GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: YARGI HİZMETLERİNİN ETKİNLEŞTİRİLMESİ AMACIYLA BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI VE BASIN YAYIN YOLUYLA İŞLENEN SUÇLARA İLİŞKİN DAVA VE CEZALARIN ERTELENMESİ HAKKINDA KANUN TASARI VE TEKLİFİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:129
Tarih:01.07.2012

GÜRKUT ACAR (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; 278 sıra sayılı Tasarı'nın 65'inci maddesi için söz aldım.

Bu maddeyle getirilen sistem, idarenin en etkin denetimini önleyecek niteliktedir. Daha önce Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu kararları aleyhinde, 10'uncu maddeye göre Danıştayda dava açılırken bu yapılan değişiklikle idare mahkemesi görevli hâle getirilmektedir.

Değerli arkadaşlarım, Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu Kanun'unun 9'uncu maddesine göre, bu Kurul, yönetmeliğe aykırılıkta 250 milyar lira para cezası verebiliyor, lisans veya sertifika, genel esaslara aykırılık hâlinde 300 milyar ceza verebiliyor, lisan vesaire için gerçek dışı belge sunulması hâlinde 400 milyar ve lisanssız çalışma hâlinde 500 milyar ceza verebilen bir kurul ve bu büyük para cezalarını denetleyecek organ Danıştay iken bundan alınıp idare mahkemesine veriliyor.

Değerli arkadaşlarım, bu, kişinin güvenli yargılanma hakkını ortadan kaldıran, deneyimli ve en yüksek yargıçlar tarafından yargılanma hakkını indiren bir yasadır, bir değişikliktir. Bu, yargının yükünü hafifletmek bir yana, tam tersine, yargının yükünü ağırlaştıracaktır çünkü idare mahkemesi karar verdikten sonra, temyiz üzerine, yine Danıştaya gelip yine Danıştay bir daha iş yapacaktır. Böylece iki iş çıkmış olacaktır. Bunun hiçbir yararı yoktur. Bu nedenle biz bu maddenin kaldırılmasını istiyoruz.

Değerli arkadaşlarım, bu vesileyle birkaç şeyi daha sizlere arz etmek istiyorum. Bakınız, Suriye'yle gerginlik çıkınca gündem bir anda değişti. Oysa daha beş altı gün öncesine kadar, cezaevlerindeki durumu konuşuyorduk. Urfa Cezaevinde diri diri yanan 13 insanın bedelini kimin ödeyeceğini, cezaevlerinde yaşanan insan hakları ihlallerini gündemden düşürdü bu olay. Ben sizi tebrik ediyorum. AKP olarak, gündem değiştirme konusunda sizden usta, tarihte, gelmiş geçmiş başka bir iktidar yok, tebrik ediyorum! Arkadaşlar, Japonya'da olsaydı eğer, bir adalet bakanı, 13 tane insan en sağlıksız ve en kötü koşullarda yaşaması nedeniyle ölmüş olsaydı, âdeta öldürülmüş olsaydı harakiri yapardı herhâlde. Ama bizim Sayın Bakanımız istifa etmeyi düşünmüyor, "Ben istifa etsem ne değişecek." diyor. Doğru tabii yani iktidarın zihniyeti değişmediği müddetçe bakanların değişmesinin hiçbir önemi yok.

Bakın, bugün Esra Açıkgöz'ün Cumhuriyet gazetesinin ekinde bir yazısı çıktı, bir röportajı. Cezaevindeki bir insanın -yaşayan ve çıkan, tahliye olan- cezaevindeki koşullarını anlatıyor.

Değerli arkadaşlarım, devlet olarak biz sorumluyuz. Cezaevindeki bir insana, eğer devlet yiyeceğini vermezse açlıktan ölür, eğer suyunu vermezse susuzluktan ölür. Namusu, her şeyi, açlığı, sağlığı hepsi devlete emanettir ve bu emanete ihanet ediliyor. Bir odada 40 kişi yatacağına 80 kişi yatıyor. Değerli arkadaşlarım, sıcakta soğukta yerde yatıyor, bu insanlar aç, bu insanlar su bulamıyor. Hiç içinizde hapiste yatan var mı? Biz yattık ve biliyoruz bu şartları. Bu cezaevi şartlarının bir an önce değiştirilmesi lazım. İktidarınız her şeyden önce devletin emanetinde olan bu insanların can güvenliğini sağlamak zorundadır.

Değerli arkadaşlarım, Türkiye'yi büyük bir hapishaneye döndürdünüz, çok özür diliyorum bunu söylerken. 7 bin üniversite öğrencisi üniversiteden atıldı. Değerli arkadaşlarım, binin üstünde öğrenci, üniversite öğrencisi tutuklu. Hiç vicdanınız sızlamıyor mu?

Avukatlar savunma yapamaz hâle geldiler. Turgut Kazan hakkında avukatlık nedeniyle dava açtınız, bir yerlerde o davada onu yargılıyorsunuz.

Değerli arkadaşlarım, Mehmet Haberal tazminata mahkûm ettirdi kendisini yargılayan yargıçları. Dünyada böyle bir emsali görülen bir olay var mıdır? Aynı yargıçlar aynı davaya bakmaya devam ediyor. Nasıl oluyor böyle? En yüce mahkeme Yargıtay diyor ki: "Siz bunu haksız yere fazladan içeride tuttunuz, sizi tazminata mahkûm ediyorum." Karar kesinleşiyor ama aynı yargıçlar bakmaya devam ediyor.

Değerli arkadaşlarım, bu ülkede hukuk devletini yok ettiniz. Bakınız, buradan ben defalarca söylüyorum: Ben bir hukukçuyum, hukuku olmayan devlette hiç kimse de ayakta kalmaz, partiler de ayakta kalmaz. Lütfen adaletli olun.

Değerli arkadaşlarım, bakın, Balbay'la gittim görüştüm. Ne diyor bakın:  "Esas insan hakları ihlali burada yargılamada yapılıyor, âdeta biz yargılamaya geldiğimiz zaman cezaevini özlüyoruz."

Arkadaşlar, sürem bitti ama size şunu söylemek istiyorum: Lütfen Türkiye'yi iyi yönetin, lütfen iyi yönetin. Her şey sizin elinizde, tek başınıza iktidarsınız. Her şey iyi olsun istiyoruz. Biz sizi burada yerin dibine sokmak için yokuz. Olumlu bir şey yapın, biz de "evet" diyelim. Bu özel mahkemeleri kaldırın; böyle kaldırılmaz, Türkiye'yi aldatmayalım hep beraber.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar )

BAŞKAN - Sayın Acar, teşekkür ederim.