| Konu: | ÇOK TARAFLI YATIRIM GARANTİ KURULUŞU SÖZLEŞMESİNİN MADDELERİNDE YAPILAN DEĞİŞİKLİKLERİN ONAYLANMASI HAKKINDA (S.S.40) |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 15 |
| Tarih: | 02.11.2011 |
MHP GRUBU ADINA EMİN HALUK AYHAN (Denizli) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 40 sıra sayılı Kanun Tasarısı hakkında Milliyetçi Hareket Partisinin görüşlerini arz etmek üzere söz aldım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Tasarı 27/4/2011 tarihinde Başbakanlık tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisine gönderiliyor. Hangi tasarı? Çok Taraflı Yatırım Garanti Kuruluşu Sözleşmesinin Maddelerinde Yapılan Değişikliklerin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı. Gereğini de arz ediyor yüce Meclise Sayın Başbakan. Gerekçesi ne bu olayın? Dünya Bankası Grubu içerisinde yer alan Çok Taraflı Yatırım Garanti Kuruluşu. Adı ne? MIGA. Ne yapıyormuş bu kuruluş? Yatırımcıların politik risklerine karşı garanti sağlamak suretiyle gelişmekte olan ülke ekonomilerinin özel yatırımları çekmesine destek sağlamayı ve bu ülkelerde gerçekleştirilecek doğrudan yabancı yatırımların artırılmasını amaçlıyormuş. Payımız yok denecek kadar az, hissemiz 8,8 milyon ABD Doları, toplam hisse sayımız 814, oy gücümüz binde 48.
Bu kuruluş, 1991 yılından bu yana ülkemizdeki yabancı sermaye yatırımlarına garanti sağlıyormuş. 30 Kasım 2010 tarihi itibarıyla ülkemizde yapılan yabancı sermaye yatırımlarına MIGA tarafından sağlanan garantilerin toplam tutarı 1,2 milyar dolar. Yabancıların buradaki yatırımlarına garanti veriyor dikkatinizi çekerim. Öte yandan, 30 Kasım 2010 tarihi itibarıyla, Türk yatırımcıların diğer ülkelerde gerçekleştirdiği yatırımlarına aynı kuruluş tarafından sadece 177,5 milyon ABD Dolarlık garanti sağlanıyor. Bizim dışarıda yaptığımız yatırımlara sağladığı garanti, ifade ettiğimiz gibi, çok küçük.
Sözleşmenin yapısı kalkınma hedefine engel teşkil ediyormuş. Bu nedenle değiştirilmesi gündeme gelmiş, 2009 yılı içinde gündeme gelmiş. Söz konusu değişiklikler ile MIGA'nın sunduğu garantilerin kapsamının ve çeşitliliğinin genişletilmesi, gelişmekte olan ülkelerde garanti sağlanabilecek projelerin artırılması, politik risk garantisi alanındaki piyasa uygulamalarına uyumlu hâle getirilmesi ve MIGA'nın misyonunu gerçekleştirme kapasitesinin artırılması amaçlanıyormuş. Bu kapsamda oluşturulan değişiklik önerilerinin üye ülkelerce onaylanmasına ilişkin oy pusulası 30 Temmuz 2010 tarihinde görüş bildirmek üzere üye ülke guvernörlerine iletilmiş, ülkemiz tarafından 14 Temmuz 2010 tarihinde onaylanmış. Bu itibarla, değişiklik önerileri üye ülkelerce uygun bulunarak 14 Kasım 2010 tarihinde MIGA nezdinde yürürlüğe girmiş, zaten iş bitmiş.
Peki, tasarının amacı neymiş? Ülkemizde yapılacak yatırımlar için MIGA tarafından sağlanabilecek garantilerde kapsam genişlemesi ve garanti aracı çeşitlenmesi sonucunda artış olması, dolayısıyla doğrudan yabancı yatırım çekme imkânının artmasının beklenmesiymiş.
Şimdi, Dışişleri Komisyonu raporuna baktım. Tali komisyonlar: Plan ve Bütçe Komisyonu; Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu. Teşbihte hata olmaz, koca koca komisyonlar. Ben birinin geçen dönem mensubuydum, üyesiydim, bir diğerinin de şimdi. Ben sıra sayısını aldığımda, bu görüşmeye benim katılacağım, benim konuşacağım anlaşıldığında ben aradım Komisyon Başkanımı: "Böyle bir şey size intikal etti mi?" Madem bu kadar önemli? Bana dedi ki Komisyon Başkanımız: "Yok böyle bir şey." Şimdi, tali komisyonlara gönderilme amacı görüşülmemesi mi? En azından, burada, Sayın Komisyon Başkanının, Dışişleri Komisyonu Başkanının iki satır "Bu komisyonlar buna ilgi göstermedi." diye bir şey yazması lazım, bilmemiz lazım. Emin olun, bu dış yatırımlar konusunda, Plan ve Bütçenin gerek iktidara gerek muhalefete mensup üyeleri çok hassas davranırlar, ilgilenirler, görüş beyan ederler. Ama siz bir işi yasak savma kabilinden yaparsanız, bu, bu hâle geliyor maalesef.
Şimdi bu ekonomik bir olay, yatırım demek sanayi demek. İktidar sanayiden vazgeçti zaten, strateji falan da hikâye, iş olsun kabilinden bir şeyler yapılıyor. Emeğe de yazık. İmalat sanayinin AKP döneminde yurt içi hasıla içindeki payı 22'lerden nereye doğru geldi? 15'lere doğru geldi. Şimdi, bu konuya önem vermek istediğimi belirtmek için bunu söylüyorum, emeğe de yazık.
Dışişleri Komisyonu raporunda tasarının gerekçesine atıf yorumlar yapılıyor. İkincisi de Komisyonda müzakerelerde MIGA misyonu gerçekleştirme kapasitesinin güçlendirilmesi? Bize ne bundan? Bize ne yararı var? Rakamsal boyutu nerede? Türkiye'ye ne kadar yatırım gelecek? Türkiye'de ne kadar risk var da yabancıların riskini burada garanti edecekler? Türkiye'nin iyi göründüğü için değil bu. Bakın, yabancının buradaki problemleri için 1,2 milyar dolar ne yapıyorsa buna garanti veriyor, sigortalıyor. Sizin dışarıdaki yatırımlarınız için 177 milyon dolar? Bunun bir ülkeye getirisi var mı, yok mu?
Özellikle ifade ettim, diğer komisyonların, tali komisyonların görüşleri var mı? Ne düşünüyorlar, ne ediyorlar diye özellikle sordum. Getiriyorsunuz, imzalanmış. Yapılsın, ne olursa olsun! İyi mi, kötü mü?
Şimdi, garantilerden yararlanma bakımından, yatırımcıların, üye ülke başvurusuna gerek kalmadan doğrudan başvuru yapabilmesi, bürokratik engellerin azaltılması ve sadece ilk yatırım, uluslararası yatırımcıların bir ülkede şirket satın alması, büyümesi veya modernizasyonu gibi durumlarda MIGA garantisinden faydalanılabilmesine imkân sağlayacak değişikliklerin onaylanması bununla uygun bulunuyor.
Bunlar çok büyük sözler. Değerlendirmelerde hesap yok, biraz önce söyledim. Madde gerekçeleri -siz sağ olun- zaten yok. Değişikliklerin mukayesesi yok. "Böyle değiştirilmiştir." Kim ne biliyor, hangi komisyonda, kim ne imza attı, neyin farkında, bu belli değil.
Şimdi, yarın bu konularda çalışma yapanlar, üniversitelerde bunu yazanlar, yarın çıkacak Komisyonlarda, çıkacak kanunlarda çalışma yapanlar, değişikliklere ilgi duyanlar bizim buradaki konuşmalarımıza atıf yapacaklar. Bu atıf yapma hadisesinde ne söyleyecekler? Önümüze doğru dürüst bir şey gelse bunu yapmış oluruz ama gelen de bir şey yok.
Şimdi, aslında bunları buraya getirmeyip yeni bir düzenleme yapılsaydı da bunları, diğerlerinde yaptığınız gibi, son dakika hesabı kanun hükmünde kararnameyle hepsini geçiriverseydiniz. Madem işin ciddiyeti yoktu, madem iş gelişigüzel devam ediyordu. Nitekim kanun hükmünde...
O yetki kanunuyla, kanun hükmünde kararnamelerle yaptığınız işler sistemi allak bullak etmiştir. Yeniden onun raya sokulması, düzenlenmesi için en az bir on sene ihtiyaç var. Adamına göre, şahsına göre, oradaki memuruna göre mevzuat düzenliyorsunuz. Dünyanın neresinde görülmüş bu?
Şimdi, bakın, MIGA'nın 2012-2014 mali yıl stratejisinden falan hiç kimse bahsetmiyor. Böyle stratejiler var. Bakın, orada öncelik özellikle krizin ilk darbesini yemiş Avrupa ve Orta Asya bölgesi finans sektörüne destek sağlamak olmuş, öyle yatırımlar falan değil.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; gelin şu meseleyi bir inceleyelim. Bilindiği üzere, yabancı yatırımların hem hukuki hem ekonomik hem de siyasi boyutları bulunur. Özellikle yabancı yatırımlarda risk faktörünün fazla olması, az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin ekonomik ve siyasi istikrarın bulunmaması sebebiyle bu ülkelerde yatırım yapacak olan yabancı yatırımcı ve yabancı yatırımlara ilişkin birtakım hukuki ve siyasi korumalar ve garantiler getirilmek istenmiştir. Nitekim, yabancı yatırımlar alanında bir uluslararası kod oluşturmak için birçok girişimde bulunulmuştur. Hukuk literatüründe yabancı yatırımların ve yabancı yatırımların tabi olacakları hukuki düzenlemeler açısından üçlü bir ayrıma gidilmektedir. Yabancı yatırımcıların ve/veya yabancı yatırımın tabi olacağı hukuki düzenlemeler, yatırım yapılan ülkenin millî mevzuatı, yatırımcıyla yatırım yapılan ülke arasında imzalanan yatırım mukavelesi ve uluslararası anlaşmalar olarak da sınıflandırılmaktadır.
Uluslararası anlaşmalar açısından da ikili bir ayrıma gidilmektedir. Bu uluslararası anlaşmalar ve çok taraflı uluslararası anlaşmalar ve iki taraflı uluslararası anlaşmalar olarak sınıflandırılıyor.
Yatırımların karşılıklı korunması ve teşvikine ilişkin iki taraflı anlaşmalar ağının dışında bugün Türkiye'nin de taraf olduğu yatırımların uluslararası hukuk alanında belirli boyutlarıyla da olsa korunmasını sağlamaya çalışan iki uluslararası sözleşme vardır. Bunlardan birisi ICSID Sözleşmesi diye bilinen devletler, diğer devletlerin yatırımcıları arasındaki yatırım uyuşmazlıklarına ilişkin Washington Sözleşmesi'dir. İkincisi ise, yatırımları ticari olmayan risklere karşı korumak amacıyla yapılmış olan ve görüşmekte olduğumuz MIGA kısaltmasıyla anılan Çok Taraflı Yatırım Garanti Kuruluşu Sözleşmesi'dir. Bu sözleşmeler Dünya Bankası nezdinde gerçekleştirilen çalışmaların sonucunda ortaya çıkmıştır. Türkiye tarafından onaylanarak Türk iç hukukuna intikal ettirilmiştir. Yani, her iki sözleşme de Türk hukukunun bir parçası hâline gelmiştir. Yabancı yatırımların korunması açısından çok taraflı olarak nitelendirilebilecek kayda değer ilk gelişmelerden birisi de OECD bünyesinde gerçekleşmiş ve çok taraflı bir yatırım anlaşması olarak MAI üzerinde müzakerelere başlanmış ve ancak bu çalışma daha sonra tüm dünya kamuoyunda yer alan tepkilerin de etkisiyle başarısızlıkla sonuçlanmıştır.
MIGA ve ICSID daha önce de belirttiğim üzere yabancı yatırımların korunmasına ilişkin olarak gerçekleştirilen çok taraflı uluslararası düzenlemelerin başında gelmektedir. Çok Taraflı Yatırım Garanti Kurumu MIGA, Dünya Bankası grubunun bir üyesi. Amacı yatırımlara ve kredi verenlere siyasi -dikkatinizi çekiyorum- risk sigortası sağlayarak ve gelişmekte olan ekonomilerin özel yatırımları çekmesine yardımcı olarak doğrudan yabancı yatırımları teşvik etmektir.
Diğer bir ifadeyle bir çok taraflı yatırım garanti kuruluşu olan MIGA, Dünya Bankası grubu içerisinde yapılandırılan bir kuruluş olarak karşımıza çıkmakta ve yatırımlara kamulaştırma, döviz transferinin kısıtlanması, savaş veya ayaklanma benzeri siyasi riskleri de kapsayan bir koruma sunmaktadır.
Şimdi, Hükûmet bunu getirdi. Libya olayı meydanda. Bizim orada birçok yatırımımız var. Şimdi, bu yatırımların karşılığında bizim oradaki iş adamlarımızın yatırımlarından MIGA'ya hiç tabi olan var mı? Ne kadardı? Bunları biliyor muyuz? Bunlar bize söyleniyor mu? Komisyonda ifade ettiniz. Hiç buralara yazıldı mı, çizildi mi? Bundan Meclisin haberi yok. Komisyon Başkanı önünde istediği kadar evrak çevirsin. Sizlerin haberi olmadıktan sonra, biz söylemedikten sonra, size ifade edilmedikten sonra kimsenin haberi yok, geçip gidecek.
Şimdi, MIGA kural olarak bir üye devlet yatırımcısının gelişmekte olan ülke statüsündeki bir diğer ülkedeki yatırımlarına yönelik siyasal sigorta garantisi sağlamaktadır. Diğer bir ifadeyle MIGA siyasi riskleri garanti etmek suretiyle bir tür sigorta kuruluşu şeklinde bir işlev göstermektedir. MIGA'nın özel sigorta şirketlerinin yanı sıra neden ortaya çıktığı sorusunun cevabı, burada üstlenilen riskin bir ticari riskten öte bir siyasi risk olduğu ve özel sigorta şirketlerinin böyle bir riski sigortalamaktan kaçınmaları ve/veya çok yüksek prim talep etmeleridir.
Şimdi, Eximbankçılar yalvarıyor. Ne sağladınız onlara risk primi olarak? Bakanım, konuşun, anlatın burada. MIGA'ya uygun yatırım projelerinin sigortalanması için ortak sigorta ve reasürans düzenlemeleri yoluyla, kamu ve özel siyasi risk sigortacılarıyla aktif iş birliği yapmaktadır. Bu iş birliği çabaları, gelişmekte olan ülkelerde işlerini genişletmek isteyen başvuru sahipleri için mevcut sigorta kapasitesini önemli ölçüde artırmaktadır. MIGA on beş yıla kadar -bildiğim kadarıyla- sigorta garantisi sağlıyor. Garanti sahibi MIGA'ya karşı akdi yükümlülüklerinde temerrüde düşmedikçe MIGA garantiyi feshedemiyor ama garanti sahibi sözleşmenin üçüncü yıl dönümünden sonra sigortayı azaltabiliyor veya artırabiliyor.
Biraz önce de ifade ettim, bu kuruluşun 2012-2014 mali yıl stratejilerinden ve benzeri şeylerden hiç yüce Meclis bilgilendirilmiyor. Hadi burada ifade edilmiyor da şu sıra sayısının bir tarafına bir ilave edilse, görüşülse ne olur, ne konulur, biraz yazılsa çizilse, bütün kamuoyu bununla aydınlansa.
Şimdi âlây-ı vâlâyla bir şeyler söylüyoruz, ama netice olarak biz bundan ne elde edeceğiz? Bunu imzaladık, bu sizden önce imzalanmış, değişiklikleri getiriyoruz, değişiklikleri burada görüşüyoruz. Zaten kabul edilmiş, yürürlükte. Şimdi, bunu memleketin en acil meselesiymiş gibi burada getirip tartışıyorsunuz ama bir de ilave olarak ne yapıyorsunuz? Bilgi vermiyorsunuz yüce Meclise. Bilgi vermiyorsunuz. Bunların iktidar tarafından falan ciddi şekilde incelendiği kanaatinde de değilim. Bürokrasi gereğini yapıyor, önünüze getiriyor, imzalamak zorunda kalıyorsunuz.
Burada ifade etmek istediğim bir şey var: Şimdi, bu tür işlere niye girer Türkiye? Türkiye'nin yabancı kaynağa ihtiyacı var. Bunu bugünkü olarak değerlendiririz, dünkü olarak değerlendiririz, tasarrufların yetersizliğiyle değerlendiririz.Buradaki temel problem bu. Bu hadise, bu yapacağımız değişiklik buna cevaz veriyor mu, buna katkı sağlıyor mu, buna yardımcı oluyor mu? Bir buna bakmamız lazım. Yaptığımız işin memlekete katkısının ne olduğunu kamuoyuna, yüce Meclise arz etmemiz lazım. Bunlar gelebiliyor, bunları konuşabiliyorsunuz ama bunları kamuoyuyla ne yapmamız lazım, tartışmamız lazım.
Şimdi, Yüce Meclis burada, bu işle ilgili mesai sarf ediyor, komisyonlar aynı şekilde, tali komisyonları attınız, onlarla ilgisi kalmamış zaten de ama bu çekilen emeğin, şurada yapılanın bir karşılığı, bir getirisi, memlekete bir faydası var mı yok mu? Gerçekten buna bakmak lazım. Biz haddizatında, bu işlere AKP'nin önem vermediğini biliyoruz. Kanun tasarısı geliyor, kanun tasarısının üzerindeki "Tasarı" kelimesi daksilleniyor, el yazısıyla "Teklif" yazılıyor. İşe bu kadar ciddi bakılabiliyor ancak. Biz bunu biliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
EMİN HALUK AYHAN (Devamla) - Ama gerçekten bu işleri düzgün bir şekilde inceleyip memleket açısından değerlendirmemiz lazım.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Yüce heyete saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)