| Konu: | ÇOK TARAFLI YATIRIM GARANTİ KURULUŞU SÖZLEŞMESİNİN MADDELERİNDE YAPILAN DEĞİŞİKLİKLERİN ONAYLANMASI HAKKINDA (S.S.40) |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 15 |
| Tarih: | 02.11.2011 |
MHP GRUBU ADINA EMİN HALUK AYHAN (Denizli) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan 40 sıra sayılı Tasarı'nın 1'inci maddesi hakkında Milliyetçi Hareket Partisinin görüşlerini arz etmek için söz aldım, yüce heyetinizi tekrar saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; tasarının geneli üzerinde görüşürken MIGA'nın ne olduğunu, tasarının ne olduğunu, MIGA olayının ne olduğunu anlatmaya çalıştım. Şimdi, bu konuyu iki yönlü ele almak lazım. Burada ifade edilmek istenen şey: Türkiye'ye bu hadiseyle yatırımın akacağı ifade edilmek isteniyor, bu his verilmek isteniyor, aslında hadise bu değil. Niçin bunu söylüyorum? Siz yabancı kaynağı Türkiye'ye çekmek istersiniz. Hangi nedenle çekmek istersiniz? Bir tanesi ve en önemlisi, tasarruflarınız yetersizdir, yabancı kaynak arayışına girersiniz ama bu anlaşma bununla ilgili bir hadise değil. Türkiye'de yatırımlar, geçen yıl hedef olarak kamu yatırımları artışı reel olarak negatifte, bu yıl da programa baktığınızda kamu yatırımları artışının negatif olduğunu görüyorsunuz 2012 yılı için. Şimdi, ülkenize yabancı yatırımcıyı tasarruflarınız yetersiz olduğu için ne yapıyorsunuz? İstiyorsunuz.
Bir tanesi, bir diğeri, kaynağa ihtiyacınız var. Nasıl bir kaynağa ihtiyacınız var? Dış ticaret açığınız büyük, cari işlemler dengesi açığınız büyük. Biraz önce, Sayın Bakan, bazı ekonomik göstergelerden bahsederken onları, Türkiye'nin bu cari işlemler açığından da sanki Patagonya'nın açığıymış gibi bahsediyor. İktidarda olduğunuz süre içinde bununla ilgili müspet bir gelişme sağlamadınız; problemin özü orada, bununla ilgili bir çalışma yapmadınız. Şimdi, Dış Ticaret Müsteşarlığında dahilde işleme rejiminde neyi azaltan? Dahilde işleme rejimi kanalıyla gelen mallarını üretimini içerde daha ucuza üretmek amacıyla birtakım çalışmaları başlattığınızı ifade ediyorsunuz Hükûmet olarak. Doğru bir yaklaşım, ama uzun süredir bunu yapmamıştınız. Şimdi bunu yapıyorsunuz, cari işlemler dengesi, dış ticaret açığı, ithalat artışının ihracat artışından çok daha fazla olmasını önlemiş olmuyorsunuz ki.
Ben, bugün orta vadeli programa falan girmeyecektim ama Sayın Bakanı burada gördüm, bizzat söylemek istiyorum, mesai arkadaşım. Şimdi, mayıs ayında yayınlanması gereken orta vadeli program ancak ekim ayında yayınlanabiliyor. Niçin böyle yapıyorsunuz? Koyduğunuz hedefler tutmayacağından, kendinize güveniniz olmadığından bunu yapıyorsunuz. Şimdi, orta vadeli programı, orta vadeli mali planı, yatırım genelgesini, bütçe çağrısını, hepsini aynı günde yapıyorsunuz. Bir hafta içinde de bütçe hazırlanıyor. Bu doğru mu Sayın Bakan? Bunların hepsini aynı gün açıklıyorsunuz ve bütçe Meclise teslim edilmeden hemen önce yapıyorsunuz. Şimdi, bunun ne zaman yapılması lazım? Mayıs ayının sonunda orta vadeli planın, 15 Haziranda da mali planın yapılması lazım. Siz kendinizden emin değilsiniz, önünüzü görmüyorsunuz. Siz geçen sene çıkardığınız torba kanunda öngördüğünüz, düşündüğünüz, gerçekleştirmeyi istediğiniz şeyleri şu çıkardığınız orta vadeli planlara, yıllık programlara enjekte edebilmiş değilsiniz ki. Hesabınız yok, kitabınız gerçekten yok, hudayinabit gelişiyor her şey.
Şimdi, böyle baktığınız zaman -gerçekten öyle- dahilde işleme rejimini kullanıyorsunuz. 100 birimlik ihracat yapıyorsunuz, 80'ini ithal ediyorsunuz, ihraç ettiğiniz malın içine koyuyorsunuz. Bu, aynen Mısır'a laiklik ihraç ettiğinize benziyor.
Anayasa Mahkemesinden sıkıntılı olduğunuz bir hadiseyi, siz de sıkıntılı olan bir hadiseyi ne yapıyorsunuz? 1 birimlik veya 100 birimlik ne ihracatının, laiklik ihracatının içine 80 birimlik ne koyuyorsunuz? Dışarıdan ithal ettiğiniz, size enjekte edilen, size emredilen şeyi koyarak sizde olmayan bir şeyi ihraç etmeye çalışıyorsunuz. Şimdi, burada sıkıntı var. Gerçekten, bunu örnek olarak özellikle vermek istedim.
Bu hadise, biraz önce ifade ettim, bizim Türkiye'nin 177 milyon dolarlık yatırımının garanti edilmesi hadisesi var. Peki, nerede? Libya'da var mı? Var. Ne kadar? 1,6 milyar dolar bizim buraya yapılan? Aslında bunun şu anlamı var: Bizde risk daha fazla çünkü bizim yatırım şayet dışarıda daha geçerli bir yatırım olmuş olsaydı ne olurdu? Biz oraya gittiğimizde bize ne yapmaları lazımdı? Bizim yatırımların daha fazla riske edilmiş olması lazımdı. Daha fazla yatırım Türkiye'ye geliyor ve daha fazla risk hadisesi ortaya çıkıyor. Bunu da ne yapmak lazım? İyi değerlendirmek lazım.
Şimdi buraya getiriyorsunuz, bunlar görüşülüyor, biraz önce söyledim, orta vadeli plan, orta vadeli program, mali disiplin, yatırım genelgesi, bütçe çağrısı ama Sayın Bakanım Allah'tan korkmak lazım, ben biliyorum, benim ilimin üniversitesinin veya bütün illerdeki üniversitelerin yetkilileri, buraya gelip, yani Ankara'da bunu gizleyebilirsiniz ama yetkilileri gelip Maliye Bakanlığında, Hükûmetin verdiği hedeflere göre bütçelerini getiriyorlar mı, getirmiyorlar mı?Getirmiyorlar derseniz, doğruyu söylememiş olursunuz, yalan söylüyorsunuz diyemem, Allah'tan korkarım, ama doğruyu söylemediğiniz kesin, çünkü herkes gidiyor orada o bütçeyi görüşüyor. Yatırımlarında problem olduğu bizim kulağımıza geliyor, diğer arkadaşların, iktidara mensup arkadaşların da kulaklarına geliyor, onlar da illerinin problemlerini takip eder hâle geliyorlar. Burada bizim söylediğimizde ne var? Bir eksiklik yok.
Şimdi, baktığınız zaman, bu orta vadeli program konusunda özellikle size söylemek istiyorum Sayın Bakanım: Ben o Devlet Planlama Teşkilatında çalıştım, siz de çalıştınız. Bu orta vadeli plan beş ay gecikmeyle açıklanırken o işten sorumlu bakan olarak sizin orada bulunmayışınız, beni gerçekten rahatsız etti, üzüldüm. O teşkilatın düştüğü hâl, oradaki temsil gücünde, ekonomik anlayışta, ekonomik yönetimde planlamanın adını Kalkınma Bakanlığı koysanız ne olacak? DPT'nin -milletin bildiği adıyla- temsil edilememesi gerçekten beni üzdü.
Sayın Başbakan Yardımcısı bütün uluslararası kuruluşlarda "orta vadeli programımız var" dediğinde, Türkiye'de orta vadeli program maalesef açıklanmamıştı. Sadece bize doğruyu söylemiyor değilsiniz, dışarıyı da yanıltıyorsunuz.
EMRULLAH İŞLER (Ankara) - Sayın Vekilim mikrofon açık, çok bağırmanıza gerek yok, duyuyoruz sizi.
EMİN HALUK AYHAN (Devamla) - Sizden ders alacak değilim, lütfen, herkes haddini bilsin.
BAŞKAN - Sayın Milletvekili, lütfen?
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Rahatsız oluyoruz!
EMİN HALUK AYHAN (Devamla) - Sayın Başkan, ne için görevli?
BAŞKAN - Buyurun Sayın Ayhan.
EMİN HALUK AYHAN (Devamla) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Ben biliyorum, gayet açık ve net konuşuyorum, söylediklerime "yalan" desin, bakın ben onlara doğruyu söylemiyorsunuz diyorum. Bu millete doğruyu, gerçekleri anlatmamız lazım, eksiğiniz neyse onu da bileceksiniz. Buraya gelip "canım, bizi zorlayın, biz bundan memnuniyet duyarız" diyorsunuz ya, alın, söylediklerimiz doğru mu, yalan mı? Söylemek istediğim bu.
Şimdi, bakın, bir şeyi daha ifade etmek istiyorum: Burada takla da atsanız olmaz. Sayın Bakan, Millî Eğitim Bakanı neler geçirdi. Sadece yardımcısı atanmak için parmağını kırdı. Daha neler var biliyor musunuz? Öyle kolayca laf atarak bir şey olunmaz.
Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)