| Konu: | TOPLU İŞ İLİŞKİLERİ KANUNU TASARISI |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 7 |
| Tarih: | 11.10.2012 |
ABDULLAH LEVENT TÜZEL (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sendikal güvenceyle ve sendikal özgürlükle, sendikal demokratik işleyişle son derece doğrudan ilgili bir madde bu madde.
"Toplu iş sözleşmesi yapmak üzere yetkisi kesinleşen sendika" deyince bu yetkiyi kazanamayan sendikaların bu iş yerlerinde örgütlenmesi, temsilci ataması, seçmesi, bir defa bu hakkı ortadan kaldırıyor yani bu yasanın mantığında, sendikalar sadece ücret pazarlığı yapmak üzere orada var olacaklar, bunun dışında hiçbir anlamları yok anlamına geliyor. Oysaki sendikaların bir emek örgütü olarak, işçi örgütü olarak o iş yerlerinin çalışma hayatının bütününde söz sahibi olması gerekir. Yani kurallı çalışma, orada iş sağlığı, iş güvenliğinin temin edilmesi, burada işçinin sözünün patronun karşısına çıkartılması açısından bir defa böyle bir sınırlama getirerek sendikal güvenceyi ortadan kaldırmaktadır.
Bir diğer mesele temsilci sayısındaki sınırlamalar. Yani bir iş yerinde, patronla sendika, orada kaç tane sayıda temsilci, baş temsilci, benzeri görevli olacağını, işçilerin temsilci olacağını rahatlıkla belirleyebilir, karşılıklı olarak bunu saptayabilir ama yasayla, yine Bakanlık, bürokrasi ve devlet işveren adına hareket ederek burada sayılar belirlemektedir. Bu da aslında, tıpkı sendikal organlar da görev alacakları belirleme tutumunda olduğu gibi, çok açıktan sendikal hayata, çalışma hayatına bir müdahaledir.
Bir diğer önemli konu da tabii ki bu atama maddesi. Eğer bir sendikal demokrasi olacaksa, orada bir işçi örgütünde işçilerin sözü egemen olacaksa tabii ki seçim maddesi esas alınmalı yani işçilerin orada temsilcisi olacak, hakkını savunacak, patrona karşı onları savunacak, iş cinayetlerini önleyecek, çalışma koşullarını düzenleyecek, her konuda söz edecek bir temsilci doğrudan işçiler tarafından seçilmeli. Aslında, sendika merkezlerinin müdahalesi, sendika merkezlerinin kendi sözcüsü gibi işçi temsilcisini ataması, gerektiğinde görevden alması gibi şeyler, bunlar sendikal demokrasiyi ortadan kaldıran şeylerdir. Seçim esası olmalıdır yani göreve gelirken de, görevden alırken de işçilerin dediği olmalıdır.
Şimdi, bütün bunların yanında, bakıldığında, aslında biraz önce Bakanın açıklamalarına da, Sayın Bakanın açıklamalarına bakıldığında, bu yasanın getirilişinde olduğu gibi sendikanın hazırlanış sürecinde de bir şantaj ve ödün pazarlığı yapıldığı bir kez daha gözler önüne serilmiştir. Aslında yani 3 tane maddeyi işçi kesimi, işçi örgütleri söyledi, sadece 1 tanesinde işverenin, işveren örgütlerinin dileği burada? Şu 30 işçi altında olan iş yerlerinde sendikal güvenceyi ve tazminatı ortadan kaldıran düzenleme. Bu aslında işçileri ve sendikacılığı işverenin, patronun insafına terk eden bir yaklaşımın itirafıdır. Aslında -hatırlayacak olursanız- on yedi, on sekiz ay boyunca, toplu sözleşmesine burada bir gece grev yasağı getirilerek -hava iş kolundan bahsediyorum- doğrudan bir Hükûmet müdahalesi, doğrudan bir Bakanlık müdahalesi yapan bir zihniyetin, bir anlayışın kolaylıkla bu yasayı da tabii karşımıza bu şekilde getirmesi çok doğal, çok anlaşılır bir şey bir bakıma bakıldığında. Sendika tüzüklerine müdahale eden, grev ertelemeleriyle doğrudan fiilî yasaklar getiren? Ki bu tarihimizde var, işçi sınıfının tarihinde var; metal grevleri, lastik grevleri, belediye grevleri bu şekilde yasaklanılmıştır.
Biraz sonra görüşülecek maddelerden bir tanesi sendikayı işçilerin denetlemesi değil, yeminli mali müşavirler gibi denetleyici birtakım organlara ve kişilere bırakmak. Dolayısıyla -dediğimiz gibi- işçilerin örgütü, işçilerin mücadelesi, işçilerin hakkı hukuku, işçiler için sendikal demokrasi, bütün bunlar bir kenara bırakılmış, kentsel dönüşümde olduğu gibi, şimdi İçişleri Komisyonunda görüşülen büyükşehir belediye yasalarında olduğu gibi bu yasada da tekçi, her şeyi kendi merkezinde tutan ve hiçbir aykırı görüşe, hiçbir muhalefete, hiçbir hak arama arayışına tahammül göstermeyen?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ABDULLAH LEVENT TÜZEL (Devamla) - ?bir ceberut, bir diktatör anlayış burada durmaktadır. Biz tabii ki buna itiraz edeceğiz. Burada itiraz edeceğiz, alanlarda itiraz edeceğiz, işçi sınıfımızın yanında olacağız.
Teşekkür ediyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.