| Konu: | MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞININ TEŞKİLAT VE GÖREVLERİ HAKKINDA KANUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFLERİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 125 |
| Tarih: | 27.06.2012 |
ABDULLAH LEVENT TÜZEL (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; evet, görüşülmekte olan bu kanun teklifinde önemli tartışmalara muhatap oluyoruz.
Biraz önce Hükûmet cephesinden AKP'li milletvekili arkadaşımız bir itibar tartışması başlattı. Tabii, itibarı nerede arayacağımız meselesi bu yasayla da son derece yakından ilgili. Daha çok dünyaya paranın, sermaye sınıfının gözünden bakanlar itibarı IMF'yle olan ilişkilerde, Dünya Bankası tarafından ya da Obama tarafından muhatap alınıp alınmamakta arıyorlar. Ama insanlık toplumu sadece bunlardan ibaret değil. İnsanlık toplumu Türkiye'deki itibarı başka yerlerde de sorguluyor; özellikle mesela hâlâ Meclisin çözemediği tutuklu milletvekilleri, tutuklanmış sendikacılar, insan hakları savunucuları, gazeteciler, yazarlar, çocuk tutuklular, bütün bunlar Türkiye'nin itibarı açısından önemli göstergeler. Daha geçen gün Urfa'da hapishanede yanan insanlar, sokakta göz göre göre onlarca polis tarafından işkence edilip dövülen insanlar, açlıktan ölen bebekler, yine, on yılda 10 bini aşan iş cinayetinde ölüp giden işçiler. Yani aydınlatılmamış siyasi cinayetleriyle itibarsızlığımızı değerlendirecek o kadar çok şey var ki, daha doğrusu bu Hükûmetin halka açıklaması, hesap vermesi gereken yönler itibarıyla.
Şimdi, bu yasada, kanun teklifinde getirilen maddeler açısından bakacağımız şeylerden bir tanesi, yine, işte, Van depremi üzerinden bu kadar zaman geçmiş olmasına rağmen, orada hemen aklımıza gelen, enkaz altında kalan 2 gazetecinin ölümü. Bütün bunların hesabı verilmemişken, afetle ilgili bir düzenleme var değerli milletvekilleri. Afet işlerinden sorumlu başkan için dört yıllık yüksekokul mezuniyeti, beş yıllık iş deneyimi, tecrübesi ortadan kaldırılıyor yani bu yaşanan acılardan ders çıkarmamak ve özellikle afet gibi önemli bir konuda deneyimli, yetişmiş elemanı göz ardı eden bir düzenleme.
Aynı şekilde, ülkemizde 12 milyona yakın engelli, bütün çığlıkları? Geçtiğimiz haftalarda Engelliler Haftası yaşandı, taleplerini bir kez daha ifade ettiler. Kamunun onlara karşı görevi, toplumun görevi, devletin görevi yerine getirilmemiş. İşte, temmuz ayında dolacak bir süre, kamu kurumları yapmaları gereken düzenlemeleri yapmadığı için bir yıllık bir süre daha kendisine tanıyor. Bir yıl sonra ne olacak? Yapılmadığında ne tür bir müeyyidesi olacak? Bunların karşılığı yok.
Aynı şekilde, Meclis adına yürütmeyi ve idare organlarını bütçenin harcamaları konusunda denetlemekle yükümlü olan Sayıştayın görevleri âdeta rafa kaldırılıyor, yürütme organının bir noteri hâline getiriliyor ve Danıştayın nasıl rapor düzenleyip düzenlemeyeceği konusunda tamamen Hükûmetin istediği bir kuruma dönüştürülecek şekilde kısıtlamalar, kayıtlamalar getiriliyor, çok açık, Anayasa'nın 160'ıncı maddesindeki görev tanımına aykırı olacak şekilde; biraz önce de ifade edildi.
Aynı şekilde, başlangıçta da söylediğim gibi, Hükûmet eğitim alanına nasıl bakıyor? Eğitim alanına sermayenin ihtiyaçları cephesinden bakıyor. Burada, yine getirilen bir düzenlemede, organize sanayi bölgelerindeki meslek liselerinde özel sektörü, sanayiyi teşvik edecek şekilde "Öğrenci başına Hazineden bir destek verilir." diyor. İşte, eğitim ve üretim arasındaki ilişki bu şekilde kuvvetlendiriliyor. İŞKUR beleş işçi sağlayarak sanayiciye, tüccara, sermayeye bu şekilde destek vermişti; şimdi de organize sanayi bölgelerinde meslek liselerine yine özel sektör el atarak buradaki ucuz ve genç emek sömürüsüne ortam hazırlanıyor ama bu yapılırken, çalışan anne babaların çocuklarının okuduğu etüt beslemeli okulların kapatılması ve ihtiyaç dışına çıkartılması da aynı şekilde reva görülüyor, hak görülüyor.
Dolayısıyla, bu kanun teklifi, bir kez daha Hükûmetin, AKP Hükûmetinin dünyaya hangi gözden, hangi cepheden baktığını ve itibarı da nerede aradığını çok iyi şekilde göstermiştir. İtibar aranacaksa, itibar, emekçileri, bugün işsizlik ve yoksullukla karşı karşıya bırakılan genç bedenleri, eğitimsiz bırakılan çocuklarımızı, aç bırakılan bebelerimizin onlara karşı duyduğumuz sorumlulukta o itibarı aramak, o açıkları kapatmakta aramak, engelli yurttaşların taleplerini karşılamakta aramak, bugün barış isteyenlerin hapishanelere tıkılması gerçekliğinde aramak gerekiyor. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Tüzel.