılından 2002 yılına kadar toplam 450 bin hektar kadardı sayın milletvekilleri. AK PARTİ'yle birlikte on yılda -sadece on yılda- 3 milyon hektar arazi toplulaştırması bitti.

GÖKHAN GÜNAYDIN (Ankara) - Bu, ihalesi yapılan mı, tamamlanan mı? Bilmediğin şeyleri konuşma.

YUNUS KILIÇ  (Devamla) - Yem bitkisi? Bakın, yem bitkisi ekim alanı 1,2 milyon hektardı, AK PARTİ'yle beraber 2,2 milyon hektara ulaştı; yem bitkisi üretimi de 4,5 milyon tondan 9 milyon tona çıktı.

Peki, şimdi diyeceksiniz ki: "Madem bu kadar yem bitkisini artırdınız, hâlâ niye ot, saman ithal ediyorsunuz?" Söyleyeyim: Arkadaşlar, AK PARTİ iktidar olduğu zaman toplam hayvan varlığımız içerisinde kültür ırkı varlığımızın oranı sadece yüzde 10'du ve AK PARTİ'ye gelinceye kadar, 1980'lerden taa 2002'ye gelinceye kadar hayvan sayımız 12,5 milyondan 9 milyona kadar düşmüş idi. Dolayısıyla, o dönemde yem bitkilerimiz yeterli idi. Fakat AK PARTİ ile beraber bugün kültür ırkı hayvan varlığımız toplam hayvan varlığımız içerisinde yüzde 40'lara ulaşmıştır.

GÖKHAN GÜNAYDIN (Ankara) - Onlar daha mı çok yiyorlar?

YUNUS KILIÇ (Devamla) - Evet, onlar çok daha fazla yiyorlar.

OKTAY VURAL (Mersin) - Obezler mi?

YUNUS KILIÇ (Devamla) - Ve 2,5 katı kadar, nasıl ki AK PARTİ iktidara geldiği günden bugüne kadar tarımsal üretimden siz de fazla tükettiğiniz gibi.

GÖKHAN GÜNAYDIN (Ankara) - Şimdi söyleyeceğim.

YUNUS KILIÇ (Devamla) - AK PARTİ bu dönüşümü gerçekleştirdi ve aşağı yukarı karkas ağırlığını, ortalama bir hayvandan elde edilen et miktarını 170 kilodan 240 kiloya kadar çıkardı. Bazı tarımsal verileri hatırlattığımız zaman özellikle ana muhalefet partisi milletvekilleri buna son derece kızıyorlar ama arkadaşlar, insan unutmaya mahkûm bir varlık, bunları hatırlatmamızda fayda var. Bakın, tarımsal hasılamız 23 milyar dolardı hükûmet oluncaya kadar AK PARTİ, 63 milyar dolara çıktı, ya 3 katı. Yani insan bu rakamları kıyaslarken bari hiç olmazsa bazı şeyleri takdir eder, eksik olanları da tenkit eder veyahut da yol gösterir. Muhalefetin yapması gereken bu.

Efendim, desteklerden bahsetti sayın konuşmacılar, destekler, bakın, AK PARTİ 63 milyarlık tarımsal hasılayı elde ederken saygıdeğer milletvekilleri, yılda bunun aşağı yukarı 10 milyar Türk lirasını tekrar dönüp kendi işçisine, köylüsüne destek olarak veriyor yani neredeyse altıda 1'ini, on üçte 1'ini dolara çevirdiğiniz zaman öbür tarafta yani yüzde 7'sini tekrar çiftçisine destek olarak veriyor. Dünyanın hiçbir yerinde bu oranda bir destek miktarı yok. Yani bazen iddia edersiniz ya "Efendim, millî gelirin yüzde 1'ini?" Hayır, yüzde 1'i değil, daha fazlası Türk işçisine ve köylüsüne tarımsal destek olarak verilmekte.

GÖKHAN GÜNAYDIN (Ankara) - Mazot fiyatından haberin var mı?

YUNUS KILIÇ (Devamla) - Bakın, 1990'dan 2002 yılına kadar tarımsal kooperatiflere verilen destek miktarı -arkadaşlar dikkat edin- sadece 100 milyon dolar.

OKTAY VURAL (İzmir) - Çiftçiler arıyorlar telefonla, "Böyle bir ızdırap görmedik!" diyorlar.

YUNUS KILIÇ (Devamla) - Bakın, sadece on yılda 100 milyon dolar ama AK PARTİ'yle birlikte bu rakam 2 milyar dolara çıkıyor arkadaşlar yani 2 bin katına çıkıyor yani 20 katına çıkıyor.

GÖKHAN GÜNAYDIN (Ankara) - 2 bin mi, 20 mi? Hangisi?

YUNUS KILIÇ (Devamla) - Yani daha nasıl ifade edilir, bunları anlıyorsunuzdur diye umut ediyorum. 50 başlık üzerindeki işletme sayısı, evet, 4 binden 25 bine çıkıyor arkadaşlar. Sayın MHP sözcüsü dedi ki: "Efendim, bunlar artıyor da bu hayvan sayımız ne oluyor?" Efendim, tarımdan insanlar çıkıyor, rakamları bir başka arkadaş verdi, dinleseydiniz... Tarımdan insanlar çıkmaya devam ediyor.

ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Hatay) - Hayvanda mı çıkıyor tarımdan!

YUNUS KILIÇ (Devamla) - Bakın, Türkiye, bu demin saydığım rakamları 2002'de elde edemiyordu, o zaman Türkiye'nin köylü nüfusu yüzde 40'tı saygıdeğer milletvekilleri, şimdi Türkiye'de köylü nüfusu yüzde 25 ama her alanda yüzde 100, yüzde 200'lük artışlar var.

ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Hatay) - İnsanı anladık, hayvanlar da mı çıkıyor tarımdan!

YUNUS KILIÇ (Devamla) - Peki ne oluyor bu, nereye gidiyor?

Saygıdeğer milletvekilleri, farkında değil misiniz refahınız artıyor. 10 bin dolar seviyelerine ulaştı millî geliriniz, daha çok tüketiyorsunuz, daha çok istiyorsunuz.

GÖKHAN GÜNAYDIN (Ankara) - Vatandaş dinliyor seni, vatandaş dinliyor seni!

OKTAY VURAL (İzmir) - Vatandaş arıyor, saygılarını ifade iletiyor konuşmacıya!

GÖKHAN GÜNAYDIN (Ankara) - Refahı arttığı için tarlalarını satıyor herkes. onun için iflas ediyor herkes!

YUNUS KILIÇ (Devamla) - Bence hamal bulmuşsunuz, bırakın çalışmayı, yiyin, keyfinize bakın ya, daha ne istiyorsunuz? Yani bunları takdir edin.

ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Hatay) - Peki tarımdan niye çıkıyor adam?

GÖKHAN GÜNAYDIN (Ankara) - Onun için iflas ediyor herkes!

YUNUS KILIÇ (Devamla) - Bakın, örtüaltı üretimi, 4 milyon tondan 6 milyon tona çıktı. Sebze meyve üretimi, 39 milyon tondan 45-46 milyon tona çıktı. Sertifikalı tohum üretimi, 145 bin tondan 650 bin tona çıktı ve bu artmaya devam ediyor.

ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Hatay) - Tarımdan niye çıkıyor vatandaş?

OKTAY VURAL (İzmir) - Sanayici oldu onlar, onun için!

ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Hatay) - Fabrika mı açtılar yoksa!

YUNUS KILIÇ (Devamla) - Ayçiçeği üretimi -demin iddia ettiniz- 850 bin tondan 1 milyon 400 bin tona çıktı saygıdeğer milletvekilleri. Peki, bunların hepsini -aslında çok daha uzun listeler var ama- aslında hepsi de aşağı yukarı sizin de çok iyi bildiğiniz ama burada takdir etmekten imtina ettiğiniz şeyler olduğu için tek tek bunları anlatmak istemiyorum.

Bakın, desteklerle alakalı, AK PARTİ'yle beraber sadece 9 olan tarımsal destek kalemi 61'e çıktı arkadaşlar.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Vermediniz, yem desteğini vermediniz, destekleme primini vermediniz!

YUNUS KILIÇ (Devamla) - Hayvancılıkta 4 olan destek kalemi 27'e çıktı. Hayvancılıktaki destek, sadece, yılda 83 milyon liraydı, 1,8 milyar liraya çıktı. Yüzde 4 bin arttı ya, insaf! Yani, yüzde 4 bin artan bir desteğe siz nasıl "Destek vermiyorsunuz." dersiniz?

GÖKHAN GÜNAYDIN (Ankara) - Şimdi söyleyeceğim.

YUNUS KILIÇ (Devamla) - Yani insan rakamlardan biraz ders alır, biraz utanır.

Şimdi, domuzla alakalı? Ensar Bey -biraz daha- burada -belki de- çok kırıcı bir cümle kullandı milletvekillerine hitap ederken, bence Meclis olduğunu unutmuş olsa gerek. Efendim, domuz, Türkiye'de sadece üç tane çiftlik vardır, bir tane de ruhsatlı kesimhane vardır. Gündeki kesim kapasitesi 16'dır ve bunlar da Tarım Bakanlığının denetiminde turistik iş ve işletmelere tedarik edilmektedir, sağlamaktadır ürünlerini. Bunun dışında da -40 bin tane, yılda yapılan denetimler neticesinde- bizim bildiğimiz başka da yoktur.

OKTAY VURAL (İzmir) - Bilmediğiniz var mıdır?

YUNUS KILIÇ (Devamla) - Şimdi, et ithalatıyla alakalı? Evet, et ithalatı yapıyoruz. Niye yapıyoruz saygıdeğer milletvekilleri? Çünkü insanımız daha çok et yemek istiyor, bence yemesi de lazım. Teknoloji toplumu geliştirebilmemizin yolu, daha fazla hayvancılık üretimi proteininin tüketilmesine bağlı. Medeni toplumlarda, gelişmiş toplumlarda günlük proteinin yüzde 70'i hayvansal ürünlerden karşılanırken bizde sadece, bakın, bize rağmen, AK PARTİ'ye rağmen, hâlâ yüzde 30'u? Bunu artırmamız lazım, et tüketmemiz lazım.

GÖKHAN GÜNAYDIN (Ankara) - 12, 75'in yüzde 30'u mu oluyor?

YUNUS KILIÇ (Devamla) - Peki, biz bu eti kendimiz üretemez miyiz? Üretiriz ama ne zaman üreteceğiz inşallah? Önce hayvan gıda güvenliğini sağlayacak yem bitkilerini üreteceğiz, arazi toplulaştıracağız, tarım arazilerimizin sulanabilecek olanını tamamını sulayacağız yani kendi yemimizi, ana girdiyi kendimiz oluşturacağız, ondan sonra kendimize yetecek eti de inşallah üreteceğiz.

GÖKHAN GÜNAYDIN (Ankara) - İnşallah!

YUNUS KILIÇ (Devamla) - Çünkü zaten mazot bizde yok, gübre ham maddesi yok, ilacı genellikle yurt dışından alıyoruz. Peki, bizim üretebileceğimiz ne var?

GÖKHAN GÜNAYDIN (Devamla) - Mazotu kaça alıyorsun, mazotu? Kaça alıyorsun, kaça satıyorsun mazotu? Bir hesabını ver.

YUNUS KILIÇ (Devamla) - Efendim, yem bitkileri. Bunları inşallah üreteceğiz.

Peki, sayın milletvekilleri, köylü ve çiftçi, yani kırsal kesimde bu ekonomik gelirden en az pay alan insanlar AK PARTİ'yle neleri gördü? Bakın, AK PARTİ'yle köylü, arkadaşlar, yolu gördü.

CEMALETTİN ŞİMŞEK (Samsun) - Köylerin boşaldığını gördü.

YUNUS KILIÇ (Devamla) - AK PARTİ'yle şebekeli suyu ilk defa gördü.

OKTAY VURAL (İzmir) - Trene binmemişti. Bundan önce yolu yoktu!

YUNUS KILIÇ (Devamla) - Saçtan çatılı, betonarme evleri ilk defa gördü. Tuvaleti gördü köylü ilk defa ya, evin içerisinde köylü ilk defa tuvaleti gördü, seramikten mutfakları gördü. Büyük ve modern işletmeler gördü, ufku açıldı. Traktörü ziyadesiyle gördü, her evde bir tane traktör var, iki tane traktör var.

OKTAY VURAL (İzmir) - Sizden önce bu millet yol bilmezdi!

YUNUS KILIÇ (Devamla) - Köyde kanalizasyon ve köy içi parke taşı yapılarını gördü.

Peki, şimdi bütün bunları alalım. Bakın, bu saydıklarımız, AK PARTİ'yle köylünün gördüklerini alalım, geri çıkaralım, bir de AK PARTİ'yi çıkaralım, geriye ne kalır? Siz, açlık ve yoksulluk kalır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

GÖKHAN GÜNAYDIN (Ankara) - Şimdi soracağım sana ne kalıyor.

YUNUS KILIÇ (Devamla) - Şimdi, bu gerginliğinizin sebebini aslında, sayın milletvekilleri, bu gerginliğinizin sebebini bir şekilde aslında anlamak mümkün. Her gün her gün bir tane gensoru vererek Meclisi?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

YUNUS KILIÇ (Devamla) - ?tıkamaya yönelik hareketler halk tarafından takdir edilen bir davranış değil.

BAŞKAN - Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

Buyurunuz.

YUNUS KILIÇ (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Bu gensorularla Meclisi tıkamak aslında halkımızın size, efendim çok da destek verdiği bir durum olmadığını bilmenizi isterim.

Şimdi, gerginlik şundan bence. Sayın Başbakanımız çıktı dedi ki: "Arkadaşlar, 2023 vizyonumuz tamam. Şimdi bir de 2071." Şimdi, arkadaşların telaşı şundan: Ya, bizden geçti, torunları da kurtaramayacağız! (AK PARTİ sıralarından gülüşmeler)

OKTAY VURAL (İzmir) -  Sen mikrofonu ilk defa gördün herhâlde, sen mikrofonu ilk defa gördün.

YUNUS KILIÇ (Devamla) -  Telaş ve gerginliğiniz ondan. Her gün, yoksa, gereksiz, anlamsız ve kendinizin de inanmadığı bir gensoruyla karşımıza gelip Meclisi işgal etmeye hakkınız olmadığını düşünüyorum.

BÜLENT BELEN (Tekirdağ) - Kapatın Meclisi o zaman!

YUNUS KILIÇ (Devamla) - Evet, gensoru sahibi Sayın Ensar Öğüt ve arkadaşları? Tarım ve hayvancılığı en iyi bilenlerden birisi olarak ben, halka hizmeti Hakk'a hizmet olarak bilen AK PARTİ Grubu ve tarım ve hayvancılıktan sadece Meclise ineği, öküzü ve tezeği getirirken edinilmiş bilgiye sahip olmuş olan sizlerin bu gensorunuzu desteklemiyoruz. Tarım Bakanının arkasında olduğumuzu ifade ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Kılıç.