| Konu: | TOPLU İŞ İLİŞKİLERİ KANUNU TASARISI |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 7 |
| Tarih: | 11.10.2012 |
ABDULLAH LEVENT TÜZEL (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; evet, bu "İşçi kuruluşu yöneticiliğinin güvencesi" maddesinde bir ek önerimiz var. Asıl problem de bu tarzda sendika yöneticisi olan kişilerin eski işine iadesi konusunda, işe başlatmak zorundadır. Peki, başlatmadığı takdirde ne olacaktır? "İşverence iş akitleri feshedilmiş sayılmıştır." diyor ve orada bırakıyor, fıkrayı kesiyor. Elbette, dava açma hakkı sağlanmalı.
Şimdi, ben bir şeyi hatırlatmak istiyorum: Sayın Bakan bu tasarı üzerine söz aldığında "Biz kimseden yana taraf değiliz, bütün taraflara eşitiz." benzeri bir şey kullanmıştı ama aslında bizim, Hükûmetin ve Bakanın kimden yana olduğunu tekrar hatırlamamız gerekiyor çünkü Hükûmetin, Bakanlığın yaklaşımı, kriz, benzeri türdeki durumlarda işverenler zarara uğramasınlar diye, "Güçlü sendikalar sakınca doğurur." diyen bir yaklaşım ve tarafgirlik içerisinde olmuşlardır. Bir defa bunu hatırlamamız gerekiyor.
Dolayısıyla, bir de Türkiye'nin gerçekliğini, yani sendikalaşmak, emeğin hakkını savunmak ve ülkemizdeki siyasette yerini belirlemek için kendi örgütlerini kurmak isteyen işçilerin başına gelenleri ve nasıl -özel sektörde olsun kamuda olsun- özelleştirmeler eliyle içi boşaltılan kamuda sendikalaşmanın güçlüklerini, sendikaların içinin boşaldığını hatırlamak gerekiyor.
Son birkaç yıl içerisinde ben bu nedenle mağdur olan işçileri sizlere bir kez daha hatırlatmak istiyorum: Ankara'da, Çalışma Bakanlığının hemen üç adım ötesinde TOGO deri, kundura işçileri; İstanbul'da Merter'de, Teksim firmasındaki tekstil işçileri; yine İstanbul'da DHL firmasında, taşımacılık iş kolundaki işçiler; İzmir'de ünlü Billur Tuz firması, gıda iş kolunda, burada çalışan işçiler; Kayseri'de CEHA işçileri, metal işçileri, bütün bunlar sadece sendikalaştıkları için işten atılmışlardır. Sendikalaşma faaliyetinde hiçbir işçinin, sendika yöneticisinin ve iş yeri temsilcisinin bir güvencesi yoktur, dolayısıyla sendikal nedenlerle işten atılma suç sayılmadıkça, suç sayılması bir yasal düzenlemeye kavuşmadıkça bu konuda bir güvence, gerçek anlamıyla bir güvence sağlanması söz konusu değildir. Biz bu maddeye bir dava açılma, feshedilmiş sayılması karşısında bir dava açılma hakkını koyuyoruz ama aslında bugün patronlar, sermaye sınıfı hiçbir kayıtla, hiçbir zorlukla kendilerini bağlı görmemektedir de aslında. "Ne olacak canım, veririm tazminatını." Deyip, aslında tazminat ödeme yükümlülüğü de bir korkutucu, bir caydırıcı neden olarak da görülmemektedir.
Şimdi, değerli milletvekilleri, sevgili sendikacılar; ben başka bir şeyi de sizlerle paylaşmak istiyorum: Asıl, bugün, esnek çalışma kuralsızlıkla birçok işçinin, yani, değişik sendikaları seçme özgürlüğü önüne bir özgürlük gibi getirilmiş olsa da aslında nasıl bir saldırıyla karşı karşıya kaldığını, özellikle de baraj uygulamalarıyla birçok sendikanın nasıl yetkiden düştüğünü hatırlatmak istiyorum. Sendikaların raporu var. Özellikle yüzde 3 baraj ile 6 milyon 300 bin işçinin nasıl -yani yüzde 57'si, kayıtlı işçilerin yüzde 57'sinin- toplu iş sözleşmesini hayalinde bile göremeyecek olmasını ve tek sendikaya mahkûmiyet hâlinde kaldıklarını sizlere hatırlatmak istiyorum. Aslında bu yasayla Hükûmet, işçi hareketini, sendikal hareketi bölme, yandaş ve arka bahçe şeklinde bir sendika oluşturma hamlesi söz konusudur. Aslında, Hükûmet programlarına karşı çıkan sendikaları da, mücadele eden sendikaları da devre dışı bırakma harekâtıdır. Türkiye Gazeteciler Sendikasının özellikle Anadolu Ajansında örgütlenmiş sendikanın, nasıl orada yetkisini devre dışı bırakma atakları içerisinde orada başka bir sendikayı Hükûmet eliyle örgütleme çabası içerisinde, olduklarını hep birlikte yaşadık ve gördük. Bu oyunlara karşı, Hava-İş'in, Deri-İş'in yani yetkisiz bırakılacak sendikaların aslında bu oyuna gelmemesi ve gücünü işçilerle paylaşması, bugün mücadele etmesi tek çıkış yolu olarak görülüyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ABDULLAH LEVENT TÜZEL (Devamla) - Artık, sarı sendikacılık tarihte kalıyor, AKP Hükûmeti eliyle, burada, ağırlıklı olan bir renk, turuncu sendikacılığı bugün Türkiye işçi sınıfına ve sendikal harekete dayatılıyor. Artık, uzlaşmacı, teslimiyetçi, diyalogcu sendikacılık anlamına gelen sarı sendika tarihe karışıyor, onun yerine "turuncu sendikacılık" diye yeni bir sendikacılık tipi bizlere AKP eliyle gösteriliyor.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.