| Konu: | 375 SAYILI KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN TEKLİFİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 48 |
| Tarih: | 05.01.2012 |
MHP GRUBU ADINA EMİN HALUK AYHAN (Denizli) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 112 sıra sayılı Tasarı'nın 1'inci maddesinin (a) bendi hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun görüşlerini arz etmek üzere söz aldım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Genel gerekçede "Emniyet Genel Müdürlüğünde görev yapan pilot ve kurbağa adamların 3160 sayılı Kanuna göre almakta oldukları tazminatlarının 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle 2629 sayılı Kanunda yapılan düzenlemeye paralel artırılması?" Belli ki aceleyle işler unutulmuş. Bir de "666 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle yapılan düzenlemeler" deniyor. Allah'tan neler var? Hemen madde gerekçelerine bakıyoruz:
Madde 1'in gerekçesi: "Bu madde ile 3160 sayılı Kanuna göre tazminat alanlardan yönetici kadrolarına atanan personel ile Toplu Konut İdaresi Başkanlığı personeli için mevcut mevzuat hükümlerinin muhafaza edilmesi ve ayrıca, kurumlarda aynı veya benzer kadro ve görevlerde bulunan personelin aynı düzeyde ücret alması amaçlanıyor." diyor. Hoppala, bu işin neresini düzelteceğiz? Yapılan yanlış idi, şimdi yanlışı yanlışla düzeltmeye çalışıyoruz. Bunu kime, nasıl ifade edeceksiniz? Bu sehven yapılan bir iş değil ki; sehven yapılsa, bunu Hükûmet kendisi getirir, bunu düzeltmeye çalışır. Bu, Hükûmetin yanlış yaptığı bir işi, bilerek yanlış yaptığı bir işi ne yapıyor? Bir sayın milletvekili insafa geliyor, "Toplu Konut İdaresindeki arkadaşlarımız sıkıntıya girmesin." diyor. Neden? Görevdeyken 4 bin lira para alan bir arkadaş, görevden ayrıldığı zaman 1.900 liraya, 2 bin liraya düşüyor. Ya, siz bu kadar sevdiğiniz bir Toplu Konut İdaresine, bu kadar methettiğiniz bir Toplu Konut İdaresine bu kadar ayaklar altına alan bir düzenlemeyi nasıl yaparsınız, neresi doğru? "Oradaki insanları beğeniyoruz." diyoruz, "çalışıyor" diyoruz, "Hükûmetin en aydınlık yüzü" diyorsunuz. Peki, bu insanlar size ne yaptı da böyle bir kötülük yapıyorsunuz? Bu, sanıyorum Hükûmetin hiçbir problemi değil veyahut "Biz yanlış yaptık, bu insanları rezil edercesine bir hâle soktuk, bari bize hiç dokunmasın, bir arkadaşımızla bu konuda -Sayın Vekilden özür diliyorum ama- bir teklif verelim de bu işi düzeltelim, helalleşelim Toplu Konut İdaresi personeliyle." diyorlar. Bende öyle bir zan çıkıyor. Komisyon raporunun yarısı TOKİ'ye ait. TOKİ'ye bir Hükûmetin nasıl işkence ettiğini anlatıyor, bir sonraki şeyde yine anlatacağım. Sevdiğiniz bir kurum bu kadar hırpalanır mı Sayın Bakan, bu kadar rezil edilir mi Sayın Bakan?
Şimdi, nasıl bir şey, biliyor musunuz? Çocuğun boğazına lokmayı koymuşsunuz, lokma çocuğun boğazına durmuş, çocuğun, kurtulsun diye sırtına vuruyorsunuz, yumrukluyorsunuz, çocuk neredeyse ölmek üzere; ölecek, yumrukluyorsunuz. Ya, bunun neresi iyi? Hükûmet olarak neresini iyi yaptınız Toplu Konut İdaresinin? Bu adamların burada işi gücü ne? "Çok işi var, yurt dışında bilmem kaç tane şantiyesi var." diyorsunuz. Günah değil mi bu insanları burada, komisyonlarda süründürüyorsunuz. Demek ki Sayın Vekil insafa gelmese Hükûmetin umurunda değil böyle bir şey. Olabilir mi böyle bir şey?
Şimdi, farklı sesler çıkmaya başladı, belki de Sayın Milletvekili ondan cesaret etti. Kendi açınızdan "performans nedir?" diye değerlendirip bir kanaate de varabilirsiniz; sehven madde gerekçesi? Kararnameyle, 666 sayılı, 375'i değiştiriyor da diyebilirsiniz. Şimdi, kararnameyle yaptığınız işi kanunla düzeltmeye çalışıyorsunuz. Biz bunu komisyonlarda söyledik. Esas olan, o yetki kanununda -tutanakları komisyonda- burada olmayan bir komisyon başkanı tarafından nasıl bir kâğıt imzalandıysa komisyon üyelerinin usulsüz bir şekilde -nedir- davet edilmesidir. Haddizatında Cumhurbaşkanının ona dikkat etmesi lazımdı. Siz nasıl çağırırsınız olmayan bir imzayla? Sıkıntı orada. O günkü Sayın Meclis Başkanı bunu nasıl gönderdi, Sayın Cumhurbaşkanı nasıl atladı; anlamakta sıkıntı çekiyorum.
Şimdi, bakınız, 2003'le 2011'in birinci dönem tahlil toplamı, 4 milyon 82 bin tane Türkiye'de inşaat ruhsatı alınmış, daire sayısı bu. Bunun yüzde 40'ı üç büyük ilde, bunun da yarıdan fazlası İstanbul'da, 900 bin civarında. Sayın Başbakan Belediye Başkanıyken "İstanbul'a pasaportla girilsin." dediği yere 900 bin tane ilave -ne yapıyor- ruhsat veriyor. Bu öyle kentsel dönüşüm falan da değil yani, onun bir mantığı var kendi içinde. Bunun neresi mantıklı, neresi düzgün? Aynı dönemde yapı kullanım iznine bakıyorsunuz, bu dairelerin yüzde 56'sının, yaklaşık yarısından biraz fazlasının -2 milyon 300 bini diyelim- yapı kullanım izni var, bunların yüzde 31'i üç büyük ilde. Yani Türkiye'de başlanılan dairelerin AKP geldiğinden beri ancak yarısı yapı kullanım izni alabilmiş. Yapı kullanım izni alan dairelerin yüzde 47'si? Bunların yüzde 31'i üç büyük ilde. Üç büyük ildeki yapım kullanım izinlerinin yüzde 52'si de Ankara'da. İstanbul'da yapı kullanım izni almaya ihtiyaç bile duymuyor insanlar. Şimdi, bu oran Ankara'da yüzde 73, İzmir'de yüzde 96, İstanbul'da yüzde 22. Diğer bir ifadeyle, üç büyük ilde bu oran yüzde 47. Ortalama yapı inşaat değerini 39 bin liradan 91 bin liraya çıkarmışsınız. Yani 2003 yılında bir dairenin fiyatı 39 bin lira iken bu dairenin maliyetini 91 bin liraya getirmişsiniz. Bunlar resmî rakamlar, bulamazsanız, bende var, ben size hesaplarını veririm. Ay ay, il il takip ediyorum ben bunları. Metrekare maliyeti de 246 liradan 610 liraya çıkmış, o da yaklaşık 3 katı.
Dün tasarının geneli görüşülürken Sayın Bakana "Komisyon raporunda, 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle yapılan düzenlemeler sonucunda istemeden TOKİ personelinin mağduriyetine yol açıldı. Bunun için, giderilmesi için teklifin olumlu karşılandığından bahsediliyor. Bilerek mağdur ettiklerinizi ne zaman düzelteceksiniz?" diye sorduk, "İnsanlar bilerek mağdur edilir mi?" dedi bize Sayın Bakan. Ya, bu yaptığınız ne? Bu yaptığınız ne? Kanun hükmünde kararnameyle tarumar ediyorsunuz, "Göz bebeği" dediğiniz kuruluşu mahvediyorsunuz. Yarın, başka kurumlardaki insanların, size bağlı İstatistik Enstitüsündeki insanların maaşı düşüyor, buna ne diyeceksiniz? Bunu neyle düzelteceksiniz? Ona kanun getirmeyecek misiniz?
Şimdi, bir şey söylemek istiyorum, gerçekten, yapılan bu iş başlangıçta yanlıştı. AKP Hükûmeti panik hâlinde, yapılan düzenlemelerin, yanlışların nerede olduğunu bilmiyor, neresine basılırsa, hangi kurum ben yaptım derse, hangi kurum ben yandım derse, hangi kurum beni yaktınız derse, siz oraya su dökmeye çalışıyorsunuz. Bu Meclise doğru düzgün bir tasarıyla gelseydiniz, Yetki Kanunu'nu öyle tartışsaydık, öyle, olmayan imzaların üstünü doldurarak komisyonlara adam çağrılmasaydı, ne yapılırdı? Doğru düzgün bir kanun çıkardı, yetki kanunu da öyle çıkardı. Bu iş ortalığı bozdu, düzeltmedi, sıkıntıya soktu Sayın Bakan. Şimdi, bu yapılan iş, Meclisi neye çalıştırmaktır? Zinciri çıkmış bisiklet gibi pedalı çeviriyorsunuz ama pedal sizi ileri götürmüyor. Bu insanlar, yapacakları mesaiden burada sizin yaptığınız yanlışların düzeltilmesi için oturuyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
EMİN HALUK AYHAN (Devamla) - Bizim soracağımız sorulara siz cevap veremeyeceğiniz için orada oturtuyorsunuz. Yoksa, gitsinler yerlerinde işlerini yapsın insanlar.
BAŞKAN - Sayın Ayhan, teşekkür ediyorum.
EMİN HALUK AYHAN (Devamla) - Ben teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)