| Konu: | BAZI KANUNLAR İLE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 99 |
| Tarih: | 25.04.2012 |
MHP GRUBU ADINA EMİN HALUK AYHAN (Denizli) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 223 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 7'nci maddesi üzerine Milliyetçi Hareket Partisinin görüşlerini ifade etmek üzere söz aldım, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; kanun tekliflerinin ilkinde, bazı kanun hükmünde kararnamelerde benzer mahiyetteki kanun teklifleriyle ilgili değişiklik de yapılmak isteniyor.
Burada ifade etmek istediğim bir husus var. 7'nci maddede 660 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin geçici 1'inci maddesine fıkralar ekleniyor. Kanun hükmünde kararnameye kanunla fıkra eklemek demek, biz bu işi yapamıyoruz demek, biz bu işi beceremedik demek çünkü sonsuz bir yetki aldınız. O yetkiyle bile bu meseleyi çözemediniz. Yaptığınız iş düzgün değildi. Aceleden elimiz ayağımıza dolaştı, beceremedik diyemiyorsunuz. Yeni kanun hükmünde kararname getirseniz problem olacak, getirmeye yüzünüz yok. Ne yüzle getireceğiz diyeceksiniz. Bunu bu kanun ile geçirelim ne olur diyorsunuz. Yani getirdiğiniz, aldığınız yetki kanunuyla çıkardığınız kanun hükmünde kararnamelerle ne yapıyorsunuz? Kanun hükmünde kararnameleri kanunla değiştirmeye, ilave yapmaya, çıkarmaya bir şeyleri uğraşıyorsunuz. Hükûmet bunu kendisi de yapamıyor. Ciddi birtakım hususlar var. Kendisi yapamadığı için kanun teklifi olarak gruptan arkadaşlar bu işi ne yapıyorlar? Dile getiriyorlar.
Şimdi, bunu yapmaya çalıştınız. Sıkıntıya girdiniz, çözemediniz. Bakın, o kanun hükmünde kararnameyle Toplu Konut İdaresini felç ettiniz. Tekrar burada kanunla değiştirdiniz. Polislerle ilgili hususlarda yine benzer hususlar oldu. Daha altı ay önce yaptığınız değişikliklerin tekrar değiştirilmesi, AKP'nin yaptığı işi yapmak değil, devletin tahribi ve AKP'nin beceriksizliği olarak değerlendirilmesi gerekmektedir.
Bu maddede, geçici 1'inci maddeye ilave edilen "Diğer mevzuatta Türkiye Muhasebe Standartları Kuruluna yapılan atıflar, Kuruma yapılmış sayılır." deniliyor. Nedir bu "diğer" dediğiniz hususlar? Sizin bu hukuk dışı anlayışınız, aklınızdan geçeni ertesi gün bir kanun teklifi veya tasarısı olarak Parlamentoya getirmeye çalışmanız gayet yanlış. Bazen tekliflerden bakanların bile haberi olmuyor. Hatta burada olan bir mevzuattan, geçirmeye çalıştığınız bir husustan, gelen kanun teklifinden Sayın Başbakan Yardımcısının haberi olmadığı açık ve net bir şekilde Sayın Başbakan Yardımcısının konuşmalarından ortaya çıktı. Dolayısıyla herkes istediğini, aklından geçeni yapmaya çalışıyor. Aklından gelen yerdekinin süresini uzatmayı veya onu değiştirmeyi, süresini kısaltmayı ne yapmaya çalışıyor? Gerçekten becermeye çalışıyor.
Teşvik politikasını açıkladınız. Bazılarınız, Hükûmette, bunun muhtevasında ne kadar gideri var veya ne kadar ödeme yapacağınızı bilmiyorsunuz; "Hesabı yok." diyorsunuz, bazılarınız "Hesabı var." diyor; bazılarınız "Yılbaşından itibaren bunu kapsama alacağız." diyorsunuz; bazılarınız bunu 2011'in Temmuzuna, bazen de belki birkaç tane daha şirket olabilir tanıdığınız, ettiğiniz, 2011'in Haziran 15'ine çekelim diye münhasıran gün vermeye çalışıyorsunuz.
Sayın Bakanım, bu iş ciddiyetini kaybetti. Aynı sizin mali kuralda "Bize yarın lazım, OECD de arzu ediyor, Dünya Bankası da istiyor -bunu bu kürsüden birkaç kere de dile getirdim- bu bize acele lazım, Genel Kuruldan yarın çıkarmamız lazım." gibi sözleriniz vardı ama ne oldu? Bugün mali kuralın esamesi ortalıkta yok. Verdiğiniz söze güvenilmiyor. Bakın, orta vadeli programda da aynı şey oldu. Orta vadeli programla ilgili biz ne yaptık? Kanun teklifi verdik. Fakat siz ne yaptınız? Bu kanun tekliflerini, samimi olarak iktidara çok büyük yetkiler vermeyi arzu ettiğimiz kanun teklifinden vazgeçip, aldığınız yetkiyle kanun hükmünde kararnamenin bir tarafına iliştirip eylül ayının sonunda falan herhâlde görüşmeye başlayacaksınız. Eylül ayının sonunda ekonomik verilerin görüşülmesi demek, zaten görüşülmemesi, bütçeyle birlikte ele alınması demek. Bunun dışında, yaptığınız bu düzenlemelerle neler yapıyorsunuz? Eşi dostu kayırıyorsunuz. Sorunları giderme çabanız yok, kamu yönetimini altüst ediyorsunuz. Liyakate bakmıyorsunuz, vücut dilinden anlayan bürokrat arıyorsunuz. Vücut dilinden anlayan bürokratlara süre ayarlaması yapıyorsunuz. Yasa ile çalışanları görevden alıyorsunuz, bürokrasiyi yıldırıyorsunuz, siyasi kadrolaşma yapıyorsunuz, hizmet ihtiyacı olmadan geçici görevlendirmeleri ortaya koyuyorsunuz, yıpratma ve sürgünlere meşruiyet kazandırıyorsunuz. Reform yapmıyorsunuz, eş dost kayırıyorsunuz. Adalet ve güveni zedelemiş durumdasınız. Kamu yönetimine ilişkin düzenlemelerde -aslında muhteva olarak bir anlayış değişikliğiniz yok- sorunları gidermiyorsunuz, "Sorun devletin kendisi." diyorsunuz, devletin tahribine yönelik olarak yerel siyasi özerkliğin altyapısını oluşturuyorsunuz; "yerelleşme" diyerek, "özgürleşme, demokratikleşme, karar alma, denetleme ve inisiyatif kullanma" diyerek çeşitli oyunlarla ne yapıyorsunuz? Tarumar ediyorsunuz. Ücret sistemini zaten tahrip ettiniz. Devlet gerçekten tahrip edilmiş durumda. Yaptıklarınız zaten devleti ele geçirme operasyonu. Bir de memurların tamamını başka bir kadroya alıp yeniden aynı yerleri doldurmak, yeni kadrolar vermek "yeni bankamatik memurlarını yaratmak" demek, bunu yapıyorsunuz. Gerçekten bu sıkıntılı.
Yetki kanunu kapsamında otuz beş tane kanun hükmünde kararname çıkardınız. Bunlar yürürlüğe girdi. Zaten bu kanun hükmünde kararnameye yetki veren kanun ve gerekçesi, dokuz yıldır işbaşında olan AKP'nin hükûmetlerinin kamu yönetimini, personel rejimini, emeklilik rejimini içinden çıkılmaz bir hâle getirmiştir.
Şimdi, aslında bu kanun teklifi de küçük bir torba niteliğindedir. Bu kurumlar gerçekten önemli kurumlardır. Bunların güvenilirliği uluslararası camiada da güvenilirliği artıracaktır. On yıl sonra aklınıza geliyor, değiştirmeye çalışıyorsunuz, bunlar siyasi kurumlar hâline geliyor. Kurumsallaşmanın oluşmasını engelliyorsunuz, yandaş kurum ve personel yaratıyorsunuz. Ekonomik aktivitelerde bu kuruluşlar görünmüyor. Ekonomide, zaten, son zamanlarda, Merkez Bankasının dışında aktivitede yer alan hiçbir ekonomik kurum yok. TÜİK'in Başkanı, çıkıp, gayet açık ve net şekilde, "Ben, kamu kurumlarından bilgileri alamıyorum." diye açık ve net bir şekilde, samimi bir ortamda, samimi bir şekilde söylüyor. Şimdi, bunlara baktığınız zaman, işin iyi gitmediği ortada.
Bakın, yetki kanununun gerekçesinde sizin geçmiş hükûmetleriniz döneminde yürürlüğe konulan düzenlemelerin, kamu yönetimini hantal yapısından kurtarabilmek için yeterli olmadığını kendiniz söylüyorsunuz. Bu, açık bir ikrar, açık bir göstergedir. Zaten, bunu, AKP İktidarı on senedir becerememiştir. Anayasa'yı değiştirecek çoğunluğa sahip olmanıza rağmen hâlâ bunları söylüyor olmanız, AKP adına çok üzüntü verici bir durumdur.
Kanun hükmünde kararnameler, yapısal bakımdan yürütme organı işlemidir, işlevsel bakımdan da yasama organı işlemidir. Bu yetki istismar edilmemelidir. Bu, erkler ayrılığı ilkesinin de bir gereğidir. Ancak, çıkartılan kanun hükmünde kararnamelerle, doğrudan kamu çalışanlarının hedef alınması, sürgün öngören düzenlemelerin yapılmasıyla, yetki kanunun kapsamı -bunlarla- aşılmış olmaktadır. Bu hükümlerde problem vardır, bu çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerde. Bunlar, zaten, yetki kanununun kapsamına da uygun değildir. Şu anlaşılıyor ki: Bundan sonra yapacağınız icraatlarda yetki kanununda çözemediğiniz problemler için yeni torba tasarıların gelecek olduğu çok açık ve net bir şekilde görülmektedir. Bu, yasamanın iyi idare edildiği anlamına da gelmemektedir.
Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Ayhan.