| Konu: | CUMHURBAŞKANI SEÇİMİ KANUNU TASARISI |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 54 |
| Tarih: | 19.01.2012 |
GÜRKUT ACAR (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Öncelikle, Zonguldak'ta 2 yurttaşımızın ölümüne sebebiyet veren kaza için, ölenlere Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı, Zonguldak halkına da başsağlığı ve geçmiş olsun dileklerimizi Cumhuriyet Halk Partisi olarak buradan iletiyoruz. Ali İhsan Köktürk Milletvekilimiz de şu anda orada bulunuyor.
Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu Tasarısı'nın 12'nci maddesiyle ilgili önerge üzerinde söz aldım. Bu 12'nci maddede ne diyor? "?aday listesinin Resmî Gazete'de yayımından itibaren, oy verme günü saat 17.00'ye kadar listede meydana gelecek eksilmeler, değişikliği gerektirmez." diyor. Bu madde konulmasa da olurdu. Kesinleşen listede değişiklik yapılamayacağı zaten olağan bir konudur. O nedenle böyle bir değişiklik önergesi verilmiştir.
Değerli arkadaşlar, Türkiye garip bir süreçten geçiyor. Demokrasi, kanun, hukuk, adalet, ahlak gibi kavramların anlamsızlaştığı, içinin boşaltıldığı bir dönem yaşıyoruz. Her şey tek kişinin inisiyatifiyle şekilleniyor ve o irade ne diyorsa kanunu da hukuku da ahlakı da yıkıp geçiyor. Bir Anayasa değişikliği yapılıyor, devletin başı seçiliyor ama ne kadar süre görev yapacağı belli değil. Sonra, Başbakan diyor ki "Ben 2014'te köşke çıkayım." Ona göre, Anayasa'daki beş yıllık süre, kanunla yedi yıla çıkarılıyor. Böyle bir kanun, böyle bir hukuk olmaz değerli arkadaşlar. Eğer Cumhurbaşkanı 2014'e kadar?
OSMAN ÇAKIR (Düzce) - Öyle bir beyan yok.
GÜRKUT ACAR (Devamla) - Efendim, müsaade edin, biz sizi dinledik.
Eğer Cumhurbaşkanı 2014'e kadar görev yapacaksa bu kanunu neden iki yıl önce çıkartıyoruz? Ne acelesi var?
Bakın, 2010'da bir anayasa değişikliği yapıldı, memurlara toplu sözleşme hakkı verildi. 2012 Ocak'tan itibaren geçerli olması gerekiyordu ama bu kanun çıktı mı? Hayır. Toplu sözleşme görüşmeleri başlayabildi mi? Hayır. Ama 2014'te yapılacak seçim için biz şimdi kanun çıkarıyoruz. Bunun nedeni açıktır değerli arkadaşlar: Başbakanın kafası net değildi, şimdi netleşti. Beş yıl, yedi yıl tartışmasının büyümesini önlemek için bu kanun önümüze getirildi. Böyle bir anlayışı, böyle bir kanunu, böyle bir hukuku kabul etmek mümkün değildir.
Değerli arkadaşlarım, sevgili milletvekilleri; ben otuz dokuz yıllık bir hukukçu olarak söylüyorum, kanunla Anayasa'nın değişeceğini kabul eden bir öğrenci ebediyen hukuk fakültesinin 2'nci sınıfından 3'üncü sınıfına geçirilmez. Böyle bir şey olmaz! AKP'nin meşhur danışmanları nerededir, hukuk danışmanları? Bu yasayı kesinlikle Anayasa Mahkemesinden geçirmeniz mümkün değildir. Bu mızrak bu çuvala sığmaz değerli arkadaşlarım ve bu tartışmalar hukuken geçersiz tartışmalardır.
Garip bir dönemden geçiyoruz dedim. Hukuk devletine ulaşmak isterken, kanun hükmünde kararnameler sayesinde hukuk devleti bile olmaktan uzaklaştık. Parasız eğitim isteyen çocuklarımızı aylarca hapislerde yatırıyoruz, milletvekilleri aylardır hücrelerde tutuluyor ama ileri demokraside yaşadığımız söyleniyor. İzmir Milletvekilimiz Mustafa Balbay, CMUK'taki açık hükme rağmen, üç yıldır bilgisayarının kopyasını alamıyor; yani kanun işlemiyor ama hukuk devletinden söz ediliyor. Statlarda 19 Mayıs Bayramı yasaklanıyor, "Bayramı halkla kucaklaştıracağız." deniliyor. Cumhurbaşkanı, Atatürk'ün adının silindiği Atatürk kurumlarının başına "Atatürkçülük bağnazlıktır." diyen birini atayabiliyor. Yargıda kadrolaşılıyor, Bakanlık bürokratları Hâkimler Savcılar Yüksek Kuruluna taşınıyor, "Biz yargı reformu yaptık." deniliyor. Ana muhalefet liderine hukuksuzluğu eleştirdiği için fezleke düzenleniyor ama Türkiye'de ifade özgürlüğünden söz edilebiliyor. Eline pankart alıp "Parasız eğitim istiyoruz." diyen öğrenciler terör örgütü üyesi olmaktan yargılanabiliyor ama ortada cinayet planının bulunduğu, plandan haberi olanların bulunduğu, birçok ihbarın bulunduğu, silahın, cinayetin olduğu Dink davasında ise örgüt bulunamıyor. İhmalleri, sorumlulukları olduğu söylenen bürokratlar için soruşturma izni verilmiyor ama bu kişiler terfi ettiriliyor.
Değerli arkadaşlar "Burası Türkiye, olur böyle vakalar." deyip geçmek mümkün değildir. Bu gidiş iyi bir gidiş değildir. Gerçekten özgür, demokrat, üreten, ürettiğini hakça paylaşan bir Türkiye için herkesin üzerine düşeni yapması gerekir. Kanunla vasiyetname bozan bir anlayıştan hukuk ve adalet beklemek doğru mudur? Bunu göreceğiz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Acar.