GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: AİLENİN KORUNMASI VE KADINA KARŞI ŞİDDETİN ÖNLENMESİNE DAİR KANUN TASARISI VE TEKLİFLERİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:75
Tarih:07.03.2012

ABDULLAH LEVENT TÜZEL (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum.

"Kadınlarımızın yüzü acılarımızın kitabıdır.

Acılarımız, ayıplarımız ve döktüğümüz kan

Karabasanlar gibi çizer kadınların yüzünü."

Nâzım Hikmet'in dizeleriyle bu yasa tasarısı üzerine görüşlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.

Öncelikle, Hükûmetteki tek kadın Bakanı, Meclisimizin kadın milletvekillerini ve Komisyon üyelerini selamlıyorum. Aynı şekilde, bu tasarıya emek eden ama karşılığını bulamayan iki yüz altmış yedi kadın örgütünün çatısı Şiddete Son Platformu'nda buluşan kadın örgütlerinin yöneticilerini selamlıyorum. Keza, ülkemizde iş cinayetlerinde hayatını kaybeden, işten atılmalarla karşı karşıya kalan, cinsel şiddet altında emeği sömürülen, evlatlarını, eşlerini, kardeşlerini bir bombalanma sonucu kaybeden Roboski'deki Kürt kadınlarını, keza düşünceleri, özgürlükleri, gelecekleri için cezaevinde yatan bütün kadınları, ülkemizin kadınlarını selamlıyorum.

Önce Hükûmetin bu yasa tasarısını hazırlarken yaklaşımına değinmek istiyorum. Âdeta 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'ne dönük, birkaç gün kala bu yasa tasarısı bir hediye ve bir prestij yapmak adına, Hükûmetin prestijini yapmak adına hazırlanıyor ama gördüğümüz kadarıyla uygulamalar ve politikalarıyla Hükûmet yine kadına dönük şiddeti bünyesinde barındırıyor.

İşte, 4 Mart günü Hatay Antakya'da Emekçi Kadınlar Günü'nü kutlayan kadınların üzerine polis copla, gazla saldırmıştır. Keza "Üç çocuk" söylemi arkasında sosyal güvencesiz, işsiz, son 4+4+4 eğitim yasa tasarısıyla eğitimsiz bırakılmaya hazırlanan, eve tıkılan kadınlar, yine aynı şekilde giyimi kuşamı, yaşam biçimi sorgulanarak "Fiş ile priz" benzetmeleriyle, "Perdesiz ev" söylemleriyle âdeta şiddete davet çıkaran bir devlet bürokrasisi karşısında elbette bütün bu söylenenler, kadını koruma, aileyi koruma, şiddete karşı bir yasa çalışması gerçekten sözde kalmaktadır.

"Korunan ailenin durumu nedir?" dersek, Dünya Ekonomik Forumu'nda "Cinsiyet Eşitsizliği Raporu"nda ülkemiz kadınları 135'inci sırada yani sondan 9'uncudur. Kadının ekonomideki payı yüzde 29 olarak belirtilmektedir. On beş yaş üstü 20 milyon kadın, ülkemiz kadını evinde oturmaktadır. Küçük fabrikalara dönen evlerde çocuk, hasta, yaşlılarıyla üç kuruş karşılığında parça başı işlerle aileyi korumaya çalışan, emek eden kadınlar ülkemiz kadınlarıdır. İşsizlik korkusuyla hakarete, tacize sessizlikle boyun eğmeye zorlanan kadınlar, yine işe girerken hamile kalmayacağına dair söz veren kadınlar bizim gerçekliğimizdir.

100 kadından fazla işçinin bulunduğu iş yerlerinde kreş hakkı yasalarda yazar ama uygulanmaz. Yine aynı şekilde, Başbakanlık genelgesiyle iş yeri denetiminde cinsiyet eşitliğine uyulup uyulmadığı denetlenecektir ama denetlenmez.

Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nün kutlandığı yüz elli beş yıldır, işte sekiz saat çalışma hakkı için fabrikasında yanarak can veren kadınlardan sonra, bugün ülkemiz kadınları on iki, on dört saat çalışmaktadır. Zorunlu mesailer, düşük ücret, performans uygulaması, kuralsız esnek çalışma yine ülkemiz kadınlarının gerçekliğidir. Çocuk yaşta evlendirilen kadınlar, savaşın mağdur ettiği, parçaladığı, dağıttığı aileler?

Ülkemizde kadınları korumak adına sığınma evi oluşturulmuştur ama bunların sayısı 78'dir. Yine, Bakanlığın bu yasa tasarısıyla oluşturduğu personel sayısı 320'dir ama istenen 5.577'dir. Şimdi, bununla yapılmak istenen, eğitimsiz personelle, âdeta onları angarya olarak değerlendirmektir.

İnsanca iş, gerçek eşitlik ve özgürlük, barışın sağlandığı bir düzen ancak şiddeti ortadan kaldıracaktır. Böyle bir düzeni sağlamak için bütün ülkemiz kadınlarını el ele vermeye çağırıyorum.

Teşekkür ederim. (BDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Ben teşekkür ederim Sayın Tüzel.