| Konu: | 2013 YILI MERKEZÎ YÖNETİM BÜTÇESİ VE 2011 YILI MERKEZÎ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 37 |
| Tarih: | 11.12.2012 |
CHP GRUBU ADINA GÜRKUT ACAR (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türk Tarih Kurumunun 2013 bütçesi üzerine görüşlerimi paylaşmak için söz aldım. Sizleri saygıyla selamlıyorum.
Türkiye, bir kırılmanın eşiğindedir. Bu nedenle bütçesi üzerine konuştuğum Türk Tarih Kurumuna ciddi görevler ve sorumluluklar düşüyor ama bu duyarlılığın olup olmadığı tartışmalıdır.
Türkiye Cumhuriyeti bir aydınlanma devrimidir, çağdaşlığa, akılcılığa doğru atılmış bir adımdır ve bugün Türkiye, bölgesindeki birçok ülkeden farklı bir konumda ise bu, kuruluşundaki seçimin doğru yapıldığının bir göstergesidir. Eğer Türkiye, çağdaş, bağımsız ve onurlu bir ülke olarak yoluna devam edecekse bunu ancak yine cumhuriyetin değiştirilemez niteliklerini koruyarak yapabilecektir, bunun başka yolu yoktur. Cumhuriyetin niteliklerini eğip bükerek; cumhuriyeti ters düz ederek; Atatürk'ü, Atatürk ilkelerini kanunlardan, eğitim kurumlarından kazıyarak; halkın, milletin gönlünden silmeye çalışarak varılacak hiçbir yer yoktur. Bu kafayla gidilecek tek yer yıkımdır, buna izin vermeyeceğiz.
Değerli arkadaşlar, 2000 yılından bu yana Anıtkabir'e giden, Atatürk'ü ziyaret eden, ona şükranlarını sunanların sayısı 70 milyondur. Aynı dönemde Anıtkabir'i ziyaret eden yabancıların sayısı da 4 milyonu bulmaktadır. Anıtkabir komutanlığı son 29 Ekim ve 10 Kasım'da sayım yapılmadığını bildirdi ama 100 binler oradaydı, 100 binler Ata'sına gitti. Bunun bir anlamı var, iktidar bunu anlamak istemiyor olabilir, bunun anlamını bilmiyor olabilir. İşte bu noktada Türk Tarih Kurumuna bir görev düşüyor: Bu görev, Mustafa Kemal Atatürk'ü, Kurtuluş Savaşı'nı, cumhuriyeti, bugünkü iktidara anlatma görevidir. Atatürk adını eğitimden, eğitim kurumlarından, İnternet sitelerinden silenlere, UNESCO'nun, Atatürk'ü "ulusal mücadele ve çağdaşlaşma lideri" olarak tanımladığını anlatın. Yabancı devlet adamlarının "Atatürk gibi dahiler yüz yılda bir gelir." dediklerini anlatın. Norveçlilerin "Atatürk gibi düşünmek." diye bir deyim ürettiklerini ve bunu örnek aldıklarını anlatın.
İngiltere Başbakanı Lloyd George 1922'de diyor ki: "Yüz yıllar nadir olarak dahi yetiştirir. Şu talihsizliğimize bakın ki o büyük dahi çağımızda Türk milletine nasip oldu." Ben de doksan yıl sonra diyorum ki: Şu talihsizliğimize bakın ki bugün Türkiye'yi yönetenler, büyük dahinin adını, anlamını silmek için uğraşıyor. Evet, Türkiye böyle bir talihsizliği yaşıyor. Atatürk'ün kurdurduğu ve mirasından pay ayırdığı kurumlardan birinden Atatürk'ün adı siliniyor. Bunu anlamak mümkün değil. Bu, talihsizlik değilse nedir?
Değerli arkadaşlar, öncelikle şunu söylemek istiyorum: Atatürk'ün İş Bankasındaki paylarından Cumhuriyet Halk Partisine bir kuruş bile verilmemektedir. Pay geliri, Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumuna tahsis edilmiştir o yüce insan tarafından. Türk Tarih Kurumu, Türk Dil Kurumu gibi büyük Atatürk'ün kurduğu, mirasından pay bıraktığı, aklın ve bilimin aydınlığında çalışmasını istediği bir kurumdur. Ancak 12 Eylül darbecileri, bu iki kurumu devlet dairesine dönüştürmüştür. AKP de kanun hükmünde kararnameyle bu saygısızlığı bir adım daha öteye taşımıştır. Darbeciler, bu iki kurumu devlet dairesi yaparken, kanuna "Bunlar Atatürk tarafından kurulmuş." diye yazmışlar ama AKP'nin kararnamesinde bu da yok. Atamalarda da kadrolaşma anlayışı -biraz önce arkadaşlarım söyledi- aynen sürmektedir. Her yerde olduğu gibi Atatürk'ün kurumlarında da AKP anlayışı egemen kılınıyor ve bu egemenlik tayinlerde açıkça kendini gösteriyor, Atatürk ile bu kurumlar arasındaki bağ kopartılıyor. "Atatürkçülük bağnazlıktır." diyenler bu kurumlara yönetici olarak atanıyor. Ama atanan o yönetici, Türk halkı tepki gösterince Atatürk'ün kurumundan istifa etmek zorunda kaldı. Deniyor ki: "Başka alanlardan bu kurumlara daha önce de yapıldı." Yapıldı ama o zaman "Atatürkçülük bağnazlıktır." diyenler atanmadı, aradaki fark budur.
Değerli arkadaşlar, sadece bu kurumların gelirleri sayılırken Atatürk adı geçiyor. Atatürk yok ama parası var. Atatürk'ün parasıyla Atatürk'ün izlerini silmeye çalışmak tek kelimeyle ayıptır. Bakınız, bütün dünya hukukçularının bildiği bir gerçek vardır: Vasiyetname özel hukuka ilişkin hukuksal bir düzenlemedir. Bir kişi kendi mal varlığının öldükten sonra kime ait olacağına kendisi karar verir. Vasiyetnameler mahkemelerce itiraz üzerine iptal edilebilir veya kısmen değiştirilebilir ama kanunla değiştirilemez. Kanunla vasiyetname ihlal edilemez. Vasiyetname ile Ahmet'e verilen mal, kanun çıkarılarak Mehmet'e verilemez ama AKP bunu yaptı, darbeciler bunu yaptı. Bu iki zihniyeti de kınıyorum buradan.
Değerli arkadaşlar, bakın, bir nokta daha var: Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumuna Atatürk'ün mirasından kaynak bulunan gelir İş Bankası hisselerinden sağlanıyor. Biraz önce arkadaşım söyledi İş Bankası çalışıyor, üretiyor, kazanıyor bu kurumlara kaynak aktarıyor ve bu kurumların neredeyse tüm finansmanı buradan sağlanıyor. Ama bugünkü yönetim, bu parayı İş Bankasından alıp diğer bankalara aktarıyor. Buna ne denir? Buna vefasızlık denir, buna saygısızlık denir, buna nankörlük denir. Mustafa Kemal Atatürk vasiyetnamesinde ne diyor? "Tahsis edilecektir." diyor. Tahsis nedir? Bu kurumlar için para ayrılır, amacına göre, kurallara göre harcama yapıldıkça ayrılan miktardan ödeme yapılır. Devlet bütçesinde de bu böyledir ama İş Bankasına gelince vasiyet bir kez daha çiğneniyor. Bu tutum ayıplı bir tutumdur, vasiyete ve Atatürk'e saygısızlıktır.
Değerli arkadaşlar, şimdi, bunların üzerine yeni adımların atılacağı iddiaları var. AKP iktidarında her çeşit sahte evrak kullanmak, yaratmak, her çeşit CD'yle asılsız iddia ile insanları tutuklatmalar olağan uygulamalar hâline geldi. İş Bankasıyla ilgili de benzer sahteciliklerin hazırlandığına ilişkin duyumlar alıyoruz. Unutmayın ki Türkiye İş Bankası Türkiye'nin bankasıdır. Türkiye'ye ciddi katkılar sağlamış, üreten, istihdam sağlayan ciddi bir bankadır, Türkiye'nin en büyük bankasıdır. Tüm Atatürk kurumları gibi Hükûmetin, İş Bankasını da hedef alması gereken bir adımdır ama asla kabul edilebilecek bir adım değildir. İş Bankası, önce Türkiye Büyük Millet Meclisinden çıkarıldı, sürüldü. Sonra, Atatürk'ün mirası buradan alınıp başka bankalara kaydırıldı, şimdi de hilelerle bankayı ele geçirmeye çalışıyorsunuz. Buradan uyarıyoruz, elinizi Atatürk'ten ve Atatürk'ün kurumlarından çekin. Cumhuriyet Halk Partisi, İş Bankasındaki Mustafa Kemal paylarının vasiyetnamesine uygun şekilde kullanılması ve korunmasıyla görevlidir ve bununla görevlendirilmiş bir tüzel kişidir. Buradan uyarıyoruz, elinizi çekin, eliniz yanar.
Değerli arkadaşlar, AKP'nin çekirdek kadrosuna bakınız, tümü Mustafa Kemal Atatürk düşmanı. Atatürk'ün bütün eserlerini yıkmaya ant içmiş yeminli cumhuriyet düşmanlarıdır. (CHP sıralarından alkışlar)
AHMET YENİ (Samsun) - İstismar etmeyin, istismar! Kızarıp duruyorsunuz.
GÜRKUT ACAR (Devamla) - Çekirdek kadro, tıpkı ortasında zehir bulunan bir çikolata gibi etrafı sağ seçmen ile sarılmış, laiklik ve Atatürk düşmanlarından oluşmuş, emperyalizmle anlaşıncaya kadar yüzde 7,5'tan daha fazla oy almamış devrim düşmanlarından oluşmaktadır.
Değerli arkadaşlarım?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
AHMET YENİ (Samsun) - Bitti, bitti, sesiniz kesildi be!
GÜRKUT ACAR (Devamla) - Evet, sesimiz kesildi ama asla kısılamayacak?
Bu bütçe, Türkiye'de maalesef hayırlara vesile olacak bir bütçe değildir. Türk halkı olanı biteni görüyor ve Türk halkı? -keser döner sap döner, bir gün hesap döner- bu halk sizden mutlaka bir gün hesap soracaktır.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Acar, teşekkürler.