GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: (10/49, 113, 118, 252, 253, 254, 255, 256, 257, 258) NO.LU SAĞLIK ÇALIŞANLARINA YÖNELİK ARTAN ŞİDDET OLAYLARININ ARAŞTIRILARAK ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLERİN BELİRLENMESİ AMACIYLA BİR MECLİS ARAŞTIRMASI AÇILMASINA İLİŞKİN ÖNERGELERİN ÖN GÖRÜŞMELERİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:99
Tarih:25.04.2012

EMİN HALUK AYHAN (Denizli) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Türkiye'de her geçen gün artan sağlıktaki sıkıntıların nedenlerinin araştırılması, bunun için alınması gereken tedbirler konusunda Anayasa'nın 98'inci, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü'nün 104 ve 105'inci maddeleri gereğince Meclis araştırması açılmasına ilişkin talebimizde önerge sahibi olarak söz aldım.

Bugün burada esasen temel olarak söz almamın nedeni, hayatını kaybeden doktor kardeşimizin başına gelen olay ve bu arada, bugünlerde özellikle sağlık çalışanlarına karşı yapılan muamele. Bunları münferit olay olarak değerlendirmek mümkün olmuş olsa idi, bugün burada bu önergeyi görüşüyor olmazdık. Ancak özellikle şunu ifade etmek istiyorum: Bakıyorum, bütün siyasi partilere mensup milletvekili arkadaşlar ne yapmışlar? Daha önce bu konuda önerge vermişler. Önerge vermelerinin sebebi de açık. Bu konuda bir rahatsızlığın hissedildiği, hissedilmeye başlandığı için, bunun için önerge verilmiş. Fakat iktidar ne yapmış? Bunu uygun görmemiş, böyle bir şeyin görüşülmesine izin verilmemiş, yardımcı olunmamış.

Ne yapılması lazımdı? Buna gerçekten yardımcı olunması lazımdı ki? Önerge verileli çok az bir süre olmasına rağmen ne yapılmış? Hadise vuku bulmuş, biz de Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak böyle bir hadisenin görüşülmesi konusunda mutabık kalmışız, bugün görüşüyoruz.

Durum o kadar vahim ki milletvekilleri, önergeyi verenler sorunu taşımak için gayret gösteriyor, iktidar gayret gösteriyor, herkes bu işten memnun olmaya çalışırken ortam geriliyor, Sayın Bakan sıkıntı çekiyor. Varsa bir mesele, hep beraber bunu götüreceksek ne yapacağız? Bunu tartışacağız.

Burada özellikle ifade etmek istediğim bir husus var. Bakın, iktidar ne için önerge verir? Muhalefet verir, "Araştırılsın." der ama iktidar ne için önerge verir? İktidar muktedirdir, yapar. Bunu tartışırsınız, araştırırız, ayrı mesele ama bunun ne olduğunu, iktidarın bizatihi zaten bilmiş olması lazım, bu hadiseyi gelip burada muhalefete anlatması lazım; "Siz böyle diyorsunuz ama bunun, her ne kadar sizin söylediğiniz gibi sonuç vuku bulduysa da, temel nedeni budur." dersiniz.

Bakın, 23 Nisan günü, AKP grup başkan vekili arkadaşlardan bazıları, bu hafta oturumların sakin geçeceğini ifade ettiler, samimiyetle de konuşuldu, biz de Genel Başkan Yardımcısı olarak protokolde bulunduğumuz bir anda bütün parti grup başkan vekilleri bu konuda konuşuyorduk. Ama gördük ki memleketin çok önemli bir meselesini ne yapıyoruz? Açıkta tutuyormuşuz. Bu meseleyi getirdik burada konuşuyoruz, milletin önünde konuşuyoruz. Sizin, "milletin bizi en çok benimsediği" dediğiniz sağlık alanında bu hadise vuku buluyor.

Bakın, ben kendi başıma geleni anlatayım. Bir hastaneye gittiğimde neyi gördüm? Acil serviste -daha önce oldu bu- iş kazası nedeniyle gelen vatandaştan para istendiği ifade edildi ve bir kargaşa oldu. Ben milletvekili olarak olaya müdahil olmadım, sadece dinledim ve yatıştırmaya çalıştım. O gün, burada milletvekili olan AKP'li bir arkadaş daha ben oradan ayrılmadan koşup gelip hastaneye "Haluk Ayhan şov yapıyor." diye konuşmuş. Buraya geldi ve konuşmaya devam ediyor bu kürsüden. Ben Sayın Başkana dedim ki: "Ya bu doğruyu söylemiyor." Neden söylemiyor? "Ben oradaydım, hadiseyi gördüm. Bu, görmüş gibi anlatıyor." dedim. Yani bu hadiselerde hissiyat olabilir, acelecilik olabilir ama ortada bir vakıa var. Sağlık en önemli sektörlerden biri, ülkelerin en önemli hususlarından biri. Sağlık çalışanlarının şiddete maruz kalması, zaten mağdur olan o asistan arkadaşların, o doktor arkadaşların, o "Yetersiz." dediğiniz, "İthal edeceğiz." dediğiniz eş değerleri bulunan doktor, hemşire, sağlık memuru arkadaşlarımızın durumunun iyi olduğunu gösterir mi? Gerçekten sıkıntılı bir durum.

Şimdi, "Aile hekimliği sistemini getirdik." diyorsunuz, "Her şey fevkalade mükemmel." diyorsunuz. Dört pilot ilden bir tanesi Denizli'ydi. Seçim öncesiydi, bir kuyruk yığıldı -hastaneye gidemedi millet- aile hekimlerinde, alelacele kalktı kuyruk hadisesi. Aile hekiminden hastaneye değil, direkt hastanelere herkes gidiyor. Hâlbuki, bakın, ben yurt dışında sağlık ekonomisi okudum, ben yurt dışında sağlık hizmetleri finansmanıyla, sağlık sigortasıyla ilgili de çalıştım, aile hekimliği sisteminde aile hekimine gitmeden hastaneye acilin dışında giden bir hasta durumu görmedim. Şimdi, gidin siz üniversite hastanelerine, gidin devlet hastanelerine. Ne var? İnsanlar doğrudan doğruya oraya gitmeye çalışıyor. Daha ben bugün ilgilendim. Hastaların problemleri çözülmüş olsaydı, hastaların sıkıntısı olmasaydı, memnuniyeti hakikaten sizin dediğiniz gibi çok fevkalade olsaydı, bu insanlar bizleri, sizleri aramazdı.

Ben, Sayın Bakana Plan Bütçe Komisyonunda, yukarıda sordum, "Bu aile hekimliğiyle sosyalizasyonun farkını bir anlatın." dedim. Aldığım cevap beni tatmin etmedi, açık söylüyorum. Zabıtlar orada. "Sadece aradaki bürokratik muamelelerde, ne oldu, azalma oldu." dedi. Hâlbuki bürokratik muamelelerde aile hekimleri açısından bana göre artış oldu.

Şimdi, hizmeti satmak için gayret ediyor. Âdeta orası ihaleye verildi. Batı ülkelerinde, İngiltere'de vesairede bu sistem uygulanıyor ama sistemin kendine göre neleri var? Aşama aşama onları geçerken bir eleme yapıyor. O sıkıntıları ortadan kaldırıyor. Ben bunun tahsilini yaparken gidip bir de operasyon geçirmiş bir arkadaşınızım. Yani bu, sizin söylediğiniz anlamda, meseleyi çözmüş değilsiniz.

"Ülkenin doktor ihtiyacı var." diyorsunuz. Peki, bu hadiseyi çözecek neler yapıyorsunuz, neler yaptınız? Onuncu senedeyiz. Sıkıntılar var. Diş hekimi başına vizite 67'den 50'lere geldiği zaman çok seviniyorsunuz. Yani günde 50 tane ağız içine bakan bir diş hekiminin bir netice alabileceğini, psikolojik olarak rahat bir insan olacağını düşünmek mümkün mü? Değil. Onları, işçi, bunu yapmakla zorunlu, önüne ne gelirse gelsin akşama kadar bitireceksin diyebilecek bir şekilde ifade etmemiz, sıkıştırmamız, netice almaya çalışmamız doğru bir yaklaşım maalesef değildir.

Şimdi, hastane yapıyoruz. Sayın Bakan burada. TOKİ'nin başındaydı. Canımız istediği yere TOKİ'ye hastane yaptıralım diye uğraşıyoruz. Bazı yerlerde rant olsun diye hastanenin olduğu yerlerden o hastaneleri kaldırıyoruz, ne yapıyoruz o hastanelerin yerine? Alışveriş merkezi yapıyoruz, yani kentsel yaşamı da felç edecek bir hâle sokuyoruz.

Sayın milletvekilleri, ülkelerin sağlık düzeyleriyle ekonomik ve sosyal, kültürel gelişmişlik düzeyleri arasındaki ilişkiler kuşkusuz önemlidir. Ülkelerin bu durumda olması neyi gösterir?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

EMİN HALUK AYHAN (Devamla) - Ülkelerin sağlık hizmetleri talebinin ve arzının neyini gösterir? Durumunu da gösterir.

Bu konuşmalar gerçekten önemli ancak süreyi dikkate aldığımızda yetmediğini görüyoruz. Bu vesileyle saygılar sunuyorum, teşekkür ediyorum Sayın Başkan. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Ayhan.