GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: KAZDAĞLARINDA YAŞANAN ÇEVRESEL SORUNLAR HAKKINDAKİ MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİ?NİN ÖN GÖRÜŞMESİNİN, GENEL KURULUN 16/11/2011 ÇARŞAMBA GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN CHP GRUBU ÖNERİSİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:19
Tarih:16.11.2011

MEHMET DANİŞ (Çanakkale) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;

Kazdağlarında yaşanan çevresel sorunların çözülmesi konulu araştırma önergesinin aleyhinde söz almış bulunuyorum. Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nda herkesin sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşamak hakkına sahip olduğunun, çevreyi geliştirmenin, çevre sağlığını korumanın ve çevre kirliliğini önlemenin devletin ve vatandaşların vazifesi olduğunun belirtilmesi yasal zeminlere dayanmıştır ve bununla ilgili mevzuat da gerçekten ülkemizde hem kanunlar anlamında hem de yönetmelikler anlamında, Avrupa Birliği süreci de dâhil olmak üzere, bazı konularda Avrupa Birliğinden de daha hassas bir şekilde kanunlar çıkarılmıştır. En son Maden Kanunu 2010 yılında? 2004 yılında Maden Kanunu'muzu yapmıştık, 2010 yılında da 5595 sayılı değişiklikle de bunu aslında yeniledik ve maden aramayı da, işletme ruhsatı alabilmeyi de daha da zor ve birçok alanda, mesela özel çevre alanlarında, millî parklarda, özel korunan alanlarda daha da zor hâle getirdik, yaban hayatın korunduğu yerlerde de bunları daha da zorlaştırdık ve bu, hatırlarsınız, 2010 yılında gerçekten çok ciddi bir alt komisyon oluşturuluyor ve ben de zaman zaman yöremizdeki maden arama ve işletmelerin yoğun olduğundan dolayı bu alt komisyon çalışmalarına katıldım, iktidar, muhalefetle çok ciddi bir alt komisyon çalışması sonucunda bu tasarı kanunlaşmıştır.

Bakın, tabii, "maden" dediğimizde sadece altını, "çevre duyarlılığı" dediğimizde sadece siyanürü anlarsak ve objektif bilginin ötesinde bazı kulaktan dolma veya moda olmuş söylemleri dilimize dolarsak hiçbir sonuca varamayız.

Şimdi, 2003 yılında Türkiye'ye baktığımızda, mesela 15 tane katı atık deponi alanı var düzenli olarak, bu, 2011'e geldiğimizde sayı 59'a çıkmış. Yine deniz kirliliği ölçüm istasyonlarına baktığımızda 26 iken, bu sayı 231'e çıkmış.

Kazdağları, tabii, söz konusu olunca muhalefet partisine mensup arkadaşlarımın da duyarlılığı gerçekten bizim için takdire şayandır. Hem Balıkesir milletvekillerimizin hem yöre milletvekillerimizin hep beraber gerçekten de Kazdağlarını önemsiyor olması önemli.

Tabii, Kazdağları Çanakkale'nin güneyinde yer alır, Ayvacık'tan başlar; Ayvacık, Bayramiç, Çan, Yenice istikametinde devam eder ve hemen hemen de coğrafyamızın yarısını ilgilendiren bir alandır. Tabii ki Çanakkale'deki 3 millî parktan 1'i de Kazdağlarında bulunmaktadır. Arkadaşlarımın da ifade ettiği gibi, bitki ve hayvan varlığı bakımından da endemik türleri içerisinde barındırır. Bunların da belki en önemlisi Kazdağı köknarıdır. Aynı zamanda mitolojide, Homeros'un İlyadası'nda "İda" olarak yer aldığı gibi, dünyada var olan, var olduğu düşünülen 7 tane Olimpos dağından da 1'i olduğu ifade edilmektedir. Gerçekten, arkadaşım da davet etti, hepinizi Kazdağlarına davet ediyoruz, bekliyoruz.

Daha önce, yani 23'üncü Dönemde Meclisimizde bununla ilgili bir araştırma komisyonu kuruldu aslında. Belki arkadaşlarımız biraz daha dikkatli bir araştırma yapsalardı bunu görürlerdi. Bizim önergemiz ile yine Milliyetçi Hareket Partisi Milletvekilimiz Mustafa Kemal Cengiz ve 27 arkadaşının verdiği araştırma önergesi birleştirilerek, ülkemizde yaşanan çevre sorunlarının araştırılarak sürdürülebilir çevre politikası için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir araştırma komisyonu kuruldu. Bu komisyon Çanakkale'ye geldi, Çanakkale'de kaldı, Kazdağlarına gitti ve bütün Kazdağlarındaki araştırmalarının neticesini de Çanakkale'de değerlendirdi. Buraya da bakarsanız, bu raporun 328'inci sayfasında Kazdağlarıyla ilgili de, Çanakkale'yle ilgili de hem tespitleri hem de çözüm önerileri var. Bakın?

MUSTAFA SERDAR SOYDAN (Çanakkale) - Kaç yılında?

MEHMET DANİŞ (Devamla) - 2008 yılında.

Hatırlarsanız 2007 yılında da yine bu söylemler Çanakkale'de artmıştı. Âdeta şöyle kategorize ediliyordu, karikatürize ediliyordu olay: "Siyanürle hepiniz öleceksiniz, titreye titreye öleceksiniz, hayvanlarınız ölecek, elma ağaçlarınız kuruyacak." Bunlar anlatıldı insanlarımıza. Yine, arkadaşım hatırlar, seçim çalışmaları boyunca bir canlı yayın programına katıldık, beraberindeki heyetten bir arkadaş bana geldi dedi ki: "Bayramiç'te çeşmelerden siyanür akıyor, çeşmelerden çamurlu su akıyor." Oysa hiçbir altın arama işleminde siyanür kullanılmamaktadır. Altın aramalarının yapıldığı yerleri gidip gördüyseniz, fotoğrafları var gösterebilirim, 10 santimetre çapındadır, çıkmadığında veya betonlandığında da bu 20'ye 30 veya 30'a 30 gibi betonlanarak da kapatılmaktadır.

Bakın, sadece altını konuşmakla aslında gerçek iyi niyetimizi ortaya koyabilmiş değiliz. Yıllarca dere yataklarından, maden, kum ocakları olarak kullanıldı ve topraklarımız gitti. Birçok madenler var, taş ocakları var, bunlardan hiç kimse bahsetmiyor. Türkiye'de gerçekten de bu altın konusunu, siyanür konusunu açık yüreklilikle herkes konuşmalıdır.

2007 yılında, Çanakkale'de Kolin Hotelde, Çanakkale Ticaret ve Sanayi Odasının organize ettiği bir toplantıda, dönemin Enerji Bakanımız Mehmet Hilmi Güler, akademisyenler ve iş adamları, madenciler, çevreciler, Bergama'da hani o meşhur olmuş arkadaşlarınız da salonda olmak üzere saatlerce tartışıldı. Süre sınırı konulmadan bunların hepsi ifade edildi.

ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) - Oradaydık, oradaydık.

MEHMET DANİŞ (Devamla) - Arkadaşlar lütfen biraz okuyun. Ne diyoruz? Bilimin ışığında ilerleyebiliriz. Lütfen bilime kendinizi biraz teslim edin. Siyanür nedir?

NECATİ ÖZENSOY (Bursa) - Mehmet Bey, ben kimya mühendisiyim siz avukatsınız.

MEHMET DANİŞ (Devamla) - Ben avukatım.

NECATİ ÖZENSOY (Bursa) - Bu konuyu da benim kadar bilemezsiniz.

MEHMET DANİŞ (Devamla) - Ama siyanürü 2003 kasımından bugüne dek sürekli araştırıyorum.

Bakın, siz de ifade ettiniz, Türkiye'de Kazdağlarında 400 bin ton siyanür kullanılacak deniyor. Ben ifade ediyorum, resmî rakamlar, Türkiye'de bugün yılda kullanılan siyanür 300 bin tondur, sadece yüzde 1'i madencilik sektöründe kullanılmaktadır, altında da değil. Sadece madencilik sektöründe kullanılan 3.000 ton siyanürdür. Siyanür bir zehirdir; eyvallah. Siz tuzu da gereğinden fazla tüketirseniz, doz aşımında bulunursanız zararını görürsünüz. (CHP sıralarından gülüşmeler)

TANJU ÖZCAN (Bolu) - Ne alakası var!

MEHMET DANİŞ (Devamla) - Lütfen gülmeyin, dinleyin.

Bakın, Amerika'da, Avustralya'da, Kanada'da -yalansa yalan deyin- iki yüzün üzerinde siyanürle altın işletmeciliği yapılan ocaklar var. Şimdi bunlar geleceklerini yok mu ettiler?

Bir tane vakıa ifade edebilir misiniz. Arkadaşlar, bunları biz yerel seçimlerde çok konuştuk. Arkadaşlarımızın da başka konusu yoktu. O Kazdağlarını da karış karış hep beraber dolaştık, Evciler'de yaptığımız toplantıyı arkadaşlarımız bilir. Bakın, Şahinli köyü  benim köyüme 10 kilometre. Şahinli köyündeki sondajda içme suyunu kirletti madenci, arama yapan şirket. Arkadaşlarım gitti, şeffaf bir bidona çeşmeden akan çamurlu suyu koydu, gazetelere poz verdi, fotoğraf verdi. Ben tam bir saat dağın içinde yolculuk yaparak o sondajın yapıldığı kuyunun başına gittim, su kaynağının başına gittim, Sayın Valimiz de talimatlarıyla aramaları durdurdu, o şirketin aramalarını durdurdu.

Yani bakın, Çanakkale'de Katı Atık Çöp Depolama Alanı Projesi'ni gerçekleştirdik. Çanakkale'nin çöp depolama alanı üniversitenin bahçesindeydi, yazları geldiğinizde de yanar dururdu. Avrupa Birliği projesi? 20 milyon dolarlık yaklaşık bir projeyi, yüzde 73'ü hibe olmak üzere, Çanakkale'ye kazandırdık. Geçen dönem Hatay Milletvekili Mustafa Öztürk Bey o dönemde Müsteşar Yardımcımızdı Çevre Bakanlığında, bize çok büyük destekleri oldu. Çanakkale'de eğer çevre sorunu tartışılacaksa bakın açık yüreklilikle ifade ediyorum, Çanakkale'nin atık suyunu yıllardan beri arıtmadan Çanakkale Boğazı'na bırakıyoruz. Çanakkale Boğazı, şimdi, bu dünyanın en güzel yerlerinden biri değil mi? Gelecek nesillere emanet etmeyecek miyiz? Orada da deniz canlıları yaşamıyor mu? İller Bankasında yirmi beş yıl ucuz kredi de var bak, buyurun atık suyu hep beraber yapalım; adım atın, siz de öncülük edin, biz de destek olalım ama tık yok. Yapabileceğiniz şeylerde adım atmıyorsunuz ama kafaları karıştırabileceğiniz her konuda da bunu sonuna kadar kullanıyorsunuz.

Bakın, arkadaşım dedi ki: "Kimya mühendisiyim." Gelin, bir daha bilimsel toplantı yapalım, Çanakkale'de yapalım, siz de buyurun, sizi de konuşmacı olarak alalım.

NECATİ ÖZENSOY (Bursa) - Altın arama ile altın çıkarmayı birbirine karıştırmayın Mehmet Bey, biz çıkarmaktan bahsediyoruz.

MEHMET DANİŞ (Devamla) - Bakın, termik santrallere karşısınız, çimento fabrikalarına karşısınız, altın madenciliğine karşısınız. Türkiye 7 milyar ile 10 milyar dolar altına para ödüyor yılda; yılda ödüyor kardeşim. Dünyanın 2'nci altın rezervine sahibiz, Hindistan'dan sonra en fazla altını biz ithal ediyoruz, bir buçuk milyar dolarını da bunun işleyip atıyoruz. Lütfen?

VELİ AĞBABA (Malatya) - İnsanlığın satılmasına karşıyız.

MEHMET DANİŞ (Devamla) - Satmak bizim? Bunlar çok ucuz söylemler ya da beni açmıyor yani üçüncü dönem artık Parlamentoda, bunlar bana çok bayat geliyor. Bunlar bana çok bayat geliyor.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Bütün dağları delik deşik ettiniz. Dağları sattınız.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Milletvekilim, sen ciddiye alma. Millet seni ciddi bir şekilde dinliyor.

MEHMET DANİŞ (Devamla) - Gerçekleri açık yüreklilikle tartışmak için her zaman varız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET DANİŞ (Devamla) - Önergenin aleyhinde olduğumu belirtiyorum, arkadaşların biraz daha  özenli davranıp, daha önce yapılmış Meclis araştırma komisyonunun raporuna bir göz atmalarını öneriyorum.

Tekrar hepinizi en içten duygularımla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)